SABAH köy yolundayım yine.. Çer çöp, ne ararsan!
Adam içmiş biraları, cam şişeleri yol boyuna fırlatmış. Umurunda değil, arazi ve orman yangınlarının çoğunlukla cam parçalarından çıktığının…
Organize Sanayi yolunda ilerleyin; çevrenize bakın biraz. Naylon poşetler, pet şişeler, araçlardan bırakılmış çöp torbaları. Az ileride benzinliğe girip hacetini gidermek de var ama, acelesi de var demek ki, litrelik pet şişeye işeyip yola fırlatmış. Bunu daha çok kamyoncular ve küçük çocuğu olan ebeveynler yapıyor.
Gümrük Müdürlüğü’nün hemen ön kısmında bir köpek cesedi vardı, daha önce yazmıştık. Önce çuval örttüler üstüne, sonra toprak attılar. Asfaltın üstünde haftalardır öylece duruyor. Sanırım orası köpeğin mezarı oldu!
Lojistik Köyü’nün Savaştepe yoluna bakan dış duvar dipleri çöplük gibi. Otlar insan boyu; kurumuş bir de. Geçerken sigara izmariti fırlatsa biri, tutuşup yanacak.
Ortalık boş bira şişeleri, kutularından geçilmiyor.
Akşamüstleri köy yollarının tenhalığına arabayı yanaştırıyor gençler.. Muhabbet, sohbet, çakırkeyiflik derken.. Boş şişeleri araziye atıveriyorlar.
Düşünsenize; bir bira şişesi yüzünden dekar dekar arazi, hektar hektar orman kül oluyor!
Milli servet yanıp gidiyor da.. O ateşi söndürmek için üstümüzde vızır vızır uçuşan uçaklar, helikopterler suyla mı çalışıyor? Her birinin yakıt tankını fullüyorsun. Hem söndürme uçaklarına, helikopterlere, hem onları kullanan pilotlara da tomarla para ödüyorsun.
İtfaiyesi, Orman ekibi, araç gereç, arazöz, hepsi masraf.
Yani, sen iki bira içip serinleyeceksin diye oluyor bütün bunlar.
Biranı iç gene, kimse ses etmiyor. Şişeyi, kutuyu araziye atma! Bir çöp torbası bulundur arabanda, şişeni, izmaritini, diğer çöplerini ona doldur.
Medeniyet de bunu gerektirir.
***
SAVAŞTEPE yolundaki kavşaktan sapıp Dereçiftlik tarafına döner dönmez bir koruluk alan karşılıyor sizi. Her cins ağaç var; küçük bir ormanlık alan. Arabayı kenara çekin, trafiği engellemeyecek şekilde park edin, dörtlüleri yakın.. İnin, dolaşın biraz oralarda.
Görüp göreceğiniz çöptür!
Gelenin geçenin çöplüğüne dönüşmüş durumda oralar. Bir konteynere atmaktansa, yol kenarına savuruveriyorlar.
Ben bunları yazarken, dışarıdan helikopter sesleri geliyor. Belli ki yine yangın çıktı bir yerlerde.
***
HAVA sıcak ve rüzgarlı. Alevlerin en sevdiği hava.
..ve ortalık kuru ottan geçilmiyor.
Yol boyları, araziler, tarlalar, tepeler, bayırlar her yer kuru ot.
En azından kırsaldaki yol boylarını temizleyin deyip duruyoruz ama, hangi birine yetecekler.
Bir de molozcular var. Defalarca yazdık; dinleyen kim, ilgilenen kim!
Hafriyat sahasına dökmek varken, köy yollarına ne diye bırakıyorsun birader kamyon kamyon molozu?
Belediye’nin hafriyat alanına dökmek için küçük bir ödeme yapmaları gerekiyor. Bundan kaçıyorlar; köy yollarına hafriyat moloz dolduruyorlar.
***
VALİLİK biçerdöverlerle ilgili genelge yayımlıyor. Tarlalardaki ekini biçerken çıkan küçücük bir kıvılcım yangına sebep olabiliyor. Bir de anızcılar var; tarlayı sarı otlardan, ekin artıklarından arındırayım derken araziyi, ormanı, topraktaki mineralleri, ondan beslenen börtü böceği, sürüngeni, her şeyi yok edenlerdir bunlar.
Yetkililer uyarı yapıyor “anız yakmayın” diye.. Dinleyen kim!
Görüyoruz zaman zaman, sarı tarlalarda dumanlar tütüyor.
En ağır cezayı vermek lazım yakana.
Bu konuda köy muhtarları tetikte olmak zorunda. Köyün ve çevrenin genel güvenliğinden sorumlu değiller mi? Belediyelerin kapısında kilit parke taş için nöbet tutarken, köyde anız yakanı, yol boylarına çöp atanı görmeye fırsatları olmuyor belli ki.
***
BERİ yanda su sıkıntısına dikkat çekiliyor. İnsan eliyle meydana gelen arazi ve orman yangınlarına müdahale edilirken, kaç bin ton su kullanılıyor; İtfaiyeciler, Ormancılar açıklayıversin.