YAZARIMIZ KUBİLAY S. ÖZTÜRK YENİ YILIN İLK YAZISINDA DALYAN SAZLIĞI’NIN AKIBETİNİ KALEME ALDI, MUHALEFETİN SESSİZLİĞİNİN NEDENİNİ SORDU.
2022’nin son Büyükşehir Meclisi’nde Edremit Körfezi’nin sulak alanı Dalyan bölgesindeki 380 dönüm arazi için satış kararı alınmıştı. Yazarımız Kubilay Öztürk hem Büyükşehir’in satış konusundaki ısrarını sorguladı, hem de muhalefetin sessizliğini eleştirdi.
NEDEN İTİRAZ ETMEDİNİZ?
“Hem ana muhalefet olup, hem de vekili, vekilliğe niyetleneni, il ve ilçe başkanları, belediye başkanlarıyla hep birlikte “sus-pus” olmaya hakkınız olabilir mi Dalyan konusunda? Siyaset açısından da, insanlık ve hemşerilik açısından da yakışık alıyor mu bu sessizlik? İmar planı girişimine itiraz ettiniz mi mesela? Meclis’te satış oylaması yapılırken niye protesto etmediniz? “Majestelerinin muhalefeti” bile daha canlı davranıyor İngiltere’de. Halk bu halinizi “Dalyan değişsin, nasılsa bizimkilere de bir şeyler düşer” dediğiniz şeklinde algılıyor farkında mısınız?”
BUGÜNKÜ HALİNİZ DÜNDEN BELLİYDİ!
“Yanlışsa bu algı, neden değiştirmek için gayret göstermiyorsunuz? 2020’de Büyükşehir Meclisi’nde Hazine arazilerinin devri oylamasından bu yana ateşten bir top gibi Dalyan’ı il başkanı, belediye başkanı, ilçe başkanı birbirine attı, en sonunda ilçe yönetiminden bir üyenin omuzlarına bırakmaya kalktınız bu yükü. Bugünkü haliniz, dünden belliydi. Edremit’te ve Körfez’de yurttaşlık bilinci ve doğaya saygısı olan bütün vatandaşlar, sizin adınıza üzülüyor bütün bunlardan.”
YENİ YILDA DA MÜCADELEYE DEVAM
İnsan türü, zamana dair “yıl” kavramını gezegenimizin güneş etrafındaki bir tam turuna göre belirledi. Buna uygun olarak da, pek çok ülkede insanlar geçen Cumartesi gününü eski yılı uğurlayıp eğlenerek geçirdi ve Pazar günü yeni bir yıla başladı. Oysa küçük mavi gezegenimiz, insanlara hiç sorma gereğini bile duymadan günleri, haftaları, ayları ve yılları tüketerek, rotasındaki hareketini sürdürmeye devam ediyor. Hal böyle olunca, yarının bugünün devamı olduğunu bilerek ama dünü de hatırlayarak şöyle bir soluklanıp, bu vesileyle herkesin yeni yılını da kutlayıp, bir durum değerlendirmesi yapmakta fayda olduğunu düşünüyorum.
2022’DE HEM DOĞA HEM İNSANLIK FAKİRLEŞTİ
Dünya’da iki yıl süren pandemi sürecinin olumsuz etkileri dinmeden, bu kez savaşla, enerji ve gıda krizleriyle bir kere daha bozuldu tüm ekonomik veriler. Bu nedenler yanyana gelince de, çok kötü hatta berbat bir yıl oldu 2022. Üstelik her ülke kendisini kurtarmayı öne alınca da, gezegenimiz sömürülmeye, kirletilmeye, istismar edilmeye devam edildi hızla. Olumlu yönde bir gelişme, küresel iklim değişimini önlemeye yönelik ciddi bir çaba olmadı. Aksine Dünya’nın maddi ömrünü adeta zamanından önce tüketmek için çabalar arttırıldı bile. Peki ne için? Para ve güç adına yapıldı bütün bunlar.
İnsan türünün bir bölümü, yine kendisi gibi insanları ve diğer canlıları tehlikeye atarak, tüm gezegeni yağmalamayı sürdürdü. Bunun en önemli göstergesi, gezegenimizde yaratılan tüm servetin giderek bir avuç zenginin elinde toplanıyor olmasıydı. Gelir piramidinin en tepesindekiler güçlendikçe, geri kalan tüm insanlar ve doğa 2022’de de alabildiğine fakirleşti.
2023’E 5-0 YENİK BAŞLADIK
Ülkemizdeki durum ise, bu genel hale paralel ama daha da olumsuz seyretti ne yazık ki. Bunun temel nedeni de kötü yönetim oldu elbette. Alınan yanlış kararlar, Dünya’da olup bitenleri okuyamayan ve gerçekçi olmayan müdahaleler ile 2022’de gezegendeki ortalamadan çok daha ağır bir ekonomik ve finansal sıkıntı yaşadı ülkemiz. Doğru önlemler alınamadı, hatta ipin ucu bilerek ve isteyerek iyice salındı. “Çıkacağı yere kadar çıksın olumsuz veriler, nasılsa orada bir dengeye oturur kendine göre” denildi. Bu olumsuz durumlarla, bizler de ülkemizde eski yılı uğurlayıp, yenisine “merhaba” dedik. Fakat 2023’e adeta eşitlik haliyle değil de, 5-0 yenik başladık.
