Ş. TARIK SÜRMELİOĞLU
ALTIEYLÜL Belediye Başkanı Hasan Avcı’nın basınla başı dertte sanırım.
Bir yandan 31 Mart seçim yarışına hazırlanıyor, bir yandan ‘bir kısım medya’ya laf yetiştiriyor.
Herhalde çok sıkıştırıyorlar.
O da planını, projesini anlatmaya zaman bulamıyor, basındaki bir takım iddialara, isnatlara, suçlamalara yanıt verirken…
***
HASAN AVCI’yı biz de eleştirdik zaman zaman. Eleştiri hangi dozda olursa olsun tahammülü yok; buradan bakınca öyle anlaşılıyor. Hakkında olur olmaz yazıp çiziktirenlere cevap vermeyi iş edinmiş. Sosyal medyadan cevabı yapıştırıyor.. Yapıştırıyor ama ortaya karışık.. Kim çakmış, kim laf sokmuş, kim iftira atmış, kim çarpıtmış, kim yemiş, kim yalamış, kim “hani bana hani bana” demiş, o kısım yok.. Ortaya yazıyor.
***
KİM yazıyor, kim yazdırıyor, kimin ne derdi hesabı var; bunları anlatsa, bilsek.
***
FACEBOOK’ta, Hasan Avcı’nın Altıeylül ekibinden Gülçin Hanım (Yurdakul), Avcı’nın basınla ilgili sözlerini paylaşıyor. Bazılarını aldık, kopyaladık, yapıştırdık, araya kaynak yaptık.. Buyurun okuyun.
***
“DÜN basına yaklaşımım nasılsa bugün de öyleyim, yarın da öyle olacağım. Bel altı haber yapmayan basın emekçilerinin yanında olacağım.”
Belaltı işlerinin bir kantarı, terazisi var mı; hangisi belaltı, hangisi eleştiri, hangisi tehdit şantaj, hangisi seviyeli, nasıl anlayacağız? (Biz anlarız da, sokaktaki adam nasıl anlayacak?) Medyatik bir öneri: Belaltı Haber Yapmayan Gazeteciler Günü de kutlansın.
***
“HAKKIMIZDA iflas söylentileri çıkaran kötü niyetliler var. Şu an Sultan Alpaslan Kültür Evi projesine başladık, iflas eden bir belediye böyle bir projeye başlayamaz.”
Biraz riskli ama, “batırdıysa, benden önceki arkadaş batırdı” der, topu paslarsın. Paslamıyorsan, merhum eski Başkan Sabri Uğur gibi yap: “Borçlu Belediye, çalışan Belediyedir…”
Bak proce de var sonuçta.
***
“BENİ görürsen senin hakkında algı oluşturmaktan vaz geçerim tavırları bizi etkilemez. Makam aracım önceki dönemde tedarik edilmiş araç.”
Görünce algı oluşturanlarla yola devam… Makam aracının tekeri düz bassın.. Amin.
***
“GÜZEL bir seçim atmosferi var. Millet İttifakı adayı Esin Hanım’ın projelerinden hiç bir rahatsızlık duymam. 1 Nisan’da vatandaş kimi seçerse saygı duyarız.”
Bir iki muhabbet ortamı daha oluşsa, neredeyse “Mart’ın sonu bahar” diyecek Hasan Başkan… Bu arada Esin Hanım’ın projesi mi varmış?
***
“BİLMEDİĞİMİZ bir yanlışımız varsa söyleyin düzeltelim. Ama iyi niyetli olamayan yaklaşımlara da boyun eğmeyiz.”
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum…
Ver mehteri…
***
“YAKINDA dosyayı açıyoruz şeklinde haber başlığı yapanlara sesleniyorum. Varsa bildiğiniz o dosyayı açın. Bu başlığı attıklarında para beklentisine giriyorlar, korkup para vermemizi bekliyorlar. Bunların sokakta karşılığı olmadığını da biliyorum. Sırf iyi niyetli arkadaşların hatırına bu açıklamaları yapıyorum.”
Kısasa kısas.. Dosya açana, sen de aç bir dosya.. Savunmayı bırak, hücuma geç. İyi niyetlilerin hatırı mühim tabi; ama cehennemin yolları da iyi niyet taşlarıyla örülüyor, malzeme ve işçilik bedavaya geliyor yani…
***
“BİR servis aracında kemer takmadığım için eleştirildim. Muhtarımız bizi çocuklarla yolda beklemiş. Servis aracına davet ettiklerinde ben de direksiyona oturdum. Orada bir hata oldu, heyecandan emniyet kemerimi takmayı unuttum. Özür diliyorum.”
Kendi kendinin ispiyonu gibi bir şey.. Trafik polislerinin dikkatine… Emniyet kemeri mühim.. Özür dilemek bir erdem.
***
“KUL hakkı yediğimi iddia edenlere 2018 ve bugüne kadar ihtiyaç sahiplerine yaptığımız hizmetlerin hesabını verebilirim.”
Ama bir önceki mesajda, “sosyal belediyecilik kapsamında yapılan yardımların kimlere gittiğini açıklamak mahremiyete aykırı” diyorsun.. Sıkışınca, mahremiyet göz ardı edilebiliyor demek ki.
***
“ARKADAŞLAR yollarını bulsun diye milletin hakkını gasp mı edelim?”
Yolsuz kalmışa yardım sevaptır. Bu arada bizim köyün yollarına da bir el atsan.. Komşu köyün hakkı var da bizimkinin yok mu? Bu da bir nevi hak gaspı…
***
Gazeteci arkadaşlarımıza abone oluyoruz ve ayrıca 3 ayda bir özel haber yaptırıyoruz; ödemelerini yapıyoruz. Ama belaltı haber yapanlara taviz vermiyoruz.”
Belaltı Borsası kurulmasını öneriyorum.
***
“HERKES bizi sevmeye mecbur değil, insanca yapılan eleştiriye açığız.”
Her şeyin bir dozu var. Eleştirinin de. Hangi dozda yapılacağına ilişkin talimatname asılsın Belediye’nin duvarına. Her sabah gazeteci milleti gidip baksın, ne dozda eleştireceğini öğrensin, ona göre yazsın. Nasıl fikir ama?
***
“BASIN gerçekten çok önemlidir. Beni bilenler bilir. Kimseye tepeden bakmadım, kimseye de kendimi ezdirmedim. Para vermezsen yazarım diye, milletin hakkını kendine hak görenler var.”
İnsanlara tepeden bakıyor denecek en son adam Hasan Avcı. Benden kısa, tepeden bakma olasılığı yok… Ayrıca kimseye yaranamıyor; para veriyor yazıyorlar, vermiyor yazıyorlar… Özetle, gazeteci milleti böyle bizim memlekette. İyisi mi fazla kasmamak lazım, her yazılana cevap vermekle zaman kaybetmemek lazım, insanın psikolojisi bozulur.. Düşünsenize, bütün gün o yazılıp çizilenlerle boğuşuyorsun, uykuların kaçıyor, sinir harbi yaşıyorsun.
Amaaaan bırak yaa.. Bu memleketi sen mi kurtarıcan Hasan Abi yaa…