EDREMİT ÇEVRE PLATFORMU’NDAN ‘DALYAN’ AÇIKLAMASI

Edremit Çevre Platformu’ndan Zeytinli Altınkum’daki sazlık alanla ilgili basın açıklaması…

Edremit Çevre Platformu’nun açıklamasında Büyükşehir Belediyesi’nin rezerv konut alanı olarak planlayıp satmayı hedeflediği bölgenin doğa parkı olarak değerlendirilmesi ısrarını sürdürürken, Edremit Belediye Başkanı Hasan Arslan’ın tavrı da eleştiri konusu oldu.

Edremit Çevre Platformu’nun açıklaması şöyle:

 

“Altınkum’daki sazlıklar, Dalyan’dan günümüze ulaşan son örneklerdir. Edremit Çayı kıyısından başlayarak, Zeytinli Arıtma Tesisi çevresini ve yerleşim alanlarının yakınlarına kadarki bölümü kapsayan bu arazi, halen binlerce canlının içinde yaşadığı bir doğal sulak alandır. Bugüne kadar şahıs malı olmadığı için satılamayan, üzerine konut da yapılamayan bu Hazine arazileri, 2020 yılı başında şartlı ve bedelsiz olarak ilimizdeki 2.000 dönüm araziyle birlikte Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’ne “yapı rezerv alanı” olarak devredildi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da bu işleme onay verdi. Bu devir, Şubat 2020’de Balıkesir B. Belediye Meclisi toplantısında, katılanların oybirliği ile onaylandı. Buradaki şart, arazilerin “kentsel dönüşüm” amacıyla kaynak olarak kullanılması hususudur.

 

BÖLGEDE YAŞAYAN VATANDAŞLARA SORULDU MU?

Edremit ilçemizi, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nde temsil eden çeşitli siyasi partilere mensup tüm üyelerin, bu devri onaylamalarının altında bir mantık aranması gerekir. Amaçlanan nedir, bu araziler nasıl değerlendirilecektir? Ortada somut bir plan var mıdır? En azından, Edremit’in bu bölümünde yaşayan vatandaşların talepleri dikkate alınmış mıdır? Çünkü uzun yıllardır kamuoyundaki genel beklenti, bu arazilerin yeşil alan, park ve piknik alanı olarak korunması ve değerlendirilmesi yönündedir. Fakat Balıkesir B. Belediyesi Başkan vekili Yasin Sağay’ın 2021 Şubat’ında gazetelerde yayımlanan bir demeciyle öğrendik ki, bu araziler satılmak ve yaklaşık 1 milyar TL gelir elde edilmek isteniyormuş. Bu durumda Altınkum sahil düzenlemeleri ile Burhaniye tarafından getirilen doğal gazın, bu arazilerin değerini arttırmak için mi gerçekleştirildiği düşüncesi uyandı kamuoyunda. Zaten bu bölgede arıtma tesisinin yarattığı koku ve kirlilik, derenin yarattığı kirlilikle birleşerek ortamı çekilmez kılmakta ve denizi de ziyadesiyle kirletmektedir. Üstelik bu sulak alanlara dolgu yapılması ve imara açılması halinde, uygun olmayan zemin nedeniyle ilk ciddi depremde, burada imal edilecek konutlar için bir sıvılaşma tehdidi oluşacak ve çok ciddi zararlara sebep olacaktır. Altınkum’un bu imar projesi ile ilave 5 bin konut ve 20 bin nüfusa ihtiyacı ve tahammülü de bulunmamaktadır.

 

EDREMİT BELEDİYE BAŞKANI O TOPLANTIYA KATILMADI!

