9 metrekarelik dükkandan 18 bin metrekarelik 3 fabrikaya

Hilmi DUYAR / POLİTİKA / Savaşlar Tesisat Taahhüt ve Ticaret Limited şirketi, 1981 yılında, merhum Prof. Sabri Savaş önderliğinde çalışmalarına başladı. 9 metrekarelik bir dükkanda kurulan şirket zamanla büyüyerek, 3 fabrikaya sahip oldu. Günümüzde Tekno-Sav ve Frisav fabrikalarıyla, sektörün öncüsü durumuna geldi.

 

 

 Prof. Sabri Savaş’ın oğullarına emanet ettiği şirketin genel müdürlüğünü Elektrik Mühendisi Selçuk Savaş, genel koordinatörlüğünü Oğuz Savaş, ticaret yöneticiliğini Makine Mühendisi Ertuğrul Savaş yapıyor. Üç kardeşin yönettiği şirket başarıdan başarıya koşuyor. Balıkesir-İzmir karayolu yakınındaki Tekno-Sav Fabrikası’nda, soğuk depo cihazları, Soğuk depo kapıları, poliüretan paneller, Chiller Ünitesi, buzlu su sistemi üretiliyor. Balıkesir Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Frisav Fabrikası’nda, frigorifik kasalar, ötektik soğutma sistemleri, mobil taşıma kasaları, civciv taşıma kasaları imal ediliyor. 15 kişinin bir arada zor oturabileceği bir iş yerinden, biri yurt dışında 18 bin metrekare kapalı alana sahip 3 fabrika ve buradan 40’ın üzerinde ülkeye yapılan ihracatın hikayesi ilginç. Mini bir işletmeden dev fabrikaya geçişin öyküsünü, Savaşlar Tesisat Taahhüt ve Ticaret Şirketi Genel Müdürü Selçuk Savaş şöyle anlattı.

 

 

İşletmeniz, nerede, nasıl kuruldu, bu günlere nasıl geldiniz?

İşyerimizi, 1981 yılında, Çavuş Sokakta, Emek Pasajında elektrikçi Osman abi ile birlikte ortak dükkan kiralayarak açtık. 2 ay sonra ortağımız Osman abi, taahhütlerin dışında malzeme satacağını belirtince, Elif Pasajında bir dükkan tutup, Babam Sabri Savaş ile birlikte oraya taşındık. Biz 9 metrekare bir dükkanda bu yolculuğa başladık. Dükkanı ilk açtığımızda, ikinci el 70 cm çelik masa, 3 tahta sandalye bir adet çelik 3 gözlü rafımız vardı. O zamanki olanaklar çerçevesinde 1 termostat, sektörel ürünlerle ilgili 1 drayer ve 3-5 kullanacağımız malzeme ile işe koyulduk.

 

 

“Kullandığımız malzemeleri dostlarımızdan aldık”

Babamın arkadaşları Kayseri’de kompresör imal etmeye başlamışlardı. Babam teorik ve bilgi olarak onlara destek veriyordu. Onların ürünlerinin kullanılması gerektiğini çevresine anlatıyordu. Yine babamın 2 arkadaşı İzmir’de, 7-8 arkadaşı İstanbul’da soğutma ile ilgili ekipman üretmeye çalışıyorlardı. Babam hepsine arkadaşlık babında destek veriyor ücret almıyordu. Rahmetli babamın İstanbul’da, Bursa’da, Eskişehir’de, Kocaeli’de çok öğrencisi yetişmişti. Onlarla hiçbir zaman diyaloglarını koparmadığı gibi gün geçtikçe arttırdı. Yerli sanayinin gelişmesi için büyük gayret gösterdi. Daha sonra buralardan bize hammaddeler gelmeye başladı. Biz gelen hammaddelerle bu bölgede soğuk depolar imal ettik. Fakat çok ciddi bir iş hacmimiz yoktu. Bu arada yeni olanakları ararken, Balıkesir ve çevresinde vitrin tipi ticari buzdolabı gereksiniminin olduğunu gördük. Bu ürünün imalatını yapabilir miyiz diye bir arayış içine girdik. Pasajda, bizim yan tarafımızda bulunan terzi işyerini boşaltınca, biz kiraladık komşularımızdan da izin alıp buzdolabı üretimine başladık. Bir buçuk yıllık üretimin ardından, belli bir kaliteyi yakaladıktan sonra iş hacmini genişletmek gerekliliğini hissettik.

