DÜNYA HABİTAT GÜNÜ VE EDREMİT KÖRFEZİ!

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Balıkesir’de seçilmiş veya atanmış tüm yöneticiler görevlerinin başında. Çalışıyorlar, projeler uygulanıyor, para da bulunuyor. Mesela, Marmara’nın kuzeyini yıllardır mahveden sanayi kuruluşlarının, güney tarafa aktarılması projesi var. Yıllardır adım adım  uygulanıyor. Otoyollar, köprüler, tüneller, viyadükler, OSB’ler, su hatları, arıtma tesisleri, elektrik santralleri vb. bu amaçla yapılıyor. Önden devlet harcıyor, altyapıyı hazır hale getiriyor, sonra da şirketlerin önemli bir kısmının taşınıp bu tarafa geçmesine gelecek sıra. Üretimlerine burada devam edecek fabrikalar birkaç sene sonra. Bu amaçla pek çok düzenleme de yapılmış bulunuyor. Marmara’nın kuzeyinde havayı, suyu, toprağı yıllardır kirleten fabrikaların yerlerini değiştirmeyi bir zorunluluk olarak gören bu stratejik planı, aradan geçen sürede işbaşına gelen pek çok hükümet harfiyen uygulayarak ilerlettiler. Şimdi artık sonuna yaklaşıldı.

 

GÜNEY MARMARA’NIN BÜTÜN DENGELERİ DEĞİŞECEK

Bu stratejinin gereği, rasyonalitesi, sonuçları hala tartışılıyor olsa bile, artık değiştirmek oldukça zor. Tarım topraklarının yok edilmesi, büyük nüfus hareketlerine yol açması, Güney Marmara’nın bütün dengelerini değiştirmesi bile bu yapılanlara engel olmuyor. İktidarlar gidip yenileri gelse bile yürümeye devam eden bu projenin, ülkemiz sanayisinin ağırlıklı olarak ara malı ürettiği AB’nin de onayıyla uygulamaya alındığı anlaşılıyor. Zira atılan her adımda, onların da finans destekleri açıkça görülüyor. Gerçekleştirilen bütün altyapı yatırımlarında kimlerden kredi alındığı ortada. BASKİ’nin arıtma tesisi yatırımlarında bile öncelik bu projenin kapsama alanına,  yani Balıkesir’in Marmara kıyısındaki yerleşimlere veriliyor.

 

SAHİL MAKYAJI, KAVŞAK DÜZENLEMELERİYLE OYALIYORLAR

Peki Balıkesir’de sanayinin ilgilenmediği bölgelerin, yani Ege kıyısındaki yerleşimlerin altyapı ihtiyaçları ne olacak? Anlaşılıyor ki, onlar yıllardır bekledikleri gibi, yine beklemeye devam edecekler. Bu durum, elbette sadece Balıkesir’in yerel yönetimlerinin tercihi değil. Ankara’dan gelen “rica” da bu yönde. “Önce falanca yatırımla ilgilenin” denildiği çok aşikar. Kaynaklar kısıtlı, buna karşın talepler çok olunca, haliyle emir demiri kesiyor, bazı işler sıranın önüne geçiyor. Tabii “bize oy verenlerin önceliği” de unutulmuyor bu arada, onlar da nasiplerini alıyorlar. Ancak, Ege’ye kıyısı olan, üstelik sanayinin de ilgi odağı olmayan, zeytinden başka bir üretime dayanmayan, üstelik iktidara da oy vermeyen, yazlık konut deposu yerleşimler ne olacak? Beklemeye devam ediyor onlar. Bir takım sahil makyajı işleri, deniz dolguları ve yol, kavşak düzenlemeleriyle oyalanıyorlar. Temel sorunlarının çözümü için gereken büyük altyapı yatırımlarına ise dönüp bakılmıyor bile.

 

İMAR DEĞİŞİKLİKLERİ, KAT ARTIŞLARI, BETON…

Fakat bu yerleşimlerin bir başka temel sorunları daha var. Yaz turizmi için yoğun konut talebi hala devam ediyor buralarda. Hele “pandemi” süreci de yaşandıktan sonra, büyük kent kalabalığından uzak, doğalgazı da yetiştirilip getirilmiş, denize yakın veya uzak demeden bütün zeytinlik alanlar için konut talebi var. Önce imar değişikliği, yoğunluğun ve kat sayısının arttırılması, sonra da siteler yaparak her tarafın betona bulanması gayretleri son hızla devam ediyor. Üstelik iktidar yanlısı da değil bu duruma imkan tanıyan, yol veren yerel yönetimler. Büyükşehir Belediyesi’nin bir türlü bitirmediği 1/5.000’lik plan beklenirken, muhalefetteki Körfez belediyelerinden sürekli olarak farklı araziler için imar değişikliği kararları alınıp Büyükşehir’e onaya gönderiliyor. Bu onayı takiben de inşaat izinleri veriliyor. Peki inşaatlar bitince ne oluyor? Sahipleri hizmet istiyor elbette, su, kanalizasyon, elektrik, trafik istiyor. Yerel belediye o zaman “bunlar benim işim değil” deyip kenara çekiliyor.

