11-Havran Çayı:
Küçükşapçı dolaylarından doğar. Yukarı çığırındaki adı Gelin deresidir. Kuzeyden Eybek, ve Kocaçal dağlarından kollar alır. Güneyden Şabla dağından gelen kollarla beslenir. Rejimi çok düzensizdir. Kışın tahrip edici taşkınlar yapar. Yazın kuruyacak hale gelir. Yörenin en önemli akarsuyudur. Aşağı çığırında Havran, Edremit, Burhaniye birleşik ovasını kateder ve Burhaniyenin biraz kuzeybatısında Edremit körfezine dökülür. Üzerine baraj yapılmadan önceki zamanlarda bu ova pek çok taşkına sahne olmuştu ve sık sık da yatağını değiştirmişti. 6 2002 yılında Havran barajı hizmete girdi., taşkınlar önlendi, bir kısım arazi de sulamaya açıldı. Çaya en yakın yerleşme Çoruk köyüdür. Havran çayının 1 km kadar kuzeyindedir. Burhaniye de çayın 1.2 km kadar güneyinde yeralır. Bu civarda Havran ve Karınca çayları birbirine yaklaşır ve aradaki mesafe 2.5 km ye kadar iner. Eski topoğrafya haritaları ve ovadaki jeomorfolojik izler bir zamanlar Karınca çayının Havran çayına birleştiğini gösteriyor.
Havran çayı artık taşmamakla birlikte , suları temiz bir akarsu olma vasfını kaybetmiş durumdadır. Tarım arazilerinin içinden geçen bu akarsuyun kıyıları, mezbahalar ve hayvancılık tesisleriyle işgal edilmiştir. Bunlar, kirli suların çaya deşarj etmektedirler. Çayın mansabı yani ağız kısmı, Orjan ve Denetko siteleri arasına sıkışmış durumdadır. Çayın ağız kısmı açıktır ve denizle irtibatı vardır. Vadinin içeriye doğru 2.4 km kadar kısmı sandalların sokulmasına elverişlidir. Ağız genişliği 50 m dir Bu elverişli duruma rağmen ufak deniz vasıtaları tarafından kullanılmamaktadır. Sebebi çayın etrafa neşrettiği kötü kokuları ve kirliliğidir.
Havran çayı ağız kesimi asli durumunda mükemmel bir sulak alan ekosistemine sahip iken , aşırı kirlilik sebebiyle omurgalı canlıların yaşayamadığı bir ortam haline gelmiştir. Sadece kenarlarında sazlıklar (Phragmites) ve ağız kısmındaki kumsallarda ılgın (Tamarix smyrnensis) çalıları görülür.
12-Havran çayının terkedilmiş yatağı
Hatırlanacağı üzere Kadıncık deresi de terkedilmiş yatak idi. Bu yatak ise Denetko sitesinin bulunduğu yerdedir. Burada da lagünümsü bir oluşum vardı. Çok yıllar evvel bu yarı bataklık alanı kurutmak için 1250 m uzunluğunda bir kanal açılmıştır. Bu kanalı 1/ 25 000 lik ilgili paftada ve Goggle Earth’ da görmek mümkündür. Sitenin arasında kalan lagünümsü oluşum 300 m kadar içeriye uzanmaktadır. Ağız kısmı denizin yığdığı kumlarla kapanmıştır. Site sakinleri bu doğal oluşumu kendilerine göre biraz dizayn etmişlerdir. Ayrıca site ile deniz arasındaki 125 m genişliğindeki kumsal muhafaza edilmeye çalışılmıştır. Bu eski lagün artık , iskân sahası dahilinde kaldığından sulak alan vasfını kaybetmiştir.
