TBB Yönetim Kurulu Başkanı Çakar: Yabancı para mevduatın toplam mevduat içindeki payı azaldı

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Çakar, yabancı para mevduattan TL mevduata geçişin hızlandığını belirterek, "Yabancı para mevduatın toplam mevduat içindeki payı azalmıştır." dedi.

TBB Yönetim Kurulu Başkanı Çakar: Yabancı para mevduatın toplam mevduat içindeki payı azaldı

TBB’nin 67. Genel Kurulu, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in katılımıyla İstanbul Finans Merkezi Ziraat Bankası Genel Müdürlük Oditoryumu’nda gerçekleştirildi.

Genel kurulun açılışında konuşan TBB Yönetim Kurulu Başkanı Çakar, dünya ekonomisinin kısa sayılabilecek bir sürede, siyasi, sosyal ve ekonomik alanda çok sayıda olağan dışı hadisenin etkisinde kaldığını belirterek, düşük enflasyon, hızlı büyüme ve yüksek ticaret hacminin yerini yeni şoklar, belirsizlikler ve risklerle dolu bir ortama bıraktığını söyledi.

Gelişmelerin daha yavaş büyüme, daha düşük ticaret hacmi ve daha yüksek enflasyon ürettiğini ifade eden Çakar, önde gelen merkez bankalarının enflasyonda hedeflenen seviyelere ulaşana kadar sıkı para politikasının sürdürüleceğini ilan ettiği ve uyguladığını hatırlattı.

Dünya ekonomisine ilişkin, uluslararası kuruluşların son raporlarına göre normalleşme sürecinin başladığını aktaran Çakar, “Durgunluk risklerinin azalması ve enflasyondaki düşüş eğilimi faaliyet ortamını iyileştirse de geçmişten gelen kırılganlıklar ve jeopolitik gerginlikler istikrar görünümünü gölgelemeye devam etmektedir. Bundan dolayı, dünya ekonomisi için iyimser fakat ihtiyatlı bir yaklaşım içerisindeyiz.” diye konuştu.

Çakar, Orta Vadeli Programın (OVP) kararlılıkla uygulandığını belirterek, normalleşme, sadeleşme, dengelenme ve reform sürecini değerli ve olumlu bulduklarını ifade etti.

Programı dikkatle değerlendirdiklerini, katkı verdiklerini ve çıktılarını yakından izlediklerini aktaran Çakar, şöyle devam etti:

“Düşük enflasyon dönemine erişeceğimize inanıyor ve kendimizi buna hazırlıyoruz. OVP’nin çalıştığını, çıktılarının hedefler doğrultusunda olduğunu görüyoruz. Uygulanan programa ilişkin atılan adımlarda öncelikli ve önemli değişiklik para politikasında olmuştur. Para politikası fiyat istikrarını sağlamaya odaklıdır, TL’ye olan güvenin artmasını desteklemektedir. İlk yarı sonunda, TL finansal araçlara yönelik ilgi artışı ve enflasyonda görmeye başladığımız düşüş, ekonomideki iyileşmeyi ortaya koymaktadır.”

“Dengelenmenin büyümenin kompozisyonunda da başladığını gözlemliyoruz”

Alpaslan Çakar, bütçe ve ödemeler dengesine önem verdiklerini, bunların yakında izledikleri konular arasında olduğunu belirterek, bütçe disiplinine yönelik olarak yapılan, hem harcamaların azaltılması hem de gelir artışına yönelik çalışmaları değerli bulduklarını ifade etti.

Özellikle kayıt dışılıkla mücadele konusunda atılan adımları oldukça önemsediklerini vurgulayan Çakar, bu alanlarda alınacak mesafe ile başta enflasyonun düşürülmesi olmak üzere kalıcı olarak finansal istikrar sağlanacağına inandıklarını kaydetti.

Çakar, programın sonuçlarının görülmesi ve artan risk iştahı neticesinde, yurt dışında yerleşik yatırımcıların davranışlarının da olumlu yönde değiştiğini belirterek, bu gelişmenin TL varlıklara olan talep artışını desteklediğini ve sermaye girişlerini hızlandırdığını vurguladı.

Bir yandan cari açığın düşmesi bir yandan da sermaye girişlerinin hızlanması sayesinde rezervlerde olumlu bir trend yakalandığını dile getiren Çakar, şu ifadeleri kullandı:

“Swap işlemleri de dikkate alındığında net rezervler 2023 Haziran döneminde eksi 37 milyar dolardan, bu yılın ilk yarısının sonunda 15 milyar dolara yükselmiştir. Aynı dönemde, rezervlerin kısa vadeli dış borçları karşılama oranı 14 puan artarak yüzde 104 olmuştur. Dengelenmenin büyümenin kompozisyonunda da başladığını gözlemliyoruz. Tüketim harcamalarının büyümeye katkısı ivme kaybederken, net dış talebin katkısı artmaktadır.”

“Bankacılık sektörünün yurt dışından sağladığı kaynaklar hızlanarak artmaktadır”

TBB Yönetim Kurulu Başkanı Çakar, bankacılık sektörünün uygulanan ekonomik programa her türlü desteği verdiğini anlatarak, bankaların para politikası çıktılarını, aracılık fonksiyonlarının gereği olarak mevduat ve kredi piyasalarına doğru bir şekilde aktardığını ifade etti.

