KAZDAĞLARI MEVZUSUNA DEVAM

Ş. TARIK SÜRMELİOĞLU

 

KANADALI madencinin canım ormanı hallaç pamuğu gibi atıp yemyeşil alanı kıraç araziye çevirdiği yer Kazdağları’nda değilmiş.

Kuş uçuşu kırk kilometre uzaktaymış.

Nereye kırk kilometre?

Kazdağı Milli Parkı’na.

Milli Park dağın bir bölümü, tamamı değil. Ama Kazdağları dediğin yer bir bütün.

Ha kırk kilometre kuzeyi, ha kırk kilometre güneyi, fark etmez yani.

Öyle kestirip atamazsın.

Coğrafyayı değiştiremezsin.

Bu bilgi kirliliği değildir, hedef saptırma hiç değil.

Dağlar silsilesi.. Kazdağları, adı üstünde yani, tek bir dağ değil.

Havran’dan Çanakkale’ye hepsi Kazdağları’dır.

Tüm o coğrafya, bölgeden doğan akarsularla beslenir.

Köylerdeki üç beş delikanlıya iş sahası olacak diye suyu, toprağı, havayı, canlıyı yok sayamazsın.

Bir de sanki ilk kez Kazdağları’nda altın madenciliği yapılıyormuş havası esiyor.

Herkes Kanadalı’nın Kirazlı’daki maden sahasına yüzünü dönüyor.

Bölge delik deşiktir. Madenin biri kapanır biri açılır. Dünyanın ruhsatı verilir.

Yani, bizim Kazdağları oldu sana Madendağları!

 

***

BU ülkenin kendi alanında uzman insanları var. Altın madenciliğinin ne getirdiğini ne götürdüğünü milim milim hesaplayan uzmanlar var. Çevresel etkiye dikkat çeken, bilimsel mesajlar veren, milyonlarca ton toprağın nasıl işlemlerden geçirildiğini yazan çizen, okumuş, konusuna hakim niceleri.

Bir şey söylüyorlarsa boş yapmıyorlardır, vardır bir bildikleri.

Bazen onlara kulak vermek gerek.

“Orası Kazdağları değil” diye kestirip atmak sorunu çözmüyor.

Ya da “bizden önce bu bölge sit alanı olmaktan çıkarılmış” deyip topu taca atmak..

Olmaz yani.

 

***

ŞİMDİ iki bin yılında alınmış bir kurul kararı çıkardılar ortaya.

Edirne Kültür ve Tabiat Kaynaklarını Koruma Kurulu’nun kararı.

Birinci derece doğal sit alanı olmaktan çıkarmış oraları.

Koruma kapsamında değilmiş yani.

E o zaman bugünkü iktidardan önce alınan bir karar oluyor bu.

Karardan çok, o karara imza atan kişinin siyasi kimliği üzerinden yürüyorlar.

İclal Dinçer Kurul Başkanı olarak imzalamış. Başkan Yardımcısı Şeniz Atik.

Şeniz Atik daha sonra CHP’den Kayseri Milletvekili adayı olmuş.

İşte gördüğünüz gibi, yine CeHaPe parmağı var(!) işin içinde…

AK Parti iktidarından önce karar alınmış, bu bir.

İmza atan Başkan Yardımcısı CHP’li, bu iki.

Yani Kirazlı’yı Kanadalı Alamos’un kucağına verenler, bugün Balabantepe’ye çıkıp “altıncı filo defol” diye bağıranlar oluyor bir anlamda!

Öyle mi oluyor gerçekten?

 

***

YALNIZ, sosyal medyada servis edilen o belgenin sağ üst köşesinde 17.11.06 tarihi var; çok dikkat çekici değil ama var işte. O neyin tarihi?

Belgeye mal bulmuş mağrıbi gibi sarılmış, AK Parti’nin Balıkesir Büyükşehir Meclis Üyesi Mehmet Birol Şahin.

Belgeyi koymuş Facebook’a.. Altını şöyle doldurmuş:

“Kazdağları’ndaki maden alanı  iki bin yılında sit alanından çıkarılmış. Kimin imzasıyla peki? CHP Kayseri Milletvekili adayı, Koruma Kurulu Başkanı ve Mimarlar Odası Başkan Yardımcısı İclal Sema Dinçer’in imzasıyla çıkarılmış. İlk ruhsat tarihi 12.03.2001. Tezgahı ve provokasyonu gör.. Piyon olma agâh ol…”

Bu belgeyi paylaşınca her şey hallolmuş oluyor yani.

Top, zaten CHP’li olan o zamanın koruma kurulu üyelerine atılıyor, olay tamam.

Bu arada, Birol Şahin’in bakış açısıyla hepiniz piyon oluyorsunuz, ey Balaban’a yürüyenler!

 

***

KİMİLERİ, binlerce insanın Balabantepe’ye yürüyüşünü ‘dış mihraklar’ın her zamanki tezgahı olarak değerlendiriyor.

Doğrudur; Bergama Ovacık olayında öyle bir durum vardı. Köylüler altlarında çizgili pijama, üst taraf çıplak halde çok eylem yaptı. Arkalarında, yani geri planda bu eylemleri örgütleyen yabancı vakıfların varlığı çok konuşuldu. Hele de Alman vakıfları.

O zamanlar biz de çok yazdık çizdik bu vakıfların izinsiz, yetkisiz faaliyetlerini.

Pek çok alanda vardılar. Yerel yönetimlerle, yerel basınla, demokratik kitle örgütleriyle içli dışlıydılar.

Biz yazarken “komplo teorisi” diyenler, bugün Kazdağları mevzusunda bu vakıfların faaliyetlerini gündeme taşıyıp “Kirazlı eylemlerinin arkasında Alman vakıfları var” falan diyorlar.

Varsa böyle bir durum, yani Türkiye’de, orada burada altın çıkarılmasını engellemek adına sistemli bir çalışma içindeyseler bugün, devlet bilmiyor mudur sizce?

Bu yabancı vakıflar bir zamanlar yasal boşlukları kullanarak Türkiye’de farklı alanlarda çalışmalar yürütüyorlardı. Sonra bunlara izin çıktı. Daha rahat hareket etmeye başladılar.

O izinleri de CHP mi verdi yoksa?..

 

10 BALIKESİR / www.10balikesir.com

Exit mobile version