TÜRKİYE Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu’ndan Çanakkale Kirazlı’daki altın madenciliği konusunda uyarı.
Komisyon üyelerinin yaptığı açıklamada, “ÇED taahhütleri ile çevre korumaya yönelik düzenlemelere aykırı devam eden faaliyet durdurulmalıdır” denildi.
TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu’nun açıklaması şöyle:
“Yabancı bir firma tarafından altın arama ve işleme faaliyeti yürütmek için ÇED süreci gerçekleştirilen Çanakkale Kirazlı’da, izin verilenin/taahhüt edilenin oldukça üstünde ağaç kesimi yapılarak yöre orman eko sistemine ölçüsüz bir müdahalede bulunulmasına dair tespitlerin akabinde günlerden bu yana devam eden protestolarla, çevre hakkını ihlal eden bu duruma son verilmesi çağrısı yapılıyor.
Çevre duyarlılığının, Çan Termik santrali gibi sürekli olarak insan sağlığını tehlikeye atan faaliyetler nedeniyle giderek yükseldiği Çanakkale’nin içme suyu kaynağı olan bölgede altın arama faaliyeti nedeniyle kesilen ağaç sayısı ile orman vasfı sona erdirilen alanın yeri ve büyüklüğü konusunda yaşanan tartışmalar, çevre hakkının yaşama geçirilmesi konusunda idarenin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğinin kanıtıdır.
2872 sayılı Çevre Kanunu’nun “bilgi edinme ve başvuru hakkı” başlıklı 30.maddesinde “Madde 30 – (Değişik: 26/4/2006-5491/21 md.) Çevreyi kirleten veya bozan bir faaliyetten zarar gören veya haberdar olan herkes ilgili mercilere başvurarak faaliyetle ilgili gerekli önlemlerin alınmasını veya faaliyetin durdurulmasını isteyebilir. Herkes, 9/10/2003 tarihli ve 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında çevreye ilişkin bilgilere ulaşma hakkına sahiptir. Ancak, açıklanması halinde üreme alanları, nadir türler gibi çevresel değerlere zarar verecek bilgilere ilişkin talepler de bu Kanun kapsamında reddedilebilir.” hükmü bulunmakta olup, bu maddeye göre yapılan başvuruların mutlak bir şekilde incelenmesi ve cevaplandırılması yasal bir zorunluluktur.
Çevreyi doğrudan etkilemesi kaçınılmaz olan bu tür bir etkinlikle ile ilgili ÇED sürecinde şirket tarafından verilen taahhütler, sonrasında gerçekleştirilen kesimler ve yok edilen orman alanı büyüklüğü konusunda doğru ve kesin nitelikteki bilgileri, yukarıda anılan Çevre Kanunu 30.madde uyarınca kamuoyu erişimine açık tutma, dileyen kişi ve kurumun bu tür bilgilere kolaylıkla ulaşmasını sağlama yükümlülüğü bulunan T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı ile tesise işletme izni veren T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı başvurulara rağmen doğru bilgileri açıklamadıkları gibi ÇED taahhütlerine uyulup uyulmadığı konusunda bir inceleme de başlatmamışlardır.
Çevre Kanunu’nun 28.maddesinde “kirletenin sorumluluğu” başlığında çevreyi kirleten ve çevreye zarar verenlerin sebep oldukları kirlenme ve bozulmadan doğan zararlardan, genel hükümlere göre tazminat sorumlulukları saklı olmak üzere, kusur şartı aranmaksızın sorumlu oldukları yazılıdır. Şüphesiz, ÇED taahhüt ve yükümlülüklerinin ihlali gerek ihlali doğrudan gerçekleştiren şirketin gerekse de haklı tepkilere rağmen yasal yetkilerini kullanmaktan kaçınan idare ve kamu görevlilerinin idari, mali ve cezai sorumluluklarını doğurmaktadır.
Bu çerçevede, Anayasa’nın 56.maddesi ile koruma altına alınan çevre hakkını ihlal eden, yöre insanlarının temiz su ve havaya erişimini tehlikeye atan, ÇED taahhüt ve yükümlülüklerini ihlal ettiği tespiti bulunan altın madeni faaliyetleri ile ilgili Çevre Kanunu hükümleri gereği derhal yasal soruşturma başlatılmalıdır. Soruşturma tamamlanıncaya kadar, şimdiki ve gelecek kuşakların sağlıklı çevrede yaşam hakkını telafisi imkansız olabilecek şekilde tehlikeye atma ihtimali olan projenin durdurulmasını bekliyoruz.”