 

SONUÇTA OLAN VATANDAŞA OLUYOR

Elektrik kolay, üretim fazlası bile var ülkemizin ve özeleştirildiği için bu hizmet, artık parayı veren düdüğü çalıyor rahatlıkla. Su depolama ve dağıtım hatları ile kanalizasyon, arıtma tesisi, kolektör hattı, terfi istasyonu gibi yatırımlar ise Büyükşehir’in görevi. Onlar da bu duruma bakıp, “sorun 35-40 senelik geçmişe sahip, ben yaratmadım ki şimdi niye kaynaklarımı buna harcayayım?” diyor. Sadece sahillerde ve yollarda yaptıklarıyla puan toplamayı tercih ediyor. Sonuçta da olan vatandaşa oluyor. İki tarafın bu çok belirgin uyumsuzluğu arasında sıkışıp kalan vatandaşlar, bu çağda mesela kanalizasyon istemek zorunda kalıyorlar. Arıtmanın yetersizliği nedeniyle kirlenen derelerin ağzından numune aldırıp kendi yüzme suyu tahlillerini kendileri yaptırıyor ve hatta “neden buradan numune alıp tahlil yapmaktan vazgeçtiniz?” diye yetkililere sormak zorunda kalıyorlar. Durum bu kadar trajik.

 

VATANDAŞ YAKLAŞAN SEÇİMLERE NASIL BAKIYOR?

Yöneticiler her şeyin farkında aslında. Körfez’de kısa ve orta vadede hiçbir altyapı yatırımı yapılmayacağını biliyorlar. O nedenle tepki vermiyorlar, sorulara yanıt gelmiyor, iktidarın yerel yönetimi de, muhalefetin yerel yönetimleri de suçu birbirine atıyor, sonucu değiştirmek içinse hiçbir şey yapılmıyor. Hele şimdi, memleket iyice seçim ortamına girdiği için, her şey seçimden sonraya havale ediliyor. Oysa genel seçime 8 ay, yerel seçime daha 18 ay var ve geçen zaman bazı alanlarda geri dönülemez tahribatlar yaparak ilerliyor. Altyapı yokken sürekli inşaat  yapılmasına, nüfus yoğunluğunun artmasına izin vermek, aslında bilerek kaos yaratmak anlamına geliyor bu durumda. Vatandaşlar şimdi bütün bunları hesaba katarak bakıyorlar geleceğe. Yaklaşan seçimlere de böyle bakacaklar haliyle. Bugün kendilerine ne yaşatılıyorsa, kim çalışmıyorsa, kim onları bu kaosu çekmek zorunda bırakıyorsa, kim sağır gibi davranıyorsa, sandığa da elbette bunu not ederek gidecekler.

 

HERKES KOKUDAN ŞİKAYETÇİ.. İŞTE O YORUMLAR…

Bakın vatandaşlar neler diyorlar Körfez’de. İsim vermeden, ifadelerini de hiç değiştirmeden aynen aktaracağım.

