BALIKESİR’İN SULAK ALANLARI

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

 

İLİMİZ  KIYILARINDAKİ SULAK ALANLARA BİR BAKIŞ – 1

Balıkesir’in iki denize kıyısı olmak hasebiyle Türkiye coğrafyasında  özel bir yeri vardır. Kıyılar  her bakımdan doğal zenginliklerdir.  Tarihi dönemlerde doğal limanlar  olarak ve  balıkçılık faaliyetlerinde  kullanılmıştır.  Fakat  XX.  Yüzyılda kıyı kullanımına turizm faaliyetleri de dahil olmuştur. Bu durum insanların kıyılara hücümuna, kıyı yağmasına  ve yerleşmesine yol açarak kıyı kullanımında problemler ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Türkiyenin yuvarlak olarak 8000 km kıyısı vardır. Kıyılarımız  Hopa’dan İskenderun’a kadar  nüfusumuzun  hücumuna uğramış, gelişi güzel kullanılmış ve yağmalanmıştır. Meydana gelen büyük problemler neticesinde kıyılarla ilgili bir kanunun çıkartılması zaruret haline gelmiştir. 3621 sayılı  bu kanun   4.4.1990 tarihinde çıkmış ve  resmi gazetede yayınlanarak  17.4.1990 tarihinde yürürlüğe girmiştir.  Tabii biraz iş işten geçtikten sonra . Bu kanunun 4. maddesine göre deniz ve karanın birleştiği kıyı çizgisinden karaya doğru 100 m .olan mesafe içindeki alan  (Sahil şeridi)nin 50 m.si mutlak korunan ve  her türlü yerleşmeye kapalı bir alan olarak kabul edilmiştir (md. 5 e ek  madde , 1.7.1992, 3830/2).

 

Türkiye’de kanunlar ya raflarda kaldığı veya sık sık değiştirilerek yaz boz tahtası haline getirildiğinden  kıyılarda yerleşmeye kesin kapalı alanları korumak mümkün  olmamış ve  yapılar denize  kadar dayanmıştır. Kanunun bir enteresan tarafı da  kıyı  ve sahi de  farklı kesimlerin saptanmasında uzman coğrafyacılar olan jeomorfologlara yetki verildiği  halde, kanunun metninde hiçbir coğrafi kavrama yer verilmemiş oluşudur.  Mesela önemli bir kıyı teşekkülü olan ‘delta’dan hiç bahsedilmemiştir. Oysa  yedi kıtada  uzunluğu  yüzbinlerce km olan bir kıyı şeridi vardır. Ve   bazı ülkelerin Coğrafya bölümleri bu kıyıları enstitü düzeyinde incelemektedir.

 

Balıkesir ili kıyıları da  bu gibi olaylara sahne olmuş ve olmaya devam etmektedir. Bu yazı  kıyı varlığımızın kullanım açısından en  problematik oluşumları olan ilimiz sulak alanlarını  ve özelliklerini tanıtmak amacıyla kaleme alınmıştır. 

Adalar da dahil olmak üzere  ilimizin  kıyı uzunluğu  yaklaşık 300. km kadardır. Bunun 175 km’sini Marmara kıyıları, 125 km’sini de Ege kıyıları oluşturur.

İlin kıyı çizgisi Bandırma’nın  Yenice köyü doğusunda Bursa il  sınırından başlar,   Altınova güneyinde Madra çayı  vadisine kadar  devam eder. Burası aynı zamanda İzmir ile olan il sınırıdır. Marmara kıyılarında Bandırma ve Erdek körfezleri, Kapıdağ yarımadası, Marmara takımadaları  gibbi coğrafi unsurların yanısıra Gönen çayı deltası gibi önemli bir sulak alan mevcuttur.

Ege kıyılarında Edremit körfezi,  Sarımsaklı yarımadası, Ayvalık adaları gibi coğrafi ünitelerin yanı sıra Mıhlı çayı, Şahindere, Kızılkeçili (Akçay) ve Zeytinli çayı haliçleri, Edremit çayı, Ilıca deresi, Havran  ve Karınca çayları birleşik deltası ve Dalyan lagünü, Karakoç deresi ağzı ve Madra çayı deltası gibi sulak alan oluşumları yer alır.

Bütün bunların oluşumları nasıldır, halihazır durumları nedir, nasıl kullanılmıştır ve nasıl kullanılmalıdır soruları üzerinde durulacak ve açıklanmaya çalışılacaktır.

