Bu yazıda, şehrimizin özel topoğrafyası ve bu topoğrafyanın onun gelişimi üzerindeki etkileri ve nasıl kullanıldığı açıklanmakla beraber, topoğrafyaların, şehirlerin kuruluş ve gelişmesindeki tesirin genel prensiplerinden de bahsedilecektir.
Topoğrafya yüzey şekilleri anlamına gelmektedir. Yani ova, tepe, dağ, dere gibi yeryüzü şekilleri. Bu şekillleri inceleyen ilme de jeomorfoloji denir. Jeomorfolojik şekiller dendiğinde de topoğrafya anlaşılıır.
Türkiye’de sayıları 40.000’lere yaklaşan iskân noktası vardır. Bunların çoğu da tarihi yerlerdir. Şehrimiz de tarihi şehirler kapsamındadır. Tarihi şehirler nasıl bir coğrafyaya kurulmuşlardır? İncelediğimizde bize çok ibret ve ders verici durumların ortaya çıktığını görürüz.
Bunların bir kısmı ova şehirleridir. Çoğu ova kenarındadır. Kuruluş yeri yani siti ovanın ortasında olanlar yoktur. Ovanın ortasında bulunan şehirler çok daha sonra ortaya çıkmışlardır. Ovaların merkezi kısımları çoğunlukla bataklık, yarı bataklık, aşırı nemli alanlardır. Bu nedenle eskiler ovalık alanlarda,şehirleri kenarlarda kurmuşlardır. Antik çağın meşhur düşünürü Eflatun (Platon) Nomos adlı eserinde şehirlerin nerelere kurulması gerektiği hususunda yol göstermiştir.
ATKÖY, YAKUPKÖY, BÜYÜKBOSTANCI, KÜÇÜKBOSTANCI OVALARI
Balıkesir antik bir şehir olmamakla beraber bir ova kenarı şehridir. Bu ova alüvyal bir dolgu ovasıdır. Alüvyon, akarsuların taşıyıp, müsait yerlerde biriktirdiği irili ufaklı, taneli, gevşek durumda kil, kum ve çakıllardır. Alüvyal topraklar 1. Sınıf tarım topraklarıdır.
Balıkesir ovası yaklaşık 400 km² alana sahip olup etrafı yüksek tepelerle çevrilidir. Dairevi şekillidir. Ovayı kenarlarından tahdit eden önemli aktif faylar yoktur. Ancak alüvyon dolgu ovası olması hasebiyle depremlerden etkilenme riski yüksektir. Rakımı, merkezi kısımda 95 metreye iner, kenarlarda 250 m’ye yükselir. Bu nedenle merkezi kısımlarda eskiden bataklık ve yarı bataklıklar, ıslak çayırlar, bol otlu meralar vardı. Bataklıklar Osmanlıların son zamanlarında kurutulmaya başlanmıştı (drenaj kanalları). Merkezi kısma yakın Atköy,Osmanlı atlarının yetiştirildiği önemli bir mera idi. Bugün Yakupköyve yakınlarında yapılan manda besiciliği de eski bataklıkların bir yadigarıdır. Ovanın kenarları önemli ziraat alanlarıydı. Büyükbostancı ve Küçükbostancıköyleri bize Balıkesir ovasının ne kadar münbit bir ova olduğunı hatırlatır.
ŞEHRİN İSKAN ÇEKİRDEĞİ HİSARİÇİ VE KARAOĞLAN MAHALLELERİ
Balıkesir’i ilk kuranlar gerek bataklık olması ve gerekse yumuşak, gevşek zemin olması sebebiyle Şehri, ovanın doğuya cepheli tepelerinin, kuzey ucuna kurmuşlardır. Malum olduğu üzreşehrin iskân çekirdeği Hisariçi mahallesi ve Karaoğlan camisi civarıdır.
Balıkesir, Karesioğulları zamanında kurulmuş bir şehirdir. Şehri Demirhan Bey’in babası kurmuştur.1 Belki daha evvel küçük bir Bizans hisarı mevcut olabilir. Bu hisar, şimdi İkizcetepeler barajının aks (eksen) yerinde bulunanİkizcetepelerkalesi kadar hatta ondan da küçük bir yapıydı muhtemelen.