 

 

“Hem okuyup hem çalıştım”

Ben o yıllarda üniversitede öğrenim görüyordum ancak hafta sonları çalışmaya geliyordum. Babam ben olmadığım için hem üniversitede eğitim veriyor, hem soğutma işiyle ilgileniyordu. Kardeşim Oğuz benden sonra sanat okulunda öğrenim görüyordu ve edindiği bilgilerle destek veriyordu. Kardeşim de okulu bitirince, Babamın Bahçelievler Mahallesindeki evinin altında 2 katı atölye yaptık, imalat çalışmalarını burada sürdürdük. Daha kaliteli ürünler yapıp, daha geniş pazarlara açıldık. Balıkesir’den Bursa’ya, İzmir’e, Eskişehir’e soğuk depolar yapmaya çalışıyorduk.

 

 

İlk ihracat Türkmenistan’a

Biz evimizdeki atölyeden ilk ihracatımızı Türkmenistan’a gerçekleştirdik. Hatta o dönemde o yöreye Türkiye’den ihracat gerçekleştiren ilk firmalardan biriydik. Evimizdeki alan bize dar gelmeye başlayınca, Balıkesir-İzmir Karayolu kenarındaki, 800 metrekarelik şimdiki tesisimizi kurduk. 20 dönümlük arazi çok büyüktü, bir bölümünü tavukhane yaptık. Bu gelişme bizim ufkumuzu arttırdı. Alan geniş olunca bir takım yatırımlarda yapabildik. Aradan 7-8 yıl geçtikten sonra, Türkmenistan’daki firma yetkilileri bizi tekrar arayıp, makinelerimizin hala çalıştığını çok memnun kaldıklarını belirttiler ve tekrar sipariş verdiler. Ben çok duygulandım, çok etkilendim. Bir nevi teşvik oldu. Üretim yerimizin yanına yenisini ekledik. Ürün kalitemizi hep yüksek tutmaya çalıştık. Gerek babamdan öğrendiklerim ve gerek şahsi düsturum şu olmuştur: ‘1 çalışan arkadaşlara, 2 devlete, 3 müşterilerimize, 4 tedarikçilerimize karşı hep dürüst olmak.’ Taahhütlerimizi yerine getirme gayreti içinde olduk. Hata da etsek, zarar da etsek, bu bizim hatamızdır dedik, zararımızdır dedik. Ürünümüzün arkasında durmayı, kalitenin ardında durmayı sabit olarak sağladık. Bu da bizim için bir güven oluşturdu. Sektörümüz büyük bir sektör değil ama biz sektörün içindeki 3-5 firmadan biriyiz. Ürün çeşitliliği olarak, Türkiye’deki 2 firmadan biriyiz. Kıt kanaat olanaklarla başladığımız yolculuğun bu noktasına geldiğimizde 40’tan fazla ülkeye ihracat yapabiliyoruz. Kümese benzer bir imalathaneden, şu anda 8 bin metrekare kapalı alanda üretime başladık.

 

 

Çok farklı, enerji tasarruflu cihazlar üretebiliyoruz. Çok nitelikli cihazlar üretebilir hale geldik. Savunma sanayine özel ürünler yapıyoruz. Özel konteynerler üretiyoruz. Yurt içinde pek çok gıda firmasının ve 20’den fazla firmanın tedarikçisiyiz. Büyük Marketlerin ana depolarına sistemler kuruyoruz. Yurt dışında da benzer çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Çimento sektörüne devasa soğutma grupları veriyoruz. Çelik sektörüne, gemicilik sektörüne, soğuk depolar yapıyoruz. Plastik sektörüne büyük soğutucular üretebiliyoruz. Temelinde bir mühendislik firmasıyız. Bu işin temeli, rahmetli babam Sabri Savaş’ın bilgisine, deneyimine, ileri görüşüne dayanıyor. Ben, kardeşlerim Oğuz Savaş, Ertuğrul Savaş, babamdan öğrendiklerimizi uygulama gayreti içerisindeyiz.

