Atatürk’ün doğaya ve tarıma verdiği önem

NAZİF İLBOZ

 

Gazi Mustafa Kemal Atatürk…

Milli Mücadele’nin baş kahramanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı olarak tarihe geçmiştir. Askerlik ve politikadaki başarılarının yanı sıra, hayatın her alanında ülkesine ve milletine daha iyi yarınlar bırakmayı amaçlamış bir lider… 

 

Bu yazıda, onun bütün özelliklerinin yanında, sadece doğaya ve tarıma verdiği öneme vurgu yapacağım. 

 

Atatürk’ün doğa ile olan ilişkisi, sadece bir liderin değil, aynı zamanda bir çevrecinin bakış açısıyla da değerlendirilebilir.

 

Atatürk, modern Türkiye’yi inşa ederken doğanın önemini vurgulamış ve sürdürülebilir kalkınmanın temel taşlarından biri olarak görmüştür. Orman köylüsü projeleri, erozyonla mücadele çalışmaları ve su kaynaklarının korunması gibi çeşitli adımlar, Atatürk’ün çevre bilincine verdiği önemi gösterir.

 

Büyük Nutuk’ta, Atatürk, doğanın insan hayatındaki kritik rolüne vurgu yaparak, “Yurdumuzun topraklarını işleyerek, sanatla, bilimle, teknikle ona hâkim olmalıyız. Doğanın kanunlarını kavramalı ve bu kanunlara göre yaşamalıyız” demiştir. Bu sözler, doğanın sadece bir kaynak değil, aynı zamanda bir yaşam düzeni olduğu fikrini yansıtır.

 

Atatürk’ün tarım reformları, toprak ıslahı ve orman varlığının artırılması gibi politikalar, doğa ile uyumlu bir ekonomik yapı kurma çabalarını yansıtır. Ayrıca, İstanbul Boğazı’ndaki çöp ve lağım sorunlarına çözüm getirmek amacıyla başlatılan “Altın Boynuz Projesi,” çevre konularına verdiği önemi gösteren somut adımlardan biridir.

 

Atatürk’ün doğa ve ağaçlara olan düşkünlüğünün en belirgin örneği, Ankara’nın bozkır iklimini yeşillendirmek için Atatürk Orman Çiftliği’ni kurmasıdır. Gençlik yıllarında çiftlik kültürüne yakın büyümesi onun toprağa ve tabiata olan sevgisini daha da arttırmıştır. Kurduğu bu çiftlikte ülkedeki tarım ve hayvancılığı geliştirmeye yönelik ciddi çalışmalar yapılmış, ülkemizde toprak ıslah çalışmalarının ve çiftlik hayvanları ıslah çalışmalarının temeli bu çiftlikte atılmıştır.

 

Yalova’da kaldığı evi raylar yardımıyla kaydırarak evin yanındaki ağacın kesilmesini engellemiş ve “Yürüyen Köşk” efsanesinin doğmasına sebep olmuştur.

 

Atatürk’ün vefatından sonra, Türkiye’de çevre konularında farkındalık ve bilinç artışı devam etmiş, çeşitli doğa koruma projeleri hayata geçirilmiştir. Atatürk’ün mirası, sadece politik arenada değil, aynı zamanda çevre ve doğa konularında da gelecek nesillere ilham kaynağı olmaya devam etmelidir. 

 

Özlem ve saygıyla…

 

Exit mobile version