13- Karınca çayı ağzı:
Karınca çayı Burhaniye sınırları içindedir. Ören ile İskele arasındaki alanda denize dökülür. Yazın kuruyan kışın akan bir akarsudur. Fakat ağız kısmında halicimsi bir oluşum vardır. Bu haliç içeriye doğru 125 m kadar takib edilir. Halicin ağız kısmındaki genişliği de 48 m kadardır. Karınca Çayı kaynaklarını Şabla, Madra ve Yaylacık dağlarından alır. Kuzeybatıya doğru akar, Karadere ve Bahadınlının güneyinden geçerek Edremit Körfezine dökülür. Yazın kurur veya kuruyacak hale gelir. Kışın debisi artar. Temiz sayılabilecek bir akarsudur. Yaylalardan doğar, kenarlarında kirlilik oluşturabilecek büyük yerleşmeler ve sanayi tesisleri yoktur. Ona en yakın yerleşme Karadere köyüdür. Karınca çayının ağzı sık sık kum seddiyle kapanır. Bazen lodos fırtınalarının oluşturduğu dalgalar bu seddi ortadan kaldırır. Kıyıda akıntı genellikle güneyden kuzeye doğrudur. Dalga ve akıntılar getirilen malzemeyi Ören sahiline yığar. Karınca çayı granit araziden geldiği için taşıdığı kumlar kuvars, siyak ve beyaz mika ve feldspat tanecikleridir. Bu sebeple kumları karınca sürüsüne benzetilmiştir. Adı buradan gelir. Burhaniyeliler ilkbaharda hıdırellezde Karınca çayının kenarına gidip eğlenmektedirler. O aylarda çay henüz kurumamış olup akar durumdadır.
Halici kullanılmaz. Zira hemen yanı başında Burhaniye iskelesinin limanı vardır. Belediye bu çayın aşağı kısmını sık sık temizler.
Karınca çayı 1800 lü yılların sonlarında Burhaniyenin batı yakınından geçerek Havran çayına karışıyordu. Havran çayı da Dalyan lagününe dökülüyordu. Burhaniye veya eski Kemer, Karınca çayının taşkınlarından zaman zaman zarar görüyordu. Bunu önlemek için sed yapılmış ve akarsu bu sebeple yatak değiştirerek güneye yönelmiştir. Ağız kısmında sazlıklar teşekkül etmemiştir. 12.02.2020 tarihinde Karınca çayı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından “Sürdürülebilir doğal sit alanı” ilan edilmiştir.
Karınca çayı üzerinde, yapılmakta olan Reşitköy barajı vardır. İçme suyu amaçlıdır. Yazın şiddetli su sıkıntısı çekilen sahil beldelerinin içme suyu ihtiyacını karşılayacaktır.
14-Sarımsaklı berzahı:
Ayvalık Hakkıbey yarımadasını anakaraya bağlayan berzah (kıstak) bir sulak alandır. Aslında Hakkıbey yarımadası bir ada halindeyken akıntı ve dalgaların sürüklediği materyallerin birikmesiyle anakaraya bağlanmış olduğu topoğrafik ve jeomorfolojik delillerden anlaşılmaktadır. Bu berzah bir tombolodur. 6 Yani adayı anakaraya bağlayan bir kum seddi. Berzahta yükseltileri 50-100 m arasında değişen birkaç tepecik vardır. Bunlar da eski adacıklardır.
Berzah en dar yerinde yani Paşakoyu ile Tatlısu körfezi arasında 1238 m genişliğe maliktir. Berzahta ortadan kalkmakta olan bir lagün vardır. Esas sulak alan burasıdır. B u lagünü flamingolar sık sık ziyaret ederler. Ayvalıktan Şeytansofrasına doğru gidenler, flamingoların resmini çekmeden edemezler. Aslında lagün Paşa koyu kenarından içeriye doğru 100 m sokuluyordu. Şimdiki durumda 65 m lik kısmı kaldı. Yani 18 ha kadar. Güney parçası iskân sahası haline gelmiştir. Sarımsaklı lagününün Paşa koyu ile irtibatı vardı. Su giriş çıkışları oluyordu. Fakat buradan geçen karayolu, sirkülasyona mani olmaktadır.
Sarımsaklı yarımadasının güney sahili iki kısma ayrılır. Mağaralıkaya tepeden Ayvalık tuzlasına kadar 5.5 km uzunluğundaki kumsala Sarımsaklı plajı denir. Mağaralıkaya tepeden batıya doğru olan kesime de Badavut denir. Burada da 1200 m uzunluğunda bir kumsal vardır. Her iki plaj kaliteli kumları, genişliği ve temizliği ve emniyeti bakımından Türkiyenin en kaliteli plajları arasındadır. Sarımsaklı sahillerinde deniz akıntısı kuzeye doğrudur. Karakoç ve Madra çayının taşıdığı alüvyonlar hep granit kumlarıdır. Akıntılar ve dalgalar, asırlardan beri bu kumları Ayvalığın bu güney sahillerine yığmaya devam etmektedirler.