Yabancı para mevduattan TL mevduata geçişin hızlandığını aktaran Çakar, şunları kaydetti:

“DDM ve KKM de dahil edildiğinde yabancı para mevduatın toplam mevduat içindeki payı azalmıştır. 2024 Haziran itibarıyla, son bir yılda, DDM ve KKM hariç standart TL mevduatın payı 17 puan artarak yüzde 50’ye yükselmiştir. Başta sermaye benzeri krediler olmak üzere, bankacılık sektörünün yurt dışından sağladığı kaynaklar hızlanarak artmaktadır. Esasen bankaların yurt dışından borçlanma kanalları her zaman açık kalmıştır. Bu krediler son bir yılda yüzde 24 artarak, 140 milyar doları aşmıştır. Bunlar olurken, dış borçlanmanın maliyeti düşmüş, vadeler uzamaya başlamıştır.”

Bankacılık sektörü kredilerinin uygulanan sıkı para politikası çerçevesinde şekillendiğini dile getiren Çakar, “Bu çerçevede, haziran itibarıyla 12 aylık kredi büyümesi yüzde 38 olmuştur. Artış hızı ticari kredilerde yüzde 36, bireysel kredilerde ise yüzde 47’dir. Son dönemde ivme kazanmış olan yabancı para cinsinden krediler, artık Merkez Bankası tarafından uygulamaya alınan aylık yüzde 2’lik büyüme sınırı çerçevesinde şekillenmektedir. Krediler dengeli bir dağılıma sahiptir. Kredilerin yüzde 77’si ticari, 23’ü bireysel kredilerden oluşmaktadır. KOBİ kredilerinin payı ise yüzde 27 düzeyindedir.” ifadelerini kullandı.

Ticari kredilerin sektörler arasındaki dağılımının geniş bir yelpazeye sahip olduğuna dikkati çeken Çakar, imalat sanayi ve tarımın payının arttığını aktardı.

“Kredi riski makul bir düzeyde”

TBB Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Çakar, kredi riskinin makul bir düzeyde olduğunu belirterek, “Tahsili gecikmiş alacak oranı yatay bir seyir izlemektedir. Bireysel kredilerde, özellikle ihtiyaç kredileri ve kredi kartlarında öngörülerimize paralel ılımlı bir artış olmakla birlikte, oran makul ve yönetilebilir düzeydedir. Bankacılık sektörü ihtiyatlı bir karşılık politikasına sahiptir. Özel ve genel karşılık oranları riskleri karşılayabilecek seviyededir.” dedi.

Para politikasının etkinliğinin artmasıyla makro ihtiyati kural setinin sadeleşmesine ilişkin atılan adımları önemli bulduklarını kaydeden Çakar, şu ifadeleri kullandı:

“Bilançolarımızda mevcut olan TL mevduatın yüzde 14’ü, yabancı para mevduatın ise yüzde 22’si zorunlu karşılık olarak tutulmaktadır. Likidite yönetimi açısından zorunlu karşılıkların kullanılmasını anlıyor, gerekli ve doğru buluyoruz. Bununla birlikte, fonlama maliyetlerinin arttığı ve kredi büyümesinin sınırlı kaldığı bu dönemde zorunlu karşılıklardaki artışın bankalarımıza önemli ölçüde ilave maliyet oluşturduğunu belirtmek isterim. Sadeleşme, faaliyet ortamındaki iyileşme ve öngörülebilirliğin artması bilançomuzun sağlıklı olmasını sağlayacak, bilanço büyüklüğünün milli gelire oranının yeniden yükselmesini destekleyecektir.”

“Öz kaynakların reel olarak büyümesi yavaşlamıştır”

Alpaslan Çakar, istikrar ortamında banka bilançolarının büyüyeceğini, bilançoların daha sağlıklı hale geleceğini, kredilere erişimin kolaylaşacağını, kaynakların daha rekabetçi alanlara, yenilikçi projelere, yeşil dönüşüme yönlendirileceğini ve etkin kullanılacağını vurguladı.

Bankaların olası risklere ve şoklara karşı dayanıklılığını korumanın temel koşulunun öz kaynaklarının güçlü olması olduğuna işaret eden Çakar, şöyle devam etti:

“Sermayenin sürdürülebilir karlılık ile desteklenmesi ve reel olarak korunması, yatırımcı ilgisinin ve güveninin sürdürülmesi için önemlidir. Öz kaynaklarımız 2,4 trilyon lira düzeyindedir. Sermaye yeterliliği rasyosu yüzde 17 ile uluslararası ortalamalar düzeyindedir. Son dönemde öz kaynakların reel olarak büyümesi yavaşlamıştır. Bunda, öz kaynak getirisinin enflasyonun altında kalması etkili olmuştur. Öz kaynaklar kredilerin sürdürülmesini de destekleyecektir. Diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de yurt içi tasarruflara dayalı krediler, büyüme için en temel finansman aracı olmaya devam etmektedir.”

Kredilerin yanında finansman kaynaklarının çeşitlendirilmesi, banka bilançolarının tek başına karşılayamayacağı ihtiyaçların finansmanı ve risklerin daha rasyonel dağılımı açısından da önemli olduğunu kaydeden Çakar, bu nedenle para piyasalarının dışında, sermaye piyasalarının geliştirilmesi ve büyütülmesinin çok faydalı olacağını sözlerine ekledi.

Exit mobile version