BALIKESİR’e ‘cennet vergisi’ getireceklermiş.
“Bayramın mübarek olsun” diye aradığı çok önemli bir devlet büyüğü, Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz’a öyle demiş!
“O kadar güzel bir memlekette yaşıyorsunuz ki, bunun vergisini ödemeniz lazım” buyurmuş devlet büyüğü.
***
TABİ işin esprisi bu.. Yani vergi işi espri, ama cennet gerçek.
Balıkesirli olup da az biraz uzakta kalan herkesin, gittiğinin ertesi günü özlemeye başladığı bir memleket.
Geri dönüp gelince, “insanın memleketi gibisi yok” sözünün devamında, “aslında bi numarası yok ama yine de seviyoruz bu şehri” dedirten memleket…
Bi numarası olmaz mı?
Görebilene, hissedebilene, yaşayabilene her türlü numarası var Balıkesir’in.
***
DAĞI ayrı güzel, denizi ayrı.
Yaylası ayrı güzel, ovası ayrı.
Yeşili ayrı güzel, mavisi ayrı.
Allah özenmiş de yaratmış bu memleketi.
Türkiye’nin en çok adaya sahip illerinin başında gelir.
Sahilleri, koyları, kıyıları muhteşemdir.
Dağı, bayırı, yaylası, ovası, ormanı, denizi, kaplıcası, akarsuları, tarih kokan diyarları, doğal güzellikleriyle falan seksen vilayete rahmet okutur bizim memleket.
Yaşayanlar kadrini kıymetini pek bilmez. Yani bilen bilir de, bilmeyenler fazladır.
***
GEZMEDİĞİM yeri, yöresi, bölgesi kalmadı Balıkesir’in.
Birbirinden farklı gelenekleri, yaşam kültürleriyle falan insan zenginliğinin de merkezidir yani.
Yörüğü, türkmeni, çepnisi, muhaciri, mübadili, manavı, dağlısı, ovalısı, şehirlisi, köylüsü hepsi ayrı zenginlik, ayrı bir değerdir yani.
***
DOĞRUYA doğru, burası cennetten bir köşe. Ya da cennetin ta kendisi.
..ve fakat tercih edilen, seçilen ya da atanan yöneticilerin birkaç istisna hariç, fazladan değer katamadığı bir memleket aynı zamanda.
Onlar da “efendim şu kadar güzel, bu kadar güzel” der durur.. Balıkesir’e bahşedilen potansiyelin kıymetinden falan dem vurur ama..
İki dudak arasından çıkmış cümleler olarak kalır.
***
BU cennet köşesinde insanın kıymeti harbiyesi yoktur pek. Yani yeteneğe, akla, öngörüye, ufka, pozisyona, ünvana, liyakata falan çok itibar edilmez.
Bu sıfat ve kimlikleri üzerinde barındıramayanların aktif, lıyakat ehli olanların pasif bırakıldığı bir diyardır Balıkesir.
O çok meşhur, lezzetli, damak çatlatan kuzu etinin coğrafi işareti vardır artık; etimizle, sütümüzle, peynirimizle övünürüz falan..
Ama bu övgü kaynaklarımız, beyin göçünün önünde engel değildir. Kafası çalışan insan varlığına sahip çıkmayız.
Yönetenler, “benim aklım bana yeter” ya da “en akıllı benim” formatında olduklarından..
Ekstra akla ihtiyaç duyulmaz.
Ayrıca, kendi evladına sahip çıkmakta çok cimri davranır Balıkesir.
Nice akıl küpü, yetenekli, beceri ve liyakat sahibi memleket evladı dururken..
Aklı, beceriyi, yeteneği dışarıda arar bu memleketin eşrafı.
***
SEÇİLMİŞLERİN fazladan iki çöp konteyneri koyup, on metrekare taş döşeme işiyle övgülere mazhar oldukları bu diyarda, şehre ve insana dair süper fikirler üretmelerine, ufuklu projeler geliştirmelerine falan ihtiyaç duyulmaz pek.
***
HEM sonra ‘cennet’ dediğin bu yerleşmeliğin üstünde biten ot dünyanın en kıymetlisidir. Endemik bitkileriyle falan pek bi meşhurdur bizim buralar. Dağında yetişen kekikle beslenir bayır hayvanları.. Otun her türlüsünden aş ve ilaç yapmayı bilen bir diyarın evlatlarıyız neticede.
