Ali Taylan Öztaylan’a günaydınlar olsun!

BİZ bu mevzuları yazıp çizeli kaç ay oldu. Balıkesir basını günlerce manşet yaptı. Öztaylan’ın basın toplantısında anlattığı her şey aylardır hem medyanın gündeminde, hem sokakta konuşuluyor. 31 Mart’tan başlayıp bugüne gelene kadar; yüz kırk küsur gün yani.. Önemli bir gecikme! Öztaylan yeni uyanmış, gözlerini oğuşturuyor…

ali-taylan-öztaylan'a-günaydınlar-olsun

 

AHMET AKIN’ın Onon’a dönüştürdüğü eski Balbucks’a dair kelam etmek milletvekilinin işi mi diye soracağım ama…

Mevzu sıkıntısı çeken vekil milletine dair başka örnekler de var; “niye sadece ben” diye sorarlar adama!

Öyle ya canım; AK Parti Milletvekili Ali Taylan Öztaylan, CHP’li Büyükşehir Belediyesi’nde olan bitene atarlanıyor. Öncelikle de Balbucks’ın akıbetine dair Ahmet Akın’a fena göndermeler yapıyor.

“Senin işin yasama; İl Başkanı’nın, Meclis üyesinin, partinin taşradaki temsilcilerinin görev alanına niye giriyorsun” diye soracağız..

Bu kere, “CHP Milletvekili Serkan Sarı Balbucks’ın önünde video çekip bizimkilere atar gider yaparken niye saydırmadın” şeklinde bir soruya muhatap olacağız.

Ama ikisinin de benzer yanları var; onu söylemek lazım.

Biri eczacı, öteki siyasal mezunu. Ayrı sektörlerin insanları.

Ucundan kenarından kafecilik – pastanecilik işlerine bulaşmışlıklarından dolayı benzeşiyorlar.

Öztaylan, Bandırma’da atasının, babasının dondurmacı – pastacı dükkanında büyümüş.

Sarı’nın eşi Büyükşehir’in dibinde kafe işletiyor.

Her ikisi de sektörün adamı sayılır.

Belki de o sebeple mevzuya dahil olma gereği hissediyorlar. “Biz bu sektörün adamıyız netekim…”

 

***

SERKAN SARI, önceki Büyükşehir Başkanı Yücel Yılmaz’a “esnafla rekabet yapıyorsun, milletin ekmeğiyle oynuyorsun, ne diye kafecilik işine giriyorsun” türü atar gider yapıyordu.

Öztaylan, “biz kurduk, bunlar işletemiyor” modunda.

“Kurulu düzeni verdik, ellerine yüzlerine bulaştırdılar” yaklaşımıyla, Balbucks’ın Onon’a dönüşümünü örseliyor.

Yok efendim Yücel Yılmaz’ın icraatlarını silme gayretiymiş, isim hakkı davasıyla ilgili zamanında itirazlar yapılmamış, yirmi günlük cirosuyla SGK borçlarını ödeyebilecek pozisyondaymış, Ahmet Akın özellikle itiraz etmemiş, falan filan.

Ali Taylan Öztaylan şehir gündemini geriden takip ediyor sanırım. Bu mevzular kaç aydır gündemde.. Balıkesirliler ne olup bittiğini sora sora öğreniyor. Herkes ucundan kenarından Balbucks’la ilgili bir şeyler biliyor.

Aylar sonra Öztaylan Bey çıkıyor, “Balbucks’ı Onon yaptılar” diye feveran ediyor!

Gündem otobüsü son durağa ulaştı; Öztaylan Bey mevzuya yeni dahil oluyor… “Otobüsü kaçırdın” demek lazım.

 

***

BİZ bu mevzuları yazıp çizeli kaç ay oldu. Balıkesir basını günlerce manşet yaptı. Öztaylan’ın basın toplantısında anlattığı her şey aylardır hem medyanın gündeminde, hem sokakta konuşuluyor.

31 Mart’tan başlayıp bugüne gelene kadar; yüz kırk küsur gün yani.. Önemli bir gecikme!

Öztaylan yeni uyanmış, gözlerini oğuşturuyor…

 

***

AYRICA, bu mevzular taşranın işi.. Öteki AK Parti mebbuslarını sallayıp, Ali Taylan Öztaylan’la basının karşısına çıkmayı beklemeden, İl Başkanı belgesiyle, deliliyle, tespitiyle, iddiasıyla çıkıp konuşaydı ya bildiklerini…

AK Parti’nin Meclis Grup Başkanvekili Yasin Sağay, belediyecilik deneyimini de sırtına yükleyip, gazetecilerin karşısında çatır çatır konuşaydı ya.

Bu basın toplantısı mevzusu, kamuoyunun pek tanımadığı Ali Taylan Öztaylan’ı, Büyükşehir muhabbetleri üzerinden parlatma maksatlıydı muhtemelen.

