BALIKESİR’İN ARKEOLOJİ HARİTASI VAR MI?

BİLİNEN ve bilinmeyenleriyle Balıkesir, bölgedeki diğer illerin gerisinde kalmayacak düzeyde arkeolojik varlığa sahip.

Bilinenlerin dahi çoğumuzun umurunda olmadığı bir arkeolojik varlıktan söz ediyoruz.

Bilinmeyenleriyse, zaten kimse bilmiyor.

#POLİTİKA adıyla altı sayı yayımladığımız derginin 2016 Mayıs tarihli sayısında, ‘Akhilleus’un yerle bir ettiği Kazdağı şehirleri’ dosyası yapmıştık.

Bunların bilineni Antandros’tu. On yedi yıldır falan devam eden kazılarda küçük bir bölümü ortaya çıkarılabilen antik kent.

Başka kentler de var oysa.

 

***

KAZDAĞLARI’NIN ANTİK ŞEHİRLERİ

ON yıl kadar sürdüğü bilinen savaşın sonunda Truva direnişi kırılır, Akalar kenti ele geçer, yıkar, yakar, yağmalar falan. Bu yağmacıların en bilineni, mitolojideki yarı tanrı Akhilleus.

Malum, Truva Kralı Priamus’un büyük oğlu Hektor’u öldüren savaşçı.

İşte o Akhilleus, Kazdağları’nda ne kadar şehir, kasaba varsa hemen hepsini yağmalıyor.

Mysia’ya ait bu şehirlerin başında Lyrnessos geliyor.

Bu Lyrnessos, Akhilleus’un kaçırıp kendi ganimetine dahil ettiği, sonra aşık olup sevdiği Brisseus’un doğup büyüdüğü şehir olarak biliniyor.

Antik coğrafyacılara göre, bugünkü Havran’ın Büyükdere mahallesinin oralarda bir yerde.

‘Ana tanrıça kenti’ anlamına gelen Khryse var bir de.

Adrymttion toprakları içindeymiş. Şehrin adı, Apollon Tapınağı rahibi Chryses’ten geliyormuş.

Akçay’ın iki kilometre kuzeyinde, Mağaratepe civarında olduğu yazılıyor eski kaynaklarda.

Khryse’nin yakınında Thebe adlı bir antik şehir daha var. Tebai ismiyle de adlandırılıyor.

Edremit ovasının oralarda bir yerlerde.

Akhilleus ve askerlerinin ilk yağmaladığı kentlerin başında geliyor Thebe.

Truva Prensi Hektor’un karısı Andromekhe’nin memleketi.

Andromekhe, Thebe Kralı Eation’un kızıymış.

Truva savaşları sırasında yerle bir edilen yirmi üç şehirden söz ediliyor.

Bunların hepsi Edremit Körfezi bölgesinde yer alan şehirler.

Thebe, Lyrnessos, Khryse, Antandros, Adramyttieon, Astyra, Gargara bunlardan bazıları.

Hemen hepsinin adı, Homeros’un İlyada’sında geçiyor.

Yine bölgede Aureliane diye bir kent daha var. Antandros yakınlarında Killa adında bir kent daha.. ‘Kutsal Killa’ diyorlar. Bugünkü Zeytinli Çayı’nın oralarda bir yerdeymiş.

Bu küçük antik şehirlerle ilgili çok fazla bilgiye sahip değiliz. Toprak altında gün ışığını görecekleri günü bekleyen kentler. Henüz kazı çalışması falan yok.

Ama şunu biliyoruz; Edremit Körfezi ve Kazdağları bölgesinden tarih fışkırıyor.

Kazı çalışması yapılan iki antik bölge var: Antandros ve Adrymttion.

Yıllardır kazılıyor.

Ayvalık tarafı da antik çağlardan bu yana yerleşmelik.

Kydonia var, Charkis var, Pordoselene var, Nessos var.. Bunlar bölgedeki antik kentlerin isimleri.

Bir de Perperene antik kentinden söz ediliyor; Kozak tarafında, Bergama sınırında.. O da toprak altında.

 

***

 

GÜNEY MARMARA’NIN ARKEOLOJİK ZENGİNLİĞİ

MARMARA’nın güneyi, Balıkesir’in kuzeyi de arkeolojik varlık bakımından zengin.

Çok bilinenler, Daskyleion ve Kyzikos. Buralarda kazı çalışmaları sürüyor.

Daskyleion, Bandırma Ergili Köyü civarında.

Kyzikos, Erdek Kapıdağ yarımadasında, Düzler köyünün oralarda.

İkisi de kendi çağının en önemli şehir devletlerinden.

Az bilineni Zeleia.

Gönen Sarıköy tarafında olduğu biliniyor.

Truva savunmasına katılan kadın savaşçı Amazonlar’ın uzun yolculuğunda Zeleia’da konakladıkları da kaynaklarda yazılı.

Yine Büyük İskender’in Granikos savaşına giderken ordusuyla beraber Zeleia’da bir süre kaldığı da belirtiliyor.

Güney Marmara bölgesi de arkeolojik açıdan hayli zengin yani.

Antik kentlerin yanı sıra tapınakların, manastır kalıntılarının, dini merkezlerin önemli sayıda olduğunu da söyleyebiliriz.

Mysia adıyla bilinen bölgede Hitit izlerine rastlandığı da rivayet olunur.

Tümülüs dedikleri kral mezarları falan çokçadır.

Bunca varlık karşısında Balıkesir’in mezarcısı da çokçadır!

Definecisi, kaçakçısı, mezarcısı, şusu busu.. Her an her yerdeler.

