BALIKESİR’İN KIYI ŞERİDİNDEKİ SULAK ALANLAR

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Gönen deltası çeşitli su kuşlarının mekanıdır. Mesela siyah deniz ördekleri (Melania nigra) bu deltayı çok ziyaret eder ve sazlıkların arasında barınır. Deltanın tarım dışında kalan yerlerini korumak ve ekolojik şartların devamını sağlamak için  ciddi teşebbüsler olmuştur ve olmaktadır. 1

Yapılan araştırmalar neticesinde Gönen çayı deltasında  8 amfibi, 14 sürüngen, 164 kuş, ve 40 memeli türünün varlığı tespit edilmiştir. 200 kadar da bitki türünün mevcut olduğu ifade edilmiştir. 2

 

2-Ege Kıyılarındaki Sulak Alanlar.

Balıkesirin Ege  denizinde (Edremit Körfezinde)  125 km uzunluğunda kıyısı vardır. Bu kıyı Mıhlı Çayı ağzından başlar ve Madra deresi ağzına (mansabına) kadar devam eder. Bu kıyıda pek çok sulak alan karakterinde oluşumlar mevcuttur. Bunlardan bir kısmı halicimsi akarsu ağızları, bir kısmı lagün, bir kısmı delta, bir kısmı da berzah (tombolo) dır.

Edinilen bigileregöre Sarımsaklı berzahı ve Karakoç deresi deltası mahalli sulak alan olarak saptanmıştır. 3

Kazdağlarından doğarak Edremit körfezine dökülen kısa boylu fakat yağışlı mevsimde çok güçlü olan bazı akarsuların ağız kısımlarındaki  (mansaplarındaki)  halicimsi oluşumlar bir nevi sulak alanlar olarak kabul edilebilirler. Buralarda deniz  suyu-tatlı su girişimi vardır. Güney sektörlü rüzgarlar estiğinde deniz suyu akarsu ağzından içeriye doğru sokulur. Akarsuyun debisi arttığında  yükünü denize kadar taşır. Kıyı akıntıları ki ;rüzgar istikametine göre bazen batıya bazen de doğuya doğru  akar, kıyıya taşınan ve biriken irili  ufaklı unsurları  alıp götürür. Bu nedenlerle akarsuların denizle birleşen ağızları genelde açıktır. Fakat ara ara  beşeri müdahalelerle temizlenmesi de gerekebilir. Edremit körfezi kıyılarındaki  sulak alan karakteri taşıyan başlıcaoluşumlar şunlardır:

 

1-Mıhlı Çayı ağzı:

Aslında Mıhlı çayı bir deltaya maliktir. Deltanın denize ulaşan uç kısmına Mıhlı Burnu denir. Mıhlı halicinin ağızdan içeriye doğru uzunluğu 360 m, ağıza yakın kısımda genişliği de 32 m dir. Sandallar 90 m kadar içeriye sokulabilirler. Günümüzde deltanın tamamı iskân sahası halindedir. Binalar akarsuyun kenarından başlamaktadır. Bu nedenle çeşitli  omurgalı faunanın (bilhassa kuş türleri) yaşaması gereken  halicimsi bu oluşumda,bahsedilen gruptan her hangi bir canlıya rastlamak mümkün değildir. Ayrıca iki kenarı rekreasyon  alanı olması gerekirken, böyle bir dizayn da gerçekleştirilmemiştir.   Mıhlı çayının gerek yukarı ve orta çığırında ve gerekse mansap kısmında  su kitlesi içinde ve yatakta önemli bir kirlilik yoktur. Saha Narlı köyü tüzel kişiliğine aittir. Vaktiyle çayın ağız kısmının doğusunda kıyıda Narlı iskelesi vardı.

 

2-Şahindere Ağızı:

Şahindere de kendi deltası içinde (Altınoluk İskelesi mevkiinde) bir haliç oluşturarak denize kavuşur. Delta, günümüzde tamamen iskân sahası haline gelmiştir.Deltanın, çayın doğusunda kalan kısmı topoğrafya haritalarında İğdeligöl  mevkii olarak geçmektedir. Bu bilgiden yola çıkarak vaktiyle akarsuyun deltada yatak değiştirdiğini anlamaktayız.  Deltanın doğusunda kalan iki terkedilmiş yatak şimdi rekreatif alan olarak kullanılmaktadır.

