YEREL BASIN SUSARSA TÜRKİYE SUSAR

Balıkesir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ramazan Demir, 24 Temmuz Basın Bayramı etkinliğinde, sözde gazetecilere prim verilmemesini istedi. Demir, “Basın özgürlüğünü şahsi özgürlüğü olarak görüp milletin değerlerine, insanların özel hayatlarına saldıranların tehdit ve şantajlarına boyun eğmeyin. Destek vermeyin, dikkate almayın, okumayın, tıklamayın, reyting yaptırmayın” dedi. BGC Başkanı Demir, Anadolu basınının yaşadığı zor koşullar ve karşı karşıya kaldığı ekonomik yaptırımlar sonucunda yerel gazetelerin birer birer kapanacağına dikkat çekti, “yerel basın susarsa Türkiye susar” diye konuştu.

 

Balıkesir Gazeteciler Cemiyeti basında sansürün kaldırılışının 111’inci yıldönümünde Balıkesir basınının 15 Temmuz ile ilgili manşetlerinden oluşan sergiyi Basın İlan Kurumu ile ortaklaşa açtı. Gazeteciler Cemiyeti Medya Merkezi ve Basın Müzesi’nde gerçekleştirilen sergide 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında Balıkesir’deki gazetelerde yayımlanan haber  manşetleri yer aldı.

Düzenlenen sergiye Vali Yardımcısı Mustafa Çek, Balıkesir Milletvekilleri Adil Çelik ve Mustafa Canbey, Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz, Altıeylül Belediye Başkanı Hasan Avcı, Karesi Belediye Başkanı Dinçer Orkan ile Balıkesir’de görevli il müdürleri ve gazeteciler katıldı. Balıkesir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ramazan Demir, yerel basının önemine değinerek, “Unutulmamalıdır ki; özgür ve tarafsız basın hepimizin güvencesidir” diye konuştu.

 

KUTLANACAK BAYRAM KALMADI

Serginin açılışında bir konuşma yapan Balıkesir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ramazan Demir şunları söyledi:

“Takvim yaprakları bize 24 Temmuz’un Basın Bayramı olduğunu söylüyor, söylemesine de, ortada kutlanacak bayram kalmadı! Gazetelerin kapandığı, gazetecilerin işsiz kaldığı dönemlerdeyiz. O yüzden 24 Temmuz dayanışma günüdür bizim için. Ayrıca şu bir gerçek ki, gazeteciler, çalışma yeri, zamanı belli olmayan ve gerçekte tatil hakkı bulunmayan tek meslek sahibidir. Yıpranan, yıpratılan ve her şeyin sorumlusu görülerek cezalandırılan gazetecilerin, ülkemizdeki çalışma koşulları dünya standartlarının çok altında.

 

TÜRK BASINI KAYBETTİĞİ İTİBARINI 15 TEMMUZ’DA YENİDEN KAZANDI

Kendilerinden çok şey istenen ve beklenen meslektaşlarımız bugünkünden daha fazlasını hak ediyor. Nasıl ki, 111 yıl önce sansüre direnen meslektaşlarımız gerçek bir gazetecilik patlaması yapılmasına öncülük ettiyse, Türk Basını her bir çalışanıyla 3 yıl önce 15 Temmuz gecesindeki duruşuyla da yeni bir gazetecilik patlamasına imzasını attı. Kaybettiği itibarını, güvenini geri kazanma adına mesafe kat etti. Bir anlamda kötü sicilini temizledi. Sadece İstanbul’da, Ankara’da değil Anadolu’nun dört bir yanındaki meslektaşlarımız o gece birer Hasan Tahsin gibiydi. O gece bir de şehit veren Türk Medyasıyla iftihar eden tek bizler değiliz, eminim sizler de gurur duydunuz bizim gibi basınla. Bu vesileyle o gece şehit verdiğimiz Yeni Şafak’tan foto muhabiri arkadaşımız Mustafa Cambaz başta olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmet, gazilerimizi minnetle anıyorum.

