TEDBİR aldık mı aldık.. Onu yasakladık, bunu yasakladık.
Maskesiz çıkana af yok.. Meyhaneye, lokantaya, restorana, kafeye kilit.
Öyle kafana göre şehre girip çıkamıyorsun.
Yirmi yaş altını, altmış beş yaş üstünü eve kapatıyorsun.
Kamuda, özelde hastaya ustaya izin, çalışana sosyal mesafe kuralı falan.
Saydığımız sayamadığımız envayi çeşit korona tedbiri yani.
Hani sokak satıcıları, kağıt toplayıcıları, seyyarlar falan; onlara da yasak.
E peki, sokak aralarında ipini koparan sebze meyve satışına çıkmış, onlara yasak, kural, yaptırım, ceza yok mu?
***
BİZİM mahallede sabahın köründe anonsla uyanıyor insanlar.
Açık ya da kapalı kasa kamyonetlerle, minibüslerle bağıra bağıra patates soğan, elma portakal, domates biber satıyor adamlar.
Akşama kadar o cadde senin, bu sokak benim dönüp duruyorlar.
Geçen gün bunlardan birine vatandaş çıkışmış: “Salgın var kardeşim, her şey yasak, sen burada böyle ulu orta satış yapamazsın…”
Adam pişkin.
“Git kime şikayet edersen et…”
Belli ki sırtını dayadığı bir yerler var.
***
DÜN sabah yine açık kasa kamyonetle dolaşıyor vatandaş. Kasayı sebze meyveyle doldurmuş.
“Domates, biber, kabak, patlıcan… Organikçi geldi” diye bağırıyor.
Organik yani!
O uzaklaşıyor, yabancı plakalı bir minibüs devreye giriyor. Bagaj kapısı açık, o da bir şeyler satıyor kendi çapında.
Apartmanlardan alel acele inip bunların başına üşüşen vatandaşlar da var tabi.
Alışveriş yapıyorlar.
***
ŞİMDİ bir şey söylesen adama, diklenecek hemen: “N’apalım yani, çoluk çocuk aç mı kalsın, günlük yaşıyoruz biz, ölelim mi?..”
Ölme tabi, yaşa.. Sağlıklı yaşa, uzun yaşa.
Peki biz ölelim mi?
Ne olduğun, nereden geldiğin belli değil. Virüslü müsün, temaslı mısın, hasta mısın, usta mısın belli değil.
Ayrıca yasak değil mi bu sokakta satış işleri şu sıra?
Hani genelge var, emir var, ceza var falan.
Demek ki genelge de, kural da, uygulama da, ceza da kağıt üstünde.
***
DÜN sabah kamyonetle bağıra çağıra sebze meyve satmaya çalışan vatandaşı izledik camdan. Yan sokaktan geldi, karşı sokağa girdi. O sırada Jandarma aracı bunların yanından geçip gitti.
Sorsak jandarmaya, “bizim bölgemiz değil, sorumluluk alanımızın dışında” diyecek.
Belediye zabıtası peki?
Haber verirsen geliyorlar.
Ama başkanlar da söylüyor zaten, “en fazla uyarıyoruz, araçları bağlayamıyoruz…”
Polis de yok şu sıra; önceden devriye üstüne devriye atıyorlardı.
E peki kim kontrol ediyor bunları?
***
HANİ bilmem kaç bin gıda işletmesinin denetlendiğini, hıfzıssıhha kriterlerine uymayanlara ceza kesildiği falan açıklanıyor ya boy boy.
Kayıt altındaki işletmeye gidip orasını burasını kontrol ediyorsun, ama nereden getirilip satıldığı bilinmeyen ürünleri satan, hem de kaçak satan adamlar için bir şey yapmıyorsun.
Olmaz!
***************
Bugün şehri yönetenler Mesut Aşanel’i pek tanımazlar ama..
BALIKESİR Esnaf ve Sanatkar Odaları Birliği eski Başkanı Mesut Aşanel vefat etti.
Haberi sosyal medya paylaşımlarından öğrendik.
Yıllardır esnaf teşkilatçılığından da, insanlardan da uzaktı. Alzheimer olduğunu söylüyordu yakınları.
O’na böyle bir hastalığı hiç konduramadım.
Dimağı, zekası, çalışma azmi, fiziği, siyasi kıvraklığı, her şeyiyle gençti.
