BU ŞEHRİN EN ÖNEMLİ EKSİĞİ KARESİ KALESİ!

OLMAZSA olmaz yani, o derece.

İllaki yapılacak.

2009’da Belediye Başkanı seçilen İsmail Ok’un en önemli vaadiydi.

Başka da vaadi yoktu zaten. Bir tek asfalt parası muhabbetiyle maçı kazandı.

Cebinden çıkacak üç kuruşun derdindeki vatandaşın hoşuna gitti.

İsmail Ok asfalt parasıyla seçim kazandı.

Fakat Karesi Kalesi’ni yapamadı.

Bir kalemiz olmadığı için kahrımızdan öldük hepimiz!

 

***

KARESİ Belediye Başkanı Dinçer Orkan, yüz günlük çalışmalarını anlattı geçen gün.

Orkan’da farklı bir tavır var.. Tipik, klasik AK Partili gibi davranmıyor.

Herkesi kucaklayan mesajlar veriyor.

“Ben kendi seçmenime bakarım, gerisini sallamam” demiyor.

Meselâ şu ‘Atatürk Evi’ düşüncesi bunun böyle olduğunun göstergesi.

Tabi o da direkt Atatürk’ü baz alarak değil.. Dinçer Bey’in dedesi Selanik mübadiliymiş. Lozan mübadelesinde Türkiye’ye göndermişler. Önce Keşan’a gitmişler, sonra Balıkesir’e yerleşmişler.

Dedesi orada çiftlik sahibiymiş; ne toprak, ne para, hepsini bırakıp gelmiş. Uzun yıllar Osmanlı Bankası’nda müstahdemlik yapmış.

Yani bu işin öznesi, Dinçer Bey’in dedesi.

Selanik deyince de, Atatürk çağrışım yapıyor. Gazi Mustafa Kemal Paşa da oralı sonuçta.

Neyse canım, bir Atatürk Evi olsun yani; ister dedeye atıf, ister Selanik’e özlem.

Dinçer Bey bir ara uğrarsa bizim ofise, mübadele şarkıları, Rembetikolar falan dinletirim yani.

 

***

GELELİM kale işimize.

Dedik ya, Balıkesir’in olmazsa olmazı. İki bin dokuz, iki bin on dokuz..

On senedir gündemde.

Nereye yapılacak? Yani neresi öngörülüyor kale için?

Üçpınar tarafında, seyir tepesi denilen yerde.

Dört yüz elli dönüm falanmış.

Kale projesi ilk gündeme geldiğinde de söyledik; şehrin tarihinde bir kale varsa, kalıntıları duruyorsa, restorasyon falan yapılır, aslına uygun halde geleceğe taşınır.

Bu şehrin geçmişinde kale var mı?

Bizim antikacı Oskar’a sorarsanız, Edremit yolu tarafında çoook eski zamanlarda bir kale varmış. Tabi ne taş kalmış geriye, ne iz.

“Ben çocukken yağmurlu havalarda boklu derenin çıktığı yere konuşlanır, tepeden inen eski paraları toplardım” dediydi bir sohbetimizde.

Neyse.

 

***

ANTEP’in kalesi meşhurdur meselâ. Yüzlerce yıl önce tepeye inşa etmişler. Doğal koşullara direnmiş.. Sonra restorasyon geçirmiş, aslına uygun biçimde onarılmış. Şu anda müze olarak kullanılıyor.

Gittim, gördüm, dolaştım. Kalenin koridorlarında Antep direnişine dair her türlü objeyi görmek mümkün.

Bizde böyle bir şey yok.

O yüzden sıfırdan kale inşa etmek, hem taklit oluyor, hem kompleksli bir yaklaşım.

Sonuçta bugünün inşaat trendine uygun bir proje yapacaksın. Çizimleri tarihi izleri taşıyacak, imalatı tuğla, çimento, demirden olacak!

Haydi Şapçı’daki ocaklardan getir koca koca taşları, tek tek yont, şekillendir, doğal harç imal et, taşları diz üst üste.. Eski kalelere benzesin.

Taşı buldun, harcı kardın, proje hazır.

Ustayı nereden bulacaksın?

Kendimden biliyorum; köydeki inşaatın bahçe duvarlarını ördürdük kısmen, yalap şap bir şey oldu.

Bu işleri eskisi gibi hassas, nitelikli, estetik, sağlam yapan kimse yok yani.

Bu arada Dinçer Bey’in meslektaşı Yasin Köse kardeşimize de selamlarımı iletirim vesileyle!..

Eski zamanın taş ustaları öldü. Ardılları, tuğlayı bile düzgün öremiyor; geçtik yontma taşı…

..ki, Dinçer Bey inşaat mühendisidir, bu işlerden anlar.

O sebeple yapacağın kale, mahalle aralarındaki apartman inşaatlarındaki düzenden farklı olmaz.

Ayrıca bu iş için dünyanın parası harcanacak. Tek katıl ev yapmıyorsun; kale yani.

