Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 şiddetindeki yıkıcı depremlerde 10 ilde 1.600’den fazla vatandaş hayatını kaybetti, yüzlerce yapı yıkıldı, binlerce yaralı tedavi görüyor. Enkaz altından çıkarılmayı bekleyen canlar da çok sayıda. Türkiye’yi yasa boğan büyük depremin ardından enkaz kaldırma ve arama kurtarma çalışmaları sürüyor. Bu arada her yaşanan depremin bir süre sonra unutulduğu gerçeğiyle de karşı karşıyayız.
Edremit Çevre Derneği de bundan önceki yıkıcı depremlerin unutulduğuna, aktif fay hatlarındaki alanlara imar verilmeye devam edildiğine dikkat çekti; Edremit Körfezi’nin de aktif fay hattı üzerinde bulunduğunu hatırlattı.
Edremit Çevre Derneği’nin açıklamasında, “hala fay hatları imar planlarına işlenmedi, sürekli olarak sahillerde yeni inşaat ruhsatları veriliyor, 8 kata varan binalar yapılıyor merkezde ve çok daha kötüsü 1. derece deprem bölgesinde sıvılaşma özelliği bulunan ve denizin basmasına da açık bir arazi olan Dalyan satılmaya ve üzerine yazlık konutlar yapılmaya çalışılıyor. Kazanç uğruna, tatlısu deposu akiferlerin üzerindeki bu arazileri konutlaşmaya açmak istiyorlar” denildi.
Edremit Çevre Derneği’nin açıklaması şöyle:
“Kapkara bir gün yaşıyoruz yine. Her meydana gelişinde canımızı yakan önemli bir doğa olayıyla tekrar karşı karşıya kaldık bugün. Gelen haberler bu kez de içimizi sızlatıyor ve daha da kötülerini duyacağız muhtemelen.
Gece meydana gelen 7.7 Pazarcık depremini, yüzlerce büyük artçı sarsıntı izledi. Öğleden sonra da 7.6 Elbistan depremi meydana geldi. O kadar geniş bir alanı etkiledi ki bu depremler, sadece bizde on şehirde hasarlar var. Bir kısmı çok büyük bunların. Komşu ülkelerden de kötü haberler geliyor.
Tam anlamıyla büyük bir felaket yaşıyoruz. Yıkılan konutlar, kamu binaları, yollar ve hatta hava alanları var. Canını kaybeden yurttaşlarımız muhtemelen binlerle ifade edilecek. Yaralananlar da öyle ne yazık ki. Halen, yıkıntıların içinde canlı kalanları kurtarmak için çaba gösteriliyor. Türkiye’nin dört bir tarafından yetişen sivil ve asker kurtarma ekipleri büyük özveriyle, çok gayretli bir çalışma yürütüyorlar.
Kurtarmada ilk 24 saat çok önemli ve gelen müjdeli haberler hepimizi sevince boğuyor. Ancak hava şartları da çok çetin bu günlerde. Kurtarma çalışmalarında zaman uzadıkça, ne yazık ki yağışlar ve soğuk, kazazedeler için aleyhte bir faktör haline gelecek. Bütün dileğimiz, mümkün olduğunca güzel haberler almak yönünde. Yeni sarsıntılarla felaket bölgesindeki yurttaşlarımızın, yeni acılar yaşamamasını yürekten diliyoruz.
EDREMİT KÖRFEZİ AKTİF FAY HATTINDA
Ülkemizin her tarafından felaket bölgesindeki illerimize yardım yağıyor. Depremle canı yanan insanlarımıza yardım elini uzatabilmek amacıyla herkes gayret içinde. Ayni ve nakti yardımlar için tüm ülke elinden geleni yapıyor. Elbette hepimiz acı içindeyiz. Felaketin mümkün olabilecek en az zararla ve can kaybıyla atlatılmasını diliyoruz. Ölenlere rahmet, yaralılara şifa, kurtarma ekiplerine kuvvet, kurtarılmayı bekleyenlere de sabır diliyoruz. Hepimiz, mümkün olsa felaket alanına yardım olup yağmak, ilaç olup ulaşmak istiyoruz..
Fakat hepimizin bir başka ortak dileği daha var: Bu felaketten artık ders çıkartılsın. Ülkemizin neredeyse tamamı, çeşitli derecelerde deprem bölgesi. Yaşam alanımız Edremit ve Körfez bölgesi de öyle. Yüzlerce aktif fay hattının üzerinde veya çok yakınında yaşıyoruz. 6 Ekim 1944’de meydana gelen büyük Körfez depreminin 7.2 şiddetinde olduğunu ve bu fayın tekrar aynı şiddette depremler üretme potansiyeli taşıdığını da biliyoruz.
Buna rağmen, hala fay hatları imar planlarına işlenmedi, sürekli olarak sahillerde yeni inşaat ruhsatları veriliyor, 8 kata varan binalar yapılıyor merkezde ve çok daha kötüsü 1. derece deprem bölgesinde sıvılaşma özelliği bulunan ve denizin basmasına da açık bir arazi olan Dalyan satılmaya ve üzerine yazlık konutlar yapılmaya çalışılıyor. Kazanç uğruna, tatlısu deposu akiferlerin üzerindeki bu arazileri konutlaşmaya açmak istiyorlar.
Depreme karşı önlem olacak bir kentsel dönüşüm yapmaya başlamak yerine, büyük emlak komisyoncusu gibi davranmaya koyulan tüm seçilmiş yöneticilere seslenmek istiyoruz: Lütfen artık akıllanın. Bilime aykırı olan ve doğaya kafa tutarak yapılan her türlü kentleşme adımı, işte bu türden doğa olaylarından sonra tam bir felaket haline geliyor. Bunu ne zaman anlayacaksınız?”