ZORLAMA SEÇİM EKONOMİSİ
Dünyadaki çeşitli ülkeler, ekonomik önlemler ve toparlanma için farklı yollar izliyor. Fakat bizdeki yollar yine çok sıra dışı oluyor bu anlamda. Zira bizde artık “seçim sandığı” da göründü ufukta. Resmen “her ne pahasına kazanalım” denilerek zorlama bir seçim ekonomisi ve stratejisi uygulanıyor şimdi. Ekonomide salınan ipin ucu, kararlı önlemlerle toparlanmak yerine, aksine tüm musluklar iyice açılıyor, para akıtılıyor her tarafa.
Baz etkisiyle 2023’ün ilk aylarında resmi enflasyon oranında bir düşüş yaşanmaya başlanınca, göstergelerde sanal bir iyileşme olunca da, hemen algı mühendisliğine başlayıp, “bakın demiştik, başardık” propagandasına girişileceği anlaşılıyor. İktidar, bunun emarelerini sunuyor zaten bir süredir.
DARPHANE FAZLA MESAİ YAPACAK!
Fakat bu algı yönetimini başka yollarla da besleyecekler elbette. Mesela bazı sürüncemedeki sorunları, hepimizin geleceğini de tehlikeye atacak şekilde “halletmeye” giriştiler. İşlemeyen bir sosyal güvenlik sistemini, tamamen çökertecek şekilde bir EYT düzenlemesiyle, bütçeye yeni ve büyük bir külfet ilave ettiler. “Ben yaptım, oldu” denildi bir kez daha ve bunu piyasaya para pompalama aracı olarak kullanacaklar. Artık Darphane’deki fazla mesailer iyice arttırılacak ve epeyce para saçılacak sisteme. Sonra da doğal gaz bulunmasını petrol, onu da altın keşifleri izleyecek muhtemelen. İstihdam da bir miktar şişirilecek, emekli olanların yerine yeni personel alımları olacak, işsizlikte suni azalışlar sağlanacak. Kamu bankalarına da her talep eden vatandaşa ev, araba, tüketim kredisi vermesi emredilecek. Bir miktar para da o şekilde girecek piyasaya ve suni bir canlanma yaratılacak. Bu arada vatandaşların ruhundaki milli ve dini dalgayı kabartacak her türlü girişim de denenecek.
“SEÇİM OLSUN DA BU KADAR ÇATLAK SU KAÇIRMAZ”
Yakalanan bu havayla da en sonunda seçime gidilecek. Ne zaman? Resmen 18 Haziran 2023’te. Fakat öyle bir tarihe denk getirilecek ki seçimler, “işte erkene aldık, adaylık sorunu da kalmadı şimdi” denilecek bir yandan, diğer yandan ise “erkene çektiniz denilir mi bu kadarcığına, tam zamanı sayılır” diye savunulacak. Her iş gibi bu da “ben yaptım, oldu” formülüyle geçiştirilecek. Muhalefete de “aman seçim olsun da bu kadar çatlak su kaçırmaz” dedirtilecek.
“SAÇARIZ PARALARIŞ SANDIKTAN ÇIKARIZ…”
Fakat tüm bunlar yapılırken bir de eldeki varlıkları ama özellikle gayrimenkulü satıp paraya çevirme, olmadı uygun şirkete veya kişiye kiralama furyası yaşanıyor memlekette. Seçim kazanmak için “para lazım”, orasını anladık ama olan bitene bakınca sanki ikinci bir senaryo olarak “seçimin kaybedilmesi” ihtimali de ciddiye alınarak hazırlık yapılıyor gibi.
“Saçarız parayı ortalığa, sandıktan çıkarız; o vakit beş senemiz olacak bir formülünü bulur düzeltiriz vaziyeti. Çıkamazsak da yarattığımız külfeti yerimize gelecek olanlar düşünsün” şeklinde özetlenecek bir anlayış seziliyor yapılanlarda. Hatta “başkanlık” kaybedilse bile “meclis çoğunluğunu kaptırmayalım” bile deniliyor muhtemelen. Yandaşa satış ve kayırma bunun bir göstergesi. Meclis’te çoğunluk olmak demek, sistemi çalıştırmamak ve yeniden seçime mecbur bırakmak demek. Kimlerin desteği aranır böyle bir ortamda, yediğinin tadı damağında kalanlar olmaz mı bunlar?
