Balıkesir’i parçalamak turizme ihanettir!

Balıkesir, turizm alanında en parlak dönemlerinden birini şüphesiz geçtiğimiz 9 günlük bayram tatilinde yaşadı. Şehrin denize kıyısı olan her kısmı tatil sürecinde doldu taştı. Çeşme, Bodrum, Fethiye, Kuşadası gibi turistik bölgelerin arkasında kalan Balıkesir’in Edremit, Ayvalık gibi sahil bölgeleri,  bu sene en bereketli dönemlerinden biri yaşadı. Tatil sürecinde çok kısa bir süre Ayvalık’ı ziyaret etme fırsatı buldum. Her ne kadar yoğun bir kalabalık olsa da otellerin doluluk oranları beklentilerin altında kalmış. Bayram tatili öncesi yapılan rezervasyonların büyük çoğunluğu tatilin hemen öncesinde iptal edilmiş bu da otel işletmelerinde mağduriyete yol açmış. Ziyaretçilerin otellerden ziyade günlük, haftalık kiralık dairelere yöneldiği, airbnb gibi konaklama uygulamaların kullanımında artış olduğu görülüyor.

 

Yeme içme işleri ise bildiğimiz gibi bir hayli yoğun Ayvalık’ta. Cunda sahilindeki restoranların çoğunda rezervasyonsuz yer bulabilmek pek mümkün değil. Arka sokaklardaki daha butik işletmeler için de aynısı geçerli. Fiyatlar zaten Türkiye genelinde olduğu gibi ciddi bir artışta. Asgari ücrete de zam geldi. Her şeyin bu denli yükseldiği bir ortamda yükselmeyen tek şey hizmet kalitesi sanırım. Her geçen sezon üstüne koyarak ilerleyen, sadece alternatif olmaktan çıkıp, başlı başına tercih bölgesi olan Ayvalık’ta hizmet kalitesinin de gelişmesini beklerdik. Birçok yerde çalışanlar mutsuz, ürünler kalitesiz, zaten yoğun bir kalabalık var, insanlar bir yerlere oturduğunda iyi hizmet görebilmek, Ayvalık’ı tercih ettiği için farklı lezzetler tadabilmek isterken, nereye gidilse bulunabilecek, çoğu aynı elden çıkmış gibi olan ürünleri görüyorlar. Maliyetlerin yüksekliği, her gün değişen alım fiyatları, enflasyon, asgari ücret zammı gibi faktörler işletmeleri bir hayli zora sokuyor ve kar marjlarını düşürüyor bunu biliyoruz. Ama kalite düştükçe bu turizm furyasının sürdürülebilirliği de aynı oranda düşüyor. İnsanlar; ‘’aynı parayı verip aynı şeyi yiyeceksek neden burayı tercih ettik’’ diyor.  Nitelikli ürünlerle, nitelikli bir hizmet turizm konusunda Balıkesir’i daha üst kademelere taşıyacaktır.

 

Gelelim ‘’Cumhuriyet’in 100. yılında, 100 il 1000 ilçe’’ muhabbetine. Balıkesir, coğrafi özellikleri gereği her vatandaşın beklentisini karşılayan bir şehirdir.  Batısında mavi ile yeşilin harmanlandığı körfezin doğal güzellikleri, Kuzeyinde hem ticari hem de turistik limanların olduğu, sanayi ve turizmin iç içe olduğu Erdek, Bandırma, Gönen bölgesi, Doğusunda ve Güneyinde tarım ve hayvancılık alanında nam salmış, ‘’Türkiye’yi doyuran şehir’’ olarak bilinen kırsal ilçelerimiz. Bildiğimiz üzere turizm bacasız sanayi olarak adlandırılır. Edremit ve Bandırma’nın il olması konuşulurken, bunu Balıkesir’in marka değeri üzerinden inceleyelim. Balıkesir’in bilinirliği, tanınırlığının yegane sembollerinden biri körfez bölgesidir. Kazdağları, uzun sahil şeritleri, zeytinyağları Balıkesir’in birer değeri olmuş durumdadır. Edremit’in il olması, Balıkesir’in bu alandaki marka değerini düşürecek, Edremit’e de bu değeri kazanmak adına uzun bir sürece mal olacaktır.

 

 Aynı şekilde Bandırma’nın il olması da Balıkesir’in sanayi ve ulaşımdaki bilinirliğini kaybetmesine sebep olacaktır. Aslında bakıldığında hiçbir belediye başkanı şehrinin zor kazanılmış marka değerini kaybetmesini istemez. Özellikle de neredeyse tüm yatırım marka değerine yapılmışken. Balıkesir’in denizle olan iletişiminin kesilmesi, başta turizm olmak üzere birçok alanda Balıkesir’i potadan çıkaracaktır. Nüfus olanakları yetse dahi ‘’Büyükşehir’’ olarak anılmasının bir anlamı kalmayacaktır. Turizm gibi büyük bir gelirden Balıkesir’in mahrum kalması, esnaf ve vatandaşlar için üzücü bir durum. Özellikle işletmeler için düşünürsek büyük bir külfet. Ruhsatlar değişecek, yazarkasalar değişecek, adresler değişecek bir sürü evrak işi. Zor kazanılmış olan marka değerini kaybetmemek adına, turizmin daha da gelişebilmesi adına Balıkesir’in parçalanmaması gerekiyor.

 

Yeni bir belediye oluşumu, yeni kurallar, yeni imar planları, yeni sanayi alanları derken turizm alanının çok üstünde durulmayacağı görüşündeyim. Körfez bölgesinin bunlardan uzak, turizmi 12 aya yayacak şekilde projelendirilip geliştirilmesi, il sıfatı verilmesinden çok daha önemli bölgede yaşayanlar için. Hem yaşayanın hem de gelenin mutlu olduğu bir bölge için kaybedecek vakit, boşa harcayacak kaynak olamamalıdır. Bir bölge turizm ile özdeşleştiyse, sanayi ve inşaat gibi yeni gelir kaynakları yaratmak turizmin gelirlerini düşürecektir.

Exit mobile version