Şahindere halicinin uzunluğu ağızdan içeriye doğru 675 m dir. Denize kavuştuğu yere yakın kesimde genişliği  36 m dir. Bu haliç  küçük bir liman gibi  sandallar tarafından kullanılıyor.Sandallar ağızdan içeriye doğru 250m kadar sokulabiliyorlar. Bu haliç kısmında bulunan iki köprü vasıtasıyla mahallelerin  iki yakası arasında irtibat sağlanıyor. Altınoluk belediyesi Şahindere halicini  sık sık temizlemek suretiyle kullanımını  imkanlı hale getiriyor.

Halicin batı kenarı kısmen rekreatif alan olarak dizayn edilmiş. Ancak doğusunda   yapıların kenara bitişik olduğunu görmekteyiz.  Vaktiyle, sulak alan olarak çeşitli omurgalı faunanın mekanı olduğundan şüphe etmediğimiz bu deltada ve haliçte iskân sahası olması hasebiyle makro fauna barınamamaktadır.

 

3-Manastır (Fındıklı ) çayı ağzı:

Eski topoğrafya haritalarının incelenmesinden  Avcılar iskelesinden Burhaniye iskelesine kadar olan kıyının sahil bataklıkları olduğu anlaşılmaktadır.

Sözkonusu  alanda  Avcılar koyu ile Ilıca koyu arasında birleşik bir delta göze çarpıyor.  Bu birleşik deltanın denize doğru ilerleyen batı ucuna Karaburun, doğu ucuna da Gemi burnu denir.  Bu   deltanın batı kısmında Manastır (Fındıklı) çayı, doğu  kısmında Kuru dere denize dökülür.  Delta oluşum bakımından sanki bu akarsuların denize taşıdıkları malzemeler (alüvyonlar) ile teşekkül etmiş gibi görünse de,  daha doğuda körfeze dökülen  Kızılkeçili, Zeytinli, Edremit ve Havran çaylarının da bu oluşumlarda rolleri vardır. Çünkü bunların  denize taşıdıkları malzemeler  kuzey-kuzeybatı istikametli   hakim kıyı akıntısı tarafından  bu birleşik deltaya  eklenmiştir.

Bu akarsuların diğer özellikleri şunlardı: Taşkın zamanlarında yatak değiştirmeleri ve bazen bir birleri ile birleşmeleri, geçici veya sürekli sahil bataklıkları yani sulak alanlar oluşturmaları.

Manastır  çayı günümüzde Karaburun’un doğusunda denize dökülmektedir. Halbuki  1890 yılına ait  Almanca bir topoğrafya haritasında Karaburunun batısında denize döküldüğü  gösterilmiştir.  Deltanın Karaburuın ile Gemi burnu arasında kalan sahasında yakın zamana kadar bir sulak alan bulunduğunu, 1978 baskılı 1/ 25 000 ölçekli bir topoğrafya haritasından anlamaktayız. Söz konusu   alan Karaormanlar mevkii olarak belirtilmiştir. Demekki vaktiyle burada  su içinde kalabilen, yayvan yapraklı ağaç türlerinden oluşan  higrofit bir orman vardı. Yani bir nevi longos (dışbudak, bazı meşe türleri, kızılağaç gibi türlerden oluşan sulak orman) .

Günümüzde  delta alanı iskn sahası haline gelmiştir. Manastır çayının etrafındaki mahalleye  Karaburun deniz fenerine atfen ,Fener adı verilir. Bu semt lüks bir tatil beldesidir. Manastır çayı halici  130 m uzunluğunda ve  13 m genişliğindedir, sandallar  85 m kadar içeri sokulabilir.  Sayfiye beldesinin aralarında eski zeytinliklerin bazı bakiyeleri ve Karaormanlar sulak alanının   hâlâ geçici göl olan kısımları kalmıştır.  Ortadan kaldırılan eski sulak alanın canlıları artık buralarda barınamaz olmuşlardır.  Akarsu kenarının bazı kısımları rekreatif alan olarak düzenlenmek istenmiştir. Karaburun ucunda halen denize doğru  alan kazanan 77 m genişliğinde bir kumsal vardır. Halicin zaman zaman bakımı yapılmaktadır.

 

4-Güreçayı (Pınarbaşı deresi)

Güre çayının ağzında da bir haliç oluşumu vardır.  Akarsu ,deltası içinde denize dökülmektedir. Deltanın denize doğru ilerleyen uç kısmına Güre burnu denir. Güre çayını esas besleyen Pınarbaşı kaynağıdır.  Denize kavuşmadan evvel  batıdan gelen Ilıca dereyi de alır. Güre çayının yukarı kesimindeki vadisi    kuru bir vadidir.  Bol yağışlardan sonra akar. Eski  topoğrafya haritalarında  biraz doğudaki Kuruçay , Güre çayı ile birleşir şekilde gösterilmiştir. Veya  sahil bataklıklarına dökülüyorlardı. Biz bu hadiseleri kanıtlayan topoğrafik izleri  hâlâ görebiliriz.