Eski Balıkesir yamaçta ve doğuya, ovaya doğru bakan manzaralı bir yerleşme idi. İbniBatuta Balıkesir’i ziyaret etmiştir ( 1333). Ticaret hayatı hareketli, nüfusça o döneme göre kalabalık bir kasabaydı. Cuma kılınacak ulu camisi yoktu, inşa halinde diye yazmaktadır.2 Bu cami Karaoğlan Camisi’nin yerinde olmuş olabilir.r Bilindiği gibi ilk büyük camii Yıldırım Bayezit zamanında inşa edilen Eski Cami’dir. 3
SİMAV VE KİLLE ÇAYLARI
Balıkesir Ovası şehrin siti ve sitüasyonu bakımından çok önemlidir. Şehir ovayı batı-kuzeybatıdan tahdit eden tepelerin yamaçlarına kurulmuştur ama, mücavir mıntıkası yani sitüasyonu ova ve Susurluk (Simav çayı )çayıdır.
Bu ovaya çevreden bir çok akarsu yönelir, kimisi ovayı kateder kimisi de ovada bataklıklar yaparak son bulur.Küçükbostancı’dan geçen Üzümcü, Büyükbostancı’dan geçen Kille çayları ovada birleştikten sonra Susurluk veya Simav çayına karışır. Bu iki akarsu şehrin topoğrafyası bakımından çok önemlidir.Kar erimeleri ve ardından gelen yağmurlarda iki akarsuyun taşarak birbirine karıştığı görülen hadiselerdendir.
KIZPINAR DERESİ
Şehrimizin topoğrafyası bakımından en önemli olanı içinden geçen Kızpınar deresidir. XVI. yüzyıldaki adı Sazderesiidi.4Günümüzde adı hatalı ve mantıksız bir şekilde Çayderesi yapılmıştır. Kızpınar derenin esas kaynağı Altıntaş deredir. Kuzeyden gelir ve Adnan Menderes mahallesi civarında ana vadiye karışır. Dere doğuya doğru akar, Şehri, kuzey mahalleleri ve güney mahalleleri olmak üzere ikiye ayırır. Çaya kuzeyden derkenar olan mahalleler Kuvayı Milliye, I. Sakarya (Başçeşmekabristanı yakınlarından geçer), Çay, Kayabey, II. Oruçgazi, Ege, Atatürk ve Paşaalanı mahalleleridir.
Derenin yatağı Osmanlı belediyeleri zamanında set içine alınmıştır.
Söz konusu akarsuya Güneyden derkenar olan mahallelerse; Adnan Menderes, Kızpınar, Mirzabey, Hacı İsmail, Karesi, Hisariçi, Yıldırım, Akıncılar, Gündoğan ve Gümüşçeşme mahalleleridir.
Bunlardan kuzeyde Çay, Kayabey, Oruç Gazi, Ege, Atatürk, Paşaalanı; güneyde Mirzabey, Hacı İsmail, Karesi, Hisariçi, Yıldırım, Akıncılar eski mahallelerdir. Güneydeki Hisariçinin en eski mahalle olduğu tahmin edilmektedir. 5
KızpınarDeresisi zaman zaman taşkınlar yapar, 20 sene kadar evvel taştığına bizzat şahit olmuştum. Hatta Salı pazarı esnafına zarar vermişti. Tabii ne zaman olacağı bilinmez ilerde de taşkın yapabilir. Eski mahallelrdeki cami ve mescitler, çayın taşkın tehlikesine karşı, biraz içerde inşa edilmiştir. Kuzeyde Kavukçu mescidi, Eski Kayabey camii, Oruç bey camii, güneyde Mirzabey camii, Yoğurtçu camii, Okçukara camii, Yıldırım camii bu durumu aksettirir. Sadece Hamidiye camii çayın kenarındadır. Bu cami diğerlerişne göre çok yeni olup 20. Yüzyıl başlarında inşa edilmiştir.
ÇEVRE ŞEHİRCİLİK MÜDÜRLÜĞÜ BİNASI DA DERE YATAĞI İÇİNDE…
Dere boyunca şehir coğrafyaya uygun olarak planlanmamış ve gelişmemiştir. Hataların hala devam ettiğini görüyoruz. Kızpınar’dan itibaren akarsu yatağının yukarı kısmında binalar tam kenardan başlamaktadır. Üstelik İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğübinası, tam dere yatağının içine inşa edilmiştir.
