Türkiye Gazeteciler Federasyonu’nun (TGF) 60. Başkanlar Konseyi İstanbul Avrasya Derneği’nin ev sahipliğinde, 52 Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve temsilcilerinin katılımı ile 8-10 Kasım 2019 tarihlerinde İstanbul’da toplandı.
TGF Genel Başkanı Yılmaz Karaca başkanlığında düzenlenen toplantılar ve Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Yard, Doç Dr. Aysel Çetinkaya’nın “Dijital Medya” başlıklı sunumunun ardından 60. Başkanlar Konseyi sonuç bildirgesiyle aşağıdaki hususların kamuoyu ile paylaşılması kararlaştırıldı:
Sonuç bildirgesinde şu görüşlere yer verildi.
“Kurtuluş mücadelesinde yerel basında çeşitli isimlerle baş makaleler yazarak basının desteğini alan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 81. Yılında Hala özlemimiz sürüyor. “Basın Hürdür sansür edilemez” ve “Basın milletin müşterek sesidir” sözleri ile önderimiz olan Atatürk’ü minnet ve Şükran’la bir kez daha
andık..
Türk basınının içinde bulunduğu sıkıntılar; 1980 sonrasından başlayıp günümüze kadar giderek artarken, çok sesliliği istemeyen ve basını susturmayı tercih eden iktidarlar, sorunların tespiti için verilen araştırma ve önergeleri, tüm sorunların çözüm noktası olarak gördüğümüz TBMM’nde bizleri doğrularcasına gündeme bile almamaktadır.
Büyük kurtuluş mücadelesinden başlayarak vatanın bağımsızlığı ve özgürlük mücadelesi veren yerel basın bilerek ve de kasten yok edilmek, susturulmak istenmektedir.
Son bir yıl içinde artan girdi fiyatları yüzünden kapanan yerel gazete sayısı 150’nin üzerinde, yaygın tv’lerle aynı fahiş uydu bedelini ödeyemedikleri için ekranlarını karartan yerel televizyonların sayısı 20’leri bulmuş, ülkenin her sorununu gündeme taşıyan yerel medya’nın sorunlarının çözümü konusunda siyaset kurumu adeta bizleri yok saymaktadır.
Her şeye rağmen, muhalefetten gelen bu önergelerin Ak Parti ve MHP’li vekillerimiz tarafından kabul edilmesi, özgür basının tehditler altında görev yapmasının önüne geçilmesi dileğimizdir.
Basın; Cumhuriyet tarihinin her döneminde 4. Kuvvet olarak anılmıştır. Erkler ayırımımın sona ermesi ile basının bu misyonu da sona ermiştir. O nedenledir ki, belki de sorunların temelini oluşturan, iki yıldır uyguladığımız yeni sistemin gözden geçirilmesi, varsa eksiklerinin giderilmesi için ortak akıl ortaya konarak tartışılmalıdır.
Sarı Basın Kart’ı biz Gazeteciler için onur kimliğidir. Yenilenen ve adını taşıdığı sarı rengi turkuaza dönüşen kartımızı, artık kendimiz vermek istiyoruz. Çünkü yeni oluşan İletişim Başkanlığı 8 aydır yenileme işlemlerini tamamlayamamış, gazetecilerin ancak yüzde 40’ı kartlarını alabilmiştir. İletişim Başkanlığı ülkenin Devlet yönetimindeki diğer önemli işlerle uğraşmalı, batılı ülkelerde olduğu gibi basının kimlik kartları meslek örgütleri tarafından verilmelidir.
Bazı kişilerin, Kendilerini basın meslek örgütü gibi lanse ederek, kimine para karşılığı, kimini de yerelde baskı unsuru kullanabilmek için sahte basın kartı dağıtıp, hayali il ve ilçe temsilcilikleri atamaları yapmakta oldukları tesbit edilmiş, yasal başvurular sonuç vermemektedir. Kurum ve kuruluşları bu tür sahtekarlara karşı dikkatli olmaları ve taviz vermeyerek şikayetçi olmalarını diliyoruz.
Son olarak işsiz gazeteci sayısı tüm bu çözümsüz sorunlar nedeniyle on binlere ulaşmıştır. Hürriyet gibi Babıali’nin Amiral Gemisi’nde sendikalı çalışanlar ve diğerleri akıl almaz yöntemlerde işten çıkarılmaktadır. Evlerine gönderilen işe son verme tebligatlarının çocuklarında yarattığı travmanın hesabını kimse veremez. Onlara bu azabı yaşatanları şiddetle kınıyoruz.”