42 Yıldır Urartu sanatını yaşatıyor

Van’da yaşayan Sadık Binici, 10 yaşında öğrendiği savatlı gümüş işlemeciliği sanatını 42 yıldır atölyesinde yaşatıyor. Asırlarca Urartulara başkentlik, sonrasında da birçok medeniyete ev sahipliği yapan Van’ın en önemli el sanatlarından savat (gümüş üzerine oyulan motiflerin üzerine ve etrafına işlenen siyah nakış) bugünlerde kentteki birkaç atölyede ustaların hünerli elleriyle gelecek nesillere aktarılmaya çalışılıyor. 

 

 

Bu ustalardan biri olan 52 yaşındaki Sadık Binici, 10 yaşındayken gümüşçülük yapan babasıyla gittiği İstanbul’da Çerkez bir ustadan savat sanatının inceliklerini öğrendi. İlerleyen süreçte kardeşleriyle atölye açan Binici, o günden bu yana elinden düşürmediği malzemeleriyle gümüşe birbirinden farklı desenler işliyor. Her gün sabah saatlerinde kent merkezindeki atölyesine gelen Binici, tespih, yüzük, kolye, vazo, kemer, künye ve bilezik gibi aksesuarları, Urartu figürü ve farklı motiflerle süslüyor. Unutulmaya yüz tutan sanatı yaşatmak için çaba gösteren Binici, üç sanatsevere de savatlı gümüş işlemeciliğinin inceliklerini öğretiyor. Devlet sanatçısı unvanı da alan Binici, çocuk yaşta Çerkez bir ustadan öğrendiği bu sanatı yıllardır sürdürdüğünü söyledi.
Bir dönem kardeşleriyle birlikte çalıştığını anlatan Binici, “1997’den bu yana atölyemde bu işi yapıyorum. İşimi ilerletip Van’a özgü savatlı Van tabakası, takı, kolye, küpe ve yüzük yapıyorum. Yine Türkiye’de pek kimsenin yapamadığı savatlı tespih yapıyorum. Altına savatı yapan ilk kişiyim. Altına savatı yapabilen ustalardan biriyim.” dedi.

Binici, savatın içindeki metallerin kurşun, gümüş ve bakır olduğunu, 22 ayar altının içinde düşük oranda bakır bulunduğunu ifade ederek, bu nedenle savatı altınla birleştirmenin hem ustalık hem de dikkat istediğini belirtti. “Yaşım 52 ama hala öğrenmeye çalışıyorum” Savat ile altının ısı oranlarının çok farklı olduğunu dile getiren Binici, “Fazla ısıtırsan savatı çürütürsün, az ısıtırsan da altın savatı tutmaz. Yaptığım savat, eski zamanlarda kullanılan orijinal savat. İçine başka madde katmıyorum. Yaptığım işte hem bakır oranını hem savat oranını hem de gümüş oranını ölçüyorum. Oranları tutturduktan sonra işlemeye başlıyorum. Böylece işlediğim savat dökülmüyor.” diye konuştu.

Van’da 150 yıl önce 1000’i aşkın usta ve çırağın bu işle uğraştığını öğrendiğini şimdi ise çırak bulmakta zorlandıklarını dile getiren Binici, bu işte başarılı olmanın sırrının bu işi sevmekten geçtiğimi ifade etti. İşini sevdiği için yıllardır sürdürdüğünü belirten Binici, şunları kaydetti:
“Yeni bir şey yaptığımda da çok mutlu oluyorum. Urartu modellerini savatla birleştiren ilk kişiyim. Bu işe 42 yılımı verdim. Beni en çok üzen şey bu işin hak ettiği değeri görmemesi. Bu işle ilgili bir kültür çarşısının olmasını çok isterdim. Yaşım 52 ama hala öğrenmeye çalışıyorum. Bu işin 22-23 işlemi var. Bu işlemleri yanımdaki çıraklara öğretmeye çalışıyorum.”

 “Savat ustası çok yetişmiyor”
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu da unutulmaya yüz tutar savat sanatının yaşatılması gerektiğini belirtti.
Çavuşoğlu, savatın zor bir sanat olduğuna dikkati çekerek, “Sadık usta da bu geleneği yaşatan nadir ustalardan biri. Günümüzde nüfusun çoğalmasına rağmen savat ustaları çok yetişmiyor. Bu anlamda Sadık usta, kendini geliştirmiş, kendine has tekniği olan ustalardan biri. Savat işçiliğini canlandırması önemli. Özellikle Urartu takı sanatında kullanılan motifleri savata yansıtmasıyla tekil olarak karşımıza çıkıyor. Bu açıdan çok önemli bir işçilik gösteriyor.” ifadelerini kullandı.

Exit mobile version