Hani elinde seçim bölgesine dair doğru düzgün bir argüman yok; “atalım önüne Ahmet Akın’ı, parça pinçik etsin, hem millet tanısın Öztaylan’ı, hem AK Parti cenahının birikmiş gazı alınsın…”

 

***

LOGO mevzusu da öyle. Büyükşehir’deki logo değişimini herkes örseledi. Herkes bir şeyler söyledi. Yazıldı, çizildi, hâlâ konuşuluyor sokakta.

Daha işin başında “bu işin Büyükşehir’e yüksek maliyet bindireceğini” yazdık. Haftalar, aylar geçmiş; Öztaylan logonun maliyet hesabını yapıyor!

 

***

BÜYÜKŞEHİR’deki işçi çıkarma mevzuları da, basın toplantısının konusuydu malum.

Biri üç yüz altmış dedi, öteki yedi yüz… Yani ne kadar işçi çıkarıldığına dair somut bir veri yok ellerinde.

İçlerinde EYT’liler var, emekliliği gelmiş.. Geçici işçiler var.. İŞKUR’dan gelen mevsimlikler falan.

İşçi çıkarma konusunda bir önceki yönetimin tecrübesiyle, Ahmet Akın’ın yüz kırk küsur günlük tecrübesi kıyaslanmaz bile.

Öncekilerin uyguladığı mobbingler ortada dururken, şimdikilerin yaptığı devede piredir!

O sebeple haktan, hukuktan, adaletten, emekten bahsederken.. Kendi dönemlerinde yapılanların hesabını sormak lazım önce.

 

***

GÖREVDEN alınan bir daire başkanı düz memur yapılmış, ilçeye postalanmış, hergün il merkeziyle ilçe arasında mekik dokuyormuş. Yeni görev yerinde şunu getir bunu götür diye mobbing uygulanıyormuş. Arkadaşlar bu duruma çok fena üzülüyormuş.

Eski dönemde, “benden başka hiç kimse ceketinin göğüs cebine mendil takamaz” gerekçesiyle, şık şıkıdım giyinmeyi seven bir daire başkanının şak diye görevden alınmasını da unutmamak lazım!

Siz yaparken iyi, onlar yaparken kötü!

Ne diyorlar böyle durumlarda: “Empati yapmak lazım…”

 

***

ARAYA yerel basını hiddetlendirmek maksatlı bir iddiayı da sıkıştırıp, “Ahmet Akın ulusal kanallara 12.9 milyon lira para ödedi” cümlesini kuruyorlar.

İddia, ispat gerektirir. İddia sahibi ispatla mükelleftir. İspatlanamayan iddianın karşılığının ne olduğunu herkes bilir.

Koyun o zaman belgesini masaya.. Gösterin kameralara, zumlasınlar…

“Aha işte belge” deyin…

Halk TV’ye ne ödemiş, KRT’ye, Tele1’e falan..

Ödendiyse gerçekten, Balıkesir medyası sizden önce gereğini yapar zaten.

Yerel medyayla sıfır diyalog, CHP’ye yakın kanallara milyon milyon.. Gazeteci milleti gerekli örseleme işlemini yerine getirir; size gerek kalmaz.

Ama önce belgelemek lazım.

 

***

BASIN toplantısının en can alıcı kısmıysa, “uçan kuşun kanadı kırılmaz” repliğiydi.

Gazeteci arkadaş, 2029’da yapılacak yerel seçimlerde AK Parti Milletvekili Mustafa Canbey’in Büyükşehir adayı olup olmayacağını, Öztaylan’ın bu konuda ne düşündüğünü soruyor. Çok erken bir soru ama, sorulmuş sonuçta.

Ne demesini beklersiniz?

“Mustafa abimiz bizim canımız, ciğerimiz, canbeyimiz.. Mebbusluğun hakkını veriyor, belediye başkanlığının da hakkını verir, biz ona inanıyoruz.”

En azından, “herkes aday adayı olabilir, partimizin adaylık kriterleri bellidir; taban isterse, genel merkezin kriterlerine uygunsa olur Allah’ın izniyle” falan…

“Uçan kuşun kanadı kırılmaz” ne demek?

Olumlamak anlamında bir ifade gibi görülse de, günümüzde hafife almak, istenen şeye kendisinin de inanmadığını anlatmak için kullanılmıyor mu?

Bir de Canbey böyle bir mevzuyu dillendirmiş mi; sağda solda “aday olacağım” demiş mi?

Hiç olmadı, “ben bu hususta bir şey söyleyemem, kendi bileceği iş” der, geçersin.

Canbey’in Balıkesir il merkezinde olduğu dakikalarda düzenlenen basın toplantısında yer almaması da ilginç!

Belli ki çağrılmamış.

İl Başkanı’nın o söz karşısında nasıl terlediğini de gördük… Sözün nereye gideceğini az çok tahmin etti ki; “bizim için şeref olur, ne kadar çok aday olursa o kadar iyi olur” falan dedi.

Yasin Sağay hiçbir şey demedi!

 

Selam ederim.

 

 

 

 

Exit mobile version