 

 

 

Balıkesir OSB’de ikinci fabrika

Organize Sanayi Bölgesinde ikinci bir fabrika kurduk. Bu fabrikada, frigorifik araç kasaları, özel konteynerler yapıyoruz. Orada gıda ve kimya laboratuvarlarımız var. Türkiye’de sayıları bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda olan ATP laboratuvarımız var. Burada, TIR’ların uygun ortamda gıda nakliyesi yapması için ısıl değerleri ölçülüyor. Sadece TIR’lar değil otobüs ve benzerlerinin de hatta bir tankın da ısıl değerleri ölçülüyor. Bu laboratuvarı biz kendi mühendislik bilgimizle, dışarıdan bir teknoloji almadan kurduk. Kendi deneyimlerimizle belli bir seviyeye getirdik ve başardık ve ölçüm sonuçlarıyla gurur duyuyoruz. Pek çok coğrafyaya ihracatımız sırasında Türki devletlere ciddi işler yapmaya başladık. Özbekistan’da büyük soğuk hava depoları yaptık. Türkmenistan’daki depo sahipleri firmalarının reklamını yaparlarken, Tekno-sav cihazlarıyla soğuttuklarını söylüyorlar. Biz de bundan büyük gurur ve onur duyuyoruz.

 

 

Yurt dışına taşmayı düşündünüz mü?

Özbekistan’da Bin 500 metrekare kapalı alanda poliüretan sandviç panel hattı kurduk. Bu fabrika daha çok bizim oradaki yatırımlarımıza poliüretan panel sağlıyor. Sorumluluğumuz çok büyük. Çünkü gıda maddesi saklanması temel işimiz. Endüstride de bizim ürünlerimizin hata yapması pek çok fabrikanın durması anlamına geliyor. Elektrik sektörüne çok özel ürünler üretiyoruz, trafoları, jeneratörleri, soğutuyoruz. Bunlarda oluşacak bir hata, geri dönüşü olmayan sonuçlara neden olur. Biz de o çerçevede hep iyiyi, en güzeli en kaliteliyi yapmaya, sorunsuz cihaz üretmeye çaba sarf ediyoruz. Bizim hayatımız hep çalışmakla geçti. Var olmayanı biriktirerek var etmeyle geçti. Temelde bir hayalle, bir hedefle yola çıktık, git gide o hedefe ulaşıyoruz. Bunu geniş paydada herkesle bilgimizi paylaşarak yapıyoruz. Bizim en büyük özelliklerimizden birisi de bu.

 

 

 

Sosyal projelerde de yer alıyoruz

Endüstriyel çalışmalarımızın yanında sosyal projelerde de yer alıyoruz. Sanat okullarına, üniversitelere, meslek yüksekokullarına soğutma grupları hibe ediyoruz, laboratuvarlar kuruyoruz. Sektör derneklerine destek oluyoruz. Bunu görev sayıyoruz. Hayata yeni başlayacak genç arkadaşlarımızın önünü açmak için mesleki bilgi bakımından tecrübelerimizi aktarmaya çalışıyoruz, bir takım burslar veriyoruz.

 

 

Bundan sonraki hedefte ne var?

Bundan sonraki hedefimiz belli. Uzun yıllar şantiyecilik ağırlıklı, taahhüt ağırlıklı çalıştık. Bu yapıdan sıyrılıp, sabit üretim gerçekleştiren bir yapıya dönmek istiyoruz. Soğutmacılık sektöründe, bize yaklaşamazlar ama pek çok arkadaşımız var. Onların büyümelerine seviniyoruz. 30 sene önce piyasanın yapamadıklarını biz gerçekleştirdiysek, şimdi de piyasada yapılamayan özel soğutuculara özel makinalar yapmak istiyoruz. Bu konuda ciddi bir AR-GE çalışmamız var. Gıda üzerine özel kurutma makinaları, özel gıda tabletleri üretebilecek makinalar tasarladık. Elektrik enerjisini aküye yükleyebiliyorsak, ısıtma soğutma enerjisinden yüklenebilir aküler, güneş enerjisi ile çalışan soğutma grupları yaptık, bunları standart hale getirip ilerleteceğiz. Frigorifik araç kasası üretimi yapıyorduk, treyler üretimine de başlayacağız çünkü ciddi yollar kat ettik.