Hem para yok, hem gönlüm geniş.. Olmuyor öyle.

 

***

MADEM Selçuklu’ya, Osmanlı’ya çok özeniyorlar.. Onların mimari tarzında bir belediye binası inşa edin en önce. Okulları, hastaneleri, kamu binalarını falan aynı özentiyle yapıyorlar sonuçta.

İki ilçe belediyesinin aynı binayı paylaştığı bir ortamda.. Yani sana ait bir belediye binası yokken.. Parayı kale projesine göm!

Dört yüz elli dönüm arazi, bırakın öyle kalsın. Hani yeşillendirelim, ağaçlandıralım diyorsanız, yapın tabi; şehrin yeşil ortalaması artar sonuçta.

Hem zaten Çamlık projemiz var.. Altıeylül’ü de kucaklıyor, Karesi’yi de!

Kale gibi binaları diktiler; şehirden bakınca beton kaleler görüyoruz tepede.

Hilal minaresi de var, afili bir camisi, koca koca yapıları, az buçuk yeşil alanı falan.

Al sana kale. Arta kalan dört yüz küsur dönümü de ‘millet bahçesi’ yapacak Bakanlık..

Bakan Bey söz verdiydi hani.

Daha neyin kalesi olsun?

Masraf yapmayın fazla.. Kriz ortamı malum.. Ekonomik gidişat vahim.

Şirketler birer ikişer iflas ediyor, konkordato ilan etmeyen kalmadı gibi.

Yakında belediyeler de konkordatoya giderse şaşmayız.

O sebeple, döşeyin taşınızı, toplayın çöpünüzü, gömün ölünüzü; fazla kasmayın.

 

 

 

***************

 

 

Müze işi hep konuşuluyor da ne mesafe katettik bilen var mı?

 

DİNÇER ORKAN, Kurtdereli Mehmet Pehlivan’ın evinin müzeye dönüştürülmesinden söz etti.

Kurtdere’de her yıl düzenlenen geleneksel güreşleri Karesi Belediyesi organize ediyor.

Yücel Yılmaz Karesi Belediye Başkanı’yken Kurtdere güreşleri için hayli ter döktü malum; yeni tesisler, alan genişletmeler, köyü yenileştirmeler; çok çalıştı çok.

Kurtdere güreşlerini Kırkpınar, Elmalı gibi tarihi organizasyonlardan sonra gelen birinci sınıf bir güreş organizasyonuna dönüştürdü. Tabi o zaman arkasında Edip Uğur vardı; Büyükşehir’in maddi desteği ve himayesiyle bol keseden harcıyordu.

Kurtdere işi şimdi Dinçer Orkan’a kaldı. Bugünlerde organizasyon için gerekli kaynağın temin edildiği söyleniyor ama, üç beş gün öncesine kadar Yücel Yılmaz’ın “bende para yok, başınızın çaresine bakın” dediği konuşuluyordu.

Neyse.. Kurtdere güreşleri eski tadında mı olacak, yoksa tam tersi mi, bunu ileriki günlerde göreceğiz.

Konu, Kurtdereli’nin evinin müze yapılması.

Yücel Yılmaz, beş yıl önce Karesi Belediye Başkanı olduğunda bir hevesle bu güreş işine el atmıştı ya.. O zaman Kurtdereli’nin yıkık, virane evinin restore edilip müzeye dönüştürülmesi de gündeme geldi. Biz de gittik, evi yerinde gördük. Ev her yanıyla dökülüyor. Restore edilebilir elbet. Ama astarı yüzünden pahalıya gelir.

Sonraki zamanda Yücel Yılmaz da zaten bu sevdadan vazgeçti. Öyle olmasa, şimdiye kadar evin restorasyonu çoktan bitmişti. Demek ki “bu iş olmaz” diye düşündü.

Dinçer Bey müze projesinden söz ederken, “Yücel Bey bu konuda mesafe katetmiş, bu projeyi yaşama geçirmeyi planlıyoruz” diyor.

Katedilen mesafe nedir; bilmiyoruz.

Ama bu şehir, Yağlı Güreş Düzenleyen Kentler Birliği’nin merkezi. Kırkpınar Edirne’de, Elmalı Antalya’da dururken, güreşin merkezi Balıkesir oldu malum.

..ve hep bir güreş müzesinden söz ediliyor. Ama sadece söz ediliyor.

Birlik Başkanı Yücel Yılmaz sonuçta. Balıkesir merkezinde kursun bir müze; evvel zamanda Kabe’ye gönderilen Kurtdereli’nin kıspetini de bulur getirir, müzenin hazinesi eksiksiz olur; ne güzel olur.

Böyle işlerle ilçe belediyeleri çok oyalanmasın. Büyükşehir halletsin.

Evin karşısındaki çeşmenin üstünde yekpare bir taş var.. Kurtdereli’nin o taşla antrenman yaptığı söylenir. Onu da alın, müzeye koyun.

 

Exit mobile version