DALYAN’DA 380 DÖNÜM KAMU ARAZİSİ İÇİN SATIŞ YETKİSİ ALDILAR…
Özetle eski yılla, yeni yılı ayıran ince bir çizgi yok, sadece soyut bir zaman kavramı var ortada. Fakat somut olan, şu anda fiilen yaşadıklarımız ile geleceğimiz için yapılan planlar çerçevesinde bugün atılan adımlar elbette. Cuma yaşananlar ile Pazartesi yaşayacaklarımız ve gelen günlerde olup bitecek olanlar hep bu çerçevede değil mi? Bizler için ve ülkemiz için gerçeklik bu. Balıkesir’de olanlar ve Edremit’te olanlar da elbette buna dahil. Bu coğrafyada da “satış” gayreti son hızla devam ediyor. Mesela Edremit’te “Sanki Dalyan’ı satınca Hazine parayla mı dolacak?” dedirtecek işler yapılıyor. “Koruma” kararlarıyla hükümsüz kılınan imar planlarının yerine, bir gayret yenisi hazırlatılıyor. Bütünsel değil ama o plan da, Dalyan’ın sadece 1.065 dönümünü kapsıyor. Bu plan askıdayken yapılan itirazlar bile daha sonuca bağlanmadan, Çevre Bakanlığı kararını vermeden; bu sefer de Belediye Meclisi’nden 1.065’in içindeki 380 dönüm kamu arazisinin satışı için yetki alınıyor ısrarla.
DALYAN BİRİLERİ İÇİN PARA, EDREMİTLİLER İÇİN GELECEK DEMEK…
Ne yapacak vatandaşlar şimdi? Yıl devroldu ama dert eskide kalmadı ki, yeniye taşındı bile çoktan. Bu satış gayreti oldukça, mücadele de devam edecek haliyle. Çünkü birileri için sadece “para” demek olan Dalyan, Edremitliler için “gelecek” demek aslında. Para için geleceğinin heba edilmesine razı mı olacak insanlar. “Kimlerin kazancı için bizim olan toprağı satmaya kalkışıyorsunuz?” diyecek, “orayı bugünkü ihtiyaç için satıp, yarın altyapısını bizim vergilerimizle mi yapmaya kalkacaksın?” da diyecek. “Arıtma tesisi nereye gidecek, atıksuyu denize mi deşarj edeceksin yıllarca?” diyecek, “yeni arsa sahipleri için mi arıtma yatırımı ve yol yapacaksın, niye bizim için yıllardır yapmadın?” da diyecek. Var mı bunlara cevabı olan seçilmiş veya atanmış yönetici acaba? Varsa yazıp göndersin, haftaya bu sayfayı onun açıklamasına bırakayım. Vatandaş da okuyup değerlendirsin kimin haklı olduğunu.
MUHALEFET DALYAN KONUSUNDA NEDEN SUS-PUS?
Son bir söz de muhalefet rolü oynayan bazı kişilere olacak. İsterlerse alınabilirler, serbestler. Yahu hem ana muhalefet olup, hem de vekili, vekilliğe niyetleneni, il ve ilçe başkanları, belediye başkanlarıyla hep birlikte “sus-pus” olmaya hakkınız olabilir mi Dalyan konusunda? Siyaset açısından da, insanlık ve hemşerilik açısından da yakışık alıyor mu bu sessizlik? İmar planı girişimine itiraz ettiniz mi mesela? Meclis’te satış oylaması yapılırken niye protesto etmediniz? “Majestelerinin muhalefeti” bile daha canlı davranıyor İngiltere’de. Halk bu halinizi “Dalyan değişsin, nasılsa bizimkilere de bir şeyler düşer” dediğiniz şeklinde algılıyor farkında mısınız?
Yanlışsa bu algı, neden değiştirmek için gayret göstermiyorsunuz? 2020’de Büyükşehir Meclisi’nde Hazine arazilerinin devri oylamasından bu yana ateşten bir top gibi Dalyan’ı il başkanı, belediye başkanı, ilçe başkanı birbirine attı, en sonunda ilçe yönetiminden bir üyenin omuzlarına bırakmaya kalktınız bu yükü. Bugünkü haliniz, dünden beliydi. Edremit’te ve Körfez’de yurttaşlık bilinci ve doğaya saygısı olan bütün vatandaşlar, sizin adınıza üzülüyor bütün bunlardan.
TARİHİN TEKERLEĞİ HEP İLERİYE DOĞRU DÖNECEK
Yıl değişti ama dert değişmedi ve yeni yılda da Edremit’te Dalyan için direnecek halk. “Satın da kurtulalım” diyecek halleri yok. Kararıp kalacak halleri de yok. Biliyorlar ki, tarihin tekerleği hep ileriye doğru dönecek ve ısrarla kamu malını satıp ranta dönüştürmek isteyenlere de, o gelecekte yer bile yok. İnsanın olduğu yerde, umut hiç tükenir mi? Takvim nedeniyle değil ama insana olan inanç nedeniyle geleceğe yine umutla bakacaklar elbette. Uyanık bezirgan kılıklı ve ahlakını yitirmiş sahte kurtarıcılar, kesesini doldurmak için dünyayı talan etmekten geri durmayan açgözlüler, benden sonra tufan diyen eşkıyalar yerine; vatandaş sadece kendisine, sıradan insanların sağduyusuna inanacak. Belki “her şey çok güzel” olamayacak ama bugünden biraz daha güzel olması için mücadele etmek de onların yegane yolu olacak.