 

 

 

Hep başarıları anlattınız. Tıkandığınız bir nokta oldu mu? “Tamam benden bu kadar.” Dediniz mi?

Tabi ki de oldu. Biz belirli bir sermaye ile kurulmuş bir şirket değiliz. Sıfır sermaye ve bilgi ile kurulmuş bir yapımız var. Biriktirerek yatırım yaptık, hala biriktirme gayreti içindeyiz bir sonraki kısım için. Şüphesiz sermaye konusunda zorlanıyorsunuz. Karşımızda Avrupalı rakiplerimiz var. Onlar gelişmiş ataerkil bir sanayi yapısından geliyorlar, çok ciddi sermaye birikimleri ile geliyorlar, Bilgi birikimleri ile geliyorlar. Siz ikisini yoktan var etmeye çalışıyorsunuz. Bir diğer konu biz üretimi Balıkesir’de yapıyoruz. Balıkesir geleceği olan bir şehir, fakat Türkiye ticaretinin içinde çok büyük aktör olmayan bir şehir. Siz ürününüzü başka illere götürerek bir nevi ülke içinde ihracat yapıyorsunuz. Nakliye maliyetiniz artıyor, iş alma maliyetiniz artıyor ekip kuracaksınız, personel bulmada zorluklarla karşılaşıyorsunuz. İşte buralarda tıkanıyorsunuz. Fakat heyecanı kaybetmemek gerekiyor.

 

 

 

Heyecan olmayınca ne oluyor işler yürümüyor mu yoksa atılım mı yapamıyorsunuz?

Heyecan olmayınca durağanlaşıyorsunuz. Durağanlaşınca, ya atılım yapmanız lazım, ya işi bırakmanız gerekir. Mühendisliğin temeli, en iyisini, en ekonomik yapmaktır, biz bunun gayreti içindeyiz.

 

  

Yurt dışındaki rakipleriniz kimler bizim aşina olduğumuz bir marka var mı?

Ben Türkiye’nin ilk 10 firmasının üretim adedini biliyorum. İtalya’daki bir firma Türkiye’deki ilk 10 firmadan daha fazla üretim yapıyor. İtalyanların buna benzer 5-6 firması var. Onların boyutları bize göre çok büyük. Onlar tek kalem ürün yapıyor. Soğuk depo cihazı üretiyor, su soğutma cihazı yapıyor. Biz ne iş olsa yaparız abi hesabı moduyla her şeyi üretmeye çabalıyoruz. Onun nedeni de devamlılığı sağlayamamaktan. Her şeyi üretmek zorunda kaldık. İleride bizim sektörümüz de tek bir kanalda uzmanlaşacak. Globalde rekabete bu şekilde girerek daha da güçlenecek diye tahmin ediyorum. Biz globalde, Daikin ile rekabet edebiliyoruz. Daikin dünya devi. Fiyat olarak, ürün performansı olarak rekabet edebiliyoruz. Fakat biz 10 tane üretiyoruz onlar 10 bin adet üretiyor, böyle bir gerçeği gözden kaçırmamak lazım. Biz Amerika’ya soğutuculu araç kasası göndermeye başladık. Orada dünya devi araç kasası üreten firmalar var. Hem ürün kalitesi hem fiyatta rekabet ediyoruz. Elektrik panoları ve trafoları soğutan gruplar yapıyoruz. Dünya devi alman firması Rittal ile aynı kulvara girdiğimiz zaman karşımızdaki mühendisleri ikna edebilirsek, onların fiyatının çok altında, onların kalitesinde cihaz üretebildiğimizi kanıtlıyoruz.

