“Bir millet Sanattan ve Sanatkardan mahrumsa, tam bir hayata sahip olamaz. Böyle bir millet ayağı topal. Bir kolu çolak, sakat ve alil bir kimse gibidir” Mustafa Kemal Atatürk…
Kısaca Tiyatro birey ve toplum arasındaki bağı en güzel şekilde yansıtmasıyla bir ayna görevi görür ve insana kendini tanıma ve sorgula imkânı sunar, temel değerlerimizi, kültürel ve manevi zenginliklerimizi koruyabileceğimiz ve gelecekte ki kuşaklara aktarabileceğimiz etkili bir sanat dalıdır. Tanımlamasıyla yazıma başlamak istiyorum. Aslında Tiyatro bir toplumun aynası gibi değil midir? Aynı şekilde biz engellilerin de toplumun bir aynası olduğumuz gibi…
Peki Bizler nasıl mı tanıştık Tiyatro ile…
Yıl 2015 Sakatlar Derneğinde Tiyatro çalışması yapılacağı söylendiğinde Esra ve ben en azından arkadaşlarımızı ziyaret edelim diye girmiştik içeriye. Ama bilmiyorduk Tamer Çallıoğlu hocamızın da orada ki arkadaşlarımız ile birlikte olduğunu. Ben şaşırmış ve hocam sizin ne işiniz var diye sorduğumu çok iyi hatırlıyorum. Çünkü Tamer hocam Balıkesir Lisesinden Annemin ve dayımların İngilizce öğretmeniydi. Ama yıllardır Tiyatro çalışması yaptığını da biliyordum.
Biz engelliler ile bu çalışmanın içerisinde olmak istemesine şaşırmamış değildim. Neyse ki her zamanki sevecen tavrı ile hemen içine almıştı Esra ile Beni… O gün başladık provalara hiç tereddüt bile etmeden. Belki İlkokulda okurken piyeslerde oynadığım roller dışında hiçbir zaman bir sahnede olmayan ben nasıl olacakta hocamın bizlere dağıttığı rolleri ezberleyerek sahnede bizleri izleyen yüzlerce seyircin karşısına çıkacaktık sandalyelerimiz, değneklerimiz, kulağımızda ki cihazlar ile…
Sanki hayal gibiydi ve ben yapamayabilirim hocam dediğimde Tamer Hocam “Ben size güveniyorum” yapacaksınız çocuklar dediğini de çok iyi hatırlıyorum. Sanıyorum toplamda o akşam bizle beraber 10-12 arkadaşımız vardı derneğin içinde. Küçücük bir alan ve bizler haftanın bir günü orada toplanarak çalışmalara başladık. Aylarca o kutu gibi salonda çalışmalara devam ettik. 10 kişi ile başlamıştık ama 20 lere ulaşmıştık. Çok heyecanlı geçiyordu çalışmalar. Hepimizin elinde hocamızın fotokopilerini çektirdiği oyun kağıtları okuyorduk. Bazı arkadaşlarımız okuyamıyor ya da okurken karıştırıyor ama Tamer Hocamız olsun çocuklar bu işi sizler başaracaksınız dedikçe hepimize daha fazla gayret etmemiz gerektiğini düşünüyorduk.
Bu bir Takım oyunuydu. Aynı Basketbol gibi… Tek farkı bura da kaybedenin olmamasıydı. Yaklaşık 8-9 aylık çalışmanın karşılığını Salih Tozan da o unutamadığım akşam almıştık. Salonda yer kalmadığı gibi dışarda da bir okarda kalabalık geri dönmüştü. Hepimizin ilk sahne deneyimi ilk heyecanı olmasına rağmen tüm salon dakikalarca ayakta alkışlamıştı bizleri… 8 ay önce başladığımız ve belki de yapamayacağız diye düşünen bizler Tamer Hocamız sayesin de bir ilki başarmıştık yıllar önce… Sanki o akşam her birimiz yılların Tiyatrocusuyduk her birimiz o akşam bir Nejat Uygur, Adile Naşit olmuştuk…
Oyun bitti sahne kapandı. Geriye özgüvenleri yerine gelen ve bir sonra ki sene daha iyisini yapabiliriz diyerek çoğalan bir Engelli Tiyatro Topluluğu ortaya çıktı. Bizler aramızdan eksilenler olsa da çoğalarak yolumuza devam ettik. Hafta da bir gün yaptığımız provalar artık bizim için bir stres atıp günün yorgunluğunu unuttuğumuz alandı. Dernek binası küçük gelmeye başlamış ve bizleri almıyordu. Zağnos Paşa Camisin oradaki şu an otopark olan Zabıta Daire Başkanlığını salonun da çalışmalarımıza devam ettik. O yıl bir öncesinden daha güzel ve başarılı olmuştu. Bir sonra ki yıl daha güzel…
Geldik bu hafta cuma günü oynayacağımız oyuna. Yaklaşık 8 aydır Kent Konseyinin Sergi Salonunda haftanın her çarşamba akşamı çalışmalarımız aksatmadan, soğuğa, yağmura, çamura aldırış etmeden neşe içinde yaptık çalışmalarımızı. Bu sefer çok daha farklı, çok daha eğlenceli bir oyun sizleri bekliyor. Tabi ki Bizler de heyecanla o akşam sizlerin karşısında” Merhaba Sevgi demeyi heyecan ile Bekliyoruz….
Yaşasın Tiyatro diyerek yıllardır bizleri yalnız bırakmayan Başta Tamer Öğretmenimize, Desteklerini hissettiren Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanımız Ahmet Akın, Tiyatro da beraber yol ve rol aldığım tüm arkadaşlarıma ve bir elmanın iki yarısı olmaktan gurur duyduğum Eşim Esra’ya çok teşekkür ediyorum.