Güre çayı ağzındaki haliç 115 m uzunluğunda ve  12 m genişliğindedir. Sandallar 80 m kadar içeri sokulabilirler. Haliczaman zaman temizlenmektedir. Yoğun iskân sahası olduğundan sulak alan vasfını kaybetmiştir. Halicin iki yanında kısmen rekreatif  bazı alanlar vardır.

 

5-Kuruçay (Ihlamur çayı , Kazandere)

Bu akarsuyun yukarı çığırındaki adı Kazandere, orta çığırındaki Ihlamur dere ve aşağı çığırındaki adı Kuruçaydır. Vadisi tamamen kireçtaşlarından oluşmuştur yani karstiktir. Bu  nedenle çoğunluklaakış görülmez. Biraz önce belirtilmiş olduğu gibi, evvelce Güre çayına doğru akıyor ve denize dökülmeden önce onunla birleşiyordu. Küçük deltasındaki  halicinin ağzı bir kum seddiyle kapanmış durumdadır. Doğusundaki Kızıkeçili çayınında zaman zaman yatak değiştirerek batıya aktığını yani Kuruçayla birleştiğini topoğrafik  izlerden anlıyoruz.

 

6-Kızıkeçili  Çayı (Akçay)

Önemli bir haliçe sahiptir. Bu akarsu Kızılkeçili köyünden geçerek gelir. Topoğrafya haritalarındaki adı da Kızılkeçili deresidir. Akçay, denmesinin sebebi aşağı çığırında yatağının bembeyaz çakıl ve bloklarla kaplı olmasıdır. Bu beyaz çakıllar yukarı çığırındaki kalkerlerden (kireçtaşlarından) gelmektedir. Akarsu ovaya  indiğinde  gücü azaldığı için bu  katı yükünü  (alüvyonlarını) biriktirir.Bu nedenle yatağın bu kısmı ,akarsu yazın kuruduğunda ,beyaz ve parlak çakılları ile dikkat çeker.

Daha öncede belirtilmiş olduğu gibi, şimdi yoğun bir iskân sahası olan bu kıyı ovası eskiden geçici göllerin teşekkül ettiği bir sulak alandı. Bilhassa kışın akarsuların taşkın zamanlarında geçici göller  ve bataklıklar oluşuyordu. Akarsular ekseriya yatak değiştiriyor ve birbirleri ile birleşiyorlardı. Kızıkeçili çayı ,batıya Kuruçaya doğru aktığı gibi doğusundaki Zeytinli çayı da, Akçaya doğru akıyor ve onunla birleşiyordu. Bu olayların  kartoğrafik  ve topoğrafik delilleri  mevcuttur.

Akçay halici 900 m uzunluğa ve ağız kısmına yakın yerde 25 m genişliğe sahiptir. Sandallar bu halici liman gibi kullanırlar ve 700 m içeriye sokulabilirler. Haliç kısmındaki üç köprü beldenin mahallelerini birbirine bağlar. Bu akarsu,  Zeytinli çayı halicine 350 m kadar mesafededir.   Evvelce de belirtildiği gibi  iksi birleşerek sahil bataklıklarına dökülürdü. Yakın bir geçmişte  bu  durumun , akarsuları ayrı ayrı kanallara almak suretiyle önlendiği  akla geliyor.

Akçay halicinde akarsuyun her iki kenarnda  , ona paralel olarak uzanan  yollar  yapılmış olup, rekreatif alan tesis edilmemiştir.Akçay belediyesi halicin bakımını sık sık yaparak dolmasını önlüyordu. Yoğun iskân sebebiyle sulak alan ekolojisi bozulmuş olup, fauna ve florası sahadan çekilmiştir.

 

7-Zeytinli çayı halici

Bu akarsuyun ağzında da oldukça uzun bir haliç mevcuttur.Halicinin uzunluğu 1300 m, ağız kısmına doğru genişliği38 m dir. Sandallar içeriye doğru 1000 m  sokulabilirler. Haliç kısmındaki  5 köprü mahalleler arasındaki irtibatı sağlar. Halicin iki kenarında, sadece paralel durumda yol bırakılmış olup, rekreatif alanlar mevcut değildir. Ekosistem de degrade olduğundan sulak alan flora ve faunası  ortamı terketmiştir. Ancak 2018 Nisan tarihinde  medyada çıkan bir haberde kazların ve ördeklerin konakladığı ,kuluçkaya yattığı belirtilmiştir. Halktan bazıları , bunları korumak için çaba sarfetmektedir.

