BATUHAN KOSAY
19 Mayıs 1919, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin önemli bir dönüm noktası olan Türk Kurtuluş Savaşı‘nın başlangıç tarihi. Mustafa Kemal Atatürk‘ün, İstanbul‘un işgal edilmesi ve Mondros Mütarekesi‘nin imzalanmasının ardından 19 Mayıs 1919’da Samsun‘a çıkarak Anadolu’ya hareket etmesi, Türk milletinin yeniden bağımsızlık ve egemenlik mücadelesini başlatmıştır.
Bu tarih, Türk milletinin kurtuluş ve yeniden doğuş mücadelesinin başlangıcı olarak kabul edilir ve her yıl 19 Mayıs’ta Türkiye’de milli bayram olarak kutlanır. Bu gün Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutlanıyor.
Türk Kurtuluş Savaşı’nın resmi olarak başlangıcı, 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkarak Anadolu’da milli mücadeleyi başlatmasıyla kabul edilir. Ancak bu, daha önceden başlayan çeşitli direniş ve milli tepkilerin bir sonucudur. Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı’ndaki yenilgisi ve Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasıyla İtilaf Devletleri Anadolu’yu işgal etmeye başlamıştı.
Bu dönemde Türk halkı, çeşitli yerlerde direniş göstermiş ve milli tepkilerini ortaya koymuştu. Ancak Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkmasıyla birlikte milli mücadele daha örgütlü bir şekilde başlatılmış ve çeşitli cephelerde koordineli bir direniş hareketi başlatılmıştır.
Türk Kurtuluş Savaşı, bu noktadan itibaren çeşitli cephelerde, çeşitli milletlerden işgal kuvvetlerine karşı yürütülmüş ve sonunda 1922’de Büyük Taarruz ve Sakarya Meydan Muharebesi‘nin kazanılmasıyla Türk zaferi ile sonuçlanmıştır. Bu zaferin ardından Türkiye Cumhuriyeti‘nin kuruluşu gerçekleşmiş ve Türk milleti, bağımsızlığını kazanmıştır.
ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE VERDİĞİ ÖNEM
Atatürk’e göre gençlik, bir milletin geleceğidir ve bu nedenle gençlerin eğitimi, yetiştirilmesi ve milli değerlere sahip çıkması büyük bir öneme sahiptir. Mustafa Kemal Atatürk, gençliği toplumun en dinamik ve değişim gücü olarak görüyordu.
Atatürk, gençleri vatanına, milletine ve bayrağına bağlı bireyler olarak yetiştirmeyi amaçladı. Onun için eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması ve modern bir şekilde düzenlenmesi önemliydi. Bu doğrultuda, Türkiye’de laik ve bilimsel bir eğitim sisteminin oluşturulması için çaba harcadı. Ayrıca gençlerin sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere katılımını teşvik etti ve bu alanlarda gençlerin liderlik roller üstlenmesini destekledi.
Bu bayram, gençlerin milli ve manevi değerlere sahip çıkması, ülkenin geleceğine katkıda bulunması ve Atatürk’ün ilkeleri doğrultusunda daha aydınlık bir Türkiye için çalışması gerekliliğini vurgular.
BÜYÜK ÖNDER’İN GENÇLİĞE HİTABI
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersaneleri işgal edilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen; Türk istiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!