CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İBB’ye yönelik soruşturmalara ilişkin Saraçhane’de çarpıcı açıklamalarda bulundu. Özel, soruşturmaya yönelik yandaş medyada çıkan haberlere ve soruşturma ayrıntılarına yönelik bilgileri aktardı.
Soruşturmada adı geçen ve “naylon fatura” kesmekle suçlanan bir kişinin şubeden serbest bırakıldığını belirten Özel, “Serdar Haydanlı şubeden serbest. Niye aldınız oğlum bırakın deyip şubeden bırakılan arkadaş” dedi.
Özel, yandaş medyada yer alan soruşturmada “gizli tanık” iddialarına yönelik de açıklamada bulundu. Özel, A Haber’in Haydanlı hakkındaki gizli tanık iddiasını ‘kilit isim‘ diyerek duyurduğunu fakat AKP’ye yakın çıkıp serbest kalınca haberi sildiklerini duyurdu.
Özel, gizli tanığın naylon fatura kestiğini söylediği şahsın, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı’nın 100. yıl etkinliklerinde görev aldığının altını çizerek, “4.5G firması bütün işlemlerde yetkilendirilen tek firma olmuş. Bu 4.5G firmasının sahibi olan arkadaşımız… Türkiye yüzyılı kampanyalarını yapan firma” ifadelerini kullandı.
“ŞU ANA KADAR YENİLMEYEN BİR TEK EKREM İMAMOĞLU VAR”
Özel’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“İstanbul’un bu simge mekanındayız. İstanbulluların iradesi yapılan yerel seçimlerle İstanbul’un kim tarafından yönetilmesi isteniyorsa ona emanet edilir ve o emanet Saraçhane’de devralınır, devredilir. 15 Temmuz darbesinde İstanbul Büyükşehir Belediyesini ele geçirmek isteyenler de Saraçhane’ye yönelmişlerdi.
Bu yüzden İstanbul’un son seçilmiş belediye başkanı ve son üç seçimde birisi hazımsızlıktan ötürü İstanbullunun kararına ya sen bu kararı verdin ama ben bunu tanımıyorum. Bir daha düşün denildiği için tekrar edilen 2019 seçimleriyle birlikte İstanbullular üç kez sandık başına gittiler. perdeyi çektiler. ellerini vicdanına koydular ve mührü Ekrem İmamoğlu’nun üstüne bastılar. Dediler ki bu şehri senin yönetmeni istiyoruz. Oysa 25 yıldır o güne kadar Tayyip Erdoğan ve atadıkları İstanbullulara önerdikleri yönetiyordu.
Tayyip Bey’in kendine ya da İstanbullulara önerdiklerine atadığı adaylara oy verildi. Tayyip Erdoğan’ın deyimiyle İstanbul’a ihanet ettik dedi. Örneğin Tayyip Bey geldiğinde İstanbul’da sadece 4 gökdelen vardı. Şu anda 235 gökdelen var. Ve bunların tamamına yakını Tayyip Bey ve atadıklarının döneminde ruhsatlandırıldı. Bunlara İstanbul’un bağrına saplanan hançerler olarak ifade ediliyor. Zaman zaman şehrin silüetini bozmaktan bahsediliyor.
Mesela bunlardan biri yapıldığında ve tepkiler çok olduğunda Tayyip Bey yapana küstü. Çok yakınıydı, küstü. Çünkü bunu tıraşla dedi, tıraşlamam dedi. İnat etti. Küstü ona. Sonra rahmetli annesine Allah nur içinde yatırsın. Tenzile Hanım’ın adını verdikleri bir İmam hatip yapınca da barıştı.
Gökdelen duruyor. İmam Hatip de duruyor. Şimdi bu şehri İstanbulluların emanet ettikleri Ekrem İmamoğlu dün Beylikdüzü’ndeydik. Bu hikayenin başladığı yerdeydik. Futbol deyimlerini kullanmayı seven iki siyasetçi mevcut Cumhurbaşkanımız ve bir sonraki Cumhurbaşkanımız. Biri ben iyi futbolcuyumdur diyor. Hatta hiç kırmızı kart görmedim diyor. Sonra gördüğü çıkıyor ortaya kendi ağzından.
