TASARRUF bu ya; kamu kurumları görev alanıyla ilgisi bulunmayan gazete, dergi vesaire yayınlara abone olamayacak.
Sırf abonelik devam etsin, üç beş kuruş para gelsin diye kamu kurumunun görev alanına uygun yayımcılık yapmanın da anlamı yok tabii.
Hep söylerim; devlet tasarruf tedbirleri genelgesi yayımlarsa, ilkin gazete abonelikleri iptal edilir.
Tedbirler listesinde daha pek çok kalem vardır, onların çoğundan taviz verilmez; veriliyormuş gibi yapılır. İş gazeteye gelince, “tasarruf nedeniyle alamıyoruz canım kardeşim!”
***
SABAHLEYİN Mikail’in çay ocağında oturuyoruz. Arka tarafta oturan iki kişi yerel gazetelerin adreslerini soruyor Mikail’e.
Bizi işaret etti, “aha işte burdalar” dedi.
Valilikte görevli iki arkadaş.. “Şu resmi yazıyı size vereceğiz” deyip elimize kağıdı tutuşturdu.
Okuduk!
“Tasarruf tedbirleri gereği gazete aboneliğimizi sonlandırıyoruz” falan.
Tebligatı aldığımıza dair imzayı da attık deftere.
Oldu da bitti maşallah, aboneliği iptal ettik inşallah!
***
BİZDE zaten kamu kurumu aboneliği yok pek. Taş çatlasa iki veya üç kuruma gazete gidiyordur.
Önceki tasarruf uygulamalarından kalan bir alışkanlık.
Kendileri arayıp “biz abone olmak istiyoruz” demedikçe gazete yollamıyoruz.
Dolayısıyla bu tasarruf tedbirleri mevzusunda canımız çok yanmıyor. Diğer gazeteleri bilemeyiz; hangi kurumlar abonedir, kaç adet gazete satın alınır, kaç para ödenir, kurumun görev alanıyla ilgili yayınlar ağırlıkta mıdır, değil midir; bilmeyiz.
Ama şunu biliriz:
Meselâ Balıkesir ili sınırları içinde ‘yerel gazete’ statüsünde yayımcılık yapan bir basın kuruluşunun tüm yayımları, istisnasız tüm kamu kurumlarının görev alanına giren haber ve makalelerle doludur.
‘Görev alanında olmayan’ ifadesi bu anlamda Balıkesir’de yayım yapan gazeteleri bağlamamalı.
Ne ki, direkt bağlıyor işte.
Haydi anlarız, Kastamonu Postası, Isparta Ekspres, Erzurum Haber, Daily Telegraph, Financial Times vesaire yerli – yabancı gazetelere abone olunur, o zaman sorarsınız, “Balıkesir’deki kurumun bunlarla ne işi olur?”
Sorumluluk alanı Balıkesir olan kamu kurumları, Balıkesir’in gazeteleri için “görev alanımızın dışında” diyebilir mi?
Kurumsal faaliyetleri sayfa sayfa yayımlasın gazeteler.. Ama kurumlar, “bizim görev alanımızın dışında” desin.. Var mı böyle bir şey?
***
EH ne yapalım, o kurumlar da artık kendi sosyal medya hesaplarıyla idare etsin, gazetelerden buraya kadar; haberleriniz, duyurularınız, faaliyetleriniz için bizi arayıp sormayın, sosyal medyadan duyurun mu diyelim?
***
SERKAN SARI’NIN AÇIKLAMALARINA DAİR…
CHP Balıkesir Milletvekili Serkan Sarı bu hususta topa girmiş.. Meclis’te, AKP iktidarının uygulamaya koyduğu tasarruf tedbirleri ile yerel basına darbe vurulduğunu söylemiş.
“Yerelde demokrasiye, basın özgürlüğüne darbe” anlamına geliyormuş bu.
“Doğru, dürüst, ahlaklı ve ilkeli yayın yapan yerel basının yaşatılması için bu kararı derhâl iptal edin” diyor Serkan Sarı.
Daha pek çok cümle kurmuş mevzuya dair.
İşte dikkat çekici bir cümlesi:
“Bugün Balıkesir’de kamu kurum ve kuruluşlarının yerel gazetelere olan abonelikleri iptal edilmeye başlandı. Neden? Çünkü görev alanı ile ilgili olmayan yayınlara abone olunmasını yasaklıyorsunuz. İyi güzel de kamu kurumu ya da kuruluşunun görev alanı ve ilgi alanı bulunduğu il değil midir? Böyle bir durumda yerel basın kamu kurumlarının görev ve ilgi alanı dışında nasıl kalabilir?”
