TROYA’YI SOYAN ADAM SCHLİEMANN!

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ş. TARIK SÜRMELİOĞLU

 

MEZAR SOYGUNCUSUNUN EVİNİ MÜZE YAPACAKLAR!

 

MEMLEKETİN türlü çeşitli halini anlatan yüzlerce haber arasından gözüme ilişti işte.

Uğrunda kalem oynatacak onca mevzu varken, “ben bu mevzuya odaklanayım” deyiverdim.

Pek ilginizi çekmeyecektir.

Zira yerel gündemi sallayan belediye haberlerine dair değil.

Siyaset sahnesinin aktörleri ve figüranları da yok mevzuda.

Dedikodu, spekülasyon, tevatür, masal hiç değil.

Aslında bizim memleketin mevzusu bile değil!

O sebeple gözünüze ilişirse okursunuz.. Belki başlık çekici gelir, “hadi şu yazıyı bir okuyayım” dersiniz.

E o zaman buyurun okuyun.

 

***

HABER şu: “Troya antik kentini bulan Alman arkeoloğun Çanakkale’deki 150 yıllık evi müzeye dönüştürülüyor…”

Aman ne mühim!

Troya dolayları müzeden geçilmiyor zaten; haberin albenisi nerede?

Şurada:

Troya antik kentini bulup ortaya çıkaran adam, Heinrich Schliemann.

Homeros’un İlyada’sından yola çıktı, Troya’yı aradı buldu.

E tamam, bulmuş işte fena mı?

Sayesinde on binlerce turist Çanakkale’deki Troya antik kentini ziyaret ediyor, memlekete para kazandırıyor.

Buraya kadar sorun yok.

 

 

 

***

SCHLİEMANN arkeolog değil. Kazıcı. Bir anlamda mezarcı.

Uluslararası bir tüccar aynı zamanda.

Mal alıp mal satıyor yani.

Troya’ya bir tarihi keşfetmeye değil, tarihin bu topraklara emanet ettiği hazineyi bulup çıkarmaya geliyor.

Troya Kralı Priamos’un hazinesi.

Hani şu meşhur Troya filminden tanıdığınız Hektor ile Paris’in babaları.

Achilleus dedikleri yarı tanrı savaşçı karakterin öldürdüğü Hektor’un cesedini alabilmek için şu yarı tanrıya yalvaran adam.

On yıl kadar sürdüğü bilinen Troya Savaşı’nın sonunda, tahta at operasyonuyla kenti ele geçirip yağmalamıştı Yunan savaşçıları. Achilleus da bu hengamede Paris’in attığı okla topuğundan vurulup ölüyordu.

Priamos’un Troyası’ndan geriye pek bir şey kalmadı. Kentin dehlizlerinden İda’ya açılan tünellerden kaçabilenler kaçtı.

Kral’ın hazinesi asırlar boyu toprak altındaydı.

Schiemann’ın derdi hazineydi.

Bin sekiz yüz yetmişlerde Osmanlı’dan kazı izni aldı; Çanakkale’nin köylerinden onlarca işçi buldu, çalıştırdı. Ticaretten kazandığını Troya hazinesini ortaya çıkarmak için harcadı. Hazineyi bulacak ve masrafın yüzlerce katı kazanca sahip olacaktı.

 

 

 

***

SCHLİEMANN Troya’yı kazdıkça taş toprak, kap kacak çıktı. Aslında, destandan yola çıkıp somut bir şeye ulaşmak önemli bir keşifti. Avrupa’daki tarih ve arkeoloji dergilerinde makalaleri yayımlanan Schliemann başlangıçta dönemin tarihçilerinden, arkeologlarından, üniversitelerinden değer ve taktir gördü. Ama sonraları O’nun bir kaçakçı olduğu anlaşıldı.

Osmanlı’dan kazı iznini koparan Schliemann Troya’yı yıllarca kazdı. Bu kazının ve Schliemann’ın gerçek öyküsünü Birgit Brandau’nun Troya: Bir Kent ve Mitleri – Yeni Keşifler adlı kitabında bulabilirsiniz.

Günün birinde Troya’nın hazine odasına ulaşmayı başardı.

Tabi kimselere çaktırmadan bu hazineyi taşıyıp yurt dışına götürmesi gerekiyordu.

Kazı alanında Osmanlı’nın gözlemcileri de görev yaptı; Alman kazıcı bir şeyler çalıp götürmesin diye.

Adam ne yaptı etti, Priamos’un hazinesini götürdü.

Sonrasında Osmanlı’nın müfettişleri hem Schliemann’ın hem hazinenin izini sürdü.

O dönemde Yunan mahkemelerinde Schliemann aleyhine davalar açıldı; Osmanlı hazinenin geri iadesini talep etti. Saray’ın bu talebiyle hazinenin elden gideceğini anlayan Schliemann, Rus Çarı’na gitti; hazineyi O’na satmayı teklif etti. Çar çalıntı eserleri kabul etmeyince, Schliemann hazineyi bir süre sakladı.

Osmanlı Devleti’nin Schliemann’a ve hazinenin iadesi için açtığı davanın sonucunda, Osmanlı’ya 50 bin frank tazminat ödenmesine karar verilir. Schliemann hazineyi Berlin Arkeoloji Müzesi’ne bırakır.

 

***

SONRA ne olur?

Ruslar, 2. Dünya Savaşı’nda Berlin’e girdiklerinde Troya Hazinesi müzeden alınır, Rusya’ya götürülür. Yani bu topraklara ait olan hazine, savaş ganimeti olarak Rusların kazanç hanesine yazılır.

“Troya kazısı için yüz bin frank harcadım, üç beş kırık çömleği alıp gidemem” diyen Schliemann hazineden beklediği kazancı elde etmese de, Troya’ya ait yükte hafif pahada ağır pek çok eseri Avrupa’da, orada burada okutup kazanç sağladı.

Sonra, uzuuuun uzun süren görüşmeler, yazışmalar, gelip gitmelerin ardından Troya’dan kaçırılanların bir kısmı geri getirildi. Giden gitti tabi.

 

***

ŞİMDİ, Anadolu topraklarına ait tarihi ve arkeolojik buluntuları kaçırıp koleksiyonculara, para baronlarına, hatta devletlere satıp malı götürmenin derdindeki bu adamın Çanakkale’nin Çıplak Köyü’nde on yıl boyunca yaşadığı evi müze yapıyormuşuz!

Haberi hazırlayan muhabir arkadaş, Schliemann için “tarihe ışık tutan bir başarıya imza attı” falan diye yazmış.

Bu topraklara ait hazineleri Schliemann gibi nicesi alıp götürdü. Hepsinin derdi aynıydı.. Tarihe ışık tutacak bir keşif değil, tarihten miras kalanı heybesine koyup götürmek!

Şimdi böyle bir adamın anısına müze oluşturun, fotoğraflarını asın duvarlara, kullandığı eşyalara ‘kutsal kase’ muamelesi yapın…

 

 

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
harika
Harika
0
_ok_do_ru
Çok Doğru
0
kat_l_yorum
Katılıyorum
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
_zg_n
Üzgün
TROYA’YI SOYAN ADAM SCHLİEMANN!
Giriş Yap

Balıkesir Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!