Bu projeden ve cevapsız kalan sorulardan rahatsız olan hemşerilerimiz, EDÇEP’in öncülüğünde 10 Şubat’ta Dalyan’da bir basın açıklaması yaparak, konuyu dile getirdiler ve alternatif proje olarak da, Balıkesir B. Belediyesi’ne devredilmiş bu arazilerin “doğa parkı” yapılarak değerlendirilmesini talep ettiler. Halkın bu tepkilerine, siyasi partiler duyarsız kalamadı. Nitekim 22 Şubat’ta ilçemizde, CHP ilçe teşkilatının çağrısıyla pek çok sivil toplum kuruluşu bir araya geldi ve Edremit Belediyesi yetkilileriyle bir toplantı yapıldı. Bu toplantının sonucunda 25 Şubat’taki Balıkesir B. Belediye Meclisi toplantısında bu hususun iptalinin talep edilmesi istendi. Edremit Belediye başkanından ise, sivil toplum kuruluşları adına Balıkesir B. Belediye başkanından bir randevu alması ve bu konuyu kendisiyle görüşmelerinin sağlanması talep edildi. Başkan bu öneriyi not aldı elbette ama toplantıda konuşulanları sonuna kadar izlemeye de zaman ayıramadı.

Kamuoyu tepkilerinin doğal bir sonucu olarak, 25 Şubat’ta yapılan Balıkesir B. Belediye Meclisi toplantısında, beklendiği şekilde Dalyan arazilerinin imara açılması ve satışı maddesi görüşülmedi ve konunun askıya alındığı açıklandı. Bu sonucu yaratan bütün Edremitlilerdir. Siyaset kurumu, seçmen taleplerini dikkate almak durumundadır. Yine bu toplantıda söz alan Edremit Belediye başkanımız, Meclis’in önünde Edremit halkının bir görüşme talep ettiğini de ifade etti. Talep, 5-6 kadar sivil toplum temsilcisinin Dalyan konusunu görüşmek için Balıkesir B. Belediye Başkanı’yla ortak bir toplantıda buluşmalarıydı. Nitekim 26 Şubat gecesi bu randevuyu da aldığını ve toplantının Edremit’te 01 Mart’ta saat 16:00’da gerçekleşeceğini, 5-6 kadar temsilcinin orada hazır bulunmasının uygun olacağını, sivil toplum temsilcilerine bildirdi. Bunun üzerine, STK’ların bir araya gelerek seçtikleri temsilcilerin oluşturduğu bir komite 01 Mart’taki bu toplantıya katıldılar. Bu komitede yer almayan dernekler ve Kent Konseyi ile bazı Meclis üyeleri de bu toplantıya son anda katıldılar. Toplantı katılımının daha yoğun olmasında bir sakınca olmayacağı hususu daha önce bildirilseydi, farklı dernekler de çağrılabilirdi elbette. Balıkesir B. Belediye başkanı ise konuya ne kadar önem verdiğini gösterecek şekilde, pek çok bürokratı ve mesai arkadaşıyla birlikte bu toplantıya geldi. 4,5 saat sabırla herkesi dinledi ve sonuçta “halk istemiyorsa bu projenin hayata geçirilmeyeceğini, sonuçta diğer sivil toplum temsilcilerini de dinlemesinin gerektiğini, bütün bunlardan sonra konuyu Meclis’e götürerek, karar verileceğini” ifade etti. “Bu arazilerin 3 yıl için kendilerinde ama kontrolünün ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda olduğunu”, “süre sonunda Bakanlığın buraya gelip bambaşka bir şey yapabileceğini ve yerel yönetimlerin de seyretmek zorunda kalabileceğini” ilave etti. Birlikte karar verelim ve biz yapalım sözüydü bu. Edremit Belediye başkanı, Balıkesir Valisi’nin ziyareti nedeniyle bu toplantıya katılamadı ne yazık ki.

 

HASAN ARSLAN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇALIŞTAYI’NDA DA YOKTU!

