Nazım Hikmet, 1941 yılında yazdı Zafere Dair şiirini ve o şiirinde şunları söyledi:
“Günler ağır.
Günler ölüm haberleriyle geliyor.
Düşman haşin
zalim
ve kurnaz.”
Nazım, bu şiirinde insanlarımızın mücadele vererek ölüme gittiklerini anlatır. Nazım, yazdığı satırlar ile yazdığı anın koşullarını anlattığı gibi yarına ve günümüze de ayna tuttuğu için evrensel bir şair olarak yaşadığı bu dünyada.
Günümüzde de günler ölüm haberleriyle geçiyor. Her akşam geç saatlerde açıklanan ölüm sayısını artık haber bültenlerinde biraz daha erken saatlerde öğreniyoruz. Hatta bugünkü ölüm sayısı kaç acaba diye geçiyoruz ekranların karşısına. Bugün de hastalığa, illete ve ölümün eline yakalanmadığımıza içten içe seviniyoruz. Başkalarının ölümü, adı üstünde başkalarının ölümü olduğu için yabancı, uzak ve hatta içten içe sevindirici geliyor günümüz insanına. Ölüm kendisini, sevdiklerini, evini, barkını yıkıp yakmadığı sürece kabullendiğimiz bir gerçek sadece.
Yaşayan en büyük şairimiz İsmet Özel’in Üç Frenk Havası şiirinde dediği gibidir ölüme bakışımız:
“ Bize ne başkasının ölümünden demeyiz
çünkü başka insanların ölümü
en gizli mesleğidir hepimizin
başka ölümler çeker bizi
ve bazen başkaları
ölümü çeker bizim için.”
İçten içe ve hatta sevinerek takip ettiğimiz ölüm sayılarının bizi ölümden kurtarmayacağını, aslolanın yaşarken kendimiz ve hayatımız ve yaşadığımız dünya için neler yaptığımız olduğunu unutmanın bizim asıl yok oluşumuz olduğunu elbet bir gün geç de olsa anlayacağız. Elbet o şarkıdaki gibi, bu da geçecek arkadaş, dayanmalıyız. Günler ağır, günler ölüm haberleri ile gelip geçerken asıl işimizin ölüm sayılarını takip etmek olmadığını elbet bir gün görüp anlayacağız. Çünkü, Metin Kaçan’ın Ağır Roman’da yazdığı ve hatta filmde de söylendiği gibi “şimdilik ölümüne kadar hayattayız…”