Üstündeki değeri, altındaki değere peşkeş çekmekte de üstümüze yoktur elbet!
Yani, on gram altın derdine milyonlarca ton toprağı hallaç pamuğu gibi atanlara, memleketin orasını burasını maden derdine delik deşip edenlere, zenginliği alıp götürürken posasını, zehrini bize bırakanlara sesimiz çıkmaz hiç.
Vergi koymayı bile düşündükleri bu cennet köşenin insan eliyle cehenneme dönüştürülmesine ses çıkarmayan yöneticilerin, ‘cennetten bir köşede yaşıyoruz’ vaveylaları savurmasını anlamak da güç!
***
‘Cennet vergisi’ lakırdısı üzerine bunlar geliverdi aklıma, yazdım.
Daha yazılası çok şey var ‘cennet’e dair.
Yazarız.
******
Neydi o bayram trafiği!
BAYRAMLARI tatil olarak görenlerden değiliz. Bayramı bayram gibi yaşamak lazım.
Bizim gibilerin nesli tükendi. Bayram demek, tatil demek artık.
Tatilden kasıt, sahile kendini atmak.. Denize girip çıkmak.. Plajda güneşlenmek.. Etini kızartana kadar güneşe döşünü sermek. Tatil dönüşü konu komşuya bronzlaşmış teniyle hava atmak…
Millet denize girsin çıksın, serinlesin, bronzlaşsın elbet. Vücudun güneş ışığının verdiği vitaminlere ihtiyacı var netekim.
Tatil yörelerine ulaşmak konusundadır sıkıntı. Bayramı fırsat bilip sahil bölgelerine akın edenler yaşadıkları şehirleri bomboş bıraktılar; o derece.
Bizim Körfez tarafı doldu taştı meselâ.
Bayramın üçüncü günü Ayvalık’a gittik. Bizim oğlanı ziyarete..
O gelemedi.. Biz gidip elimizi öptürelim dedik.
Öğleden sonra yola çıktık, iki – iki buçuk saatte ancak ulaşabildik Ayvalık’a.
Bayram günü sahile gidelim, kıyıda gezinelim, denize girelim derdinde değiliz.
İşten güçten fırsat bulamayan oğlumuzun evini temizledik akşama kadar.
Daha doğrusu bizim hanım temizledi, ben uyudum!
Akşam hava kararırken yola çıktık, Balıkesir’e döndük.. Olayımız bu kadar.
Asıl olay, bayram trafiği tabi.
Gidiş yolu beterdi.. Dönüş yolu daha da beter.
Ayvalık’ın içinde milim milim ilerleyen trafik, şehirler arasında da farklı değil.
Otuz dört, sıfır altı, yirmi altı, on altı plakalı araçlar çoğunlukta.
On plakalılar azınlıkta kalmış.
Sahil dolu.. Kafeler, çay bahçeleri dolu. Lokantalarda, restoranlarda oturacak yer yok.
İnsanlar birbirine sürtünüyor.. Yaya trafiği de yoğun yani.
Malum, koronavirüs salgını var.. Ama maşallah insanımızın pek umurunda değil. Maske takanlar azınlıkta. Tatilci milleti normalleşmenin ötesine geçmiş.
Edremit, Burhaniye tarafları da aynen böyle. Hınca hınç araç, hınca hınç insan dolu her yer.
Esnaf uzun süredir bu anı bekliyordu; hepsi de kenarından köşesinden bir şeyler kazandı yani.
Allah daha çok versin.
Ama nüfusun on katına çıkan insan yoğunluğunu düşünsenize..
Çekilen sifon sayısı üzerinden hesap yaparsak.. Nüfusa göre yapılan arıtmaların vay haline!..
Kelle koltukta yapılan dönüş yolculuğundan sonra Balıkesir’e ulaştık.
Aman yarabbim, şehir bomboş.. Ne caddelerde trafik, ne insan yoğunluğu…
Belli ki arabasına atlayan Körfez’e kaçmış.
Bayram sonrasında covid-19 salgınında artış olur mu; umarım olmaz.
Ama şu gerçek ki, insanlar salgını hiç umursamıyor.
Çoğu, “bana bir şey olmaz” modunda!
Sağlıklı günler dilerim herkeslere.