Merhaba. İki Ziraat Kupası maçı oynadıktan sonra bizi ligdeki konumumuz itibarı ile çok ilgilendiren ve hayati bir iç saha Eskişehir maçı oynadık. Ligde ekonomik sorunlarla boğuşan beş, altı takımdan biriyiz ve rakibimiz Türkiye liglerinin en köklü, en başarılı takımı olan ES-ES’ler, şakaya gelmeyecek ve hafife alınmayacak bir takım. Hele hele bir taraftar grubu var ki; değil ülkemizde, dünyada bile tanınan ve şu anda takımları zor durumdayken verdikleri inanılmaz destekle onları ayakta tutan, lige asılmalarını sağlayan adeta itici bir güç. Gerçekten övgüyü hak eden bir taraftar grubu. Bu maçın önemini artıran ve puansız geçildiğinde bizi çok daha kara bir tablonun beklediği bir maç. İşte bu bilinçle futbolcularımız, teknik heyetimiz bunun hafta içi çalışmalarını tamamladı. Kupa maçında tribünleri dolduran o özlenen taraftarımızın da desteği, gelir düşüncesiyle yine de gerek medyada gerek çarşıda, pazarda bu maçın önemi anlatıldı. Ama sonuç? Evet skor olarak lehimize ve istediğimiz bir 3 puanla bitti ama taraftarımız bu maça ilgisiz kaldı. Bir ara rakip ES-ES taraftarının tezahüratı ile deplasmanda oynuyor gibiydik ama çok şükür futbolcu kardeşlerim elinden geleni yaptı, teknik heyetimiz kenarda bir o kadar çaba sarf etti maçı aldık 3-1.
Maça atak başladık. Zaten bu şekilde bir oyun oynamamız rakibi erken bulacağımız gol, gollerle oyundan düşürüp daha kontrolü bizde olan tempoyu istediğimiz şekilde ayarlayan olmak istedik. Bu da çok normal bir oyun anlayışı idi ve başarılı da olduk. Bülent’in gitmesiyle o mevkide banko kalan Doğa inanılmaz işler yaptı. Eğer maçta golü erken bulamasaydık genç ve dinamik aynı zamanda artık lige alışan gençlerden kurulu rakibimiz karşısında işimiz çok zor olabilirdi.
Doğa demiştim; işte o Doğa 14’üncü dakikada soldan topu öyle güzel taşıdı ve içeri öyle güzel ortasını yaptı ki o özlenen gizli santraforumuz Foxi başının üstüyle yaptığı ve şandel tabir ettiğimiz bir kafa vuruşu ile takımımız öne geçirdi 1-0. Ama dedim ya rakip genç, dinamik hemen cevabını verdiler. Bu golde Vukoviç bana göre yanlış pozisyon takibi ve ters ayakla yakalandı ve topu ağlarımızda tıngır mıngır tabiri ile gördük 1-1. İşte şimdi rakip bu golün verdiği moralle direnç kazanacak ve işimiz zorlaşacak derken; bu defa sahanın en iyilerinden biri daha sahneye çıktı. Sedat rakibin sağını Doğa, Mehmet, Sedat’la felç eden üçlüden Sedat kornerden ortaladı bence kaptanlığın çok yakıştığı Glumac boy avantajını da kullanarak kafayla topu gol yaptı 2-1. Bu rakibin direncini kırdı.
Mehmet Boztepe bence en güzel futbolunu bu maçta ortaya koydu. Çok çalışkandı, çok koştu, çok iyi yerlere, aralara toplar attı. İşte yine Mehmet yarı sahamızdan aldığı topu Sedat’a gönderdi Sedat sağı metrobüs hattı gibi kullandı, rakibi geçti sıfıra inerken içeriye kesti Foxi sert vurdu 3-1. İlk 45 dakikada da 3 gol ve ikinci yarıda kontrollü bir oyun ile bu hayati maçı aldık.
Maçta Mehmet, Cüneyt, Foxi, Sedat, Doğa ön plana çıkanlardı. Tüm takımı ve onları alkışlıyorum. Bu zor günlerde, sahipsiz, taraftarsız lige asılmaya devam edeceğiz. Durum öyle görünüyor ve ligi ilk 6 ile düşme potası arasında bitiririz gibi geliyor. Tabi daha lig uzun bir maraton. Benimkisi bir öngörü. Çok sürpriz maçlar oynayabiliriz. Çünkü kaliteli oyuncularımız var ama ilk 6 içine zor ama girersek bu şartlarda mucize olur ve güzelde olur. Bu takıma sahip çıkmayanlara unutanlar kapak olur.
Bir ricam hocamıza sahada Serengeti ormanında avını aramaktan bıkmış, bıkkın, sıkkın bir aslan görünümlü Beleck’in yerine genç Rahmilere yer verirseniz, hem bu takım, hem Türk futbolu kazanır. Sahada amaçsız, hırsını kaybetmiş bir oyuncuya yer yok. Hele yangın yeri bir durumdayken. Erkin Koray üstadın dediği gibi; Arkası gelmez dertlerimin/Bıktım illallah/Yok mu çaresi ve sübhanallah/Böyle gelmiş böyle gidecek/Korkarım vallah.
Sevgiyle kalın ….