HİDRO-METEOROLOJİK AFETLER VE BALIKESİR

AHMET ÖZTOPAL

 

Tarih, 1 Mart 2019 yani yerel seçimlerin neredeyse 1 ay öncesi.

Etkinlik, Balıkesir’in Afet Durumu ve Yönetimi Çalıştayı.

Yer, Karesi AVM Konferans Salonu.

Üniversitem ve Meteoroloji Mühendisliği adına yaptığım konuşmanın başlığı, Hidro-Meteorolojik Afetler ve Balıkesir.

Bakınız, hem konuşmamda hem de çok yakında yayınlanacak çalıştay kitabında, özet olarak ne demişim?

Türkiye’de her yıl, hidro-meteorolojik afetler neticesinde önemli ekonomik kayıplar yaşanmaktadır. Dolayısıyla da Balıkesir ilimiz, hidro-meteorolojik afetlerin görülmesi açısından yüksek bir risk altındadır. Bununla beraber, iklim değişikliği sürecinde Türkiye ve aynı zamanda da Balıkesir ilinde hidro-meteorolojik afetlerde artış beklenmektedir. Buradan hareketle, karar vericilerin hayata geçirilmesi düşünülen proje ve uygulamaların planlanma aşamasında, hidro-meteorolojik afetleri ve iklim değişikliği sürecini dikkate almaları elzem bir konudur.

Ayrıca, şehir planlamalarında Şehircilik Meteorolojisi gerekliliklerinin göz önünde tutulması da, yaşadığımız şehirlerin hidro-meteorolojik afetlere karşı olan risklerini en aza indireceği gibi şehirlerimizi daha güçlü ve daha yaşanılası kılacaktır.

Günümüzde yaşanılan hidro-meteorolojik felaketler, ilk değillerdir ve son da olmayacaklardır. Doğa bize ayak uydurmaz, bizler doğanın kurallarına uymak zorundayız. Oysaki yöneticilerimiz, kendi sorumluluklarını ve yanlış tercihlerini örtmek için; gerek yağışları, gerek iklim değişikliğini ya da olmadı dereleri, ırmakları ya da atmosferi suçlu ilan etmektedirler. 100 yılda, 500 yılda ya da 1000 yılda bir görülen vakalar diyerek olayları büyütüp, havayı ve suyu suçlamaktadırlar. Böylelikle de, kendi sorumluluklarını azaltarak üstlerinden atmaktadırlar. Oysa asıl suçlu; doğayı hoyratça kullanan, talan eden, beton yığınına çeviren, derelerin üzerine bina yapan, yanlış altyapı ve imar planı yapan bizler ve dolayısıyla da buna göz yuman karar vericilerdir. Hâlbuki idarecilerimizin üzerine düşen, can ve mal kayıplarına davetiye çıkarmak değil; aksine, olabilecek can ve mal kayıplarının önüne geçebilmek ya da zararları azaltabilmek konularında çalışmalar yapmaktır.

Yukarıdaki açıklamalarım doğrultusunda, Balıkesir için öncelikle yapılması gereken çalışmaları da şu şekilde sıralamak mümkünüdür.

 

  • Çay Deresi’nin Sel ve Taşkın Potansiyelinin Ortaya Konulması

Çay Deresi, Balıkesir içerisinden geçen bir taşkın deresidir. Bu tür dereler, genelde kuru olup ani şiddetli yağışlar sonrasında coşan, çağlayan ve etrafa zarar verebilen derelerdir. Dolayısıyla bu tür dereler üzerine şu anda olduğu gibi projeler geliştirmek ve bunları hayata geçirmek doğru değildir. Unutmamak gerekir ki bu dere, hiç taşmayacağının düşünüldüğü bir anda Haziran 2015’te taştı ve her ne kadar DSİ tarafından ıslahı yapılmasına rağmen bu dere, ileride yeniden taşacaktır. Özellikle iklim değişikliği sürecinde, aşırı (uç) yağışlarda artış beklendiği ve atmosferin her zaman rekor kırma eğiliminde olduğu unutulmamalıdır. Ayrıca, bu derenin havza alanı içerisindeki betonlaşmanın önüne geçilmesi de ayrı bir konudur. Tüm bu yukarıda anlatılanlar doğrultusunda, bu derenin hangi yağış ve arazi kullanımında taşacağı bilgisinin, bilimsel bir çalışma ile ortaya konulmasına gereklilik bulunmaktadır. Buradan elde edilen bilgi sonunda alınması gerekli önlemler de net olarak ortaya konulabilir.

 

  • Balıkesir İklim Değişikliği Eylem Planı (İDEP)

Şehir ve Çevrecilik Bakanlığı’nın belediyelerimizden olan taleplerinden biri de, İklim Değişikliği Eylem Planları’nın (İDEP) hazırlanmasıdır. Bu doğrultuda, başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi olmak üzere, bazı belediyelerimizin hazırladıkları İDEP raporları bulunmaktadır. Oysa bu konuda, Balıkesir Büyükşehir Belediye’sinin bir çalışması bulunmamaktadır. Yapılabilecek böyle bir çalışma neticesinde, iklim değişikliği sürecinde Balıkesir ve dolayısıyla da Güney Marmara’da yaşanabilecek hidro-meteorolojik afetlerin durumu ortaya konulabilecektir. Bunun yanında, tarımsal ürün ve hayvan deseninin gelecekte bu bölgede nasıl değişeceğine karar verilebilecek meteorolojik bilgiler ortaya çıkacaktır. Buradan hareketle de, geleceğe yönelik planlamalar daha net ortaya konulabilecektir. Ayrıca gerekiyorsa, önemli alanlar şimdiden koruma altına alınabileceği gibi elde edilen sonuçlara göre, Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) altında yer alan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) ilgili fonlarından destek talep edilebilecektir.

 

  • Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM)

Önemli diğer bir konu da, belediye bünyesinde bulunan Afet Koordinasyon Birimi’dir. Bu birim itfaiye altında bulunmaktadır ve bu yüzden tüm bakış açısı öncelikle yangın ve sonrasında da afetler sonrası kurtarma faaliyetleridir. Aslında böyle bir birimde, hidro-meteorolojik (hava ve su kaynaklı) afetler konusunda uzman kişiler de yer almalıdır. Böyle bir birimde, afet sonrası faaliyetlerden daha da önemli olan afetler öncesi faaliyetlerin de yer alması, elzem bir konudur. Afet önleme ya da önlenemese de can ve mal kayıplarını en aza indirecek çalışmalar olmadan, bir Afet Koordinasyon Birimi ya da Merkezi’nden bahsedilemez. Dolayısıyla bu birim yeniden yapılandırılmalıdır.

Yukarıda belirtilen noktaların, idareci ve karar vericilerimiz tarafından dikkate alınması ümidiyle sağlıcakla kalın.

 

Exit mobile version