Gece bu saatlerde Altınkum’a ağır bir lağım kokusu geliyor bu nedir ya, şu an başladı mesela.. camları kapıları kapatıp oturuyoruz.”, “Otellerin lağımları denize yaz boyu salınıyor Güre’de. Felaket koku gece olunca durulmuyor sabah deniz lodos olunca pislik içinde”, “Arıtmalar İkizçay’dan bırakılıyor . Bölgenin adı da turizm nerede belediyeler oy alana kadar vaatler veriliyor seçilince unutuluyor”, “ben yirmi yıldır gelirim 8 yıldır da arıtmanın olduğu sazlıkların ön tarafında evimiz ilk defa bu yıl bu kadar mide bulandırıcı koku oluyor , Temmuz’daki yangından sonra arıtmanın suyunu sazlıklara bırakıyorlar bu saatlerde de çalıştırmıyorlar, ben geçen gece Büyükşehir Belediyesi’ne yazdım cevap vermeye tenezzül etmiyorlar Kanalizasyon işleri maalesef onlara ait”, “Hep beraber hangi merciye baş vuralım bilemiyorum ama artık oturulmuyor bu kokudan Lanet olsun bunlar Belediyeci değil particilik yapıyor maalesef”, “İmdat bir Allah’ın kulu yok mu mis kokulu akçayımız leş gibi kokuyor iki yıldır denize giremiyoruz insan sağlığı bu kadar ucuzmuuuu”, “Ilk defa bu kadar kötü koku sardı mahalleyi. Yazıklar olsun belediyeye, sıfır icraat maalesef”, “çok kötü koku var nasıl bir çare bulacaklar bu kokuya camları kapatsak ev havasız kalıyor açsak lağım kokusu geliyor”, “Altınkum sahili yapmayıp arıtmayı yapsaydılar duş kabin yeterdi İnsan sağlığı daha önemli”, “Ikizçay mah. çok kötü lağım kokuyor şu anda”, “Akcay merkezde oturuyorum kapıları kapattım kokudan akcayımız yazık ettiler”, “Aynen İkizçay’da da aynı kokuyor içeriye kadar geliyor evlerde kokudan oturulmuyor”, “Oralarda ne otururum ne de ev alırım yer zaten sulu gelecekte daha fena kaçmak oralardan en iyisi”, “Belediye harika çalışıyor öyle demeyin yaa. Hergün bir nikah bir sünnet… nasıl yetişsinler ki bu kokuya çare bulmaya. Önem sırasına göre iş yapılıyor bence”, “2 odalı evler de 2.000.000 olmuş. Akcay, İkizcay, Altinkum’da kokudan durulmuyor. Bu ne yaman çelişki?”, “Kazdağları’nın eteğinde her sabah güne b.k kokusuyla uyanıyoruz”..

 

DÜNYA HABİTAT GÜNÜ TEMASI: KİMSEYİ GERİDE BIRAKMA!..

YAŞAM ALANLARI PEK FENA DURUMDA AMA…

Aktarmak bile bana ağır geldi ama umarım yetkililer okur bunları, aracılık ettiğime de değer. Bu ağır sözlere rağmen, koltuklarında rahat oturması mümkün olan seçilmiş veya atanmış yöneticiler olabilir mi?

Dünya Habitat Günü’ne de evsahibi oldu ya şimdi Balıkesir, inanın bu şikayetlerde bulunan vatandaşlar, Birleşmiş Milletler Habitat İcra Direktörü Malezyalı Maimunah Mohd Sharif hanım başta olmak üzere, yüzlerce yabancı katılımcı ve misafirin bu rezilliğe tanık olmaması için dua ettiler burada. “Kimseyi ve hiçbir yeri geride bırakma” teması ile Habitat toplantısı yapmak iyi de, kendi “yaşam alanları” pek fena durumdayken yabancılara karşı küçültücü bir durumda kalmaktan çok tedirgin oldular. Fakat “keşke 3 Ekim’de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı veya Cumhurbaşkanı’nın eşi Emine Erdoğan hanım tanık olsaydı bu duruma, ilgilenseydi” de dediler. O dilekleri de olmadı ne yazık ki. Şimdi ise 8 Ekim’de Balıkesir’e gelecek olan Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan da bu durumlara tanık olmayacak muhtemelen. Oysa onun “nedir bu rezalet?” demesini bekleyen, dileyen, bunu açıkça ifade eden epeyce vatandaş olduğu da görülüyor Körfez’de.

Peki, sonuçta hiç kimse görmez ve duymazsa bu çığlıklarını, ne yapacak vatandaşlar? Ben artık şikayet etmekle veya söylenmekle yetineceklerini hiç sanmıyorum. Zira canlarına yetti artık bu ilgisizlik. Bütün siyasetçilere ve bürokratlara da açıkça duyurmak istiyorum buradan, sanayici değil de sade vatandaş olmak, Anayasal haklarını talep etmelerine engel olabilir mi  bu insanların? Herkes artık bunu iyice anlamak zorunda. Körfez yatırım istiyor, hakkı olanı istiyor sadece.

 

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
harika
Harika
0
_ok_do_ru
Çok Doğru
0
kat_l_yorum
Katılıyorum
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
_zg_n
Üzgün
DÜNYA HABİTAT GÜNÜ VE EDREMİT KÖRFEZİ!
Giriş Yap

Balıkesir Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!