SEÇİMİN ARDINDAN – 2
“C.başkanı ve 28. Dönem Milletvekili seçimini” tam gününde yapacağını, asla erken seçim olmayacağını binlerce kez ilan eden iktidar, “bir ay önceye almak erken sayılmaz” demedi mi sonuçta? Fakat 1. turu da 14 Mayıs’a denk getirerek yine algı yönetimi yapmaya kalktı. Öyle ya 14 Mayıs 1950’de Demokrat Parti “Yeter Söz Milletin” deyip, sandıkları patlatmamış mıydı?
Gerçi o zaman iktidarda olan güçlü CHP, muhalefetteki ise yeni kurulan Demokrat Parti idi. 2023’de ise AKP iktidar blokunda, CHP ve Millet İttifakı ise muhalefetteydi. Fakat teşbihte hata olmaz deyip, önemli olanın “algı yaratmak” olduğu düşünüldü. 73 sene geçmiş üzerinden ve son 21 yılında da iktidar AK Parti’deymiş ama ne gam? AK Parti hala kendisi “yeter” diyecek, aslında kendisine diyecek haliyle ama bu ülkede “eski CHP zulmüne” karşı bir kez daha “beyaz ihtilal” yapılacağına inanan bir kesim var demek ki. AKP seçmenlerinin neredeyse tamamının o yılları hatırlaması imkansız ama hiç birinin dönüp de 1950’deki 9. Dönem milletvekili seçimine baktığını sanmıyorum.
O zamanki CHP’nin, kendi lehine olacağını düşünerek yasalaştırdığı “liste usulü çoğunluk sistemi” uygulanmış 1950’de ve oyların % 55.2’sini alan DP kazandığı 416 milletvekilliğiyle TBMM’deki sandalye sayısının yaklaşık % 85’ini elde etmiş. CHP ise % 39.6 oy alarak 69 milletvekilliğine düşmüş ve 27 yıllık iktidarını bırakmak zorunda kalmış. Bu anlamda bile, ancak 2002’de olana benzer 1950 seçimi ama hal böyleyken neyin algısını yapmaya kalktı seçimden önce iktidar bloku acaba? Büyük cesaret gerçekten ve çok büyük bir gaf bu. Görüp bildiği kadar düşünen, araştırmayan insanlarımıza mı güvendiler acaba bunu söylerken? Neyse ki çok çabuk bıraktılar bu absürd algıyı kullanmayı. Fakat onun yerine, aklımıza bile getirmediğimiz o kadar garip yeni algılar kullanıma alındı ki, bir kısmını çocuklarımıza izah etmek bile mümkün olamadı.
Sonuçta bu genel seçimler bitti. Fakat hatırlarsanız, yine adil olmayan bir kampanya dönemi sonrasında yapılan 16 Mayıs 2017 referandumunda % 51.41 oy oranıyla parlamenter sistemin yerine, Partili C.başkanlığı Sistemi’ne geçilmişti ülkemizde. Yasal olmaya yasaldı ama adil ve meşru olup olmadığı üzerine çok tartışıldı o seçimin. Aradan geçen altı yıldan sonra, adeta yeni bir referandum yapıldı bu sene ve 14 Mayıs’ta % 49.52 oranında, 28 Mayıs’ta ise % 52.17 oranında onay verildiği görüldü sisteme. Elindeki bunca devlet gücüne rağmen iktidar bloku sisteme onayı sadece % 0.76 arttırabildi. “Kimin oyları acaba bunlar?” diye konuşuluyor şimdi de. Bugün yine, iktidar blokunun meşruiyeti tartışılır oldu. Muhalefet bloku ise, çok özverili çalıştığı bu süreçte, bazı algılara karşı çıkma ve kendi niyetini sunma konusunda hatalar yaptı ve 1. turda sandığa götürebildiği seçmenlerinin bile % 3 kadarını metropollerde ve % 5 kadarını da güneydoğu kentlerimizde 2. tura getiremedi. Seçim sonucunu etkileyen pek çok faktöre, buradaki algı yönetimini de ilave etmek gerekiyor.
10 AY SONRA BİR SEÇİM DAHA VAR
Tamamen eşitsiz şartlarda geçti bu seçimler ve sonucu da böyle oldu. Fakat Türkiye’de 10 ay sonra bir yerel yönetim seçimi daha yapılacak. Mesela bu sefer Balıkesir’de iki seçimde de kaybetmedi mi iktidar cenahı? 14 Mayıs’ta % 45.07 ve 28 Mayıs’ta ise % 47.80 oranında oy alabildi. Muhalefet ise buna karşın önce % 48.67 ve sonra % 52.20 onay aldı seçmenden. Dolayısıyla 2024 Mart’ındaki yerel seçimlerde, iktidarın kazanması oldukça zor görülüyor. Muhalefet partileri, dayanışma içinde kalarak ve doğru aday üzerinde anlaşarak Balıkesir’de yerel iktidarı mutlaka alırlar. Ülkemizde benzer durumda olan o kadar çok il ve ilçe daha var ki.
O nedenle, birlik halini bozmamak, aksine daha da genişletmek ve bu seçimlerden gereken dersleri çıkartarak, ülkemizdeki yerel yönetimlerin dağılımı çok farklı sonuçlara getirmek mümkün. Zaten, ekonomik kriz ve ödemeler dengesinin ziyadesiyle bozulmuş olması da, AK Parti iktidarını bir erken seçime gitmeye zorunlu bırakacak gibi görünüyor. Bütçe açığını bile kapatamayan bir borçlanma çabası ile ülke ekonomisini sürdürebilmek mümkün değil. Siyaset alanı da bu gelişmelerden etkilenecek haliyle.
Algı mühendislerine kapılmamak gerekiyor bugün. Aksine gerçekleri dikkate almak şart. Bir “5 yıla” daha kimsenin onay verdiğini söylemek ise mümkün değil.