Biri de ‘Ben gol yemem, kaleciyim, iyi kaleciyimdir’ diyor. Bazen de gol atarım diyor. İşte Ekrem İmamoğlu’nun Tayyip Erdoğan’a ilk golü attığı Beylikdüzü’ndeydik. Ve ondan sonra da biliyorsunuz birinci golü attı, sonra da hattrick yaptı. Üç kez daha üst üste onu yendi.
Türkiye siyasetinde yenenler ve yenilenler var. Tayyip Bey Beyoğlu Belediye Başkanlığı’nda yenilmişti. Milletvekili adaylığında yenilmişti. Sonra partisini kurduğundan beri bizi yendi. Biz de onu 31 Mart’ta yendik. Yenen var, yenilen var. Şu ana kadar yenilmeyen bir tek Ekrem İmamoğlu var.
O girdiği her seçimde Tayyip Bey’i ve atadıklarını yendi. Şimdi o Ekrem İmamoğlu’na bükemediği bileği yargı sopasıyla kırmak için saldırıyorlar. Hep söyledik.
“BİR KANIT YOK, GİZLİ TANIK VAR”
Haksızca, hukuksuzca bir iş var diye… Burada tabii benim kullanacağım bütün cümleler yürütülmekte olan ve gizlilik kararı olan bir soruşturmanın gizliliğini halel getirmeyecek cümleler olacak. Ama tüm vatandaşlarımızın da bilmesi gerekenler. Şu anda içeride 106 kişi tutuklu. Öyle isimler var ki Ekrem Başkan’a da soruyorlar. Bunu tanıyor musun, bunu tanıyor musun?
Gözaltında olan bu kişiler soruluyor. Biz de bazı isimleri arkadaşlar herkes birbirine soruyor bu binada mesela ya bu nereden çıktı? Bu kim falan diye. Bilmediğimiz isimler oluyor. Şimdi anladık. Bütün açıklığıyla anlatıyorum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ismi anılan şirketlerine ihale alan kim varsa ve o şirketlerde ihale yetkilisi kim varsa bunların isimleri alınmış ve hepsi evlerinden toplanmış.
Bu yöntemle ilerlerseniz mesela dört şirket adı daha yazar, yarın 100 kişiye daha operasyon yapabilirsiniz. Örneğin X belediyesi bu yöntemle Konya Büyükşehir’e giderseniz orada da sabahın köründe 150 kişiyi alabilirsiniz. Hiçbir kısıt yok. Çünkü ihaleyi verirken imza atanlar, ihaleyi alan şirketin bütün yöneticileri. Listemiz bu arkadaşlar. Hayır diyen beri gelsin. Çağırsınlar, listeyle bir örneğin A Haber’e gideyim, sorsunlar anlatayım. Yani 106 kişilik suç örgütü bir basit tanımdan ibaret. İhaleyi imza atanlarla hatta ihaleyi imza atanları hiyerarşik olarak yukarı çünkü Ekrem Bey’in bu şirket, bu ihalelerin hiçbirinde imzası yok. Madem baştasın, baş sanıksın, gel bakalım.
Normalde belediye başkanları imza atmadıkları, yetkili olmadıkları hiçbir ihaleden sorumlu tutulamaz. Sorumlu tutarsanız Türkiye’de bir belediye başkanı görevine devam edemez. Çünkü her ihaleye biri itiraz eder, bir soruşturma açılır. Her gün orada olsun. İBB’de aynı anda 325 denetçi, 325 müfettiş görev yapıyor.
