Çanakkale’de, ülkenin oksijen deposu olarak adlandırılan ancak yüzde 79’u maden şirketlerine ruhsatlı Kazdağları için “Vahşi Madenciliğe Hayır” mitingi gerçekleştirildi. Miting, saat 17.00’de Eski Salı Pazarı’nda toplanan yurttaşların Cumhuriyet Meydanı’na yürüyüşüyle başladı.
Mitingde “Vahşi madenciliğe hayır”, “Kazdağları’nın üstü altından değerlidir”, “Madenci şirket, Kazdağları’nı terket” ve “Ferman padişahın, dağlar bizimdir” gibi sloganlar atıldı. Kazdağları Ekoloji Platformu ile Ege ve Marmara Çevreci Belediyeler Birliği ev sahipliği yaptığı mitinge, Kazdağları ve çevresi köylüleri, çeşitli demokratik kitle örgütleri, sendikalar, odalar ve siyasi partiler de destek verdi.
Kazdağları Ekoloji Platformu adına basın açıklamasını okuyan Füsun Kayra, Kazdağları’nın yüzde 79’unun ruhsatlandırılmış olduğunu ve yüzde 41’inin aktif ruhsatlı alan olduğuna dikkat çekti. Bu yoğunlukta madencilik faaliyetinin tüm ekosistemi, sosyal, kültürel ve ekonomik yapıyı tehdit ettiğini dile getiren Kayra, “Kazdağları 1600’den fazla ruhsat ile 90 civarında yerli ve yabancı şirketin talanına açık hale getiriliyor. Uşak Kışladağ, Kütahya, Bergama, Giresun, Ayvalık, Artvin Murgul ve Erzincan İliç’te yaşanan kazalarda vahşi madenciliğin neden olduğu doğa ve insan kıyımları yaşanmışken Kazdağları’nda böylesi felaketlere geçit vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Bölgede devam eden madencilik faaliyetlerinin tarım ve hayvancılığı tehdit ettiğine dikkat çeken Kayra, “Bölgemizin ve ülkenin gıda güvenliği için büyük öneme sahip olan ve yıllar boyu gelir ve istihdam sağlayan tarım ve hayvancılığı bitirecek olan, en fazla 8-10 senelik geçici istihdam yaratan kirli, vahşi madencilikte ısrar etmenin, yoksulu daha da yoksul, varsılı daha da varsıl yapan ve riski halka yıkan bu politikaların kimlere, hangi sisteme ve sermayeye hizmet ettiğinin farkındayız” dedi.
“Her ağacı tek tek savunuyoruz”
Vahşi madenciliğin geri dönüşsüz bir doğa yıkımı olduğunu belirten Kayra, şunları söyledi:
“Teck Cominco, Pilot Gold, Fronteer, Alamos, SSR Mining, Eldorado Gold, Liberty Gold, Stratex, Centerra gibi çokuluslu şirketler ile Cengiz Holding, Nurol Holding, Eczacıbaşı, Koç Holding, Zorlu, Tüprag, Ciner Grup, Koza, Bahar Madencilik, CVK gibi yerli şirketler, siyasi iktidar ile işbirliği yaparak, Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası (EBRD) ve benzeri diğer banka ve finans kuruluşları tarafından kredilendirilerek ülkemizin dağlarında, ovalarında, ormanlarında hak sahibi oluyorlar. Bugün Cengiz Holding’e ait Truva Bakır Madenciliğin Bayramiç ve Çan sınırları içinde kalan Halilağa Bakır Madeni projesinde 1 milyona yakın ağacın üzerlerine çarpı işareti atılarak işaretlendiği, gövdelerinde çentiklenmek suretiyle izler bırakıldığı bir ormanlık alanda, korku ve endişe ile her an kesilmeyi bekleyen o ağaçlara sarılmaya mecburuz. Lapseki’de Nurol Holding’e ait TÜMAD’ın yok etmeyi hedeflediği her ağacı tek tek savunmaya mecburuz.”
Vahşi madenciliğe karşı seslerini yükselttiler
Bölge halkının evlerini, geçim kaynaklarını, sularını, topraklarını kaybetme kaygısına dikkat çeken Kayra, “Çanakkale halkının daha önce de sahip çıktığı Kazdağları’na yeniden sahip çıkacağını, köylerimizin, köylülerimizin yanında duracağını, bu doğa katliamının karşısında duracağını biliyoruz. Ülkemizin her yerini kuşatan vahşi madenciliğe karşı Çanakkale’den, Kazdağları’ndan sesimizi yükseltiyoruz, bu ses ülkenin dört bir yanından duyulsun, çoğalsın ve yankılansın istiyoruz” diye konuştu.
Açıklamanın ardından miting alanında, Grup Dost Yürek ve Ağaçlara Şarkı Söyleyen Kadınlar destek konseri verdi.