Abdüllatif Şener vakası ve CHP’nin hallerine dair

AK Parti’nin eski bakanlarındandı Abdüllatif Şener.

Kavga döğüş ayrıldı.

AK Parti siyasetini örseledikçe muhalefet pek sevdi kendisini, pek saygı gösterdi.

Siyasi ve iktisadi mevzularda konuşur dururdu sabah akşam.

İşadamı örgütleri falan davet eder, özel yemeklerde konferanslar verdirirdi.

Muhalif kanalların akredite konuklarındandı; hükümete bindiriyordu zira.

CHP aldı Şener’i, milletvekili yaptı.

Kimleri kimleri milletvekili yaptı CHP.

Ama Abdüllatif Şener’in milletvekilliği, sonradan montajlanan sağdan çarklı nice isim gibi çok eleştiri almadı; aksine sempatik geldi CHP tabanına.

CHP içinde öyle çok öne çıkan, ses getiren mesajlar veren biri olmadı.

14 Mayıs’ta milletvekili adayı gösterilmedi.

Bu kere ittifakın adayları doldurulacaktı CHP listelerine; Şener gibi pek çokları dışarıda kaldı.

Listeye yazılıp seçilseydi durum farklı olacaktı belki.

Liste dışı kalınca “14 Mayıs sonuçlarından sonra CHP’den istifa ettim” dedi.

Evet evet, aynen öyle dedi!

 

***

SONUÇLAR açıklanınca istifa etmiş ama.. 14 Mayıs günü CHP’ye oy vermemiş, iyi mi!..

Yani 14 Mayıs’a kadar CHP’li… Hem parti üyesi, hem milletvekili o saate kadar.

Dahası var!

Canlı yayında kendisi söyledi: “Cumhurbaşkanlığı seçimi ilk turunda Sinan Oğan’a oy verdim…”

Hem CHP ve Millet İttifakı adına, görüntü faslında da olsa seçim alanlarına çıkıp CHP için oy isteyeceksin.. Hem de CHP’nin ve Millet İttifakı’nın adayına değil, Ata grubunun adayına oy vereceksin…

Dahası var!

İkinci turda Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermemiş.

“Geçersiz oy kullandım” dedi.

Boşa basmış.

 

***

AMA oy kullandığı sandık sonuçlarını haber yaptılar.

O sandıkta hiç geçersiz oy çıkmamış.

Bu durumda, Recep Tayyip Erdoğan’a oy vermiş olmuyor mu?

 

***

SONRADAN montajlananlarla nereye kadar gider CHP?

Geçen de yazdık; özüne dönmeli diye.

Renk, desen, farklılık, çok seslilik, demokrasi ne derseniz deyin adına; başka partilerden, başka görüşlerden devşirilenlerle yol yürünmüyor, işte örneği.

Başka örnekleri de var.

Atatürk’e dil uzatan adamları da alıp milletvekili yapmadılar mı?

CHP’nin ilke ve değerleriyle hiç barışmamış, kavga etmiş adamları alıp belediye başkan adayı göstermediler mi?

Sırf seçim kazancı hayaliyle nice öz değerini geri plana itmedi mi CHP?

Al işte sonuç.

Adam, “Sinan Oğan’a oy verdim” diyor. İkinci turda geçersiz oy kullandığını söylüyor.

 

***

BİR DE ittifak ortağı partilerdeki son gelişme var.

DEVA, Gelecek ve Saadet tek çatıda toplanıp ortak grup kurma kararı almış.

Mazbatayı alır almaz CHP’den istifa edip kendi partilerine dönmüşlerdi.

Otuz beş milletvekili… CHP’den seçilip Meclis’e girdi.

Şimdi, üçü bir olup grup kuruyor.

Bu da demokrasicilik oyununun bir parçası.

 

***

CHP’ye ayar vermek gibi bir niyetimiz yok. Gazetecinin, partilerin işleyişlerine, tercihlerine müdahale etme yetkisi, görevi ve sorumluluğu olmaz.

Gazeteci sadece “bu neden böyle oldu, şöyle de olabilirdi” faslında eleştiri yapar.

Ama bu gelişmeleri görünce insan, ister istemez “bu kadar da olmaz” diyor!

Oysa oluyor… Bu kadarından daha çoğu oluyor.

Bakalım ileriki günlerde daha neler göreceğiz.

 

 

***************  

 

Şenlikten fuara…

 

BALIKESİR Valiliği’nin ev sahipliğinde, bazı kurum ve kuruluşların katkılarıyla Yaz Şenliği düzenlendi geçen gün.

Çoluk çocuk, torun tombalak, genç yaşlı, kadın erkek, cümbür cemaat Atatürk Parkı’ndaki şenlik alanındaydılar.

Yarışmalar, oyunlar, şen kahkahalar, stantlar, atlıkarıncalar, pamuk helvalar, kazan kazan lokmalar…

Renkli görüntüler eşliğinde geldi geçti.

Amaç, dezavantajlı grupları sosyalleştirmekti. Zaten bu şenlik de Sosyal ve Kültürel Bütünleşme Projesi kapsamında düzenlendi.

İyi de oldu. İnsanlar neşeli saatler geçirdiler.

Bu etkinlikten nasıl bir çıkarım yapalım?

Görüldüğü üzere, insanımız bu tür sosyal kültürel faaliyetlere hasret.

Panayır formatındaki bu şenlikte gördük ki, Balıkesirliler fuar tarzı bir şeyler istiyor.

Eski zamanda Milli Fuar’ı vardı Balıkesir’in.

Atatürk Parkı içinde, bir ay kadar devam eden fuarlardı. Balıkesir Fuarı biter, Uluslararası İzmir Fuarı başlardı.

Otuz altıncıda mı, otuz yedincide mi, tam hatırlamıyorum şimdi, nihayete erdirdiler.

Son fuarın kurdelesini keserken eski Başkan Sabri Uğur, “gelecek yıl fuar olmayacak” dedi.

İhtisas fuarcılığından falan söz etti ama, gerisi gelmedi.

Bizim kuşak o fuarı özlüyor şimdi. Sağından solundan çekiştirir, panayır havasında olduğu için eleştirirdik çok çok.

Şimdi o bile yok!

Yakın zamanda Karesi ve Altıeylül Belediyelerine çağrı yapmıştık, “şu fuarı ortak düzenleyin” diye.

Hiç oralı olmadılar.

Köy hayırlarıyla idare ediyorlar…

Büyükşehir ise hep çok büyük(!) şeyler düşündüğü için, fuar gibi küçük organizasyonlara zaman ve kaynak ayırmaya eriniyor.

Park Gazinosu vardı ne güzel.. Fuarı gezip dolaştıktan sonra oturur çay, kahve, gazoz içerdi Balıkesirliler.

Parktaki havuzun yosun tutmuş yeşil suyunu izleyip dinlenirlerdi.

Ya da gazinonun restoran kısmında yemek yerlerdi.

Altın Bengi Ses Yarışması düzenlenirdi fuar zamanı.

Çoluk çocuk lunaparkta şenlenir, büyükler satış reyonlarında alışveriş yapardı.

Güzel günlerdi.

Şenlik ortamını görünce o eski günler geldi aklıma.

Exit mobile version