Her bir soruya belediye başkanı cevap verse işi kim yapacak? Bir belediye başkanı yetmez o müfettişlere. Lafı uzatmayalım. Bu 106 kişide mesela şu var. İhaleyi almış bir şirket. Şirketin sahibi şirket kurarken 7 kişi lazım. Oğlunu yazmış, kaynını yazmış, onları da almışlar. Şu anda içeride orada niye olduğunu bilmeyen, senin kayın birader ne iş yapıyordu deyince reklamcı galiba bir işler yapıyor diyen zavallılar duruyor. Babam benim outdoor reklamlar veren birisi, bilmiyorum İBB, bilmiyorum kimle çalıştın diyen sabicikler duruyor. 22 yaşında üniversite öğrencileri. Hepsini toplamışlar. Şimdi bunlar nasıl suçlanacak?
“GÖRECEKSİNİZ, HİÇBİR KANIT YOK”
Allah için bir kanıt yok. Göreceksiniz. Böyle gösterip de bir kanıt yok. Elde işlemleri şaibeli hale getirecek gizli tanık var. İsmini kapatacağım. Mesela bazılarına hiçbir şey dememiş. O çocuğa soru da soramıyorlar.
Tek suçu bilmem ne reklam şirketinin yönetim kurulunda olmak. Babası 7 kişiyi doldursun diye oğlunun adını yazmış, yönetimi almış. Kaynını yazmış. Ama bazılarına ağır ithamlar var. Onlara uzun sorular sorulması gerekiyor. Bakın gizli tanık hikaye ben ismi kapatmak durumundayım. Gizli tanık demiş ki “Bir firmanın yetkilisidir.” bu demiş parantez içinde. İsimli şahıs da naylon fatura kesmektedir. Şimdi gizli tanık naylon fatura diyorsa bu adamı alacaksın, faturaları da koyacaksın. Bu işi ne zaman yaptın? Kime yaptın?
Bu parayı nereden aldın diyeceksin. Bu ciddi bir iddia. Şimdi gizli tanık burada işler, somuta varacaksan. Dersin ki faturalar naylonmuş. Yapmadığın işi faturalandırmışsın. Vermediğin malı faturalandırmışsın. Değil mi hocam? Bu önemli. Ve tabii haklı olarak beni çıkarsın konuşayım dediğim A Haber’de İBB’nin algı operasyonlarını kim yapıyordu diye. Şimdi algıya birini hırsızlıkla itham edeceksin ve köpürteceksin veya şöyle söyleyeyim.
“BU ALGI OPERASYONU”
İBB neye algı yapıyor olabilir? Eskiden yollar kötüydü, şimdi trafik hızlı akıyor diye algı yapacak. Bunu köpürtecek. Buna algı operasyonu diyorlar. Bunları yapıyormuş. Bunun faturası olur mu? Ekrem İmamoğlu’nu övme faturası olmaz, değil mi arkadaşlar? Tayyip Bey’i yerme faturası olmaz. Algı operasyonu bu. Buna başka bir fatura keseceksin. Parayı alacaksın, algıyı yapacaksın. Tam bu. Ben öyle anlıyorum. Herhalde bunun için tutulu bunlar. İşte o gizli tanığın verdiği isim algı operasyonlarını yapıyormuş. İsmini kapatmak durumundayım. Ve o algı operasyonlarını yapan arkadaş İmamoğlu soruşturmasının kilit ismiymiş.
Burada yazıyor kilit isim. İmamoğlu’yla da resimleri var. Ve bu firmanın, bu firmanın adı belli, algı operasyonu yapan bu kötü şirket, Ekrem Bey’den parayı örneğin 29 Ekim ilanı için alıp algı operasyonu kullanan, kestiği faturaya da gizli tanığın naylon fatura dediği şirket. Böyle yapılıyorsa doğru. Ama bu şirket o kadar itibarsız bir şirket değil ki.
Bakın, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan çok önemsediği Cumhuriyetin 100. yıl kutlamalarında bir genelge yayınladı ve İletişim Başkanlığınca uygun görülen sponsorluk veren firmalarla anlaşma yapılacağını, onların da kamu ihale mevzuatından muaf öyle 100. yıl mevzuata takılmadan takır takır iş yapsınlar, hızlı yapsınlar.