Sn. Selman H. Arslan ilçemizin temel çevre sorunlarının görüşüldüğü ve Temmuz 2020’de Güre’de yapılan Körfez Çevre ve İklim Değişikliği Çalıştayı’na da katılamamıştı. Halbuki, bu konuların halkın önünde ve açık yüreklilikle konuşulduğu toplantılara, seçilmiş tüm yöneticilerin ihtiyacı vardır. Yöneticiler ancak, kendisine oy veren veya vermeyen herkesin görüşlerini dinlemek ve değerlendirmek suretiyle doğru kararlar alabilir ve iş yapabilirler. O nedenle, şimdi artık Edremitliler, kendi seçtikleri Belediye Başkanıyla da bir araya gelerek Dalyan konusunu enine boyuna, derinliğine konuşmak istiyorlar. Sn. Yücel Yılmaz’ın gösterdiği hassasiyeti ve özveriyi, Sn. Selman H. Arslan da göstermelidir. Dileyen bütün sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle bir araya gelerek, kendi açısından konuyu açıklamak, anlatmak ve sonuca bağlamak yönünde Edremitlilere bir borcu bulunmaktadır. Toplantıya yeteri kadar zaman ayırarak, en basit öneriyi bile sabırla dinleyerek ve not alarak, konuyu değerlendirmek zorundadır. Katılımcı belediyecilik, işte tam olarak bunu gerektirir. Halkçı belediyecilik de bunu gerektirir. Dalyan, bir parti meselesi değildir. Dalyan Edremitlinin meselesidir. Dalyan geleceğimizin korunması meselesidir. Şimdi hemşerileri olarak, kendisinden bu adımı atmasını ve inisiyatifi ele almasını bekliyoruz.”

 

*****************

 

EDÇEP’İN 10 ŞUBAT 2021’DE YAPTIĞI BASIN AÇIKLAMASI

“Hepimiz oldukça zor günler yaşıyoruz. Bir yanda Covid 19’la kaybettiklerimiz, devam eden salgın riski, aşı sıkıntısı, sokağa çıkma yasakları ve diğer yanda ise kapalı işyerleri, geçim derdi, artan fiyatlar ve işsizlik sorunları üst üste binince, hayat hepimiz için gerçekten oldukça çetin hale geldi. Fakat bütün bunlara rağmen, bugün sizleri burada toplamak zorunda kaldık ne yazık ki. Zira geleceğimiz söz konusu. Zira kendimiz, çocuklarımız ve torunlarımız için hep birlikte, ortak bir ses çıkartmamız, bir “imdat çığlığı” atmamız gerekiyor bugün.

Öncelikle sizlere son iki yılda ilçemizde ve bölgemizde yaşadığımız bazı hususları hatırlatmak istiyorum. Evet, ilçemiz için bazı kararlar veriliyor ve uygulamaya da konuluyor. Bu kararları, bizim seçtiğimiz veya bize hizmet vermesi için atanan yöneticiler veriliyorlar. Görevleri bu olduğu için, bu nedenle maaş aldıkları için veriyorlar. Ancak, bu kararların bazıları pek isabetli olmuyor. Hatta bazıları yanlış bile oluyor, kamu yararı bulunmuyor. O zaman, bunları ifade etmek de bizlerin vatandaşlık görevidir. Seyretmek, izlemek, söylenmek zamanı değil, uyarmak gerekiyor. Görülsün ve düzeltilsin diye. Bugün yine işte bunu yapacağız.