 

 

 

Bizim İsrailli bir müşterimiz var. Onun tercümanlarından biri Türk Yahudi’si, 3 üniversite bitirmiş, 5 dil biliyor. Türkiye’deki üniversitelerin çalışmalarını takip ediyormuş. Türk üniversitelerinin sanayiye yönelik uluslararası kabul gören bildiri sayısının 5-6 bin civarında olduğunu, İsrail’deki 7 üniversitenin sanayiye yönelik patent sayısının daha fazla olduğunu söyledi. İşin bilim kısmında bizim çok yol almamız gerekiyor.

 

 

Herkesin dikkatini çekecek ilginç ihracatlar gerçekleştirdiniz mi?

Bengladeş Ordusu’nun soğuk hava depolarını biz yaptık. 17-18 yıl önce, Türkiye’den Afrika ülkesi  Mali’ye ilk ihracatımızı  yapacağız. Ülkeye gittiğimde heyecanlı, adrenalin dolu anlar yaşadım. O yıllarda orada büyükelçiliğimiz bile yoktu. Kazablanka aktarmalı uçakla gidiyorsunuz. Yolculuk yaptığım uçakta benden başka beyaz yok. Herkes bir şeyler konuşuyor. Bir gariplik olduğunu hissettim. Fransızca konuşuyorlar. Yabancı dil bilmiyorum. Uçak Mali’ye indiğinde ihtilal olduğunu öğrendim. Bizim ihracat yaptığımız adam çok güçlü. Beni karşılattırdı. Enka’da çalışmış birisi tercüman olarak geldi. Beni aldılar götürüyorlar. Pasaporta mühür vurdurmadığımı söyledim. Bana sorun olmadığını söylediler. Biz bir yerlere döndüğümüzde silahlı adamlar önümüzü kesti. Ellerimiz havada otomobilden indik. O an içimden, ne işin var buralarda, neden geldin buralara, modundayım. İhtilal yapan askerlermiş. Sorun çıkarmadılar. Otele gelince rahatladım. Daha sonra, işlemler tamamlandı, ihracat işimiz gerçekleşti. Mali’ye Afrika’nın en büyük soğuk hava depolarından birini yaptık. O depo hala çalışıyor ve Afrika’da Türk Bayrağını dalgalandırdığımız çok güzel bir tesis oldu. Büyükelçilik açıldıktan sonra tesisimizi gören Büyükelçi bize teşekkür etti güzel bir iş yaptığımız için. O bölgelerde iş yapmak zor. İnsanlar hiç bir şey bilmiyor, üstelik kandırılmışlar. Biz en iyisini yaptığımız için itibarımız yüksek ve Afrika’nın pek çok ülkesi ile iş yapıyoruz. Fransa’da Paris’te et işleme tesisi kurduk. İsveç, Norveç’te soğuk depolar yaptık. Almanya’da pek çok tesis kurduk. Bulgaristan, Yunanistan gibi komşu ülkelere mal veriyoruz. Balıkçı gemilerinde büyük çalışmalarımız oldu. Türk Balıkçı filosunun % 70’ine soğuk depolar kurduk, Fransa, Cezayir ve Yunanistan Balıkçı gemilerinde soğuk depolarımızı kurduk. Katar, Irak, buralarda çok projeler gerçekleştirdik.  Kısacası 40’ın üzerinde ülkeye ihracatımız var.

 

 

Ailece çok emek harcadık. Ben çocukluğumdan beri çalışıyorum. Üniversiteyi bitireli 35 yıl oldu. 41 yıldır çalışıyorum. Babam rahmetli bizden çok emek harcadı. Annemin büyük desteği oldu. Bir aile işletmesiyiz. Sıfırdan başlayıp emek vererek, çizgimizi hiç bozmadan üretim yapmaya çalıştık. Sonuçta iyi yaptık. Dışarıdan bakınca öyle gözüküyor. Mutluyum. Bir şeyler başarabilmek, hedefe ulaşabilmek benim için önemli bir şey.

Exit mobile version