 

ÖZGÜRLÜK SUÇUN BAŞLADIĞI YERDE BİTER

Bizim ülkede basın özgürlüğü kimi çevrelerce bilerek veya bilmeyerek kişisel özgürlük olarak algılanıyor. Türkiye Cumhuriyetinin itibarını zedeliyor. Devletin sırlarını açıklıyor, terör örgütlerinin sesine dönüşüyor, ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanına, milletin temsilcilerine küfür ediyor, hakaretler yağdırıyor. Milli ve manevi değerlere saldırıyor. Yetmiyor, kişilerin yatak odalarına giriyor, tehdit ve şantaja başvuruyor. Sonra da gazetecilik kimliğine sığınıyor! Yok böyle bir özgürlük dünyanın hiç bir yerinde. Olmamalı da. Çünkü özgürlük suçun başladığı yerde biter!

 

SÖZDE GAZETECİLERE DESTEK VERMEYİN

Bizler; basını ve gazetecisi özgür bir ülke istiyoruz. Bunu ülke demokrasinin daha güçlü kılınması için istiyoruz. Halkın haber alma hakkı için istiyoruz. Basının aslında yerinde kullanılırsa büyük bir güç, büyük bir silah olduğunu üç yıl önce bu kez de 15 Temmuz’da gördünüz. Siyasetçi, bürokrat ve iş dünyasıyla halkımızdan ricamız; bu gücü, millet yararına kullanmayanlara prim vermemeniz. Basın özgürlüğünü şahsi özgürlüğü olarak görüp milletin değerlerine, insanların özel hayatlarına saldıranların tehdit ve şantajlarına boyun eğmeyin. Destek vermeyin, dikkate almayın, okumayın, tıklamayın, reyting yaptırmayın. Bunu yaptığınızda, inanın kısa sürede imha edecektir bu asalak tipler kendi kendilerini. Böylece hem ülke, hem basın camiası kurtulacaktır kanserli hücrelerinden. Ülke çıkarı, toplum çıkarı bunu gerektirir. Hak ve Hakka inananların bu adımı atacaklarına inancımız tamdır.

 

SOSYAL MEDYADA İTİBAR SUİKASTİ YAPANLAR GAZETECİ MUAMELESİ GÖRÜYOR

Diyeceğim şu; basın özgürlüğü noktasında hangi ülke olursa olsun fark etmez. Gazetecilerin karşılaştığı sorunlar birbirinin benzeri. Hem öyle bir dönemdeyiz ki kim gazeteci, kim değil ayırt edilemez hale gelindi. Bunu şundan söylüyorum: tam bir gayya kuyusu olan facebook ve twitterde güzel Türkçemizi de katlederek itibar suikastı yapanlara ‘gazeteci’ muamelesi yapılması bizim gücümüze gidiyor. Bu trollerden hemen herkes yakınıyor, lakin mücadele çağrımıza sessiz kalıyor! Sosyal medyadaki bilgi kirliliğine karşı tek çare, kamu yayıncılığını güçlendirmektir. Kamu yayıncısı kuruluşların gerçek sahibi halktır, millettir. İşte biz gerçek gazeteciler bu yüzden sansür değil, iyiyle kötünün ayırt edilmesine olanak sağlayacak meslek yasası istiyoruz. Çünkü günümüzde ve gelecekte gazetecilik, bugünün sözde gazetecilerine bırakılacak kadar değersiz bir meslek dalı değildir.

 

YEREL BASIN SUSARSA TÜRKİYE SUSAR

Son olarak özellikle vurgulamak isterim ki, kamu yayıncılığı, yani halkın çıkarları noktasında yayın yapan gazete ve gazeteciler mutlaka desteklenmeli. Anadolu Basınının ‘can suyu’ niteliğindeki resmi ilanlarla ilgili yine bir tasarruf yine gündemde. Eğer ki, resmi ilanlarla ilgili yeni bir kısıtlamaya gidilirse, yerel basın gerçekten susturulmuş olur. Yerel basın susarsa, Türkiye susar. Özgür basını savunmak, desteklemek herkesin görevidir. Unutulmamalıdır ki; özgür ve tarafsız basın hepimizin güvencesidir. Özgür basının bir diğer yolu da Basın Meslek Yasasından geçmektedir. Bu noktada yasa yapıcılara her türlü desteğe vermeye hazırız.”

