Kadın Adayları Destekleme Derneği (KADER) Balıkesir Temsilciliği’nin 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında düzenlediği “Dünya Kadın Hareketi ve 8 Mart” konulu söyleşiye konuk olan Sosyalist Enternasyonal Kadın Başkan Yardımcısı Hilal DOKUZCAN önemli açıklamalarda bulundu. Otel Basri salonunda yapılan kahvaltı sonrası Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından açış konuşmasını yapan KADER Balıkesir temsilcisi Sibel BUZKIR, KADER’in amaç ve ilkeleri konusunda açıklamalarda bulunurken,TBMM’de sayısal olarak kadınların da eşit sayıda temsil edilmesini amaçladıklarına vurgu yaparak toplantıya katılan konukları tanıtt.ı Daha sonra söz alan KADER Genel Merkezı Yönetim Kurulu Üyesi Seval Bozkurt,KADER’in hedeflerine ilişkin açıklamalarda bulunarak,ülkemizde ve tüm dünyada kadın/erkek eşitsizliğine ilişkin derledikleri istatistiki bilgileri görsel slayt eşliğinde açıklamalarda bulundu.Toplantıya yazılı bir mesaj gönderen CHP Balıkesir Millettvekili Ahmet AKIN,başarı dileklerini ileterek kadınların gününü kutlarken, toplantıya CHP İl Başkanı Serkan Sarı, Demokrat Parti İl Başkanı Işın Gümüşyay ile DSP İl Başkanı Mehmet Berk ve İyi Parti İl Başkanı Nedim Tuna da katıldı.
KADINLAR YAŞAMIN HER ALANINDA BİR ADIM GERİDE
Slayt eşliğinde derledikleri istatistikler hakkında açıklamalarda bulunan Seval BOZKURT’un verdiği bilgilere göre; Cumhuriyet tarihi boyunca toplam 31.000 erkek belediye başkanı olarak görev yaparken bu süre içerisinde belediye başkanlığı yapan kadın sayısı ise sadece 119 .Bozkurt’un verdiği bazı istatistiki bilgilerde şu hususlara değinildi: “2019 Yerel seçimlerinde HDP’den 24,CHP’den 10, AKP’den 6, bağımsız 2 kadın belediye başkanı olurken, MHP’den de bir kadının belediye başkanı olması ile toplam 43 kadın belediye başkanı olabilmiş. 50.292 mahalle Muhtarının ise sadece 674’ü kadınken meclisteki kadın milletvekili oranı ise 2011 öncesi %3-4 iken,bu tarihten sonra HDP’nin meclise girmesi ile bu oran ancak % 20’lere yaklaşabilmiş.”
Söyleşiye davetli/konuşmacı olarak katılan Sosyalist Enternasyonal Kadın Başkan Yardımcısı Hilal DOKUZCAN yaptığı konuşmada aslında 8 Mart sürecinin 1857’de başladığına dikkat çekerek,daha o zamanlarda kadın ve erkek emekçilerin günlük daha az süre çalışarak daha fazla ücret almak için verdikleri bir mücadele olduğuna vurgu yaptı.Kadın emeğinin tarihin her döneminde hem bireysel işverenler, hem de devletler tarafından yedek iş gücü olarak görüldüğüne değinen Dokuzcan konuşmasının devamında şu açıklamalarda bulundu:
“İşçiler hakları için greve gittiklerinde o grev hemen bastırılıyor.17 Ağustos 1907’de sosyalist Enternasyonel’in Kadın Örgütlenmesi ilk toplantısını yaptı.Yani 1907 den günümüze dek gelen bir kadın örgütlülüğü yapısı var. 1800’lü yılların sonunda başlayarak günümüze dek gelen bir sınıfsal kadın mücadelesinin enerjisini hala hissetmekteyim.1907 de toplanan Sosyalist Enternasyonel 8 Mart 1910 da Danimarka’nın Kopenhang kentinde yükselen kadın talepleri üzerine 8 Mart’ın kadınların günü olması kararı çıkıyor.Bu kararda en büyük etkiyi hepimizin bildiği gibi Clara Zetkin ve Roza Lüksenburg veriyor.
KENDİ GÜCÜMÜZÜN FARKINDA OLMALIYIZ
Sınıfsal olarak emekçi kadınların yükselen mücadelesinde öne çıkan kadın liderler.Yani 21.yüzyılda buraya geldiğimiz 110 yıllık tarihin arka planında olan bir hareket,bugün bizi biraraya getirmiştir.Acaba 110 sene önce bu kararı alanlar bizim 110 yıl sonra Balıkesir’de bizim bir araya gelebileceğimizi hayal edebilmişler midir?Bugün bizim burada yaptıklarımız belki 10 sene sonra başka bir evreye dönüşecektir.O nedenle kendi gücümüzün.kendi değerimizin ve yaptığımız her şeyin farkında olmamız bizim insanlık adına yol almamızı kolaylaştıracaktır.
BUGÜNLERDE DE BİR YERLERDE ATEŞ VE YANGIN VAR
Fabrikada çıkan bir yangından söz edildiğini biliyorsunuz.Bu yangının olduğu tarih 25 Mart 1911.Bu yangının sonunda 29 emekçi kadın hayatını kaybediyor.Yani ateş,duman,küller bugün de var.Bu gün de bir yerlerde ateşler yanıyor,dumanlar tütüyor, yüreğimiz acıyor. Bakın, insanlığın bu kadar kendi tarihinden çıkartıp bir başkası ile düşmanlık yaratmadan, kutuplaşmadan yürüyebilmesinin bir yolu olduğunu bulmamız gerekiyor. Bu yolun emek veren birisi olarak kadınların mücadelesinden geçtiğini biliyorum.”