Adnan Menderes, ve Kuvayı Milliye Mahallelerinde yapılar tam derenin kenarından başlamaktadır. Halbuki , bir şehrin içinden geçen bir akarsuyun yatak veya vadi kenarları yeşil alan olarakbırakılmalıdır. Söz konusu Mahallelerde böyle bir yerleşim planı uygulanmamıştır. Anormal yağışın 500 sene sonra mı yoksa birkaç ay sonra mı gerçekleşeceği bilinemez. Kastamonu -Bozkurt ilçesindeki felaketten ders alınmalıdır. Orada akarsu yatağı dar bir kanalın içine sıkıştırılmıştı.
YERLEŞMELİKLER TAŞKIN YATAKLARI DİKKATE ALINACAK PLANLANMALI
Jeomorfoloji ilminde akarsu yatakları veya vadiler teferruatla ele alınmıştır. O ilmin verilerinden faydalanılmalıdır. Akarsuyun bir taşkın yatağı ve bir de küçük yatağı vardır. Yerleşmeler taşkın yatağı dikkate alınarak planlanmalıdır. Köprü uzunlukları ve genişlikleri buna göre ayarlanmalıdır.
Bir de Akarsu havzasını dikkate almalıyız. Çünkü havzaya düşen yağışları vadi kanalize edecektir. Maalesef ülkemizde son zamanlarda tabii ilimlerin verileri hiç dikkate alınmıyor. Bir şey olmaz deniyor.
Halbuki elimizin altında her türlü bilimsel veri var. Ölçümler, haritalar v.s. Okunmuyor mu ?, Okununca anlaşılmıyor mu? Ayrıca, yetişmiş çok sayıda teknik eleman, uzman personel. Bütün bunlara rağmen neden hala yanlış yapıyoruz, ders almıyoruz. Şehirlerimiz neden hala beton yığını, düzensiz, neden bu çarpık kentleşmeler devam ediyor?
Kızpınar deresi Ovaköycivarında bataklıklar yaparakkaybolurdu. Fakat daha sonraları kanalizeedilerek Kocaçay’a (Atnos çayı) ve dolayısıyla Susurluk çayına (Simav çayı) deşarj edildi.
Osmanlı belediyeleri zamanında taş duvarlı sağlam bir set içine alınan Kızpınar deresi üzerinde büyüklü küçüklü müteaddid köprüler, şehrin kuzey ve güney mahallelerini birbirine bağlar.
Başçeşme mezarlığı yakınında bir şelale yapan dere, doğuya doğru akış gösterir. Üzerinde şehrin iki bölümünü bir birine bağlayan büyüklü küçüklü 22kadar köprü mevcuttur. Develoncası civarında derenin üzeri kısmen kapatılmış ve rekreatif alan haline getirilmiştir.
Kızpınar deresi yatağında, pek kirlilik yoktur. Belediye ve halk yatağı temiz tutmaya özen gösterir. Ayrıca Osmanlı belediyeleri zamanında yatağın tabanına taş döşenmiştir.
ESKİ BALIKESİR BİR YAMAÇ ŞEHRİYDİ
Şayet şehrin içinden bir akarsu geçiyorsa, peyzaj planlamasında, iki kenarı yeşil alan veya park ve bunların gerisinde de yol olması gerekir. Bu ideal durumdur.
Şehrimizde bu durumu göremiyoruz. Bölük parça bazı kesimlerde gerçekleştirilmeye çalışılmış. Mesela derenin güneyinde Develoncası’ndan itibaren Kızpınar’a kadar olan kenar, doğru bir planlamayla yol olarak ayrılmış. Fakat akarsuyun diğer kesimlerinde binaların derenin kenarına dayandıklarını görüyoruz. Yukarda da belirtildiği gibi son yıllarda da hatalı kullanışlara devam edilmektedir.
Balıkesir merkez mahallelerinin bir kısmı yamaçta, bir kısmı da ovada yer alır. Eski Balıkesir bir ovaşehri değildi bir yamaç şehriydi. Karesi bey küçük bir hisarı fethetmiş ve bu hisar zamanla 10-15.000 nüfuslu bir şehre dönüşmüştür. 6
BALIKESİR’İN MAHALLELERİ
Şehrin en eski mahallelerinden Hisariçi(Sahnıhisar) Mahallesi 145 m rakımındadır. Yamacın eteğinde kurulmuştur. Dereye güneyden komşudur.1388 tarihinde yapıldığı belirtilen Yıldırım Camii bu mahallede yeralmaktaydı (mahalelerin sınırları değiştirildiğinden bazen komşu mahalleye dahil olmaktadır). Hisariçi Mahallesi’nin zemini yani jeolojik yapısı neojen kireçtaşlarından oluşmuştur.