Doğal gaz konusu bunlardan birisidir. 2014’den beri her seçim döneminde siyasetçiler bu konuyu gündeme getirdiler. Nihayet, 2019 yerel seçimlerinden hemen önce, acele bir kararla bir anda Balıkesir’den yola çıkarttılar boru hatlarını. Sıkışık ve hızlı bir programla bölgemize ulaştırıldı hatlar ama bu arada yaklaşık 4 bin zeytin ağacı da telef oldu, oduna gitti. Şimdi bu durumu “ama parası verildi” diye geçiştirebilir miyiz? Verilen parayla o 200-300 yaşındaki ağaçları yeniden yetiştirmek mümkün olabilir mi? Tamam, vatandaşlar istedi, doğal gaz da geldi. Fakat şimdi de dağıtımında sorunlar yaşanıyor. Zeytinliklerde yapılan kamulaştırmalar nispeten kolaydı ama şimdi kentsel arazide bu çok zor. Üstelik yollar da kazılmak zorunda. O yüzden, bu hususta çok ciddi bir programlama ve ortak plan gerekiyor. Yerel yönetim ile yüklenici şirket birlikte oturacaklar, hatta mülki idare de devreye girecek ve kamuoyunun öncelikleri gözetilerek açık, şeffaf bir plan yapılacak önce. Sonra da buna harfiyen uyulacak. Taraflar da, vatandaş da durumu bilecek. Var mı başka bir çözüm yolu?  Bu planlamayı görmek istiyoruz. Bu konuda siyasetçi çekişmesi değil, işte bu çözümü istiyoruz.

Bir diğer konu, yıllardır süren hastane sorunumuzdur. Mevcut devlet hastanesinin  hizmetleri, iki binaya dağılmış durumda. Bunlardan birinin fay hattı üzerinde inşa edildiği, üstelik depreme de dayanıklı olmadığı açıklanarak, yenisinin yapılacağı söylenmişti hepimize. Önce Zeytinli Çayı kıyısı denildi, sonra yer değişti. Mevcut hastanenin biraz ilerisindeki zeytinlik arazide yapılacağı açıklandı. Bizler bu gelişmeleri, yöneticilerin  basına yaptığı açıklamalardan öğreniyoruz. Bu noktada, haliyle kamuoyunda çeşitli tereddütler de oluşabiliyor. Yeni hastane yeri, eskisinin 700 metre kadar ilerisindeyse, oradan da fay hattı geçip geçmediği merak ediliyor mesela. 92 dönümlük ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait bir zeytinlik olan yeni alanın, mülkiyet hakları nedeniyle Edremit Belediyesi’yle davalı olunduğu da söyleniyor, bir uzlaşmaya gidilip gidilmediği merak ediliyor. İlçemizin diğer ucundan, uzak mahallelerinden hastaların oraya ulaşımı da merak ediliyor ve neden daha isabetli bir yerinin seçilmediği soruluyor. Yakın ilçelerle birlikte o tarafta 3 hastane varken, neden dördüncüsünün de bu civara yapılacağı soruluyor. Maalesef, bu sorulara ne yerel yönetim, ne de mülki idare bir açıklama getirmiyor. Üstelik Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nde bu yerin cins tashihi ve diğer konuları için yapılan oylamada, ilçemizi temsille görevli çeşitli siyasi partilerden üyeler de olumlu oy kullanmışlar. Yani bu karar oy birliğiye alınmış. Eğer soruların cevaplarını biliyorlarsa, onlar da kamuoyuna açıklama yapmalılar. Bu konudaki sessizlik anlaşılmıyor. Vatandaş olarak, yeterli donanıma ve kapasiteye sahip bir devlet hastanesini elbette ki en kısa zamanda istiyoruz. Ancak en isabetli yerde olmasını da istiyoruz. Zira milletin parası harcanacak yine. O nedenle yerel yönetimlerden, mülki idareden, ilgili kurumlardan ve tüm siyasi partilerden net açıklamalar bekliyoruz. Vatandaşlar zaten bu konuları Sağlık Bakanlığı’na ilettiler ama ilçemizde de duyarlılık bekliyoruz.

