Ayvalık Müftülüğü’nden anlamlı konferans

Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde; Müftülük tarafından Kırklareli Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Ertuğrul Karakuş’un konuşmacı olarak katıldığı “Balkanlarda Türk İslam Kültürü Dünü Bugünü Yarını” adlı konferans düzenlendi.
Ayvalık Belediyesi’ne ait İsmet İnönü Kültür Merkezi’nde düzenlenen konferansta, Yrd. Doç. Dr. Ertuğrul Karakuş, Balkanlarda Türk İslam Kültürünün dünü bugünü yarınını anlattı. Kuran-ı Kerim tilavetiyle başlayan konferans öncesinde konuşan Ayvalık Müftüsü Emre Önal, halka açık konferansa halkın katılımının az olmasından duyduğu üzüntüyü ifade etti.
Müftü Önal’ın haklı siteminin ardından sahneye gelen Kırklareli Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Ertuğrul Karakuş, konferansta yaptığı sunuma “Balkan” kelimesinin anlamını anlatarak başladı.
‘Balkan’ kelimesinin Türkçe olduğunu ve dağlık, ormanlık ve engebeli arazi ve bölge anlamına geldiğini kaydeden Karakuş “Balkan kelimesinin Türkçe kaynaklı olduğunu çok uzun yıllardan bu yana biliyoruz” dedi. Balkan coğrafyası hakkında bilgi veren Yrd. Doç Dr. Karakuş Balkanlar’da Osmanlı öncesi, Osmanlı dönemi, Osmanlı sonrası Türk varlığını lehçe ve mezar taşları ile anlattı.
Osmanlı medeniyetini en güzel Fatih Sultan Mehmet’in sözlerinin yansıttığını savunan Karakuş, “Medeniyet nedir diye bir soru sorduğumuzda binin üzerinde cevap alırız. En güzel medeniyet tanımı şudur: İnsanlara bu dünyalarını veren, onlara bu dünyada konfor sağlayan ve aynı zamanda ahiretlerini abad, mutlu, mesut edecek imkânlar sunmaktır. İşte bu medeniyettir. Fatih Sultan Mehmet’in vakıfnamesinde bir sözü var, ‘Hüner bir şehr bünyad eylemekdür, Reâya kalbin âbâd eylemekdür.’ Fatih, kılıcı çekerek bir yeri almak ve feth eylemek değildir, diyor. Hüner, bir şehir oluşturmaktır; Camisi, okulu, çarşısı, medresesiyle. Gerçek hüner budur diyor. Peki, altta ne diyor? O şehirde yaşayan insanların kalbini mesut etmektir, diyor; dil, din ayırımı gözetmeksizin.” dedi.
Balkanlar’daki Türk varlığının binlerce yıl öncesine dayandığını anlatan Ertuğrul Karakuş, “Bölgeye ilk gelen Türk boyları İskitlerdir. Hatta ünlü tarihçi Homeros, bugün Romanya yakınlarında Karadeniz’e yakın bir bölgeyi Küçük İskitya olarak adlandırır. Biz bunu Homeros’dan öğreniyoruz. Daha sonraları tabii çok sayıda Türk göçü var Balkanlara ve genel olarak Avrupa’ya. Bu göçler İslamiyet öncesi yaşanan göçler. Bir de Osmanlı öncesi ve Osmanlı döneminde yaşanan Müslüman Türk göçleri var. Osmanlı 1300’lerde bölgeye devlet otoritesi olarak geliyor. Fakat Osmanlı’nın 1299’daki kuruluşundan çok daha önce bu bölgede Türk varlığı var. 1100’lerden itibaren kolonizatör Türk dervişlerinin varlığı sözkonusu. Bunlar çok önemli. Bunların başında da Balkanlar için büyük bir öneme sahip olan Sarı Saltuk var. Tabii Osmanlı dönemiyle birlikte Balkanlar çok önemli bir sürece giriyor. Bölgede ekonomi, sanat gelişiyor. Şehirler gelişiyor. Osmanlı döneminde Balkanlar’da tahminlerin çok üzerinde Türk-İslam eseri inşa ediliyor. Bugün bu eserlerin çok büyük bir kısmı ne yazık ki yok. Sadece Belgrad’da 200 adet cami yok edilmiş. Sofya’da 75 adet cami yok edilmiş. Bunların yanında hanlar, hamamlar, köprüler, tekkeler, çeşmeler ve daha sayısız eserler yok edilmiş durumdadır.” diye konuştu.
İHA

Exit mobile version