BİZİM DERVİŞ YİNE MEŞHUR OLDU

Ş. TARIK SÜRMELİOĞLU

 

KAZDAĞLARI’nın sesini Türkiye’ye duyurmuş arkadaş.

Nasıl duyurmuş?

Büyükşehir Meclisi’ndeki konuşmasıyla.

Kışkırtıcı, kavga çıkarıcı, kaostan beslenici bir konuşma!

 

***

NAMI diğer Çaycı Derviş.

Hani Facebook’ta çay resimleri eşliğinde kitaplardan apart tasavvufi cümleler paylaşıyor, kendine ‘Derviş’ muamelesi çekiyor ya..

Ha işte o arkadaş.

Avukat Mehmet Birol Şahin.

31 Mart’tan sonra ikinci kez girdiği Büyükşehir Meclisi’ndeki işlevi, sandalye sayısı bakımından kritik durumdaki Meclis’te muhalefeti kışkırtmak.

Laf cambazlıklarıyla ortamı germek.

Her Meclis’te türlü çeşitli mevzudan sert tartışmalar çıkıyorsa..

Yüzde doksanı Birol Şahin’in yeni formatından kaynaklanıyor.

Geçen dönem Plan Bütçe’de hesap kitap yapıyordu. Şimdiki gibi çok sesi soluğu çıkmazdı. Genelde arkadan dolanır, gazetecilerle falan fiskos yapar, meydanlık yerlerdeki çay bahçelerinde siyasi dedikoduların dibine vurur, kalemşor taifesine fena halde malzeme çıkarırdı.

Meclis üyesi değilken, bireysel sivil inisiyatifçilik oynar, suya zam yapan Belediye idaresini mahkemeye falan verirdi.

Meclis’e girince zamlı tarifelere onay veren tarafta yer aldı.

Yani başkası yapınca kötü, kendileri yapınca iyi oluyordu.

Siyaset bir oyundu zaten; bu arkadaşlar da Balıkesir taşrasında oynuyordu işte.

 

***

NEYSE.. Asıl mevzu bu değil.

Mevzu, Birol Şahin’in Meclis’teki Kazdağları konuşması.

Grubu adına konuşuyor.

Altın madenciliğinin Kazdağları’nda yapılmadığı tezini savunuyor.

Hâttâ bu konuda yıllar önce Koruma Kurulu’nun bölgeyi koruma kapsamından çıkaran karar metnini paylaşmıştı sosyal medyada.. Tıpkı Meclis’te Kazdağları’ndaki asıl talanı CHP’li belediyelerin yaptığı suçlamasındaki gibi, o karar metninde imzası olan Kurul Başkanı’nın da CHP’den milletvekili adayı olduğunu falan yazdıydı. Yani, oralarda altın madenciliği yapılıyorsa, buna onay veren CHP’ydi!

Belediyelerin imar uygulamalarıyla Körfez’de, Kazdağları’nın eteklerindeki beton yığınlarına biz de hep dikkat çektik tabi. Yani, Kazdağları’ndaki talanı irdelerken, Körfez’deki betonlaşmayı da görmek lazımdı.

Ama imar rantının getirdiği betonlaşma ve talanı görüp, dağın tepelik yerlerini delik deşik eden madenciyi görmezden gelmek olmazdı.

Birol Şahin işte bunu yapıyor.

Bölgedeki imar talanını gösteriyor; dağdaki talanın üstünü örtüyor!

 

***

ŞAHİN’in sosyal medyada paylaştığı bir video var.

Meclis’teki konuşmasını çekmiş; muhalefeti nasıl kışkırttığını gösteriyor cümle aleme.

İktidar medyası da almış bu videoyu, ekranda, internette döndürüp duruyor.

Bizim Derviş abi meşhur oluyor sizin anlayacağınız.

Bu ve benzeri hamleleriyle göze girip, bir sonraki adımda milletvekilliğini falan gözüne kestiriyor olabilir.

Siyaset yapıyorsan her seferinde hedefi büyüteceksin zaten.

Ama sergilediğin performans seni o hedefe taşımaya yeter mi, orasını bilemeyiz.

 

***

SENEDE bir kez, Ağustos ayında bir iki hafta süreyle Kazdağları’nda kamp kuran Türkmenleri de ‘dağın talancısı’ yaptı ya bizim Derviş…

Büyükşehir Meclisi’nde Türkmenlerin kurduğu kampların resimlerini gösterdi, “Kazdağları’nı kirletiyorlar” dedi iyi mi!

Bölgeye özgü endemik bitkilere de zarar veriyorlarmış…

Bu bir gelenek halbuki.. Civardaki köylerde yaşayan Türkmenler her yıl oraya çıkar, kamp kurar, adağını adar, ibadetini yapar. Kendince dağı kutsar. Bu gelenek de zaten onlar için kutsaldır.

Bu geleneğin dağa verdiği zarar ne ola ki?

Hani veriyorsa bile, Havran’dan Çanakkale’ye uzanan dağ serisini alt üst eden madencilik faaliyetlerinin yanında, devede kulak bile sayılmaz.

Dağı, bir anlamda tapınak gibi gören bu insanları “Kazdağları’na zarar veriyorlar” diye suçlamak nasıl bir mantıktır?

Exit mobile version