CHP Milletvekili Fikret Şahin fotoğraf kriziyle gündemde.
Sabah Gazetesi’nin haberine göre..
CHP Burhaniye İlçe Örgütü binasına kendi fotoğrafının asılmasını istemiş.
Gitmiş, bir fotoğrafını çerçeveletmiş; İlçe Başkanı’na teslim etmiş.
O da Şahin’in resmini duvara çivilemiş.
Eee, ne var bunda haber olacak?
Olayın sonrası var.
Asıl haberlik mevzu orada.
***
FİKRET Bey’in fotoğrafının duvara asılmasına partililer çok öfkelenmiş.
Neden ki?..
Çünkü o duvarda Burhaniye’de doğmuş, yaşamış ve evvel zamanda Balıkesir Milletvekili olarak görev yapmış isimlerin fotoğrafları asılı.
..ve fakat Fikret Şahin Burhaniyeli değil.
Nereli?
Sivaslı.
Bizim için nereli olduğunun önemi yok.. İster Sivas, ister Adana, ister Trabzon, ister Hakkari.. Nereli olursa olsun.
Biz ne yaptığına bakarız, insana, şehre, ülkeye ne kattığına falan.
Ama Burhaniye’deki ritüel başka.
Oraya fotoğrafı asılanlar Burhaniyeli.
Şahin, “ben de Burhaniyeliyim” demiş.
Eş durumundan.. Eşi oralı.
Ören’de yazlığı var.. Yaz aylarında gider, tatil yapar.
Burhaniye damadı yani.
İlçedeki CHP’liler ‘damat torpili’ yapmıyor belli ki.
***
GELEN tepkiler üzerine İlçe Başkanı Ergün İnce fotoğrafı duvardan indirmiş.
Partililer istemiyor çünkü.
Ama bu istemeyişin tek nedeni Fikret Şahin’in Burhaniyeli olmaması mı acaba?
Yoksa başka sebepler mi var?
Örneğin Şahin’in yüksek egolu siyaset tarzı, adaylık dönemlerinde başlayıp bugün de devam eden agresif tavırları, samimiyet tahlili gerektirecek hal ve hareketleri, her yerde kendisini saydırmak için başvurduğu yöntemler, insanları azarlayan halleri falan filan.
Bunları herkes konuşuyor. Burhaniye’de değil sadece, merkezde ve tüm ilçelerde bu böyle.
Hani parti içinde bir sevgi anketi yapılsa, üç milletvekili içinde sonuncu çıkar kesin.
***
DİKKAT ettinizse Balıkesir medyasında da çok yer bulamıyor kendisine.
Oysa haftada bir kendisine göre ‘haber değeri taşıyan’ basın açıklamaları yapıyor, gazetelere yolluyor.
Demek ki haber değeri görmüyor bizim alem; Şahin’in açıklamalarına dönüp bakmıyor.
Medya ile iletişimi de zayıf zaten.. Hâttâ sıfır.
Kendimizden biliyoruz.
Bir zamanlar iyi anlaşırdık.. Uzun sohbetlerimiz olurdu.. Gelip gitmeler, sofra muhabbetleri, etkinlik takipleri falan.
O zamanlar Devlet Hastanesi’nde doktordu; siyaseti seviyordu ve milletvekili olmak istiyordu.
CHP’nin programlarına sık sık katılır, kendisini tanıtırdı.
Başarılı bir doktordu. Seveni çoktu. İşini iyi yapıyordu. İnsanlarla çok rahat iletişim kuruyor, sağlık için kapısını çalanları geri çevirmiyordu.
Bu anlamda hakkını vermek lazım; bizim de kulaktan, burundan kaynaklanan sağlık problemlerimizin çözümünde yardımcı olmuştur yani.
Siyaset için adam kazanmak mıydı maksat?
***
GEÇEN hafta Edremit Kitap Fuarı’nda Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz konuşmacıydı.
Bir saat konuştu. Belediye işlerini anlattı.
Söyleşi bitince, moderatör gazeteci Erhan Öztürk plaket faslına geçti. Sahneye Fikret Şahin’i de davet etti. Plaketi O’na verdirdi.
