Bakan Özhaseki: Fay kırığının geçtiği yerde yeşil alan olacak

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, “İstanbul tüm bilim adamlarının kabulüne göre, dünyadaki 10 en büyük deprem riski taşıyan şehirlerden birisi olarak gözüküyor. Onun içindir ki bizim bir an önce tedbirimizi alıp, takdiri de Allah’a bırakmamız icap ediyor.” dedi.

 

Kayseri’de düzenlenen “Medya Buluşması” programında bir konuşma yapan Özhaseki, Bakanlık çalışmalarında, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’taki depremlerin ve bütün bilim insanlarının uyarmasıyla İstanbul depremine hazırlık meselesinin daha ön plana çıktığını söyledi.

Bundan 6 ay kadar önce “bin yılın afeti” ile karşı karşıya kaldıklarını anımsatan Özhaseki, “Çünkü 18 ilimiz etkilendi. Tam 14 milyon insan da az veya çok zarar gördü ve orada özellikle 680 bin konutumuz ve 170 bin civarında da iş yeri, depo vesaire gibi tek katlı binalarımız ya ağır hasarlı veya orta hasarlı olarak yıkımı bekliyor. Karşımızdaki tablo gerçekten çok büyük. Bazı şehirlerde merkezler neredeyse yüzde 90 oranında yok oldu. Hatay gibi, Antakya’nın yüzde 90’ı yok şu anda mesela. 254 bin konutla Hatay ön planda gözüküyor. Kahramanmaraş’ta 112 bin konutun yıkılması ve yeniden yapılması söz konusu, Malatya’da 103 bin, Adıyaman’da 64 bin gibi büyük sayılar var. Bunlar birkaç tane şehrin yeniden yapılması demek.” diye konuştu.

Özhaseki, 1 milyon 900 bin kişinin dışarıda olduğuna dikkati çekerek, bunlardan 80 bininin yurtlarda, sosyal tesislerde misafir edildiğini anlattı.

 

525 bin kişinin de konteyner kentlerde kaldığını dile getiren Özhaseki, şunları kaydetti:

“Çadırlarda kimse kalmadı. 325 bin aileye de kira yardımı yapmaya devam ediyoruz. 325 bin ailede de toplamda 1 milyon 300 bin kişi bulunduğunu söyleyebiliriz. Şimdi böyle olunca bizim gece gündüz demeden bir an önce o 1 milyon 900 bin vatandaşımızın evlerini yapıp, o sağlıklı bölümlere, evlere almamız icap ediyor. Birinci işimiz bu.

Bunun dışındaki her şey neredeyse adeta teferruat gibi kalıyor. İkinci işimiz de İstanbul’u bir an önce depreme hazırlamak. Eğer siz deprem öncesi hazırlıkları yaparak bir şehri depreme hazırlarsanız bir birim harcıyorsunuz, yok deprem olmuş, hasarları giderelim diye uğraşırsanız tam yedi misli harcama yapıyorsunuz. O zaman doğrusu bir an önce deprem gelmeden sizin hazırlık yapmanız. İstanbul tüm bilim adamlarının kabulüne göre, dünyadaki 10 en büyük deprem riski taşıyan şehirlerden birisi olarak gözüküyor. Onun içindir ki bizim bir an önce tedbirimizi alıp, takdiri de Allah’a bırakmamız icap ediyor. Tedbir almadan öbür türlü herhalde söylemek doğru olmaz gibi geliyor.”

 

“Birinci ve ikinci derecede topraklarımızın yüzde 66’sı deprem bölgesi”

Bakan Özhaseki, Türkiye’nin bir deprem bölgesi olduğunu hatırlatarak, “Birinci ve ikinci derecede topraklarımızın yüzde 66’sı deprem bölgesi. Nüfusumuzun da yüzde 71’i bu bölgelerde yaşıyor. Son yüzyıl içerisinde Türkiye’de 6 ve üzerinde yıkıcı şiddetteki deprem sayısı 60. Eğer denizlerimizi de katarsak buna 226 tane, 6 ve üzerinde şiddetli deprem var. Yani denizler dahil olduğunda neredeyse senede 2, 3 tane 6 üzerinde şiddetli deprem var. Ana karamızda da 60 tane deprem var. Ölen insan sayısı 130 bin. Verdiğimiz canları düşünün artık siz. Maddi hasar hiç hesaplanacak gibi değil. O zaman bizim bir an önce ülkemizdeki yaşadığımız o gözümüz gibi baktığımız, sevdiğimiz, kendi kentlerimizi depreme bir an önce hazırlamamız icap ediyor.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’de artık yeni bir dönemin başladığını vurgulayan Özhaseki, kırmızı çizgileri olduğunu, bu konularda taviz vermeyeceklerini belirterek, şöyle dedi:

“Birincisi fay kırıklarının olduğu yerde, fay hatlarının geçtiği yerlerde asla yapılaşma olmayacak. Şehirlerin en merkezinden geçebilir ki Adıyaman’da, Kahramanmaraş’ta, Hatay’da bunu görebiliyoruz. Oralarda asla yapı olmayacak. Yapı yasağı var. 65 metre civarında bir alan, fay kırığının geçtiği yerde yeşil alan olacak. Bina asla yapılmayacak oraya. Eğer bina yaparsanız yarın bir gün yeni deprem geldiğinde onun yıkılmasına da hazır olun. Çünkü çelikten de bir bina koysanız üzerine, aşağıdan öyle bir enerji geliyor ki fay kırığı üzerinde her ne varsa yok ediyor ve içine alıyor. O yüzden fay kırığı üzerine asla bir şey yaptırmayacağız bundan sonra. İmar planlarına işleyeceğiz. Kırmızı çizgiler olarak da bunlar zaten orada kalacaklar. İkincisi zeminde sıvılaşma olan yerler var. Buralarda da yapı yasağı var. Dere yataklarına asla yapılaşma bundan sonra olmayacak. Belki de bu daha çok Hatay’ı ilgilendiriyor. İşte orada Asi Nehri’ne ulaşan yataklar var. Bunların üzerine de asla yapı yaptırmamamız lazım. Son olarak da söyleyeceğim şey, bundan sonra mühendislik hesaplarından başlayıp uygulama safhasında inşaat bitinceye kadar sıfır tolerans uygulanacak.”

Exit mobile version