TEMASLI durumlar nedeniyle ev hapsindeyiz ya..
Kuruyoruz tabi kafamızda türlü mevzuyu.
Çok insan görmeyince, kendisiyle konuşmaya başlıyor insan.
Islık, şarkı mırıltısı falan değil, basbayağı konuşuyoruz yani.
Eh; arayan soran da yok.
“Halin nicedir, derdin var mıdır, ağrı sızı.. Bir ihtiyaç?..”
***
ÇOK pardon.. Bir arkadaş aradı.
Bizim mahalledeki caminin imamıymış.
“Selamun aleyküm” dedi; kendini tanıttı.
Evde miyiz, değil miyiz diye sordu.
Hepsi o…
Ha bir de karantinanın ilk günlerinde mahallenin muhtarı aradı.. “Allah şifa versin” dedi.
Filyasyon göreviymiş.. Yani bu görev sebebiyle arayıp hal hatır soruyorlarmış.
Halinizin hatrınızın çok önemi yok; arama sebebi “evde misin, değil misin…”
Yani kontrol maksatlı.
***
MEVZUNUN sağlık tarafı mühim asıl.
Ne ki ilk gün barkot okutmaya, ikinci gün ısrarlarımız sonucunda test için geldiler.
Bir iki kere de sağlık ocağından arandık: “Nasılsın iyi misin…”
Doğruya doğru; ısrar etmesek test de yapılmayacaktı.
***
İMAM ararsa ne düşünürsünüz?
Sağlıkçı ararsa ‘şifa’ dersiniz.. Polis ararsa ‘kontrol’…
Mahallenin muhtarı, ‘bir ihtiyaç var mı’ faslında.
İmam?
“Gel seni kayığa bindireyim!..”
İmamın kayığı yani…
***
BİR DE gelmiyorlar haa.. Telefonla filyasyon görevini layıkıyla yerine getirmiş oluyorlar.
Bizimle aynı durumdaki bir iki arkadaş, “bizim eve polis geldi” dedi.. Kontrol etmişler, evde mi dışarıda mı?
Demek ki devletin polisi bize güveniyor; “bu arkadaş iyi yurttaştır, kurallara uyar, kontrol etmeye gerek yok” diye düşünüyor bizim için.
Tam öyle diyorduk ki, polis abiler aradı ilk kez: “Balkona çıkın bi görelim sizi…”
Filyasyon işini telefonla geçiştirme eylemi çok yaygın olmalı ki, karantinada olması gereken hasta veya temaslılar sokakta cirit atıyor.
İl Hıfzısıhha Kurulu‘ndaki abiler tedbir üstüne tedbir, karar üstüne karar alsa ne olacak.
Görevlendirdiğin adam işini dosdoğru yapmıyor ki.
Kurala uymayan, tedbiri önemsemeyen, başkalarının yaşamını dikkate almayan bencil vatandaşın suçu, sorumluluğu var elbet.
Ama bu açıdan da bakmak lazım mevzuya.
Hıfzısıhhacı abilere selam ederim.
***
HA bir de ne bekliyorsunuz söyleyeyim.
Hani ‘gönül belediyeciliği’ falan diyor ya arkadaşlar.
Yok yok, sıcak yemek, taze ekmek, erzak falan değil.. “Geçmiş olsun” sadece.
Çok şükür aç değiliz, açıkta değiliz.
Yani bir küçük “nasılsın iyi misin” mesajı; bir minik tebessüm, yarım ağızla da olsa “geçmiş olsun…”
Bilgi enfermasyonunu medya üzerinden yaptıkları için az çok tanışırız kendileriyle.
Muhabbetimiz, hukukumuz vardır az biraz.
Bu mevzuda bir merhabayı esirgediler ya.. Alacakları olsun.
Şu gerçeği de görmüş olduk:
‘Gönül’ diye bir şey yok. Yazdık bir kenara.
*** **************
VAKALARIN ARTMASINDA
BELEDİYELERİN PAYI VAR MI?
İL Hıfzısıhha Kurulu‘nun aldığı son kararları okursanız..
“Belediyeler gerekli desteği vermiyor, ipe un seriyor” anlamına gelen cümleler kurulduğunu görürsünüz.
Öyle ya, ilk zamanlardaki etkin dezenfeksiyon işleri bitti. Çarşı pazar denetimleri tavsadı. Maskeli fotoğraflarını sosyal medyada paylaşmanın ötesinde pandemiyle mücadelede etkili bir çalışma içinde olmadıkları ortada.
Hıfzısıhha Kurulu‘nun peş peşe yaptığı uyarılardaki nezaket dilini bir yana koyun; öyle okuyun açıklamaları.
“Pandemi mücadelesi kapsamında yürütülen çalışmalara verilen desteğin arttırılması, tedbir, denetim, takip ve uyarı sistemine daha fazla katkı sunmalarının sağlanması, başta araç ve personel desteği konusunda Kaymakamlıklar tarafından yapılacak taleplerin karşılanması, gerçekleştirilen denetim faaliyetlerine zabıta ve diğer personelin katılmasının temin edilmesi, böylelikle salgınla mücadelede kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi…”
Büyükşehir ve ilçe belediyelerine söylüyorlar bunu.
“Desteği arttırın” demek, “bu mücadelede ipe un seriyorsunuz, kendinize gelin” anlamında değil midir?
Toplu taşıma işinde HES uygulaması zorunluluğu getirilmişti. Balıkesir’in toplu taşımasında bu sistem oluşturulamadı.
Hıfzısıhha Kurulu şu uyarıyı yaptı:
“Sağlık Bakanlığı Hayat Eve Sığar (HES) uygulaması arasında gerekli entegrasyonların sağlanması konusunda gerekli talimat gönderilmiştir. Buna rağmen başta büyükşehirler olmak üzere bazı belediyelerce Sağlık Bakanlığı ile HES entegrasyonu sağlanmasına yönelik çalışmaların yeterince hızlı yürütülmediği, uygulamada bazı hususlarda tereddütler yaşandığı görülmektedir.”
Büyükşehir Belediyesi HES uygulamasıyla ilgili gereken çalışmayı yapmıyor demek ki.
Belediye başkanları, organize denetimlere de çıkmıyor artık. Görüyoruz yani; Vali, Emniyet Müdürü, Kaymakam, birkaç polis; hepsi o.
Belediyenin zabıtası meydandaki çay ocaklarında oturup çay kahve içiyor.
Belediye başkanları, bu uyarılardan sonra birkaç dezenfeksiyon fotoğrafı yollayıp “pandemiyle mücadeleye devam” mesajı veriyor.
Maske – mesafe – temizlik dedikleri şey kağıt üstünde.
Denetim menetim hikaye.
Bu ortamda, Balıkesir’de vaka artışlarının yaşanması normal değil mi?