Gelin bir olalım, ülke sorunlarını çözmek için gayret edelim

Babacan, siyasi çağrıda bulunarak “Bu ülkeyi seven, bu vatanı seven, bu ülkenin değerleriyle yoğrulmuş, Cumhuriyetimizin değerlerine inanan insanların daha yakın ve bir arada olması lazım. Şu anda Türkiye için birlik ve beraberlik zamanıdır. Diyorum ki gelin bir olalım, beraber olalım. Hem siyasi hem de Meclis'te daha büyük bir birliktelikle bu ülkenin sorunlarını çözmek için gayret edelim”

ali-babacan

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, TBMM’de grup kurma hedefleri olduğunu belirterek, geniş bir siyasi iş birliğinin şart olduğunu söyledi. Halk TV’de İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah programına katılan Babacan, siyasi çağrıda bulunarak “Bu ülkeyi seven, bu vatanı seven, bu ülkenin değerleriyle yoğrulmuş, Cumhuriyetimizin değerlerine inanan insanların daha yakın ve bir arada olması lazım. Şu anda Türkiye için birlik ve beraberlik zamanıdır. Diyorum ki gelin bir olalım, beraber olalım. Hem siyasi hem de Meclis’te daha büyük bir birliktelikle bu ülkenin sorunlarını çözmek için gayret edelim” dedi.

 

“Doğru adres DEVA Partisi’dir”

Türkiye’de seçmen dinamiklerinin beklenti içerisinde olduğunu aktaran Babacan, “Türkiye’de toplumsal dinamiklere baktığımızda, son seçimden sonra gittikçe yoğunlaşan hareketlenmeler var. Birincisi, zamanında AK Parti’ye gönül vermiş, destek vermiş, artık Sayın Erdoğan ve AK Parti’den memnun olmayan dindar ve muhafazakâr milyonlarca vatandaşımız var. Bir başka önemli dinamik, zamanında rahmetli Menderes ve Özal’ın dönemlerini hayırla yad eden, acaba merkez sağda o günlerdeki gibi yeni bir hareketlenme olur mu diye takip eden milyonlarca vatandaşımız var. Yine Türkiye’deki mevcut siyasi düzenin tamamını reddeden yepyeni arayışlar içinde olan milyonlarca gencimiz var. İster AK Parti’den memnun olmayan milyonlarca dindar vatandaşımız, ister merkez sağda arayış içinde olan seçmenimiz ve gençlerimiz için artık bundan sonraki süreçte doğru adresin DEVA Partisi olduğunu hep söylüyoruz” dedi.

 

“Yeni ve güçlü bir alternatif oluşturacağız”

Merkezde geniş mutabakatlı bir birleşme için yol haritasını açıklayan Babacan, şöyle dedi: “Şu anda Türkiye’de çok sayıda siyasi parti var. Bütün bu çabaların birlik ve beraberlik içerisinde olması gerektiğini de hep görüyoruz. Hem Meclis’te yoğun işbirliğiyle hem siyasi partilerle beraber çalışmayla yeni ve güçlü bir alternatifi beraberce oluşturmanın faydalı olacağına inanıyoruz. Mesela Gelecek Partisi ile birleşme noktasında görüşme trafiğimiz var. Ya da birleşme olur, grup olur, ama bu grup orada kalmamalı, Meclis’ten başka siyasi partiden arkadaşları da dâhil ederek, çok daha güçlü ve yeni bir grup oluşur mu diye bakıyoruz. Farklı farklı yerlerde merkez sağ arayışında olan insanlar var; biz onlarla da irtibattayız. Ben buradan bir çağrı yapıyorum. Bu ülkeyi seven, bu vatanı seven, bu ülkenin değerleriyle yoğrulmuş, Cumhuriyetimizin değerlerine inanan insanların daha yakın, bir arada olması lazım. Şu anda Türkiye için birlik ve beraberlik zamanıdır. Diyorum ki gelin bir olalım, beraber olalım. Hem siyasi hem de Meclis’te daha büyük bir birliktelikle bu ülkenin sorunlarını çözmek için gayret edelim. Biz DEVA Partisi olarak kadrolarımızla çalışmaya hazırız. Her şeyin çözümünde binlerce maddeyle hazırız. Ancak bunların hayata geçirilmesi, vatandaşımızın ikna olması, bizi sevmesi ve desteklemesi son derece önemlidir. Bunun için de daha geniş bir işbirliğinin tam da şu anda Türkiye için önemli bir ihtiyaç olduğunu düşüyoruz, bunun için de yoğun bir gayretimiz var.”

 

“Türkiye, hangi aday seçilirse seçilsin ABD’deki seçim sonuçlarına hazırlıklı olmalıdır”

Yaklaşan ABD’de seçimlerini değerlendiren Babacan, Türkiye Cumhuriyeti’nin alacağı tavırla ilgili, “Devlet yönetiyorsanız her iki adaydan birinin seçilmesiyle ilgili her duruma hazırlıklı olmanız lazım. Hangisi seçilirse seçilsin Türkiye Cumhuriyeti’nin menfaatleri için, Türkiye-ABD ilişkileri nasıl yürümeli konusu, şu anda çalışılması gereken konudur” dedi.