“FAHRETTİN ALTUN DA YETKİ VERMİŞ”
Böyle bir genelge yayınladı. İletişim Başkanımız Sayın Fahrettin Altun da bu yetkiyle bir firmaya yetki vermiş arkadaşlar. Herhalde algıcı bir firma olsa, değil mi? Kötü bir firma olsa verilmez. Yine şahsın adı saklı. 4.5G firması bütün işlemlerde yetkilendirilen tek firma olmuş. Değerli arkadaşlar, bu 4.5G firmasının sahibi olan arkadaşımız 29 Ekim 100. yıl etkinliklerinde Türkiye yüzyılını götüren, Türkiye yüzyılı kampanyalarını yapan, bütün bakanlıklardan iletişim başkanlığından milyarlarca TL alan bir firma.
Ve bu arkadaşımız 2019’daki seçimden önce de 2015’ten beri İBB’de çalışıyor. AK Parti zamanında da çalışıyor. Uzun bir mukavelesi var. Bittiği güne kadar da takır takır çalışıyor. İhalelere giriyor, para alıyor. Şimdi bu arkadaşımızı da sabahleyin 6’da gitmişler evinden çoluğunun çocuğunun önünde hırpalaya hırpalaya almışlar, getirmişler arkadaşlar. Cumhurbaşkanlığının da iş verdiği, İBB’nin de verdiği ama gizli tanığın naylon fatura kestiği dediği bu kişi.
Bakın arkadaşlar, bu evden ele geçirilme listesi. Elde, elde, elde. Tuttukladık diyor. Bunlar firarda, bunlar sonra bulundu. İlk sabah ya. Örneğin bunların içinde Buğra Gökçe İPA’nın Başkanı, değerli arkadaşımız sabah evde bulunmamış. Firarda yazmışlar. Bulununca eldeye geçiyor.
Bu kişi şubeden serbest. Yani daha polis almış nezarethaneye koymadan değil mi öyle anlıyorum. Evet. Şubeden serbest. Allah Allah. Bu kişi şubeden serbest. Bakın E o zaman bu içeride olmadığına göre ben soruşturmanın gizliliğini halel getiremem.
İSİM İSİM AÇIKLADI
İsim Serdar Haydanlı, şubeden serbest. ‘Niye aldınız oğlum, bırakın’ deyip şubeden bırakılan arkadaş. Gizli tanığın ‘Naylon faturaları kesen isimdir’ dediği kişi Serdar Haydanlı. Gizliliği yok, şubeden serbest. Sabah gazetesinin haberine göre İBB’nin bütün algı operasyonlarını yapan kişi. İBB algı operasyonlarını yapıyordu. Her taşın altından çıkan isim. Şubeden serbest. Yandaş kanalların hepsi tüm haberleri sildiler. Ekrem İmamoğlu’na naylon fatura kesip İBB’yi soydurup algı operasyonu yapan Serdar Aydanlı, şubeden serbest. Niye biliyor musunuz arkadaşlar? Bunu Ekrem beye sordular. Serdar Aydanlı’yı bilemedi. Biz de bilemedik. Biz de okuduğumuza göre naylon fatura kesmiş. Gördüğümüze göre AK Parti döneminin bütün işlerini yapan kişi.
SORUŞTURMADAKİ KİLİT İSİM, SERDAR HAYDANLI’NIN GİZEMİ
Şimdi arkadaşlar siz gazetecisiniz, kiminizi Ankara’dan tanırız, kiminizi buradan biliyoruz. İyi gazetecilersiniz. Bu haberleri arasanıza, bu haberler bende var, arasanıza. A Haber, yandaş kanalların hepsi, TRT… Tüm haberleri, bunları sildiler. İnanıyor ya insanlar ‘A Haber yalan mı söyleyecek ya koskoca şey.’ Bak algı operasyonlarını yapan kişi. Ekrem İmamoğlu’nun naylon fatura kesip İBB’yi soydurup, algı operasyonu yapan Serdar Haydanlı şubeden serbest. Niye biliyor musunuz arkadaşlar?
