Kubilay S. Öztürk / Edremit Çevre Derneği Başkanı
Dalyan’dan geriye kalabilen arazilerin mevcut durumunu daha iyi anlamak için, kroki üzerinde yapılan bu açıklamamızı incelemenizde fayda var.
Kırmızı bölüm, 19.11.2021 tarih ve 4822 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile “kesin korunacak hassas alan” ilan edilen ve “Kadıncık Deresi Doğal Sit Alanı” olarak adlandırılan arazileri gösteriyor. Buraya artık tek çivi bile çakılması mümkün değil. Ancak ne yazık ki, bu bölümde özel mülkiyete konu arsalar da bulunuyor. O nedenle imar girişimlerine karşı Burhaniye ve Edremit belediyelerinin çok dikkatli olması gerekiyor.
Burhaniye Doğa Koruma ve Milli Parklar Şefliği’nin ise acilen bu bölüme, arazinin özelliğini ve uyulması zorunlu yasakları belirten tabelalar yerleştirmesi şart. Çünkü bu kırmızı bölümün üst tarafındaki araziler aynı zamanda T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından 3.11.2022 tarihinde “Akçay Sazlıkları Mahalli Öneme Haiz Sulak Alanı” ismiyle tescil edilmiş bulunuyor. Hem sulak alan ve hem de doğal sit alanı tescili yapılmış olan bir bölgenin, çöplük gibi kullanılması, moloz dökülmesi, kum çalınan bir sahil haline getirilmesi, asla ortak bir ayıp haline getirilmemelidir.
Mavi bölüm ise 25.11.2021 tarihinde T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından “nitelikli doğal koruma alanı” olarak ilan edildi. Mevcut durumda Zeytinli Atıksu Arıtma Tesisi ile dereye paralel olarak uzanan bir bölüm arazi, bu alanda yer alıyor. Hemen bitişinde kalan ve herhangi bir renklendirme yapılmamış bölümde ise 31.10.2019 tarihinde tescil edilen Edremit Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (ETDİOSB) bulunuyor.
Ne hikmetse, vaktiyle orasının pek de “nitelikli” ve “korunmaya değer” olmayacağı varsayılarak bu karar verilmiş ve süreç buna göre ilerlemiş bulunuyor. Şimdi de orada kaya dolgu işlemleri yapılıyor zemine. OSB arazisinin yanında ise Edremit Belediyesi’nin lüzumsuz bir şekilde inşaat ruhsatı verdiği ve “Engin Kent” isimli bir yazlık site girişiminin temeller attığı araziler var. O inşaatlar da büyük ölçüde “nitelikli koruma” alanını bir bölümünde bulunuyor ve mahkemesi halen devam ediyor. Devamında ise Çıkrıkçı Yolu’na kadar uzanan koruma alanında yine özel mülkiyete konu arsalar bulunuyor.
Yeşil bölüm de, 25.11.2021 tarihinde aynı kurum tarafından “sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı” olarak ilan edildi. Edremit’in Altınkum sahilinden başlayan ve mevcut bina yayılımından kurtulabilen bütün kamu arazileri, bu bölümde kalıyor. Burhaniye tarafında ise, mevcut yazlık sitelerin arasında kalan genişçe bir bölüm de aynı şekilde “sürdürülebilir” diye nitelenmiş bulunuyor.
Özellikle belirtilmesi gereken bir husus daha var: Krokideki bütün bu araziler birinci derece deprem bölgesi, depremde sıvılaşma tehdidi olan zeminlere sahip, lodosta deniz taşkın alanı ve yeraltındaki bölümlerinde ise büyük tatlı su depoları (akifer) bulunuyor.. Çevrede yazlık site ve konutlar bu kadar artmadan önce de tüm doğal yaşamın barınma alanıydı bu araziler.
Kalanı koruyalım bu nedenle. Tam koruyalım. “Dalyan Doğal Yaşam Parkı” yapalım tamamını. Yoksa kirletici unsurlar ve mülkiyet sorunları daha da artacak, bu bölge içinden çıkılamayan bir sorun yumağına dönüşecek zamanla..