Bu nezaket ortamını bozan sözler Fikret Şahin’den geldi.
İşte efendim CHP’li Belediye AK Partili Başkan’a bu kadar uzun konuşma imkanı sağlamış da, aynısını AK Partili Başkanlar yapmazmış da, Kazdağları’na sahip çıkmıyormuş da, falanmış filanmış.. Uzattı da uzattı.
Aklınca Yücel Yılmaz’ı orada pestil gibi ezecek, bundan bir çıkarım sağlayacak.
Moderatör Erhan Öztürk’ün canı sıkıldı tabi.. Nezaketen sahneye geldin, iki cümle söyle, ver plaketi, öp yanaklarından, geç git. Neredeyse konferans verecek yani, o derece.
İkide bir mikrofonu almak için hamle yapınca moderatör arkadaş, Fikret Şahin’in tepesi attı. Sinirli ve yüksek volümle “bi dakka ya, niye bu acele” türü karşılıklar verdi.
Sonunda plaket faslı da bitti, kalabalık dağıldı.
En önde oturuyorduk; uzaktan bir kaş göz bile yapmadı; geçtik “hoş geldin beş gittin” faslını…
Siyaset bu arkadaşı çok değiştirdi.
Doktorken iyiydi.. Severdik, görüşürdük, arar sorardık.
Sohbetlerimiz koyuydu.
Milletvekili oldu, uzaklaştı.
Uzak durmasına aldırış etmiyoruz, çok da önemli değil.
Ama biliyoruz ki pek çok partilisine aynı şekilde davranıyor.
Siyaset insan kazanma sanatı derler.. Fikret Şahin durmadan insan kaybediyor.
***
BURHANİYE’deki bu fotoğraf olayına gelince.
Aslında dün bugün olmuş bir olay değil bu. Aylar önce yaşanmış.
Yani, eskimiş, unutulmuş bu olayı ısıtmışlar, haber yapmışlar.
Haberi yapan kim?
Yine Erhan Öztürk. Sabah’taki haberde O’nun imzası var.
Söyleşinin sonundaki davranışlarından ötürü olsa gerek, “madem öyle, gel böyle” durumu doğmuş anlaşılan.
Tamam da, aylar olmuş yani, sıcak bir haber değil.
Yeniçeri hikayesini bilirsiniz..
Bıçkın yeniçeri hızlı adımlarla yolda ilerlerken kalabalığın içinde yürüyen bir Yahudi görmüş.. Yapışmış yakasına. Yahudiyi yerden yere çarpmaya başlamış.
Sormuş Yahudi: “N’aptım ben sana efendi, niye vurup duruyorsun?”
“Seni geberteceğim” demiş yeniçeri.
“Niye ki?”
“Sen Hazreti İsa’yı öldürdün…”
“Ben öldürmedim.. Hem o olayın üstünden bin beş yüz sene geçti, senin aklın neredeydi?”
“Olsun, ben yeni duydum…”
Fotoğraf olayı aylar önce yaşanmış olabilir ama, gazeteci yeni duymuş. Haber sıcak ve taze yani.
***
FİKRET Şahin, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Balıkesir programında Genel Başkanı’nın yanından bir an olsun ayrılmadı. “Seçim bölgemde var gücümle çalışıyorum” mesajı vermekti niyet.
Oysa etkinlik metkinlik işlerinin dışında sahada pek göremeyiz kendisini.
Ensar Aytekin ve Ahmet Akın’ın siyasi aktiviteleriyle kıyasladığımızda, Fikret Şahin için “çalışmıyor” bile denilebilir. Kimileri için ‘bile’si fazladır bu cümlenin.
Yani milletvekilliğinin işlevi özel günlerde danışmanlara iki satır afili cümle yazdırıp altına imza atıp gazetelere yollamak mıdır?
Değil elbet.
Neyse.
***
BU fotoğraf haberi sebep oldu da biz de kendisine dair iki kelam etme fırsatı bulduk.
Aynı şekilde yola devam ederse, ilk seçim durağında otobüsten indirirler.
Fikret Şahin’e selam ederim.