Edremit Çayı’nın güney kıyısındaki meralarda yapılması planlanan Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi de, bir diğer konudur. Bu girişim elbette güzel ve yararlı bir adım. Ancak hepimiz o alanda ne kadar kirli ve vahşi bir dolgu yapıldığını da görüyoruz. Güzelim meranın üzeri, her türlü inşaat atığı, katı atıklar, kalorifer atıkları, çöpler, plastikler, çamurlar ve budama atıklarıyla dolduruluyor bugün. Bunun nedeni sorulduğunda, cevap olarak “burada saksıda üretim yapılacak” demenin bir anlamı olabilir mi? Sera ve saksı söz konusu olsa bile, mevcut meranın bu kirleticilerle doldurulmasının bir mantığı olabilir mi? Hayırlı bir iş için, yanlış yöntemler kullanmak özür olamaz. Biz doğru uygulamalar istiyoruz.

Dostlar,

Bir diğer husus derelerin denize kavuştuğu ağızların durumudur. Biliyorsunuz yıllarca derelerimizin denize döküldüğü alanlardaki kirlilik ve koku sorunundan şikayet ettik. Bunun pek çok nedenleri var. Kirlilik yukarıdan aşağıya, birikerek geliyor ve açık çöp depolama alanları, kaçak kanalizasyon deşarjları, besi çiftlikleri atıkları, tarımsal atıklar, kapasitesi yetmeyen arıtmalardan yapılan deşarjlar gibi pek çok kirlilik nihayetinde gelip bu ağızlarda birikiyor. Geçen yıl Temmuz ayından itibaren, yaptığımız girişimler sonucunda yerel yönetim ve kamu kurumları işbirliğiyle, bu alanlar temizlenmeye başlandı. Sadece köprüden itibaren Edremit Çayı ağzındaki 350 metrelik dere yatağından, yaklaşık 1.200 kamyon kirli çamur çıkartıldı. Bu temizlikten sonra da, dere yamaçlarında taş duvar düzenlemesi de yapıldı. Emeği geçenlere çok teşekkür ediyoruz elbette. İlçemiz için iş yapan, taşın  üstüne taş koyan herkes sağ olsun. Fakat bu dere yatağından çıkartılan kirli çamurun bile önemli bir kısmı, ne yazık ki yukarıda anılan Organize Sanayi Bölgesi dolgu alanına boşaltıldı. Bu rasyonel olmayan davranışı, hoş görmek mümkün olabilir mi? Dereyi kirleten atıklar, şimdi de toprağı kirletmeyecek mi? Üstelik dereleri kirleten ana faktörler için önlemler alınmazsa, daha bir seneye kalmadan dere ağızları yeniden kirlilik biriktirmeye ve kokmaya devam etmeyecek mi? Biz vatandaşlar, geçici çözümlerle yetinmek yerine, kalıcı çözümler istiyoruz.

Değerli Edremitliler,

Bu hatırlatmalardan sonra, şimdi artık şu anda üzerinde olduğumuz ve Dalyan’ın son sulak alanlarını oluşturan 380 dönümlük arazilerin satışı hususuna  gelmek istiyorum. Yıllardır bu araziler pek çok kişi ve kurumun iştahını kabarttı. Onlarca farklı öneriyle, bu alanları kapmak isteyenler oldu. Son yıllarda da bu girişimler arttı. Şubat 2019’da, yerel seçimlerden hemen önce bunlardan birini, imza kampanyası yaparak püskürtmüştük. Fakat yerel yönetimler yenilendikten hemen bir yıl sonra, 2020’de bu arazilerin Hazine’den Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’ne devri gerçekleştirildi. Büyükşehir’e geçen arazilerin bedelsiz devriyle ilgili karar da, Şubat 2020’de Belediye Meclisi’nden oy birliğiyle çıktı. Hiçbir itiraz şerhi bile konulmadı. STK’ların ve vatandaşların, bu sulak alanların bir doğa parkı olarak değerlendirilmesi yönündeki talepleri, tüm yönetim kademelerince gayet iyi bilinmesine rağmen, bu devirdeki asıl amacın satış olduğunu ise geçtiğimiz hafta yine basından öğrendik. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili 380 dönümde yeni bir konut, ticaret, turizm ve sosyal donatı alanı oluşturmayı planladıklarını,  satılabilir alanın yaklaşık 200 dönüm civarında olduğunu ve bu satışlardan Büyükşehir Belediyesi’ne önemli miktarda bir gelir sağlamayı planladıklarını, arazilerle ilgili imar uygulamalarının sırayla başlatılacağını açıkladı. Sonrasında da, sazlıklar hızla kesilerek bu arazi, taliplilerinin görüşüne açıldı. Şimdiki durum, gözlerinizin önünde işte.

