• İmsak 00:00
  • Güneş 00:00
  • Öğle 00:00
  • İkindi 00:00
  • Akşam 00:00
  • Yatsı 00:00
  • İFTARA KALAN SÜRE 00:00:00
İMSAKİYE 2024 - Balıkesir

6 ŞUBAT’I DA UNUTACAĞIZ BİRKAÇ GÜNE…

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

İÇİMİZ yanıyor. Türkiye’nin doğusu, güneydoğusu ve güneyindeki 10 il 7.7 ve 7.6’lık depremlerle yerle bir oldu. Kent merkezlerinden görseller paylaşıyorlar; manzara korkunç. Kadraja sığan görüntülere bakınca, “taş üstünde taş kalmamış” diyor insan.

 

***

AMA sonra ne yapıyoruz? Bir hafta on gün sonra normal hayata dönüyoruz hepimiz.

Bugün bir kafede, bir lokantada ya da sokakta yanındakilerle muhabbet ederken kahkahalarla gülen birini görünce, “böyle bir ortamda nasıl gülebiliyorsun a vicdansız” diye boğazına sarılıp tekme yumruk dalası geliyor ya insanın..

Bir hafta sonra hiçbir şey olmamış gibi sen başlıyorsun gülmeye!

Unutuyoruz yani.

Ölen öldüğüyle kalıyor. Bu karda kışta evsiz barksız, sokakta yapayalnız haldeki çaresiz insanları unutuyorsun.

Ölen ölüyor da.. Kalanlardan geriye ne kalıyor?

Belki ömrünün sonuna kadar onunla birlikte yaşayacak bir beden arızası kalıyor meselâ.

En sevdiklerini yitirmenin kahredici hüznü de onunla birlikte yaşıyor sonuna kadar.

Hani çok özlediğinde fotoğrafına bakarsın, boğazın düğümlenir, gözünden yaşlar süzülür. O fotoğraflar da enkazla birlikte yok olduysa ne yaparsın?

 

***

MARMARA kıyametini unutalı çok oldu değil mi?

Kuzey Marmara topyekün yıkılmıştı. Resmi ağızların verdiği rakamlara inandık; gayriresmi olanları duymak istemedik. Resmi olandan çok daha yüksekti çünkü, çok daha korkunç…

Deniz yuttu şehirleri, kasabaları.

Yirmi üç yıl önceydi. Bugüne oranla çok çaresizdik. Arama kurtarma konusunda pek bir şey bilmiyorduk. Çaresizliğin tezahürü, can kayıpları arttıkça arttı.

Marmara ders oldu mu hepimize?

Yeni imar uygulamaları, yaptırımlar, yasalar, yönetmelikler falan.. Hepsi değişti ama..

Zihniyeti değiştirebildik mi?

Doksan dokuzdan sonra yapılan binaların yıkıldığı depremler gördük, Marmara’nın üstüne.. Van’ı gördük, Elazığ’ı gördük, İzmir’i gördük.

Depremin olduğu gün İzmir’deydik.. 30 Ekim 2020… Çamdibi’nde bir matbaada yakalandık depreme.

Sarsıntı geçince, her zamanki gibi “oldu, geçti” zannettik. Birkaç dakika sonra ambulans sirenleri, itfaiyeler, gökyüzüne yükselen toz bulutu, çekmeyen telefonlar, kesilen elektrik ve herkeste korku, panik…

Kısa süre sonra İzmir Bayraklı taraflarından acı haberler gelmeye başladı. Gerisini zaten hepiniz biliyorsunuz.

Unuttuk tabi.

 

***

OYSA Ege Denizi’nden, Yunanistan tarafından, Akdeniz’den, doğudan, batıdan, her yerden haber veriyordu deprem: “Bir yere gitmedim, buralardayım!”

Depremselliği bile bile ‘imar afları’ çıkardık. Yapıların dayanıklı olup olmadığına değil, kaçak kattan, kaçak çıkmadan, kontrolsüz eklemelerden kasaya kaç para gireceğine baktık!

Bir araştırsalar şimdi, imar affından yararlanan kaç bina yıkıldı Maraş merkezli depremde; o paraları ödeyip kaçak katını kurtaran kaç ev sahibi enkaz altında kaldı ya da yakınlarını kaybetti?

Hayli fazla olduğunu tahmin ediyorum. Çok acı bir durum.

 

***

BUGÜN “deprem bölgesindeki vatandaşlarımız için yardım malzemesi topluyoruz” diye kampanyalar başlatıp konvoy düzen belediyelere ne demeli?

“Ölenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifa” dilekleri eşliğinde.. Buruk bir yüz ifadesi takınıp çok hisli cümleler kuraraktan…

Ama daha dün, mecliste kaç tane kat artışına onay verdin, kaç yerde imar değişikliğine gittin, altındaki faya, kıpırtıya, bilimsel uyarıya bakmadan, üstüne yapılacak on katlı binaya “evet” dedin!

Öyle ya, belediye meclislerinin gündemine baktığınızda, yüzde doksan ‘imar’ mevzularını görüyorsunuz. Boşuna söylemiyorlar, “belediyeler emlak ofisi gibi çalışıyor” diye…

Durum böyle yani.

 

***

DÜNYA döndükçe depremler olacak. Bugün bilmem kaç yüz yıllık stresini 7.7 ile boşaltan fay, bir süre sonra yine streslenecek, hapırıp köpürecek. “Salladı bitti, artık rahatız” diye bir şey yok.

O halde tüm planları depreme göre yapmak gerekiyor.

Altı çamurla kaplı sulak alanları falan, rant derdiyle imara açmamak, yapılaşmaya izin vermemek gerekiyor en başta.

Sen izin verirsin, doğa vermez!

Doğa, ona sormadan gasp ettiklerini geri alır bir süre sonra.

Sel olayı da böyledir. Suyun yatağını gasp edersin, içine binaları dikersin; yağmur sel olur, geri alır.

Geriye enkaz kalır, acı kalır, ölüm kalır.

 

***

KAHRAMANMARAŞ merkezli iki büyük depremin Türkiye’nin felaketine dönüştüğü 6 Şubat’ı da unutacağız birkaç güne.

Enkaz altında can verenler ‘sayı’ olarak kayda geçecek.

Oysa candır giden.

Şehirleri bu hale getirenler nedir?

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
harika
Harika
0
_ok_do_ru
Çok Doğru
0
kat_l_yorum
Katılıyorum
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
_zg_n
Üzgün
6 ŞUBAT’I DA UNUTACAĞIZ BİRKAÇ GÜNE…
Giriş Yap

Balıkesir Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!