Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Reha Denemeç, Türkiye’deki eğitim sisteminin son derece büyük bir sistem olduğunu ve Avrupa’daki küçük ölçekli eğitim sistemine sahip ülkelerle kıyaslanmaması gerektiğini vurgulayarak, “Eğitimde dönüşümü yavaş yavaş gerçekleştireceğiz” dedi.
Balıkesir‘in Ayvalık ilçesinde okulların fiziki donanımlarını yerinde inceleyen Bakan Yardımcısı Reha Denemeç, Cunda Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Eski Kız Meslek Lisesinde açılan doğa sergisi, tarihi Gazi İlkokulu binası ile Küçükköy’deki MEB’e bağlı teknoloji atölyesini de gezdi. Türkiye’nin eğitim ölçeği çok büyük olan bir ülke olduğunu ifade eden Denemeç, “18 milyon öğrencisi var, 1 milyon öğretmeni var. 130 bine yakın okul binası var. Bu kadar büyük bir ölçekte eğitim vermekte olan bir ülkeyi, bazen bu alanda çok küçük ölçekte olan Finlandiya gibi, Singapur gibi ülkelerle kıyaslıyorlar. Ondan sonra da bir sürü eleştirel yorumlarda bulunuyorlar. Bizim eğitim sistemimiz içerisindeki sadece Suriyeli ve diğer yabancı çocukların toplamı 680 bin. Bu rakam Finlandiya’daki tüm eğitim sistemindeki öğrenci sayısıyla eşit” dedi.
Türkiye’de bu kadar geniş ve büyük kitleye belirli bir standartta eğitim verebilme kapasitesi ile bu kabiliyete sahip olabilmenin çok önemli olduğunu vurgulayan Bakan Yardımcısı Reha Denemeç, “Kıyasladığınızda Türkiye’nin bugün tabii ki sorunları var. Fiziki imkânlar anlamında, okul imkânları anlamında tabii ki eksiklikleri olmakla birlikte hiçbir çocuğumuz açıkta değil. Güvenli bir ortamda, yetişmiş, eğitim almış öğretmenlerin nezaretinde eğitimlerini görebiliyorlar” ifadelerini kullandı.
Milli Eğitimde yöntemleri yavaş yavaş güncellemeye ve değiştirmeye çalıştıklarını kaydeden Denemeç, “Burada iki sıkıntı var. Bir tanesi, maddi olarak sistemin çok büyük olmasının beraberinde getirdiği mali bir külfet var. Bunu bir anda yapabilmek mümkün değil. Bu kadar büyük bir sistemi bir anda değiştirmekte doğru değil. Dönüşümü yavaş yavaş yaşatmak lazım. Onu da yaşıyor zaten Türkiye. Şimdi bunu yaparken, dediğim gibi maddi imkan ve kitlenin büyük olmasından dolayı hızlı yapmamız mümkün değil. Ama şunu gözlemliyoruz. Tabii bu bizim kendi gözlemimiz de değil, dışarıdan yapılan gözlemlerdir. Mesela Ayvalık, Türkiye’nin gelişmiş bölgelerinden biri. Yani buradaki imkânları ülkemizin bazı yörelerinde yakalayabilmemiz pek mümkün olmuyor. Ama buna rağmen bir örnek olarak birçok yerde söylüyorum. Bu bizim gözlemimiz değil. Bir sosyal sorumluluk projesi kapsamında Ağrı’nın küçük bir ilçesine giden bir bankanın yöneticileri söylüyor. Orada çocuklarımız taşımalı sistemle eğitim görüyorlar. ‘Bir baktık ki’ diyorlar, ‘Çocukları arabalar getirdi. Ondan sonra pat pat öğlen yemekleri geldi. Ondan sonra servis araçları geldi çocukları götürdü.’ Böyle bir organizasyonu sağlayabilmek bile büyük bir beceri gerektiriyor” dedi.
“Taşımalı sisteme 3.6 milyar harcıyoruz”
Türkiye’de taşımalı olarak eğitim verilen çocuklara senede 3.6 milyar liralık harcama yaptıklarını aktaran Denemeç, “Yani taşıt masrafı ile onların yemeklerini vermekle bizim bütçemiz 120 milyar liraya yakın ve Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde 900 bin öğretmenimiz var. Özel okullarımızdaki öğretmenlerle bu sayı 1 milyonu buluyor. O yüzden de kendimizi kritik ederken, bu konularda biraz daha toleranslı olmakta fayda var. Mutlaka eksikliklerimiz var ama eldeki imkânlarla yapılacakların en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Daha ileriye götürmek mümkün değil mi? Tabii ki de mümkündür” diye konuştu.