 

Marmara  Denizi Kıyılarındaki Sulak Alanlar

 

1-Belkıs  Tombolosu Bataklığı

İlin Bursa sınırından Kapıdağ Yarımadası başlangıcına kadar olan kesimde hiçbir sulak alan oluşumu yoktur. Ancak Yarımadayı karaya bağlayan kesim (Belkıs tombolosu), bir sulak alandır. 1   Burada bataklık karakterinde bir sazlığın varlığı söz konusudur.

Kapıdağ yarımadası bir granit (Granodiyorit) domu (kubbemsi  şekilli) olduğundan kolay aşınır ve bolca   kum hasıl eder. Dalgalar ve kıyı akıntıları bunları hakim rüzgar istikametinde sürükleyerek  kıyıya yığar. Neticede kumsallar, kıyı kumulları, kıyı okları, kıyı kordonları, koy setleri ve lagünler oluşur.

Bandırma körfezinde hakim rüzgar poyrazdır. Kuzeydoğudan güneybatıya eser.  Erdek körfezi  ise    karayele (kuzeybatı rüzgarı)  ve lodosa açıktır.  Batı ve güneybatıdan  doğu veya kuzeydoğuya doğru veya kuzeybatıdan güneydoğuya eser. Bandırma körfezinde kıyı akıntısı hakim rüzgar istikametindedir. Hasıl olan kumlarla tombolonun doğu şeridi oluşmuştur. Erdek körfezinde ise bazen doğu ve kuzeye bazen de güneye doğru olan kıyı akıntıları  tombolonun batı şeridini oluşturmuştur. Neticede aradaki kısım tamamen dolmamış ve bataklık (sazlık) halinde kalmıştır.Fakat Bandırma körfezindeki akıntının tombolonun oluşumunda daha etkili olduğu anlaşılmaktadır.

Tombolonun  orta kesimini işgal eden bataklığın alanı  1 km² kadardır .   DSİ 1957 yılında  bataklığı kurutmak için bir kanal açmışsa da bu kanal dolarak işlevini kaybetmiştir.2    Doğu sahilden kumlar rüzgarlar vasıtasıyla içeriye doğru hareketine devam etmekte ve bataklık yavaş yavaş dolmaktadır. Sazlar (Phragmites) bataklığın başlıca bitki örtüsünü oluşturmaktadır.

Yakın bir jeolojik geçmişte (10 000 yıl) ) Kapıdağ bir ada idi. Zamanla  oluşan iki kıyı oku  ile karaya bağlandı. Bu mevkide  antik Kyzikos (Belkıs) şehri kurulmuştur. (M.Ö.700). Tombolo o tarihlerde teşekkül etmiş durumdaydı. Fakat kordonlar arasındaki alan daha tam olarak dolmamıştı. M.Ö. 334 yılında şehri ele geçiren İskender, iki körfezi birbirine bağlayan bir kanal açtırır. Kyzikosun iki limanı olduğu belirtilir. Bu kanal limanlar arasındaki geçişi sağlıyordu.  Kyzikos’un sönmesinde limanlarının dolmasının da rolü olduğu belirtilmektedir. 2

 

2-Gönen Çayı Deltası

Gönen çayı , Kazdağları silsilesinin kuzey yamaçlarından doğar. 134 km uzunluğa sahiptir. Önemli kolları da bu silsileden gelir. Gönen çayı rejim olarak çok düzensizdir.  Yazın kuruma derecesine gelir fakat kış sonları ve ilkbahar başlarında büyük taşkınlar yapabilir. Aşındırma gücü çok yüksektir.

Gönen çayı deltası 28 km² yüzölçümündedir. Delta  mıntıkasına Tahirova adı da verilmektedir. Deltanın doğu ve batı ucu arasındaki kıyı uzunluğu 13 km dir. 3   Kıyı kumsaldır. Ana mecranın doğusunda kum bandının genişliği 37 m, batısında 13 m dir. Deltanın büyümesi doğuya doğrudur.     Delta, akarsuyun taşıdığı malzemelerle (alüvyon) dolmakta olan deniz alanıdır. Akarsular deltalarda kollara ayrılmış durumdadır. Gönen çayı da deltasında kollara ayrılmıştır. Bataklıklar, terkedilmiş yataklar,  lagünler teşekkül etmiştir, Delta alanında biri doğu kesimde diğeri de batı  kesimde olmak üzere iki lagün vardır. Deltalardaki lagünler  deniz suyunun tabii bir kanaldan göle girdiği tatlı suyun dışarı çıktığı, suları az tuzlu  geçici göllerdir. Zamanla dolar, alanı devamlı değişir. Gönen çayı deltasında ana mecranın batısındaki göle Tahir gölü (Köremin gölü, 0.23 km²) denir. Ana mecranın doğusundakine de Yarıntı gölü ( 0.13 km²) denir.