 

“Narin olayı Türkiye için büyük bir imtihan”

Ali Babacan, Narin Güran olayının Türkiye için büyük bir imtihan olacağını belirterek, “Türkiye’deki tüm kız çocukları, kadınlar adına şikâyetim var. Gördükleri muameleye; okulda, hayata atıldıklarında yaşadıkları zorluklara baktığımızda özel bir gayret gerekiyor. Eğitim, kültür anlayışımızı kökten değiştirmeye gayret eden yeni bir bakış açısı lazım” dedi. Babacan, 21 Ağustos’tan bu yana süreci yakından takip ettiklerini, suçluların en ağır ceza ile yargılanması gerektiğini kaydetti.

 

“Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir nesil anne ve babasının refah seviyesinin altında kaldı”

Öğrencilerin yüzde 20’sinin okula aç gittiğini dile getiren Babacan, “Şu anda baktığımız zaman, 20 yılın muhasebesini yaptığımızda eğitim en geri kalan alanlardan biri. Bugün öğrencilerimiz okula aç gidip geliyor. OECD raporu ortada… Öğrencilerin yüzde 20’si yani beş öğrenciden biri okula aç gidiyor. Öğlen yemeği yemeden öğün atlıyor. Çocuk açken nasıl okula gidebilir? Anneler ‘Biz et yiyerek büyüdük, bu çocuklar yeterince et yiyemiyor, protein alamıyor’ diyor. Bu çocuklarımız nasıl gelişecek? Cumhuriyet tarihinde her nesil bir öncekinden daha iyi şartlarda yaşardı, ilk kez bir nesil anne babasının yaşadığı refah seviyesinin altında yaşıyor” diye konuştu.

 

“Yargı üzerinden tahakkümün kalkması parmak şıklatmak gibi anlıktır; hukuk problemi çözülür, ekonomi düzelir”

Ali Babacan, yargı üzerindeki tahakkümün kalkmasının parmak şıklatmak gibi anlık ve basit bir iş olduğunu belirtti. Babacan, “Şu anda yargı üzerindeki baskı ve taraflı çalışması ağırlıklı olarak iktidarın, hükûmetin yargı üzerinde oluşturduğu tahakküm sebebiyledir. Tahakküm kalktığında yargı bağımsız çalışmaya başlayacak. Onun için bir anlık iş bu. Parmak şıklatma gibi. Özgürlük ortamında gençlerden çok sık duruyorum, boğulma hissi geliyor bana bu ülkede diyorlar; bir iktidar değişikliği olduğu anda özgürlük ortamı anlık bir iştir. Hani birden oksijensiz odada pencere açılır, birden insanlar nefes alır. Türkiye’de özgürlük, yargının bağımsızlığı bu kadar hızlı olacaktır” ifadelerine yer verdi.

 

“Yargı bağımsızlığı ekonomi ile doğrudan ilişkilidir” diyen Babacan, “Ekonomi demek güven demek. Güven ne demek? Yargıya güven, adalete güven, hukuka güven, hukuk güvenliği demek aynı zamanda. Güven ne demek? Devletin söylediği rakamlara güven demek. Enflasyon açıklanıyor. Enflasyona güvenen var mı? TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına vatandaş güvenmiyor” değerlendirmesinde bulundu.

 

“Ana muhalefet partisinin ekonomi programı da yetersiz”

Emeklilerin insani olmayan şartlarda yaşamaya çalıştığına dikkat çeken Babacan, “Türkiye’nin neresine gidersek gidelim emekliler ‘Bizim için bir şeyler yapın’ diyor. Emekliler açlık sınırının altında yaşıyor. En 20 yılın en kötü şartlarındalar. Türk-İş verilerine göre, açlık sınırının 19 bin 271 lira olduğu ülkede, (bunun içinde kira ve diğer giderler yok sadece karın doyurma var) emekliler 12 bin 500 lirayla geçinmeye çalışıyor. Emekliler AK Parti’ye kızgın. Bir kısmı sandığa gitmedi bir kısmı muhalefette bir şey bulamadı. Muhalefet de ekonomide güven oluşturmuyor. Ancak ana muhalefet partisi de ekonomi için ‘Biz geleceğiz fiyatlardan bir sıfır atacağız, maaşlar aynı kalacak’ diyor. Bir bakkalın yanında iki ay çıraklık yapan birisi bile ‘Bu iş nasıl olacak?’ der. Ülkenin ana muhalefet partisinin ekonomi programı buysa insanlar ne yapsın? Kimisi büyük bir memnuniyetsizlikle, kerhen AK Parti’ye oy veriyor kimisi arayış içerisinde” diye konuştu.

 

“Çiftçiye doğrudan destek verilmelidir”

Hükûmetin mevcut politikalarıyla enflasyonun düşmesinin mümkün olmadığını aktaran Babacan, “Faiz yükselterek, vergi artırarak enflasyon düşmez. Sektör sektör enflasyonla mücadele edecek programlar lazım. Örneğin tarım… Tarımda maliyetler yükseldi. Enerji fiyatlarının yükselmesi mazot, gübre fiyatlarının yükselmesi demektir. Enerji fiyatlarını patlattığınızda ilaç, yem, gübre de pahalanır. Enerji fiyatları tarımı vurdu. Bu da gıda enflasyonuna yol açtı. Bunun tek sorumlusu Erdoğan’ın kötü yönetimidir” dedi.

 

Babacan, çiftçiye doğrudan destek verilmesi gerektiğini belirterek, “Gübre, yem maliyetinin yarısını devlet karşılamalıdır. Elektriği ucuza verilmelidir. Başka türlü enflasyon düşmez. Tarıma destek 91 milyardan 200 yapılmalıdır. Böylece gıda enflasyonu düşer. Bu durum her şeye yansır. Hesap bu kadar basit” ifadesini kullandı.

 

Exit mobile version