Madem basın konusunda bu denli duyarlıydı kıymetli Vekil..
Bu satırların yayımlandığı gazeteye bir önceki Büyükşehir Belediyesi yönetimi ambargo uygularken.. Abonelikleri, ilanları en ücra köşedeki kasaba gazetesine paslayıp bizimkini görmezden gelirken.. Yine önceki yönetimin baskısıyla ilçe belediyeleri ve dahi CHP’li belediyeler bizimle irtibatı keserken..
..ve bu durumu en iyi bilenlerden olduğu halde, “Doğru, dürüst, ahlaklı ve ilkeli yayın yapan bu gazetemiz, iktidar belediyesi marifetiyle bitirilmek isteniyor, buna dur deyin” şeklinde bir cümle kurdu mu hiç?
Hayır!
Biz de yazdık mı bunu bir kenara? Yazdık.
Sesini en çok duyuran gazetenin kuruluş yıldönümünde, küçük bir kutlama mesajı, ne bileyim ismi yazılı ucuz bir çiçek, kısa pas bir telefon görüşmesi, ya da “tebrik için geleceğim, çayınız var mı” muhabbeti falan.
O da yok!
***
CHP İL BAŞKANI’NIN KIRMIZI ÇİZGİSİYMİŞİZ…
CHP İl Başkanlığı, seçim sürecinde kendi Büyükşehir adaylarına durmaksızın çakan gazetelerle işbirliğini sürdürmeye devam ederken, bu gazeteyle zerre temas kurmuyordu meselâ.
İl Başkanı Erden Köybaşı’nın defalarca “o gazete benim kırmızı çizgim” dediğini kuşlar söyledi durdu bize.
Kıymetli Vekil Serkan Sarı bu durumu da biliyordu; ses etti mi?
I ıh!
Sebebi neydi bunun?
Herhalde, İl kongresinde Ömür Boyuer’e omuz vermemizdi.
E canım, İl Başkanı da o zaman Genel Başkan Yardımcısı olan, Bugünün Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın’ın desteğiyle seçilmedi mi? O destek vermeseydi, Serkan Sarı ile birlikte hareket etmeseydi, Boyuer’e destek sözü verip kongre salonunda ani dönüşler yapmasaydı CHP’li belediye başkanları, ilçe başkanları falan.. Kaç oy alırdı Köybaşı?
Ömür Boyuer, Ahmet Akın’ın tasarrufuyla Balıkesir Toplu Taşıma A.Ş.’nin Genel Müdürü oldu şimdi.
Herhalde bu duruma da içerlemiştir Erden Bey.
Ahmet Akın’a heval muhabbetiyle sataşanlara özel röportajlar, seçim reklamları falan veren CHP İl Başkanı, bu tavrıyla Ahmet Akın’a ters köşe yapıyordu aslında.
Bu durum bizi çok ilgilendirmiyor. Herkesin yayın politikasıdır, partinin tercihidir der geçeriz.
Kamu kurumlarının gazete aboneliklerini iptal kararıyla, CHP’deki bu gelişmelerin ne ilgisi var diye soracaksınız şimdi.
O ayrı, bu ayrı mevzu.. Niye birleştiriyorsun ikisini?
İlla ki bağlantı mı kurmak lazım; satır arasında bunu da yazayım dedim işte; içimde kalmasın.
Ha şimdi, bu cümleleri okuyup öfkelenecektir Sayın Başkan.
Bizim aboneliği iptal eder mi?
***
SON kertede şunu söyleyeyim:
Gazete aboneliklerini tasarruf bahanesiyle iptal etmek, kamu kurumlarına, belediyelere, odalara, borsalara falan çok önemli kazançlar getirmez. Vazgeçilemeyen başka kalemlerden tasarruf etmek lazım asıl.
Bu arada Serkan Sarı’nın açıklamasını lüzumsuz gördüğümüz anlamı çıkmasın yukarıdaki satırlardan.
Lüzumuna binaen gazetede yayımlamışız zaten.
Benzer açıklamaları, uyarıları iktidar partisi milletvekillerinden de bekleriz.
Zira onlar da kendi seslerini gazeteler üzerinden duyurmuyor mu?
Olur olmaz her mevzuda yaptıkları açıklamalar, yolladıkları basın bültenleri falan ön plana çıkarılmazsa veya yayımlanmazsa, “niye yayımlanmıyor” diye soruyorlar yani.
Demek ki ihtiyaç var.
O halde, onlar da ses versin biraz.
Selam ederim.