KADERİNE TÜKÜREYİM BALYA!..

 

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın dedi ki:

“Yüz yıllık kurşun madeni atıkları Balya’nın kaderi olamaz…”

Çevre olgusuyla tanışalıberi atıkları konuşuyoruz da.. Balya’nın kaderidir demek ki bu; zira değişen bir şey yok.

Neden yok?

Çünkü hamaset var. Ahmet Akın da dahil olmak üzere, bunca zaman Balıkesir‘i TBMM‘de temsil eden cümle milletvekili.. Ve dahi mülki idareciler, yerel yöneticiler falan..

Hep hamaset dinledik.

“Balya’daki zehirli atıklar insan sağlığı için tehdit oluşturuyor.”

Bu ve benzeri cümleleri binlerce kere yazdık gazeteye.

Seçilmişler, atanmışlar binlerce kez benzer cümleler kurdu.

Değişen ne var?

 

***

GÜNÜN birinde, siz deyin beş milyon ton, ben diyeyim on milyon ton siyanürlü atığın satılması bile gündeme geldi. İhaleye çıktı atıklar. Çinliler gelip alıyordu falan.

 

***

AHMET AKIN‘a göre dört milyon atık var Balya’da.

Suçlu: Bir zamanlar Balya’da Karaaydın Maden Şirketi’ni kurup kurşun çinko çıkaran Fransızlar.

Türkiye‘de yabancı maden şirketleri ve yerli ortakları cirit atıyor.

Her yeri.. Dağı, taşı, ovayı, vadiyi, her yeri kazıyorlar.

Ruhsat işi kolay.. Çoğu zaman “ÇED lazım değil” raporu verilebiliyor.

Yine çoğu zaman, maden ocağı açmak için bölgedeki ağacın, yeşilin, doğal güzelliğin yerle yeksan edilmesine göz yumuluyor.

Buna karşı çıkanlar gözaltına alınabiliyor.. Mahkeme koridorları ikinci adresleri olabiliyor.

Balya için bilmem kaç kere raporlar yazıldı, açıklamalar yapıldı, bilimsel tesbitler ortaya konuldu.

En basiti; her yağmurda dereye dökülen atıklar yüzünden bölgede yaşanan hayvan ölümleriydi.

İlçede akciğer rahatsızlıkları ve kanserin yaygın olduğu gerçeğine dikkat çekildi kaç kere.

 

***

..VE bilmem hangi uluslararası maden tröstlerinin yancısı şirketleri ziyaret edip, “bölgemizde istihdam sağlıyor, katma değer yaratıyorlar” falan diye övgüler düzen seçilmişlerimiz..

Bir günden bir güne o atık sahasına gidip “işte maden şirketinden geriye kalanlar” bile diyemedi!

Yine aynı bölgede faaliyetine devam edenlerin yarattığı tahribatı görmezden gelen seçilmişler, atanmışlar, kurumlar, kuruluşlar…

Öyle işte.

 

***

“BALYA’nın kaderi olamaz” denilen çevre felaketi gözümüzün önünde devam ediyor.

Atıkların içindeki zehir, çevreye ve canlıya zarar vermeye devam ediyor.

Beri yanda, kenardaki köşedeki köylerin merasına, havzasına, ovasına, deresine posaları bırakıp giden maden şirketleri hakkında en küçük bir işlem yapılmıyor.

İşte Koyuneri Köyü.

Adam curufunu çöpünü dere yatağına atıyor.. Köylü bas bas bağırıyor, şikayet üstüne şikayet yapılıyor; ama ilgili kurumlar gelip tesbit yapmıyor, ceza kesmiyor.

 

***

BU işin iktidarı muhalefeti olmaz.

Çevre ve canlı söz konusuysa susulmaz.

Görmezden gelinmez.

Ortak dil kullanılır.

Nerede ortak dil?

Hamasi mesajlar ve içi boş basın açıklamalarından başka ne var?

Memleketimin muhalefeti üstünden özet geçiyor…

Memleketimin iktidarı zaten sessiz.

Sonra bir bakıyorsun, elin HDP Milletvekili gelmiş, görmüş, tesbit yapmış, Koyuneri’deki maden atığı olayını Meclis gündemine taşıyor; soru önergesi veriyor.

 

***

GEÇİN bunları azizim; boş beleş muhabbetler sonuçta.

Mastır Şef izleyin siz.

“Dağlarından bal, ovalarından yağ akan Balıkesir” muhabbetine takılın!

Exit mobile version