Macarlar – Karamanlar ve Kepsut – Nusret köprüleri yenilendi. Büyükşehir Belediyesi geçen dönem yarım kalan köprüleri tamamlayıp araç ve yaya trafiğine açtı. Macarlar – Karamanlar köprüsüne gelmeden az geride Dereçiftlik – Karamanlar köprüsü de var. Bu köprü her nedense görmezden gelindi. Güzergahtaki onlarca köyü birbirine bağlayan Dereçiftlik – Karamanlar köprüsü de bakım onarım ve genişletme bekliyor. Tek aracın geçebileceği dar köprü hem sürücüler hem yayalar için tehlike arzediyor. Ama ne yazık ki bu köprü Büyükşehir’in yol ve köprü programında yer almıyor.
Köprünün bulunduğu güzergahta, Karamanlar – Macarlar arasındaki yol geçen dönem asfaltlandı, genişletildi, trafik rahatladı. Ama iki köyün kesiştiği noktada Karamanlar, Kozören ve Karakavak tarafı kaderine terk edildi. Bu yol Pamukçu’ya, oradan Bursa – İzmir karayoluna çıkıyor. Yıllardır bakım onarım yüzü görmeyen yol sürücüler için oldukça güvensiz. Köprüler inşa etmekle övünen Büyükşehir Belediyesi’nin çok değerli yönetenleri ve yetkililerini bu güzergahta inceleme ve tesbit turu yapmaya davet ediyoruz. Yani oralarda da çok köy var ve köylüler sizden hizmet bekliyor.
***
MEYDAN / Ş. TARIK SÜRMELİOĞLU
BÜYÜKŞEHİR Belediyesi’nin eli kolu her yerde.
İzliyoruz, gözlüyoruz, takip ediyoruz.. Çalışıyor arkadaşlar.
Meselâ şu köprü onarım işleri..
Karamanlar’ı Macarlar’a bağlayan köprü..
Kepsut – Nusret Köyü köprüsü..
Bakımsız, güvensiz, tehlike arzeden hallerinden kurtarılmışlar.
Yenileri yapılmış, hem de çift şerit.
Ne güzel.. Ne güzel.
***
..VE fakat şu Macarlar köprüsü meselâ; çok önce yapılmamış mıydı?
O tarafa gidip görmedik, ama yol boyunca köprü için kullanılacak malzemelerin kamyonlarla, tırlarla taşındığına tanık olduk eski zamanda.
Eski zaman dedikse, o kadar eski değil yani.
Hani şu Dereçiftlik yolu asfaltlanıyordu o zaman. Yol aylarca kapalı kalınca, Organize Sanayi Bölgesi içinden Kabaklı’ya, oradan Dereçiftlik’e geçmek zorunda kalıyordu vatandaş.
O yol toz topraktı tabi.. Hele yaz günlerinde o toz toprak insanın ciğerlerine işliyordu yani.
Ha işte o vakitler.. Macarlar köyü köprüsünün ayakları falan tırlarla taşınıyordu.
Biz bitti biliyorduk.
Büyükşehir’in başında Zekai Kafaoğlu vardı o zaman. Oralara gidip kolaçan ediyordu, asfalt çalışmalarını falan tepeden dronlarla çektirip basına servis ediyordu.
Meğer bitmemiş.
Hani afsalt bitti de, köprü yarım kalmış.
Dedik ya, gidip görmedik hiç; bitti sanıyorduk.
***
DEREÇİFLİK – KARAMANLAR KÖPRÜSÜNÜ GÖRMEZDEN GELİYORLAR
DÜNYANIN parasını harcıyorlardı yol – köprü işlerine. Niye bitmemiş?
Onu da Büyükşehir Başkan Vekili Yasin Sağay’a sorduk.
Yarım kalmış.. Müteahhitler bırakıp gitmiş.
Sonra bu işleri yüklenen müteahhitleri çağırmışlar Büyükşehir’e, konuşup anlaşmışlar.
Yarım kalan köprüleri bitirtmişler.
Sırada Güney Marmara ilçelerinde iki köprü daha varmış, onlar da bitecekmiş.
***
HERGÜN üstünden yüzlerce araç ve yayanın geçtiği, güvensiz, tehlikeli bir köprü daha var.
Nedense onu hiç kimse görmüyor.
Hani Karamanlar’ı Macarlar’a bağlayan köprüden söz ediyor ya arkadaşlar.
Bir de Dereçiftlik’i Karamanlar’a bağlayan köprümüz var.
Önceliğin hangisinde olması lazım sizce?
Normalde Dereçiftlik köprüsünün öncelikli olması gerekir.
Çünkü Karamanlar ve Macarlar tarafına gitmek için önce Dereçiftlik’ten geçmeniz gerekiyor.
Bu istikamette sakat köprüden geçip, sonra çift şeritli yeni köprüye ulaşıyorsunuz.
Mantık hatası var mı yok mu, siz karar verin şimdi.