 

1890 yılına ait yabancı topoğrafya haritalarında Zeytinli çayı ile Edremit çayının, aşağı çığırda birleşmiş olduğu gösterilmektedir.. Gerçektende, Edremit çayı, gümümüzde aşağı yatağında suni bir kanal içinde akıyor. Yani kanala alınmıştır. Çünkü bu akarsu da sık sık yatak değiştiriyor ve tarım arazilerine taşıyor,etrafı bataklık hale getiriyordu. Bize ait, 1/ 25 000 ölçekli topoğrafya haritasında Edremit çayının eski yatağı gösterildiği gibi, Google Earth’da da gayet açık bir şekilde görülebilmektedir.Yine bize ait  25 000 lik topoğrafya haritasında eski yatağın uzantısı üzerinde Tabak gölü adıyla bir mevki vardır.. Şimdi  burası sık ağaçlıklı   bir yer halindedir. Tabiatıyla eski sulak alanın bir parçası olmalıdır.  Edremit ovasının bu kısmında Edremit çayının eski yatağına ait izleri de seçmek mümkündür. Hatta yine 25 000 likte,Kuruçay adıyla geçen mevki Edremit çayının eski yani terkedilmiş yatağına ait olmalıdır.

Edremit çayı ile Zeytinli çayı arasında çok mümbit bir ziraat arazisi vardı. Daha çok tarla ürünleri ve sebze yetiştiriliyordu. Şimdi doğudan, kuzeyden ve batıdan baskı altında olup  iskân sahası haline gelmektedir.Zeytinli çayı halicinin sürekli olarak bakımı yapılmakta ve yatağı temizlenmektedir.

 

8-Edremit çayı

Günümüzde aşağı yatağı bir kanal içine alınmış olup, Dalyanın kuzey kenarından denize dökülmektedir. Eski haritalarda Zeytinli çayı ile birleşir durumda gösterilmiştir. Edremit çayı orta çığırında, Edremit şehrinin güney kenarından geçmekte ve çok kirlenmektedir.Hatta  Edremitin dağ gibi çöp yığınları , akarsuyun şehre dahil olmadan önceki yatağının kenarına dökülmüştü. Edremit çayının ağız kısmının yakınında şehrin atık sularını arıtma tesisi bulunmaktadır. Arıtılma işleminden  sonraki sular  yine  çaya deşarj ediliyor .Edremit çayı körfeze dökülen en kirli sulardan biridir. Çevrede yaşayanlar kötü kokudan daima şikayet etmektedirler ve çayın döküldüğü kısımda deniz suyu da çok kirlenmiş durumdadır. Çayın ovayı katettiği kesimde tarım arazileri vardır. Fakat maalesef bu kirli su  sulamada da kullanılmaktadır. Edremit ve büyük şehir belediyesi kanalı yani çayın yatağını sık sık temizlese de kısa zamanda dolmaktadır.

Edremit çayının ağzında doğal  bir haliç yoktur. Zaten çay aşağı kesiminde kanal içinde akıyor.   Çayın döküldüğü yerde kanalın genişliği  40 m, uzunluğu ise 4,6  km dir.Bu tamamen kirlenmiş ortamda hiç bir omurgalı fauna yaşamıyor. Çevrede Geren adı verilen tuzlu bataklıklar ve saz toplulukları yeralır.

 

9-Dalyan Lagünü

ilin Ege kıyılarınındaki en önemli sulak alanıdır.  Edremit körfezinin Avcılar iskelesinden Burhaniye iskelesine kadar olan 25 km’lik sahili,doğal bir plaj yani  bir kumsaldır.  Kumsalın malzemesini doğudan ve kuzeyden gelen  akarsular sağlamış, dalgalar ve akıntılar tanzim etmiştir. Bu nitelikli kumsal bandın genişliği bazı kesimlerde  190 m ye kadar erişir. Kumsalın gerisinde  sulak çayırlar, tuzlu sahil bataklıkları ve lagünümsü oluşumlar yeralır.

 

1-Arı,Y. (2019).Gönen Çayı Deltası Sulak Alanında (Balıkesir) Doğa Koruma: Su, Kültür ve Yaşam, İnternational Journal of Geographyand Geography Education(IGGE), 40.

2-a.g.e.

3-a.g.e.

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
harika
Harika
0
_ok_do_ru
Çok Doğru
0
kat_l_yorum
Katılıyorum
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
_zg_n
Üzgün
BALIKESİR’İN KIYI ŞERİDİNDEKİ SULAK ALANLAR
Giriş Yap

Balıkesir Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!