EDİP UĞUR ağlayarak giderken ne demişti?
“Otofaji.”
Hücrelerin kendi kendini yemesi yani.
AK Parti’deki durumu bu bilimsel terimle böyle anlatmıştı.
Seçime on bir gün kala AK Parti’deki manzaraya bakınca, Uğur’un ‘otofaji’si aklıma geldi.
AK Parti Balıkesir’de seçimi kaybederse..
Ne bileyim işte, Büyükşehir’i, “kalemiz” dediği önemli ilçeleri falan.
Kendi içindeki hücrelerin birbirini yemesinden kaybedecek.
*
EN başta AK Parti medyası.
Ulusal arenada bir ‘havuz medyası’ var malum.
Yerelde de var bundan. Hem de çok.
Biri ikisi hariç, geri kalanların alayı “Reis’in yolundayız” deyip, o yola mayın döşeyenler.
Bunların bir de sosyal medyadan esip gürleyen taifesi var.
Her an tetikte olmak lazım; nereden, nasıl, hangi silahla saldıracakları belli değil çünkü.
Belli olan şu: Adamlar apaçık saldırıyor.
Kime saldırıyor?
Kendisinden olana.
*
BU seçim ortamında rakip partilerin, rakip adayların, mahalle kahvelerinde falan AK Parti politikalarını yerden yere vurmasına gerek yok. Son virajda sadece kendilerini anlatsalar kâfi.
AK Partililer kendi kendilerini yiyip bitiriyor zaten.
*
BİR zamanlar partinin İlçe Kadın Kolu Başkanlığı’nı yapan arkadaş gazete çıkarmaya başladı meselâ..
Manşeti şöyle: “Balıkesir AKP’ye küstü!”
Küsen AKP seçmeniymiş. Küskün seçmen, Balıkesir’de seçim sonuçlarını etkileyecekmiş. AKP, Büyükşehir Meclisi’nde azınlığa düşebilirmiş. Kötü gidişata dikkat çekenlerin feryadını hiç kimse duymuyormuş. Geceleri üç beş meşale yakıp sürekli bir yerlere insan taşımakla bu işler olmazmış. 1 Nisan’da yüzlerine tokadı yiyeceklermiş ama iş işten geçecekmiş falan.
Olabilir. Vaziyete dikkat çekmek için bu tarz manşetler, haberler, yorumlar, analizler yapılabilir. Eyvallah.
O ‘AKP’ ifadesine ne diyor AK Particiler?
Bizim açımızdan sıkıntı yok tabi. İsteyen AKP desin, isteyen AK Parti.
Ne ki, biz ‘AKP’ yazınca celalleniyorlar.. Uyarılar geliyor.. Partinin isim tescili neyse onu yazmamız gerektiğini söylüyorlar.
Partinin kadın kolu başkanlığını yapmış bir isim ‘AKP’ diyor.
Yani kafasında hem partisini bitirmiş, hem de ipini çekmiş.
*
“BÜYÜKŞEHİR’de Yücel Yılmaz kaybetsin de ne olursa olsun” mantığıyla hareket eden AK Parti medyası var Balıkesir’de. Arkalarında, Yücel Yılmaz’a seçim kaybettirmeye odaklanmış güçler var.
Parti içinde yaşanan handikapları açık seçik yazıyorlar. En küçük arızayı manşetlere taşıyorlar.
Gazetecilikte bu da var; yani eleştiri, uyarı mesleğin gereği.
Ama bir gerçek var; bunlar AK Parti’nin sesi olmuş arkadaşlar.. Yani, seçime on bir gün kala partilerini, adaylarını parlatmaları gerekmez mi? Sıkıntı varsa, onu içinde saklarsın böyle durumlarda. Seçimden sonra yaparsın hesaplaşmanı.
Amaç ne?
Seçim kaybettirmek.
Sonra da, “biz dediydik…”
*
YÜCEL YILMAZ projelerini tanıtıyor meselâ.
Bizim için haberdir, önemlidir. Yayımlarız.
Partinin sözcülüğüne soyunan gazeteler tek satır yazmıyor.
İlginç değil mi?
*
İKTİDAR partisi 31 Mart sürecinde kendi kendini tüketiyor.
İstemedikleri adaylar hakkında ulaştıkları en küçük bir bilgi, ya da bir fotoğraf karesi, onlar için hazineye dönüşüyor.
Sosyal medya anında çalkalanıyor.
Belediye başkan adayının projeleri çalıntıymış meselâ. Adam Kocaeli’nin projelerini almış, kendine uyarlamış, çalıntı görselleri dayamış seçmenin burnuna, “işte projelerim” diyor.
AK Partililer ve onların sahte sosyal medya hesapları anında harekete geçiyor.
Başkan adayı sanal ortamda linç ediliyor.
Son virajda, “bu mevzuyu görmezden gelelim, partiyi sıkıntıya sokmayalım” demiyorlar.
Sen de niye çalıyorsun birader; ilçen için, kendine göre özgün projeler üretip görsel mörsel hazırlatsana… Başka belediyelerin hazırladığı görsel materyalleri kopyalayıp kendininmiş gibi kullanmak neyin nesi?
*
PARTİNİN Milletvekilleri de bir alem.
24 Haziran’a takılı kalmışlar. Bu seçimin milletvekili seçimi olduğunu zannediyorlar.
Seçim çalışmalarının fotoğraflarını paylaşıyorlar; adaylar yok.. Kendileri meydanda.
“Şu gün şu saatte şu ilçedeyiz” paylaşımları var.. Partinin kurumsal seçim afişlerini alıp kendi resimlerini koyuyorlar.. Facebook’ta bunu gören vatandaş sanıyor ki, bu arkadaşlar başkan adayı!
Bazıları Yücel Yılmaz’ın ismini telaffuz etmiyor.
Beş vekilden bir tanesi, Yavuz Subaşı. SKM’den sorumlu vekil. Seçim Koordinasyon Merkezi yani.
Tüm koordinasyona O bakıyor. Tanınan biri değil; yüzünde tebessüm sıfır. Konuşmayı da pek beceremiyor. Medyayla ilişkisi sıfırın altında. Listeleri falan O hazırladı. Her şeyin karar vericisi.
Hani, AK Parti Büyükşehir’i kaybederse, ilçelerde istenen olmazsa, sorumlulardan bir tanesi de Subaşı olacak haliyle. Fatura kesileceklerin başında geliyor.
*
UZUN uzun anlatmaya gerek yok.
Yani, otofajiye dünya kadar örnek sayarız, sayfalar yetmez.
Genel itibarla durum budur.
*
YÜCEL YILMAZ sahada vatandaşın desteğini alabilmek için koşarken.. Parti içindeki yiyici hücrelerin saldırılarıyla karşı karşıya kalıyor.
Hepsine rağmen seçim kazanırsa, sürpriz olur.
Yiyici hücreler sürpriz istemiyor. Kaybetmeye, kaybettirmeye koşullanmışlar.
1 Nisan sabahı, “biz dediydik” demek için.
Tek istedikleri bu: Haklı çıkmak.