Sarımsaklı berzahı resmen tescillenmiş doğal sit alanıdır. 29 11 2021 tarihinde kesin korunacak hassas alan ilan edilmiştir. Maalesef bu kararların hepsi de kağıt üzerinde kalmaya mahkumdur. Çünkü alınan kararların hiç biri uygulanmamakta ve sık sık değiştirilmektedir
15-Badavut Tuzgölü:
Badavut kumsalının biraz kuzeyinde yeralan bir lagündür. Açık denizle irtibatı doğal bir kanalla devam etmektedir. Gölün alanı 0.23 km²dir. 25 000 ölçekli haritanın tetkikinden bu lagünün eski bir koya tekabül ettiği anlaşılmaktadır. Koyun güney ağzı ve batı ağzı kum setleriyle kapanmıştır. Lagün dolmaya ve küçülmeye devam etmektedir. Doğusundaki tuzlu bataklık aslında bu lagünün dolmakta olan kısmıdır.. Lagün ve çevresi Ayvalık adaları tabiat parkı dahilindedir ve ayrıca 1. Derecede doğal sit alanıdır. Çevre arazi volkaniktir. Zaten Sarımsaklı yarımadasının tümü volkaniktir.7 Bir lav tabakası araziyi örter. Bunlar şimdi masavari tepeler halinde manzara verirler. Kaliteli yapı taşlarıdırlar. Sarımsaklı taşı adı verilen taşlar bunlardır. Tuzgölü lagününün bizzat kendisinin ve çevresinin araştırılmaya ihtiyacı vardır. Lagünde, çeşitli cinslerde kuş sürüleri konaklar. Badavut sahilleri soğanlı bitkilerin yayıldığı bir alandır. Zira , bunların kök gelişimleri kumlu topraklarda daha rahat olur. Sarımsaklı adı da buradan gelmiştir. Yabani sarımsaklar (Allium) ve kum zambakları (Pancratium maritimum) Badavutun nesilleri tehlike altında olan görsel çiçekleridir.
16-Kumru burnu lagünü
Sarımsaklı yarımadasının iç koylarından Cennet koyundadır. Şeytan Sofrası adı verilen tepenin kuzey eteğindedir. Bir adacığın iki tombolo ile karaya bağlanması ile oluşmuştur. Tomboloların arasında bir lagün teşekkül etmiştir. Alanı 1.6 hektardır. Burası Ayvalık Adaları Tabiat Parkı içersinde bulunmaktadır. Ayrıca Mahalli öneme sahip sulak alan olarak, Şeytansofrası adı altında tescillenmiştir.
17-Nikita deresi ağzı.
Bu dere son yıllarda kanalize ve ıslah edilmiştir. Düzlüklerde akan ve sık sık taşan sulu bir deredir. Yalnız çok kirlenmiştir. Sarımsaklı mevkiinde denize dökülür. Ağız kısmına doğru genişliği 27 m dir. Su kaplumbağaları, balıklar ve kurbağalar görülmektedir. Fakat aşırı kirlilik nedeniyle sulak alan vasfını yitirmiştir. Kötü kokusu, kirli suları ve Sarımsaklı plajlarına negatif etkisi sebebiyle çevre sakinlerince sık sık şikayet konusu olmaktadır.
18-Ayvalık tuzlası Lagünü
Sarımsaklı plajının doğu bitişiğindedir. Tamamen tuzla olarak kullanılan bir lagündür. Alanı 10 ha kadardır. Su kuşları burayı koloniler halinde sık sık ziyaret ederler. Tuzla işletmesinin bu canlılar üzerinde bir baskısı ve negatif etkisi yoktur. Kuşların buradan beslenmeleri ve konaklamaları devam ediyor. Çevre zeytinlikler halindedir.