Şoförler Odası’nı Balıkesir’de sıfırdan zirveye çıkaran, hizmet binasını büyüten, araç parkını zenginleştiren, Balıkesir’in en aktif ve zengin odasına dönüştürendi.
Ardından ESOB.
Türkiye’nin sayılı esnaf birliklerinden biri yaptı ESOB’u.
Araç gereç ve bir bina kazandırdı.
Erdek’te esnaf tatil yapsın diye otel aldı; sil baştan dekore etti, yıldız taktı, yıllarca hizmet verdi.
Bugünün esnaf teşkilatçıları rahat koltuklarda, geniş ve afili makam odalarında oturuyorsa, O’nun sayesindedir.
Bu şehirde emeği olan bir ağabeyimizdi.
Balıkesir’i severdi. Kendi çapında yaşadığı şehre bir şeyler katmanın derdindeydi.
Esnaf ve sanatkar için çırpınırdı.
Tabi siyasetçiydi aynı zamanda.
Doğruyol’dan Belediye Meclis Üyeliği yaptı; parti işlerine eli kolu uzanırdı zaman zaman.
Merhum Milletvekili İlhan Aytekin’in sağdıcıydı. İkisi de Vicdaniye’nin sarı saçlı mavi gözlü delikanlılarıydı.
ESOB’da Başkanvekilliği görevi de var malum. O dönemde Kahveciler Odası Başkanı Recep Çelik, Fırıncılar Odası Başkanı Necdet Erkan, Terziler Odası Başkanı Kazım Avcı Aşanel’in başkanvekilleriydi.
Hepsiyle iyi anlaşırdık. Recep Çelik, ardından Necdet Erkan, şimdi de Mesut Aşanel.
Sırayla rahmetli oldular.
Recep Çelik’le bir ESOB kongresi öncesinde araları açılmıştı. Yeniden bir araya getirmek için az mı uğraştık? Tabi getiremedik.
Zaman zaman dertleşirdik. Daha çok ben dinlerdim.
Çocukluğundan bir başlar, Çimento’da kamyonculuk yaptığı yıllara uzanır; oradan dernekçilik, odacılık işlerine, siyasete, anılara, derinlere yol alırdık.
Oğlu Ertuğrul Aşanel; bilenler bilir.. Yol-İş Sendikası temsilciliği yaptı uzun yıllar. Bir dönem Haberci Gazetesi’nin ortaklarındandı. Beyin kanaması geçirdi, bir yıla yakın bitkisel hayatta kaldı. Sonra yaşama veda etti. O’nun acısı hayli yıktı Mesut Aşanel’i. Sonraki yıllarda eşini kaybetti; üç çocuğunun annesiydi. Hacı yengeyi çok seviyordu. O’nun da çok ekmeğini yedik, Allah mekanını cennet eylesin.
Teşkilat işleri bitince kenara çekildi. Bir ara evlendi, yürütemedi.
ESOB Başkanlığı’nın son deminde, siyaset dünyasına bomba gibi düştü ismi. Büyükşehir yeni kuruluyor, seçim hazırlıkları yapılıyordu. CHP Lideri Kemal KılıçdaroğluBalkesir’e geldi, ESOB’u ziyaret etti; herkes “CHP’nin Büyükşehir adayı Mesut Aşanel” diye konuşmaya başladı.
Tabi sadece spekülasyondu.
Yine bilenler bilir, Mesut Aşanelçoook eski zamanlarda Balıkesirspor’un amigoluğunu da yaptı. Futbolu ve Balıkesirspor’u seviyordu.
O’nun amigoluk yıllarını hatırlayanlar, “bir daha öyle bir amigo görmedik” derler hep.
Sanırım en son kızının evinde kalıyordu.
Yokluklardan gelen, yoksulluğu, yoksunluğu bilen, ekmeğini paylaşmayı seven, sofrası ve gönlü zengin bir ağabeyimizdi Mesut Aşanel.
Bugün Balıkesir’in seçilmişleri, atanmışları pek tanımaz O’nu.. Belki ismini duymuşlardır, o kadar.
Bir yerlere ismi verilecek adamdır, esnaf teşkilatlarına, yaşadığı şehre, hemşehrilerine kattıklarıyla unutulmayacak adamdır.
Mekanı cennet olsun.