***
O KÖPRÜ KAÇ TANE KÖYÜ BİRBİRİNE BAĞLIYOR FARKINDA MISINIZ?
ÖNEMLİ bir nokta daha..
Dereçiftlik’i Karamanlar’a bağlayan köprünün çok önemli bir işlevi var.
Köprü, çok sayıda köye ulaşımı sağlayan kırsal yolu birbirine bağlıyor.
Karamanlar’a geçişte yol ikiye ayrılır. Sol yandan Macarlar tarafına geçersiniz.
Sağ yandan Kozören, Karakavak tarafına bağlanırsınız.
Macarlar’a giden yol cillop gibi oldu; genişletildi, asfaltlandı.
Kozören tarafına geçiş çok fena.
Karamanlar’ın arka tarafından asfaltı bitmiş, delik deşik, daraşmalık yoldan devam edince..
Az ileride yol yine ikiye ayrılır. Bir yanı Kozören’e çıkar.. Diğer yanı Karakavak’a.
Bu iki köyün daraşmalık, bakımsız, kaderine terk edilmiş yollarında ilerlemek zorundasınız artık.
Asıl ulaşım sorunu burada. Tepelere tırmanarak gidilen daracık yol önce Yörükkışla’ya, oradan Çiftçidere, sonra Karacaören, sonra Dişbudak, sonra Cinge, en son Pamukçu’ya çıkar.
Yani bu daraşmalık yol, Bursa – İzmir karayoluna bağlanır.
Tabi güzergahta irili ufaklı başka köyler de var.
Yani gördüğünüz gibi, Dereçiftlik – Karamanlar köprüsünün işlevi çok önemli.
***
TARİHİ özellikli, çok gözlü taş köprüler vardır memleketin orasında burasında. Dereçiftlik köprüsü de taştan. Göz ucuyla bakınca sekiz tane göz saydım.
Dere tarafından bakınca manzara güzel.
Bir de üstünden gelip geçenlere sorun.
Hani öyle üflesen yıkılacak türde değil, abartmayalım. Ama tek şerit demeye bile insanın dili varmıyor.
İki araç karşılıklı köprüye giriş yapınca, “bir köprüde karşılaşmış iki inatçı keçi” şarkısı akla geliyor.
Kim daha inatsa o geçiyor…
Demir korkuluklar alçak; eskimiş, paslanmış. Yaya geçişi için yer yok. Üstünde asfalt kalmamış; delik deşik.
Dereçiftlik yolunu asfaltladıktan sonra.. Eğer acil bir köprü yapımı gerekiyorsa, yine bu köprü olmalıydı.
Güzergah itibariyle önce bu köprüden geçiliyor çünkü.
***
YOLUNU YAPMADIKLARI YERDEN ALTYAPI MALZEMESİ ALDILAR!
DEREÇİFTLİK de, Karamanlar da, Kozören de, konumları ve nüfusları itibariyle büyük köyler.
Köprüden sonraki yolu Macarlar’a kadar asfaltlayıp, Kozören tarafını kendi haline bırakmak neyin nesiydi?
Zekai Kafaoğlu döneminin kafasıyla yapılan planlamanın eseriydi tabi.
Ayrıca ne yaptılar biliyor musunuz; yol planlamasına dahil etmedikleri bölgeden altyapı malzemesini alıp götürdüler.
Kozören – Karakavak yoluna bir gidin; ne demek istediğimizi anlayacaksınız.
Asfaltın altına serdikleri taş toprak malzemeyi bu güzergahtan aldılar. Dağı taşı delik deşik edip bıraktılar.
Köylerin mera alanlarıydı, koyun kuzu otluyordu. İş makinalarıyla tepeleri indirdiler; dibini kazıdılar bölgenin. Şimdi her yağmurda o büyük kraterler suyla doluyor.
Manzara korkunç. Sanki havadan bombalanmış gibi!
Bir de güzergaha yerleştirdikleri ‘Çöp ve moloz dökmeyin’ tabelaları var ki, görünce fena halde gülesi geliyor insanın.
Eh, gülüyoruz da zaten.. Ağlanacak halimize!
Bu milleti uyarmayacaksın, yasak koymayacaksın, bir yerlere ‘yasak’ tabelaları yerleştirmeyeceksin.
Çünkü tam tersini yapıyor o zaman.
Gidin o güzergaha; adım başı her yerde inşaat artıkları, moloz yığınları göreceksiniz. Belediye’ye para ödememek için traktörlerle, kamyonlarla moloz getirip oraya döküyorlar.
***
YÜCEL YILMAZ muhtemelen o tarafa geçmemiştir. Fen İşleri Dairesi’nden arkadaşları alsın yanına, bir gitsin görsün deriz.
Ya da Yasin Sağay biraderimiz, atlasın Volkswagen Arteon’una; o köprüden salına salına geçsin ööööyle…
Manzarayı bir kolaçan edin yani.. Bok götürüyor oraları.