Bunu Ekrem Bey’e sordular, ‘Serdar Haydanlı?’ Bilemedi. Biz de bilemedik. Okuduğumuza göre naylon fatura kesmiş. Gördüğümüze göre AK Parti döneminin bütün işlerini yapan, sözleşmesi 2021’de bittiği için. Sordum, 2021’e kadar iş mi yaptı İBB’de? ‘İhaleye girse, alsa yine yapardı’ diyorlar. Açık ihale, kazanmış. İki yıl boyunca buranın reklam işlerini yapmış, parasını da almış. Bu arkadaşı Ekrem Bey tanımıyor. Biz tanımıyoruz. Ama Cumhurbaşkanımız tanıyor. İletişim Başkanımız tanıyor. Çünkü bir tek ona muafiyet veriyor ‘Türkiye Yüzyılı’nı anlatsın diye. Kamu İhale Mevzuatı’na tabii olmadan, vergi muafiyetleri ile, ışık hızıyla, ‘Türkiye Yüzyılı’ anlatacağız. İletişim Başkanlığı kimi ilan ederse ona imkan var. O da bir tek bunu, o da bir tek 4,5G şirketini, o da bir tek bu arkadaşı muaf tutmuş. Sabah 06.00’da evden alınıp herkes gibi, şubeden serbest bırakılmış. Bakın herhangi bir firmanın yedi yönetim kurulu üyesini de aldılar ‘İBB’ye reklam yapıyor’ diye. Konuyla ilgili, ilgisiz. Bugün akşam serbest bırakılırlar. Dört gündür içeride tutuluyorlar. Şubeden serbest değiller. 21 yaşında ve üniversite öğrencisi, babası şirket kurarken ‘Oğlum da hissedar olsun’ diye yazmış, şubede ‘elde.’ Serdar Haydanlı, evde. Çünkü ona gelen telefonla bırakıldı. Oysaki gizli tanık ifadesinde ‘Naylon faturaları kesen isim’ diyor. Ben daha ne diyeyim arkadaşlar?
“KARŞIMA BİRİNİ İSTİYORUM; CESARETİ VARSA CUMHURBAŞKANI OLUR”
Şimdi ben karşıma Adalet Bakanı olur. İletişim Başkanı olur. Eğer cesareti varsa Sayın Cumhurbaşkanı olur. Birini istiyorum. Soruları A Haber’in spikeri soracak. Ben cevaplayacağım, karşımdaki cevaplayacak. Akın Gürlek’i al hepsini bunların. Yap bir algı operasyonu. Hepsini aldılar. Listeye göre alıyor ya. 2019-21 arası iş yapan firma diye şu bu arkadaşı da Serdar Haydanlı’yı da aldılar. Serdar Haydanlı bir de mahir adam. Yani ben Ekrem Başkan’la telefonda görüşemezken o nasıl başarıyorsa gözaltındayken ben Türkiye protokolünün 4. ismiyim. İBB Başkanımla gözaltına alındığı andan itibaren bir telefon görüşmesi yapamadım. Bu arkadaş kimi aradıysa, hadi HTS kayıtları var ya. O sabah kimlerle görüşmüş? Hadi çıkaralım. Biz bunları çıkaracağız yarın. O aradığı kimi aramış? Sonra Akın Gürlek’i kim aramış? Akın Gürlek de şubeye hangi talimatı vermiş? Şubeden serbest. Bunun dışında bir soruya cevap vermeyeceğim. Bu haberi yapmayanlar, bu haberi yapmayanlar yarın günü geldiğinde bu basın toplantısını izleyip sen bunun haberini nasıl yaptın sorusuna bana değil, evlatlarına cevap verecekler evlatlarına.