Eski çağlardan kalma mezarları falan talan etmekle meşguller.

Polis ve Jandarma bunların hızına yetişemez.

Kolluk güçleri birini enseliyorsa, bin tanesi başka yerde pervasızca kazı yapıyordur.

Baş edilemez çokluktalar.

Neyse.

 

***

ATATÜRK PARKI’NI AZ MI YAZDIK?..

BİN kere falan yazmışızdır ama, hatırlatmakta yarar var.

Bizim Atatürk Parkı malum, eski mezarlık. İlyaslar Mezarlığı olarak geçiyor.

1930’lu yıllarda, Atatürk’ün talimatıyla parka dönüştürme çalışmaları başlıyor, Mezarlık taşınıyor.

O tarihten sonra buraya defin işlemi yapılmıyor.

2006’da Atatürk Parkı’nda peyzaj çalışması yapılmıştı. İki yıl kadar sürdü sanırım.

O zaman parkın çevresi metal bariyerlerle kapatıldı. İçeriye giriş çıkış yasaklandı. Hiç kimse kazı çalışmalarını göremedi.

Tevatür o ki, çoook eski zamanlarda şehrin nekropolüymüş burası.

Kimileyin fotoğraflar geliyordu bize, isimsiz şüphecilerden.

“Parktaki kazılarda sütunlar çıktı, lahitler çıktı, heykeller çıktı” falan filan.

Hafriyatı il dışındaki deposuna taşıdığı söyleniyordu yüklenici firmanın.

Orada bazı incelemeler yapıldığını, çeşitli tarihi parçaların taşın toprağın arasından çıktığı biliniyor.

O tarihlerdeki yayınlarımız sonrasında, parktaki peyzaj işi birkaç ay süreyle durmuştu.

Uzmanlar burada sondaj yapmış, yüzlerce yıl öncesinden kalma bir duvar kalıntısı tesbit etmişlerdi.

Fırın duvarıymış.. Bir depremde çatı temele geçmiş; sarsıntı hayli büyükmüş demek ki.

Yine o uzmanlar, sondajlarda yanık tabakalara rastladıklarını, burada bir yangın çıkmış olabileceğini de söylemişlerdi.

Parkın Cengiz Topel Caddesi’ne bakan yüzünde, küçük bir yeri demirle çevirdiler; geri kalan tamama yakın bölümde peyzaj devam etti. Yani, Atatürk Parkı’nın altında bir şeyler var, ama üstü örtülü.

 

***

ARNOLD EGLİ YAZMIŞ HEPSİNİ…

BOŞ konuşmuyoruz; Kırklı yılların başında Balıkesir’in şehir planını hazırlayan mimar ve şehir plancısı Arnold Egli söylüyor.

Adam rapor yazmış Balıkesir’e dair. Parkta yaptığı sondaj çalışmalarında hangi arkeolojik buluntulara rastladığını açık açık anlatıyor. Orayla kalmamış, Balıkesir’in muhtelif noktalarındaki kazılarda da Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemlerine ait kap kacaktan söz ediyor.

Egli Raporu herhalde Valiliğin, Büyükşehir’in arşivlerinde vardır. Yetkililer bulup okusun; iyi olur.

 

***

ARKEOLOJİ HARİTASI VE

ARKEOLOJİ MÜZESİ ÖNERİSİ

ARKEOLOJİK varlık, turizm açısından değerlendirildiğinde önemli bir kazançtır.

Ne ki Balıkesir bölgesindeki arkeolojik varlığı turizm odaklı değerlendiremiyoruz.

Bölgede çıkan tarihi eserler yıllar yılı Bursa’ya taşındı.

Yakın zamanda Bandırma’da kurulan arkeoloji müzesi, o bölgede çıkan tarihi eserlere evsahipliği yapıyor.

Merkezde ise, buralarda çıkan bazı parçalar Kuva-yı Milliye Müzesi’nin bahçesine atılıyor.

Balıkesir’de hem arkeolojik varlığın A’dan Z’ye anlatıldığı, hem de kazılarda çıkan parçaların sergilendiği bir arkeoloji müzesi kursak fena mı?

Bir de mümkünse bu büyük ve kadim vilayetin arkeoloji haritasını hazırlasak.

Nerede ne var, bilsek…

Bölgenin antik çağlardan bu yana hangi medeniyetlere evsahipliği yaptığını öğrensek.

Devam eden kazı çalışmalarına daha çok kaynak ayırsak.. Yaz aylarında on beş yirmi günlük kazılarla yetinmesek.. Yerli ve yabancı üniversitelerle işbirliği yapsak.. Balıkesir’in arkeolojik varlığını ortaya koyacak sempozyumlar, bilimsel faaliyetler falan düzenlesek.

Yeri bilinen, ancak gün ışığına çıkamamış irili ufaklı antik şehirlerin olduğu yerlere maden arama çıkarma ruhsatları vermesek…

Belediyeler, termal kaynaklara ulaşmak, termal tesislere alan açmak adına, ortaya çıkan kimi uzak ya da yakın arkeolojik buluntuların üstünü örtmese, ya da iş makinalarıyla zarar vermese…

Kimileri, Anadolu coğrafyasında Türklük ve İslam öncesi dönemi yok sayıyor.

Oysa Anadolu, medeniyetler zenginliğidir.

Yerleşmeliklerin isimleri dahi çoğunlukla antik dönemlerden gelir.

Üst üste kurulmuş medeniyetlerin izini sürmek, ortaya çıkarmak, insanlığın izlenimine sunmak, sahip çıkmak, korumak, yaşatmak lazım.

 

Exit mobile version