Bizler, “finansman” kaynaklı bu amacın tek çözüm yoluymuş gibi vatandaşlara sunulmasını kabul etmiyoruz. Zira bu alan “sivrisinek kaynağı” olmadığı gibi, para kaynağı da değildir. Dalyan’ın son sazlıkları, Kazdağları ekosisteminin günümüze kalan son örneğidir, binlerce canlının yaşam alanıdır ve geleceğe bırakılması gereken bir doğal mirastır. Bu sulak alanların “doğa parkı” olarak korunması bu nedenle çok önemli. Toplumsal zorunluluk arz eden bazı donatılara izin verilmesi dışında, hiçbir amaçla betonlanmaması gereken bir zenginliktir burası. Zaten ciddi deprem riski taşıyan, sıkışmış kum kayaçlardan oluşan bu bölgede, emsalleri gibi beş katlı binalara izin verilmesi trajiktir. Ege denizindeki her deprem sanki burada oluyormuş gibi hissedilirken, Edremit’in sağlam zeminlerinde oturanların sarsıntı bile hissetmediği ortada değil mi? Ayrıca bu arazilerin 5 bin yeni konutla ve 20 bin ilave nüfusla doldurulmasında rasyonel akıl bulunmamaktadır. Zaten yetersiz olan arıtma tesislerine yeni bir yük bindirmenin anlamı yoktur. Halen kokuya dayanamayan binlerce vatandaş varken, yeni gelecek olanlara ne vaat edilecektir? Üstelik altyapısı hazırlanmadan, bina yapılmasına olanak vermenin de çağımızda belediyecilikle bir alakası olamaz. Yeni gelecek insanlara, dürüstçe nasıl bir denizde yüzecekleri de söylenecek midir? Altınkum sahil düzenlemeleri  veya Burhaniye’den çevirip getirilen doğal gaz, bu arazilerin satış kampanyası için pazarlama çalışması amacıyla yapılmadı herhalde?.. İşte tüm bu gerekçelerle, bahse konu satış kararının hemen geri çekilmesini, bu projeden vaz geçilmesini istiyoruz. Dalyan’da atılması gereken yegane doğru adım, bu doğa mirasını geleceğe taşıyacak bir doğa parkı yapılması olabilir. Asla betonlaştırmak değil.

Yukarıda sıraladığımız tüm hususlar için, ilçemizdeki bütün yetkilileri, yerel yönetimleri, mülki idareyi, kamu kurum ve kuruluşlarını, siyasi partileri, sivil toplum kuruluşlarını ve vatandaşlarımızı duyarlı olmaya çağırıyoruz. Bu hususların tümü de önemli ama düzeltmeye arazi satışının iptaliyle başlanması anlamlı olacaktır. Her şey para değildir.. Edremitlileri bu amaçlar çevresinde kenetlenmeye, birlikte olmaya, bu çığlığımıza katılmaya çağırıyoruz. Edremit Çevre Platformu (EDÇEP) arazi satışlarının iptaliyle ilgili bir de “dilekçe kampanyası” düzenleyecektir. Vatandaş sorumluluğu hisseden bütün duyarlı hemşerilerimizi, bu kampanyaya destek vermeye davet ediyoruz. Seslerimizi ortaklaştırarak, layık olduğumuz  temiz, huzurlu, sağlıklı ve dengeli yaşama kavuşmak için, elimizden gelen her şeyi yapmalıyız dostlar.”

 

Exit mobile version