YANDAŞ MEDYAYA SESLENDİ
Bu haberi görmeyenler bu haber yayınlanırken yayından çıkanlar, bu basın toplantısını görmeyenler ey A Haber, sen de şu kadar, şu kadar namus, şu kadar izan, şu kadar insaf varsa hadi ya fikri takip diye bir şey var. Fikri takip diye bir şey var. Attın o karayı. Hay bebeğin algı operasyonlarını yapan her taşın altından çıkan. Yapsana bir fikri takip. Kim bıraktı bunu diye. Ama sen haberi silmişsin be. Haberi silmişsin haberi. Şimdi kim algıcıymış? Kim yalancıymış? Kim namusluymuş? Kim masum insanların namusuna kara çalarmış? Gördük mü arkadaşlar? Buradan sonra hadi buyurun gidin Çağlayan’a. Soru sorun. Sorduğunuz sorudan biz utanmıyoruz. Ekrem İmamoğlu’nun sorduğu ve soracağı sorulardan kim utanacak? Görelim bakalım. Bugün kimi mahkum ederseniz edin, vicdan terazisinde kimi mahkum ederseniz edin, tarih önünde makbul mahçupsunuz, mahkumsunuz. Yarın, bugün göreceğiz bakalım.
Buradan Merkez medyaya sesleniyorum. Bütün reklamları belli bir gelir seviyesinin, belli bir eğitim seviyesinin üzerinden alırsın. Cumhuriyet Halk Partisi seçmeni yüzde 70 seni izler. Oraya çıkardığın iki yorumcuyla denge kurar gibi yaparsın. Bu soruşturmada bütün suçu bize yıkarsın. Daha hiçbir şey yokken gizliyken. Burada söylüyorum. Merkez medyaya, haber kanallarına. Bu haberleri görmeyin, yapmayın.
“FİRMALARINIZIN ÜRÜNLERİNİ TÜKETİRSEM, REKLAMLARINIZI İZLETİRSEM NAMERDİM”
Pazartesi günü tüketimden gelen gücünü kullanmayan, sizi hedefe koymayan, buna sessiz kaldılar, görmediler diyen, Gezi’de penguen verip de ertesi gün nedamet getirenlere söylüyorum. Polisin 220.000 dediği gözün 500.000’i gördüğü drone’un 1 milyon çektiği bir gece mitingini görmeyenlere söylüyorum. Sizi izleyen bize oy veren yüzde 70, sizi izleyenin yüzde 70’i. Tüketimden gelen gücünüzü diğer firmalarınızın ürünlerini tüketirsem, reklamlarınızı izletirsem namerdim.
Hadi bakalım, görmeyin. Hadi penguen devam edin. Hadi penguen göstermeye devam edin. Gezinin ilk 2 günü 3 günü olduğu gibi. Hadi bana diyor çok telefon geliyormuş yukarıdan. Aşağıdan telefon getireceğim size, aşağıdan, milyonlardan, 10 milyonlardan. Restoranını açacaksın, yemeği bize satacaksın. Marketinden bize alışveriş yapacaksın. Yurtdışından getirdiğin arabayı benim seçmene satacaksın. Sonra bu iğrençlikler olunca da karşı tarafa geçeceksin. Herkes tarafını bilecek. Ya tarafsız olun ya bundan sonra karşı tarafınızdayız. Haber kanalıyım diye ortaya çıkan yukarıdan telefon geliyor diye rezillik yapanlara söylüyorum. Sen 1 milyonluk gece mitingini görme, görme. Ondan sonra gel yarın öbür gün genel yayın yönetmenimiz bir kahvenizi içmek istiyor. Bir kahvenin 40 yıl hatırı var. Bir alçaklığın 40 yıl hafızamda yeri var. Büyük alçaklık yapılıyor. Teşekkür ediyorum arkadaşlar. Sayın Genel Başkanım, soru sor. Teşekkürler, teşekkürler arkadaşlar.”
Kaynak: Cumhuriyet / cumhuriyet.com.tr