Taşkın zamanlarında akarsular yatak değiştirirler. Bu nedenle terkedilmiş mecralar oluşur. Ana mecranın batısında böyle bir terkedilmiş yatak vardır. Doğal bitki örtüsü sazlıklardır.  Gönen çayının yukarı kesimine inşa edilen Gönen barajı  1997 yılında hizmete girmiştir.  Bu baraj  taşkın önleme ve sulama amaçlı olup aynı zamanda bir hidroelektrik santralidir.

Gönen çayı deltasının doğu ucunda,  kıyıda Bandırma’nın Misakça köyü vardır.  Bu köy deltanın kendine ait arazisinde, 2000 dönümde çeltik (pirinç) ziraati yapmaktadır.  Pirinç ziraatinin deltadaki mazisi  pek eskilere uzanmaz.  Osmanlı devleti döneminde tütün ziraati yapılan Gönen ovasında, Cumhuriyet döneminde (1980), deltada  çeltik ziraati yapılmaya başlanmıştır. Bu ürün deltanın fiziki şartlarına ve yöre iklimine uygundur.  Ancak ovada ve deltada  akarsu çok kirlenmiş durumdadır. Çeltik tarlaları bu  suyla sulanır.

Delta alanında köy olarak başka bir yerleşme bulunmamaktadır. Ancak batıda kıyıda Denizkent adı verilen tatil  beldesi vardır.  Tarımla uğraşmazlar.  Bunun dışında deltada evvelce, bazı özel çiftlikler vardı.

Deltanın esas önemli yerleşmesi Tahirova Tarım işletmesidir.  II. Abdülhamit zamanında Almanlar tarafından modern ziraati  öğretmek amacıyla kurulmuştur. Cumhuriyet döneminde  1957 yılında  Türk -Alman Örnek  çiftliği haline getirilmiştir.  Almanlar 20 yıl burada teknik ziraati öğretmişlerdir. 1977   de faaliyetlerine son vermişlerdir.  Daha sonra Devlet Üretme çiftliği haline gelmiştir. 1984 te bütün üretme çiftlikleri kamu iktisadi  teşebbüsü haline getirilince  burası da Tahirova Tarım İşletmesi  adını almıştır. 2012 yılında Anadolu Etap  holding grobuna 30 yıllığına kiraya verilmiştir.  Çeltik   başta olmak üzere çeşitli tarla ürünleri ve tohumluk yetiştiren, büyükbaş hayvancılık yapan bu müessese de artık sadece meyva yetiştirileceği ve meyva suyu fabrikası kurulacağı ifade edilmiştir. 4

Tahirova çiftliği iklim, toprak ve topoğrafya bakımından ziraate son derece elverişli bir alandır.  10 000 dönüm araziye sahiptir. Delta tamamen çeltik ziraatine tahsis edilmiştir. Gönen ovasıyla birlikte Türkiye’nin en önemli  üretim yörelerinden biridir. 5

 

 

1-Ardel, A. ; İnandık,H.(1957), Kapıdağ Yarımadası Berzahı (Belkıs Tombolosu), İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Dergisi sayı. 8, İstanbul.

2—Soykan,A.; Cürebal, İ.;Kızılcaoğlu, A. (1998),Belkıs Tombolosunun Jeomorfolojik ve Uygulamalalı Jeomorfolojik Özellikleri, Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi , sayı 1, Balıkesir.

3-Kurt, Sümeyra(2013), Marmara Denizi Güney Kıyılarının Jeomorfolojisi,Doktora tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Coğrafya Anabilim Dalı, İstanbul.

4-İnan, H.; Yaşar, O. (2015),Tarım  İşletmelerinin Sosyo-Ekonomik  Etkilerine yönelik Bir İnceleme: Tahirova Tarım İşletmesi, Marmara Coğrafya Dergisi, Sayı 32, İstanbul.

5-Özşahin, E. (2008), Gönen Ovasında  pirinç Tarımı, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler  Dergisi, Sayı 18; ELAZIĞ.

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
harika
Harika
0
_ok_do_ru
Çok Doğru
0
kat_l_yorum
Katılıyorum
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
_zg_n
Üzgün
BALIKESİR’İN SULAK ALANLARI
Giriş Yap

Balıkesir Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!