BİR YIL BİTTİ.. TBMM’DEN BİR BÜTÇE DAHA GEÇTİ

AKP ve MHP’nin sayısal çoğunluğuyla zaten geçecekti. Varsayalım ki geçmeseydi, ne olacaktı? Yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gereği bir önceki yılın bütçesi yüzde 30 artırımla devam edecekti. Yani öyle önceden olduğu gibi Meclis bütçeyi onaylamadığında hükümetin düşme ihtimali yok. Kısaca Meclisin bütçe yapma hakkı bile yok; Saray’dan gelen her şeyi onayladığı gibi, bütçeyi onaylamaktan başka…
Bütçe günleri Meclis’in en renkli günleridir. Milletvekilleri bölgesinin sorunlarını Meclis gündemine taşır, her milletvekili söz alır konuşur; bölgesine, seçmenine mesaj-selam gönderir. Artık bakanlar milletvekillerini çok ciddiye alamasa da; bakanlara sorular sorulur, sorunlar çözülmese de Meclis gündemine taşımış olur. Bakanlar genelde sorulan sorulara değil, istedikleri cevapları verirler.
Tabi kamuoyunun en dikkat kesildiği anlar fiili saldırılara kadar varan tartışmalar, yumruklaşmalardır. Son dönemlerde kürsülerden yapılan esprilerden, ironilerden, tebessüm ettiren karşılıklı sataşmalardan daha çok kürsü saldırılarından, vurma, kırmalara varan kavgalar Meclis klasiği haline geldi. Bunların birazda liderlerin gözüne girmek için yapıldığıdır ama genelde liderlerin gözüne girmekten daha çok liderlerin gözünden düşülür! Elbette liderler kendilerini her koşulda, koşulsuz savunanları bir sonraki seçimde gözetir!
Meclis bütçe kapanışlarında babayiğit milletvekillerin yörelerinin yemeklerini ikram sahneleri de sıkça yaşanan Meclis klasiğidir!

KAPANIŞ; İLHAN KESİCİ’DEN
Bütçe açış konuşmalarını parti genel başkanları yapar. Bütün TV’ler canlı verir, toplumun geneli de; Genel Başkanlar ne diyecek, kim kimi bastıracak merakla izlenirdi. Bütçenin galibi, mağlubu gibi değerlendirmelerle puanlamalar yapılırdı. Bu yeni sistem bu heyecanı da ortadan kaldırdı. Çünkü artık iktidar adına partili cumhurbaşkanı değil onun yardımcısı yani seçilmiş değil, seçilmiş tarafından atanmış olan kişi Meclis’in ve Genel Başkanların muhatabı olunca heyecan doğal olarak düşüktü.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu daha çok AKP Grubuna sorular yönelten, sorgulayan konuşma metoduyla; başarılı bir bütçe açış konuşması yaptı.
Bütçe kapanışlarının klasiği haline gelen CHP İstanbul Milletvekili İlhan Kesici’nin konuşması her bütçede olduğu gibi, bu bütçe kapanışında da gayet başarılıydı.
İlhan Kesici esprili, kapsayıcı diliyle 17 yılda gelinen acı tablo anlatımında iktidar milletvekillerinin vicdanlarında bile ince bir sızıya yol açmıştır.
İlhan Kesici’nin konuşması CHP ve İYİ Parti sıralarından alkış alırken, AKP ve MHP’nin alkışlamaması konuşmaların gerçekliğini azaltmaz.
İktidarın ‘kötü günler geride kaldı’ söylemlerinin aksine ‘kötü günlerin geride kalması bir yana, bugünleri bile arayacağımız günlerin gelmekte olduğunu, ekonomide kara kışın geliyor olduğunu, iktidarın inat etmekten vazgeçmesi gerektiğini meydanların ünlü siyasetçisi Osman Bölükbaşı’nın ‘Zengini hayırsız evlat batırır, memuru süslü avrat batırır, siyasetçiyi kuru inat batırır’ sözleriyle tebessüm ettirdi.
İktidar bu uyarıyı dikkate alır, inat ısrarından vazgeçer mi; hiç sanmam.
İşsizliğin her geçen gün yakıcı bir hal adlığını. İnsanların işsiz kalınca daraldığını, bunaldığını bunu da Bayburt’lu örneğiyle ‘çarşıya çıkhiremdarlanirem; eve döniremhorlanirem.’ Yani çarşıya gidiyor daralıyor adam, kahvede mi otursun, daha ne yapacağı belli değil, oturamıyor; eve geliyor, hanımdan azar işitiyor, hanım tarafından horlanıyor. İşsizliğin toplum içinde ve aileye karşı ne kadar dayanılmaz bir hal aldığını anlattı
İlhan bey konuşmalarını esprilerle dinlenir kılar, okunan kitap üzerindeki karalamaları izah ederken der ki ‘it girmiş yonca tarlası gibi’ der…
Dün gitti, bugün geçti. Ya geleceğimiz ne olacak? Şarkılarda olduğu gibi kışın sonu bahar mı; mevsimsel olarak kaçınılmaz olsa da, ekonomik olarak bu kışın sonu bahar gibi gözükmüyor. İlhan bey diyor ki; endişe ediyorum ‘kara kış’ hafifime geliyor, onun yerine ‘nükleer kış’ diyorum…
Cumhuriyetin seksen senede toplam birikimli dış borcu 2002’de iktisadi kıymet diyebileceğimiz ne kadar kıymet var ise, fabrikalar, yollar, hanlar, hamamlar vesaire toplam dış borç 131 milyar dolar. Bunun 44’ü özel, 87’si kamu olmak üzere 131 milyar. Şimdi bu rakamın bugünkü hali 447 milyar dolar. Fark yani 17 yılda rakam ne? 316 milyar dolar. Buna ilaveten 70 milyar dolar da özelleştirme yaptık.
Dış borca 17 yılda ödediğimiz faiz rakamı 173 milyar dolardır. Devletin ödediği faiz 115 adet Atatürk Barajı yapar.
2020 bütçesinde faiz kalemi 139 milyar lira. Devletin sadece faize ödeyeceği rakam 139 milyar lira. Toplanan bütün vergiler ödenecek faize yetmiyor. Bu parayı yıla ve saate bölüp sonra dolara çevirirsek, bulacağımız rakam 2 milyon 600 bin dolardır.
İlhan Kesici diyor ki; ben bunları 2007 bütçe kapanış konuşmamda söyledim, ilgilenenler, meraklananlar benim ‘’ilhankesici.org’’ internet sitemden bakabilir.
Hani şimdi gerekirse devlet bütçesinden yaparız denilen 70-100 milyarlık Kanal İstanbul projesi var ya; bu bütçe imkanları içinde yapılabilmesi fanteziden öteye geçmez. Tabi ki iflas eden KÖİ projeleri ve kar garantili yap işlet devret modeli dışında.
Muhalefet anlatıyor, iktidar dinlemiyor dikkate almıyorsa; 17 yıldır aynı şeyleri tekrarlamaktansa muhalefet toplumu ikna edecek yeni bir dil, yeni bir yol-yöntem bulmalıdır!

 

Exit mobile version