9 Eylül’de İzmir’de 9 Eylül Kemalist Platformu toplandı. Sayın Kemal Anadol telefon ederek toplantıya beni davet etti. İki gün sonra Sayın Anadol tekrar telefon ederek toplantının ertelendiğini belirtti. Ama 10 Eylül günü öğrendik ki toplantı gerçekleştirilmiş, bir de toplantı ile ilgili bildirge yayınlanmış.
Bu davetten cayma olayını bir tarafa bırakarak yayınlanan bildiri üzerinde biraz durmak istiyorum.
Bildirinin başlarında “Türkiye, Atatürk ilke ve devrimleri ile başlatılan uygarlık ve bağımsızlık yolculuğunda kılavuzunu kaybetmiştir” deniliyor.
Türkiye kılavuzunu neden kaybetmiştir?
Kılavuz yokken Türkiye hangi rüzgarların etkisine girmiştir?
O rüzgarlar nereden esip bizi nereye sürüklemiştir?
Bildiride aynen şöyle devam ediliyor:
“Devrimin partisi ilkelerinden ve tarihsel birikiminden koparılarak kimliksizleştirme operasyonu ile kuşatılmıştır.”
Bu operasyon yapılırken devrimin partisinin örgütü, tabanı, yetkili kurulları neredeydi?
Bu operasyonu kimler yaptı?
Yapanların ideolojileri neydi?
Bildiriye devam edelim:
“Kuruluş felsefesinin iki taşıyıcı kolu Ulus Devlet ve laiklik saldırılarının odağına oturtulmuştur.”
Kemalizm’in laiklik anlayışı diğer ideolojilerin laiklik anlayışından farklıdır. Kemalist ideoloji ulus devlet modelini esas alır. Örneğin sosyal demokraside federatif devlet ön plandadır. Devrimin partisinin bugünkü ideolojisi devrimci Kemalizm değil, devrimci olmayan sosyal demokrasidir.
Türk siyasetinde oluşan derin boşluğun nedeni Kemalizm’i dikkate almayan liberal sol ve de sosyal demokrat yaklaşımlardır. Kemalizm’i dikkate almayan yaklaşımlarla Türk siyaseti rayına oturmaz bunu kabul etmeliyiz, içselleştirmeliyiz.
Cumhuriyetçiliğin, devrimciliğin, milliyetçiliğin, ulusalcılığın olmadığı sosyal demokrasi bizim ideolojimiz olamaz. Böyle olunca da kılavuzsuzluk olayı devam edecek ve de çok sayıda platformlar kurulacaktır.