 

BİK ŞUBE MÜDÜRÜ TAHSİN ŞAHİN: “BİRLİKTELİK ÖNEMLİ”

Basın İlan Kurumu Balıkesir İl Müdürü Tahsin Şahin ise konuşmasında yerel basının sorunlarına değinerek şunları kaydetti:

“Bugün Basın Bayramı için bir araya geldik. Ama her şeyden önce bir dayanışma günü olması temennisindeyiz, bazı şeylere dikkat çekmek için bir aradayız. Bugün için yapılması gereken çok şey var. Aslında şikayet etmekten çok sektörün sorunlarını tartışıp, çözüm önerilerini hep birlikte masaya yatırmak amaçlanmalı bence. Bir araya gelme kültürünü daha sık yapmalıyız. Çünkü gazeteci kendi sorunundan çok başkanının sorununu dile getiriyor. Ama kendi sorunlarını nedense kendi gazetesinde yazamıyor. Ne kadar birlikte olursak, her sektörde olduğu gibi bu sektörün sorunlarına da çözüm bulabiliriz diye düşünüyorum.”

 

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI YÜCEL YILMAZ: “YEREL BASIN OLMAZSA OLMAZLARIMIZDAN”

Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz da her zaman olduğu gibi yerel basına desteklerinin süreceğini ifade ederek şunları söyledi:

“Basın Bayramı dolayısıyla bir aradayız. Ama her yerde görüyorum ki 16’sından itibaren çıkmış manşetlerle Balıkesir’de 15 Temmuz’un nasıl algılandığını ve basınımızın ne kadar güçlü olduğunu görüyoruz. Yerel basın, yerel yöneticiler için olmazsa olmazlardan bir tanesi. Çünkü yereli ilgilendiren konular yerel basından takip ediliyor ve insanımız bizim kamuoyuna duyurmak istediğimiz her şeyi yerel basından takip ediyor. Güçlü bir yerel basın, yerel yöneticilerle işbirliği içerisinde şehrin daha hızlı kalkınması, daha doğru, isabetli kararlar alması ve kamuoyunun bilgilenme hakkının oluşması demek.

Balıkesir’de ben belediye başkanı olduğum saatten itibaren çıkan gazete sayısı yüzde 200 civarında arttı. Bu da sektörün kendi içerisinde aslında insan yetiştirdiğini de gösteriyor. Basın İlan Kurumumuz Balıkesir’de güzel çalışıyor. Hep birlikte hareket ediyorsunuz. Ben tebrik ediyorum. Bu dayanışma gününüzde de bize düşen bir görev varsa, üstlenmemiz gereken sorumluluklar varsa yerel yöneticiler olarak ben de gerekli desteği vereceğimizin taahhüdünde bulunuyorum. Tabi sorumluluklarımız karşılıklı, biz de istiyoruz ki Balıkesir konulardan gerçekten zamanında ve doğru bir şekilde bilgilensin istiyoruz. Bununla ilgili burada bulunan arkadaşların özveriyle çalışması, bizlerin de sorumlulukları yerine getirerek, sizlerin en büyük besin kaynağı olan bizim bu duyuruları sizlerin yayınlaması sayesinde Balıkesir zamanında takip ediyor. Bunun yapılan değişiklikle sizlere bir hak mahrumiyeti getirmemesi için biz de siyasilerimizle beraber elimizden gelen desteği sağlamaya hazırız.”

 

BALIKESİR MİLLETVEKİLİ ADİL ÇELİK: SOSYAL MEDYA VERKEN GERÇEK HABERE ULAŞMAKTA SIKINTI ÇEKİYORUZ

Balıkesir Milletvekili Adil Çelik tüm gazetecilerin Basın Bayramını kutlayarak basının sorunlarının yine basın tarafından çözülebileceğini dile getirdi. Çelik şunları ifade etti:

“Sorunun ne olduğunu zannediyorum hepimiz mutabıkız. Peki, çözüm ne olacak? Eğri oturalım, doğru konuşalım. Resmi ilanlar şu ortamda sun’i teneffüsten öte gitmez. Bunu yaptığımız zaman basın bir yerde sun’i teneffüsle, bir aletle bağlanmış olur, bunun da ne kadar basının kendi paradigması içerisinde doğru yerde olduğu bence epey su götürür. Elbette hem devlet, hem yerel yönetimler, hem siyaset kurumu, hem de iş adamları, bütün bir şehir olarak yerel basını yaşatmak, gerekli can suyunu vermek bizim görevimiz diye düşünüyorum. Ama gelinen noktada temel bir paradigma değişikliğine gitmek zorunlu olarak gözüküyor. Önce bunun farkına varmamız lazım. Hele sosyal medya denen bu belanın dört bir yanımızı sardığı, posttrüte dediğimiz sanal gerçekliğin dünyayı kasıp kavurduğu bir noktada gerçek habere ulaşmak isteyenler sıkıntı çekiyor. Bu bize sıkıntı veren sebepler, aynı zamanda büyük bir fırsatı da beraberinde getiriyor. Eğer gerçekten gazetecilik yapılırsa, gerçeklere ulaşmakta bir vasıta haline gelirse ben inanıyorum ki her yönden, her türlü takdire ve desteğe şayan olacak diye düşünüyorum. Elbette her mesleğin kendine göre bir çürük elmaları oluyor. Ben avukatım; kendi mesleğimde oluyor, inşaat mühendisi diyorsun oluyor. Basının içinde de hoşlanmayan veya tarzı olarak beğenilmeyen mecralar olabilir. Ama farkımızı ortaya koyarak, gerçekten basının işlevini yerine getirerek baktığımız zaman ben eninde sonunda doğru yayının elde kalacağına inanıyorum. Bu anlamda da 15 Temmuz gecesinde inanılmaz minnet duygusuyla dolmuştum basını izlerken. 15 Temmuz hepimizin hayatında unutulmaz bir yer olarak yer alıyordur. Ama gerçekten o akşam tarihi bir yayıncılık olmuştu ve baktığınız zaman bütün medya kuruluşları; yazılı basın, görsel basın hepsi demokrasi adına gerçekten milletimizle beraber müthiş bir sınav verdi diye düşünüyorum. Milletimiz nasıl demokrasi sınavından geçtiyse, basınımız da o gece demokrasi sınavından alnının akıyla çıktığına inanıyorum. Çarede aynı yerde bence. Bu çizgiyi devam ettirmek gerekiyor.”

 

VALİ YARDIMCISI MUSTAFA ÇEK: “SORUNLAR EL BİRLİĞİYLE ÇÖZÜLEBİLİR”

Vali Yardımcısı Mustafa Çek ise bu tür organizasyonların artarak devam etmesi temennisinde bulunarak basının sorunlarının devlet ve yerel yönetimlerle birlikte çözülebileceğine inandığını söyledi. Vali Yardımcısı Mustafa Çek şunları dile getirdi:

“Sözün yazıya dönüşmesiyle beraber öncelikle yazılı eserler; kitaplar, mecmualar çıkmış, daha sonra aşama aşama sözlü, yazılı basın, medya dediğimiz radyodan televizyona, günümüzde de artık dijital ortamda sosyal medya diye değişik alanlarda insanların birbiriyle haberleşmesi, sanatsal, edebi faaliyetler devam ediyor. Ülkemizde de II. Meşrutiyet’in 24 Temmuz 1908’de ilan edilmesiyle basında sansürün kaldırılması 24 Temmuz Basın Bayramı şeklinde kutlanmaktadır. Bu çerçevede yapılan etkinlikler tüm ülke genelinde gerek Gazeteciler Cemiyetinin illerdeki, ilçelerdeki temsilcileri, gerekse devletimizin Basın İlan Kurumu İl Müdürlükleri vasıtasıyla yürütülüyor. Ben gerek Balıkesir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ramazan Demir’e gerek Basın İlan Kurumu İl Müdürümüz Tahsin Şahin’e teşekkür ediyorum bu tür organizasyonların artarak devam etmesini temenni ediyorum. 44 tane yazılı yerel basın kuruluşu var ilimiz genelinde. Ama bir takım sorunlar yaşıyorlar. Tabi 1728’de İbrahim Müteferrika’nın ilk yazılı eseri basılmasıyla, matbaalar faaliyete geçince el yazması eserler yavaş yavaş matbaa eserlerine dönüştü ve artık çağımızda bu basılı eserlerin yerini ibraz daha internet üzerinden, bilgisayardan, telefondan, sanal ortamdan haberleşme ya da etkileşim iletişim almaya başladı. Tabi medyamızın, basınımızın da buna ayak uydurması gerekiyor. Ben devletle, yerel yönetimlerle STK’larla bu sorunun çözülebileceğine inanıyorum.”

 

 

 

Exit mobile version