Şimdi Karesi Mahallesi olarak adlandırılan mahalle, XVI. yüzyılınOkçukara Mahallesidir. 7 140 m rakımındadır. Kızpınardereye güneyden komşudur. 1350’de inşa edildiği belirtilen Okçukara Camisi bu mahallededir. Mahalle jeolojik yapı olarak neojen kireçtaşları üzerinde yeralmaktadır.
Derenin kuzeyindeki Kayabey ve Oruç Gazi mahalleleri 140 m rakımındadır. Bu mahallelerde Kayabey camii ile Oruç Gazi camii inşa edilmiştir. İnşa tarihleri 1471 olarak belirtilmiştir. Jeolojik yapı olarak zeminleri neojen kireç taşlarıdır.
Şimdiki ismi Ege mahallesi olan İzmirliler mahallesi de 140 m rakımındadır. Derenin kuzey tarafındadır. Jeolojik yapı olarak neojen katmanları üzerine yayılmıştır.
Derenin güneyidekiYıldırım Mahallesinin eski adı Şeyh Lütfullah Mahallesidir. Burada 1429 da inşa edildiği belirtilen Şeyh Lütfullah camisiyeralır. Mahallenin rakımı 135 m’dir. Jeolojik olarak neojen katmanları üzerindedir.
DEPREMLER AÇISINDAN EN TEHLİKELİ ZEMİN…
Balıkesirin jeolojisinde çevreden merkeze yani ovaya doğru üç farklı kayaç oluşumu görülür. En dışta sağlam ve volkanik kökenli olan andezitler yeralır. Ortada neojen yaşlı katmanlardan oluşan kireçtaşları, killi kireçtaşları (marn) ve tüf katmanları bulunur ve en içte ovayı teşkil eden alüvyonlar vardır.
Depremler açısından en tehlikeli zemin alüvyonlar yani ovadır. Yeni mahaleler yani Bahçelievler, Gündoğan, Gümüşçeşme, Paşaalanı gibi mahalleler ovaya doğru yayılmış durumdadır.
Eski mahalleler ise ya neojen zemin veya andezitler üzerine kurulmuştur.
Almanlar tarafından 1930’lu yılların ilk yarısında inşa edilen Necetibey Eğitim Fakültesi’nin temellerinin neojen yaşlı sağlam kireç taşları içine atılmış olması hep dikkatimi çekmiştir.
Eski mahallelerden Karaoğlan, Aygören, Dumlupınar(1539 ların Ali Fakih Mahallesi), Dinkçiler, ya neojen veya andezitler üzerinde bulunmaktadır.
Yeni Mahallelrden Adnan Menderes kısmen neojen ve kısmende andezitler üzerine tesis edilmiştir.
Şehir, günümüzde en düşük olarak 95 m rakımı ile en yüksek olarak 250 m irtifaları arasında yayılmıştır. Kent jeoomorfoloisinin ana çizgilerini en dışta tepeler, ortada tepelerin az eğimli yamaçları ve merkezde ovanın oluşturmuş olması en belirgin özelliktir.
Şehrimizin yeni gelişim istikametini yönlendirirken jeomorfolog, jeolog, klimatolog, mimar, peyzaj mimarı, inşaat mühendisi, hidrolog gibi meslek mensuplarının birarada ve fikir teatisiyle çalışmaları elzemdir. Ancak bu takdirde topoğrafya ve çevre ile uyumlu rahat yaşanabilen ve güzel,, insanlarının mutlu olduğu şehirler meydana getirebiliriz.
1)İbniBatuta, Seyahatname,cild 1. Çeviri A. Sait Aykut, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2000.
2) ag:e.
3) Akkuş, T. (2001), Tanzimat başlarında Balıkesir Kazası (1840-1845),Zağnos Kültür ve Eğitim Vakfı, 2001, Balıkesir.
4) Sevim, S. (1993), XVI. yüzyılda Karesi Sancağı, Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilimdalı, Ankara 1993.
5)a.g.e., 6. a.g.,7) a.g.e.
***